top of page
Yazarın fotoğrafıNiyazi UYAR

ŞİİR ÜZERİNE



 

Niyazi UYAR*


Şiire eleştiri yazmak, diğer edebi metinlere göre zordur. Bir kere şair hangi sözcükle ne demek istemiş anlamak kolay değildir. Bu aynen çok bilinmeyenli bir denklemi çözmek gibidir. Çünkü şiir çok çağrışımlıdır, bir kere ben çağrışımı olmayan şiire, şiir demem. Hatta bazen öyle olur ki, okur şairin aklından geçmeyenleri şeyleri bile bulup çıkarır.


Ben yoğun bir şiir sevdalısı olmadım, tercihim edebiyatın öteki türleri oldu. Öykü oldu, roman oldu, deneme oldu. Genellikle de öykü. İşte bu yoğunluk dört öykü kitabı üretmeme vesile oldu. “Düş Yolculuğu, Sevdalı Öyküler, Okullu Öyküler ve son olarak Mavi Yürekli Öyküler ve bir de Türkiye Yazıları, adlı deneme kitabım!


İlkokul yıllarım köy ilkokulunda geçtiğinden sınıf kitaplığını geçtim okul kitaplığımız bile yoktu. İnanmayacaksınız ama kitapla ortaokul yıllarında tanıştım. İlk okuduğum kitabın adı da Denizler Altında Yirmi Fersah! Aslında okumaya küçük öykücüklerle başlanır, biliyorum, işte şartlar böyleydi, fakat inanç vardı, mücadele aşkı vardı; hiç pes etmedim.


Dedim ya disiplinli bir şiir okuru değilim. Disiplinli bir şiir okuru olmamam, bu şiir konusunda söz edemem anlamına gelmez. Bir kere edebiyatın diğer türleri ile haşır neşirim. Ona sebep söz de söylerim, yazı da yazarım. İlk gençlik yıllarında şiirler yazdım. İlk gençlik yılları kanın deli deli kaynadığı yıllardır, delikanlılık çağında insanın başında kavak yelleri eser ya! İşte o yıllarda benim de dörtlükler, şiirler yazmışlığım olmuştur.












Buraya kadar anlattıklarımdan sakın ola, öykü ve romanın şiirden daha üstün olduğu düşüncesini savunduğum sonucunu çıkarmayın. Bir kere yazıp çizen biri olarak benim böyle absürt bir tavır içinde olmam mümkün değil. Olamaz da zaten, bilirim ki, şiirlerin öyle dizeleri vardır ki, anlamını ortaya koyabilmek için kitap değil kitaplar yazılır. Mesela:


“Dört nala gelip uzak Asya’dan,

Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan,

Bu memleket bizim!”


Oh aslanım, bu dizedeki içeriği bir kitapla anlatabilir misiniz?















Ahmet Arif’in Adiloş Bebe’sinden:

“Doğdun,

Üç gün aç tuttuk,

Üç gün meme vermedik sana

Adiloş Bebem,

Hasta düşmeyesin diye,

Töremiz böyle diye,

Saldır şimdi memeye,

Saldır da büyü…

Bunlar,

Engerekler ve çıyanlardır,

Bunlar,

Aşımıza, ekmeğimize

Göz koyanlardır,

Tanı bunları,

Tanı da büyü…

Bu, namustur

Künyemize kazınmış,

Bu da sabır,

Ağulardan süzülmüş,

Sarıl bunlara

Sarıl da büyü!”


Sayfalar tutan bir açıklama, ya da roman yazılır!

 

Varsa şiirde bir bilgi yanlışlığı, anlatım bozukluğu, anlam kargaşasına sebep olan sözcükler… bunlara dair bir eleştiri yapılabileceğine inanırım. Bir de son yıllarda noktalama işaretleri kullanılmadan yazılan şiirler var ya, işte o şiirler! Ben noktalama işaretleri olmayan şiirlerin neresini vurgulu okuyacağım, nasıl bir tonlama okuyacağım, neresinde nefes alacağım, belli değil ki, kafama göre mi takılacağım? Ben böyle şiirleri okumak zordur, aynı zamanda böyle şiirleri seslendirmek de çok zordur.Çok tabi ki noktalama işareti kullanmadan şiir yazmak şairin bileceği bir şey, yalnız, şair şiiri kendisi için yazıyorsa, buna kimsenin diyeceği bir şey olamaz. Bu konuda farklı düşünenler olacaktır bu da çok doğal! Hatta benim yanlış düşündüğümü söyleyenler de olacaktır, ben ısrarla noktalamanın şiirin seslendirilmesinin olmazsa olmazı olduğunu düşünüyorum.


Şiiri şiir yapan ana ögeler, şiirlerin güçlü dize yapıları, imge zenginlikleri, duygu yoğunlukları, çağrışım zenginlikleri ve şiirin düşünce sağlamlığı…  


Şunu demek istedim:

Kimse şair şunu demek istiyor, yok hayır öyle değil demek yanlıştır, eksiktir. Dizelerde öyle imgeler vardır ki, onları çözmek her babayiğidin harcı değildir. Şair şunu demek istemiş demekle okuru yanlış yönlendirmiş olursunuz.

Sözün özü, hadi gelin şimdi bir şiir okuyun, hatta şiiri okurken, hafif bir müzik açın, bakın siz neler bulacaksınız; şairin aklına gelmediği şeyleri nasıl bulup çıkaracaksınız.

İşte budur şiir!

Ekim 2024 / SAlihli

Etiketler:

42 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Commentaires


1/706
bottom of page