top of page

ŞAVAŞA KARŞI OLMAK

Kapitalist-Emperyalizm varlığını azgın sömürü ilişkileri ile sürdürür. Kendi birikim rejiminin ihtiyaçları gereği egemenlik alanlarında ideolojik, politik, iktisadi, sosyal ve askeri anlamda ne yapması gerekiyorsa onu yapmaktan geri durmaz.


Bugün Rusya ile Ukrayna savaşına da bu perspektiften baktığımızda yaşananları ve sebeplerini çok net kavrayabiliyoruz. Dünyadaki İki kutuplu kapitalist emperyalist bloğun bir başını NATO/ABD ve AB çekerken, diğer kutbun başını da Rusya ve onunla yakın temasta olan ülkeler çekmektedir. Emperyalistler arası hegemonya mücadelesi Sovyetler Birliğinin dağılmasından bu yana keskinleşerek sürmektedir. 80’lerden itibaren kapitalizmin uyguladığı sert neo lieberal tüm dönüşüm uygulamalarına rağmen kapitalizm kendi krizlerini aşabilme sürekliliği gösteremiyor.

Kapitalizm, Sovyetler Birliğinin dağılmasının ardından işçi sınıfının tüm kazanımlara neo liberal uygulamalar savaş açmıştır. Dünya genelindeki kamusal olanın özelleştirmelerle yok edilmesi, sömürü, işsizlik, yoksulluk, sendikasızlaştırma, güvencesizlik; doğanın da meta ilişkilerine dâhil edilmesi ile ortaya çıkan iklim krizi, dolayısıyla ekolojinin bir bütün olarak tehdit altına girmesi kapitalizmin kendini yeniden inşa etmesi sürecinin sonucudur.


Orta Doğu’yu kirli bir savaş arenasına çevirmek, milyonlarca insanı zorunlu göç koşullarıyla sürgün etmenin sorumlularını uzayda aramıyoruzdur herhalde. Kapitalizm, 2008 krizinden bir türlü çıkmayı becerememiştir. Kendi yarattığı krizin bedelini güvenlikçi ve saldırgan politikalarla halkalara ödetmeye çalışmaktadır. Covid19 salgının da sebep olduğu ekonomik çöküntüler de birleşince kapitalist dünya yeni ve kendince meşru maceralarla yürüyüşüne devam etmek istemektedir. Rusya emperyalizmini Rusya sınırlarına kadar olan ülkeleri Nato üyesi yaparak kuşatma ve o bölge üzerinden enerji koridoruna hâkim olma girişimlerine Rusya, Ukrayna’yı işgal ederek karşılık vermiştir. Nato ve Abd yanlışı faşist Ukrayna yönetimi halkının değil, tarafı olduğu emperyalist kanadın çıkarlarını daha değerli görmektedir. Ukrayna’nın Zelenski başkanlığındaki iktidarı barış içinde yaşayacak girişimler yerine savaşa davetiye çıkaran ilgili emperyalist kanadın taşeronluğu yapmaktadır. Gerek Ukrayna ve gerekse Rusya despot yönetimleri halklarına hesap vermelidirler.


Beşinci gününe giren savaşta yine her iki taraftan yoksullar, çocuklar ve en çokta anneler ölmektedir. Bunların yanında kullanılan silahlar dolayımı ile tüm canlılık, bir bütün olarak çevre, ekoloji ciddi zarar görmektedir. İnsanlık ve ekolojiye karşı ilkel milliyetçilik ve dindarlık hezeyanları ile savaşa ve taraflara destek olmak suça ortak olmaktır.

İnsanlık, halklar ve ekoloji için ölüm ve yıkımdan başka hiçbir anlamı olmayan savaşa karşı olan tüm güçlerle seslerimizi ortaklaştırmalıyız. Hangi renk, hangi dil ve dinden olursa olsun bir insan, bir kuş, bir böcek ve bir bitkiyi daha kaybetmeden, annelere daha fazla kan gözyaşı döktürmeden savaşı durdurmalıyız. Barış içinde yaşayabileceğimiz adil, demokratik bir dünya için gerçekten bugün dünden daha fazla gayret etmeliyiz.


Ayrıca çok önemli bir nokta da Ukrayna’da bulunan binlerce üniversite öğrencimizin ve yurttaşımızın, çok geç kalınmış olsa da, biran önce Türkiye’ye getirilmesinin devletin tarihi ve çok acil bir görevi olduğunu hatırlatmaktır.


Şairin: “Nerede bir can ölse, oralı olur yüreğim. Olmalı zaten. Olmazsa insan olmaz yüreğim.” sözü temel ilkemiz olmalıdır. Bu ilke ile tüm insanlarla dayanışma içinde olmalıyız. Olmazsak, ne kadar insan kalabiliriz ki zaten …



61 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


1/683
bottom of page