top of page
Ahmet TELLİ

ÇOCUKSUN SEN

Güncelleme tarihi: 21 Ağu





Ahmet TELLİ

 

ÇOCUKSUN SEN

*

05.06.2022

- I -

Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen,

Ömrümüzse karşılıksız sorulardı, hepsi bu.

Şu samanyolu, hani avuçlarından dökülen

Kum taneleri var ya, onlardan birindeyim.

Yeni bir yolculuğa çıkıyorum, kar yağıyor,

Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte.


Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum,

Dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun,

Sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı.

Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman

Birisi adres sorsa, önce silaha davranıyorum.

Kekemeyim, en az kasabalı aşklar kadar mahçup

Ve üzgün kentler arıyorum ayrılıklar için.

Bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar

Ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa,

Bir daha doğmamak için. Doğmak diyorsun

Ölümlülerin işi, bir de mutlu olanların.

Onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar,

Bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa.










Çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan.

Susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit

Ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse.

Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman

Bir kaza olsa, adı aşk oluyor artık.

Aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık.

Seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada.

Kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak,

Yumuyorum gözlerimi, gözkapaklarımın içindesin,

Sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen..




Hiç büyümüyorsun artık, iyi ki büyümüyorsun.

Adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada

Esirgeyensin, bağışlayansın, biad ediyorum.

Çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil...









- II -


Çocuksun sen, sesinin çağlayanına düştüm

Bir çiçeğe tutundum düşerken, ordayım hâlâ,

Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı

Nasıl gidip geliyor, gidip geliyorsa öyle.

Zaman benim işte, nesneleşiyor tüm anlar

Dursam ölürüm, paramparça olur dünya.


Çocuksun sen, sesinin çağlayanına düştüğüm.

Uçurum diyordun, bir aşk uçurum özlemidir.

Bırakıyorum öyleyse kendimi sesinin boşluğuna,

Tutunabileceğim tüm umutları görmiyeyim için

Gözlerimi bağlıyorum geceyi mendil yaparak.

(Gözlerim bir yerlerde daha bağlanmıştı, bunu

Unutmuyorum, unutmuyorum, unutmuyorum hiç)










Bir rüzgâr esse ellerin fesleğen kokuyor,

Kırlangıçlar konuyor alnına akşamüstleri,

Bu yüzden bir kanat sesiyim yamaçlarda,

Üzgün bir erguvan ağacıyla konuşuyorum.

Ayrılığın zorlaştığı yerdeyim ve dalgınlığım

Bir mülteci hüznüne dönüyor artık bu kentte.




Çocuksun sen, alnına kırlangıçlar konan.




Bir bulutun peşine takılıp gittiğimiz yer,

Okyanus diyelim istersen ya da sen söyle,

Batık bir gemiyim orda, seni bekliyorum.

Upuzun bir sessizliğim fırtınalar patlarken,

Gövdem köle tacirlerinin barut yanıkları içinde

Ve gittikçe acıtıyor yaralarımı tuzlu su.




Çocuksun sen, büyümek yakışmazdı hiç,

Gülüşünün kokusuyla yeşerdi bir elma ağacı.

(Soluğunun elma kokması bundandı belki)

Bir elma kokusuna tutundum düşerken,

Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı

Nasıl gidip geliyor, gidip geliyorsa öyle.




Çocuksun sen, çocuğumsun.. (Soluğunun elma kokması bundandı belki) Bir elma kokusuna tutundum düşerken Sallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı Nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyle Çocuksun sen, çocuğumsun

AHMET TELLİ


2 Aralık 1946'da Çankırı’nın şu an Karabük'e bağlı olan Eskipazar ilçesinde doğan Ahmet Telli, Hasanoğlan ve Kayseri Pazarören, Pınarbaşı öğretmen okullarında eğitim gördü. Öğretmen okulundan sonra dört yıl ilkokul öğretmenliği, daha sonra da Gazi Eğitim Enstitüsü'nü bitirmesinin ardından, Kastamonu, İnebolu, Doğanyurt, Kırıkkale ve Ankara Atatürk Lisesi'nde Türkçe ve Edebiyat öğretmenliği yaptı. 1981'de Gazi Eğitim Enstitüsü'nde öğretmenken, sıkıyönetimce tutuklanarak görevine son verildi. Aynı yıl, TCK'nın (o zamanlar) 141, 142 ve 146. maddelerinden yargılandı. 141 ve 146'dan beraat etti. Cigerhun'un şiirleri üstüne yazdığı bir yazısından ötürü 142. maddeden kısa bir süre hüküm giydi

Kitapçılık, yayıncılık yaptı, çeşitli yayınevlerinde yönetici ve editör olarak bulundu. 1993'te mahkeme kararıyla öğretmenliğe döndü ve emekli oldu. İlk şiiri 1961'de yayımlandı. 1972'de Cengiz Tuncer'in Kerkenez adlı romanı üstüne yazdığı ilk yazısına Varlık Dergisi Eleştiri Ödülü ikinciliği verildi. 70'li yıllarda daha çok deneme ve kitap tanıtma yazıları yazdı ve kitaplarını 1979'dan sonra yayınlamaya başladı.

1980'de Hüznün İsyan Olur kitabına Ömer Faruk Toprak Şiir Ödülü (Metin Altıok'la birlikte); Saklı Kalan adlı kitabına da 1982 Yazko Şiir Özendirme Ödülü verildi. 2010 yılında yayınlanan Nida kitabına da 2011 Akdeniz Altın Portakal Şiir Ödülü verildi.[2] Özellikle 1972'den sonra, birçok edebiyat dergisinde yazıları, şiirleri yayımlandı. Türkiye Yazıları dergisi (Mart 1983, sayı: 72), Kavram ve Karmaşa dergisi (Ocak - Şubat 2002, sayı:22), Gümüş - Deliler Teknesi eki - (Ocak 2007), Bireylikler dergisi (Mayıs - Haziran 2011, sayı:32) şiiriyle ilgili özel sayılar yayımladılar.

1960 sonrası toplumcu gerçekçi şiirimizin ikinci kuşağında yer alan özgün şairlerden olan Ahmet Telli, sözcük seçimi ve ses tonu bakımından İsmet Özel'den etkilenirken romantik ve başkaldırıcı şiiriyle bir yandan da Attilâ İlhan'a yakın bir duruş sergiler.


Şiir kitapları

  • Yangın Yılları (1979)

  • Hüznün İsyan Olur (1979)

  • Dövüşen Anlatsın (1980)

  • Saklı Kalan (1981)

  • Su Çürüdü (1982)

  • Belki Yine Gelirim (1984)

  • Çocuksun Sen (1994)

  • Kalbim Unut Bu Şiiri - Seçmeler (1994)

  • Barbar ve Şehla (2003)

  • Yüzünün Doğusu Gül - Gul e Rojhilata Ruye Te - Şiirlerden seçmeler Türkçe - Kürtçe (2005)

  • Nida (2010)

  • Bakışın Senin (2016)

  • Veda Divanı - Toplu Şiirleri (2018) ISBN 978-605-185-224-9

*

2022 HAZİRAN AYI 1. HAFTANIN EN GÜZEL ŞİİRİ
160 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Komentar


1/706
bottom of page