top of page
Yazarın fotoğrafıNurten B. AKSOY

Ziya Paşa'dan Günümüze

Güncelleme tarihi: 25 Nis

Nurten B. AKSOY

*


Ziya Paşa, 19. yüzyılda yaşamış (1825-1880) Osmanlı Devleti’nin en önemli devlet adamlarından ve en çok eser veren yazarlarından birisidir. Şinasi ve Namık Kemal ile birlikte “Batılılaşma” kavramını ilk defa ortaya atan yenilikçi Osmanlı aydınları arasında yer alır. Eserlerinde baskıcı yönetime karşı özgürlükleri ve meşrutiyeti savunmuştur.


Tanzimat Dönemi Edebiyatının kurucularından olan Ziya Paşa’nın ismini en azından edebiyat dersi kitaplarından anımsarız çoğumuz ve onun atasözlerimizden yararlanarak söylediği o ünlü beyitlerini duyarız sık sık birilerinden… Hatta bazen farkında olmadan biz bile kullanırız.

Ziya Paşa’nın Terkib-i Bent tarzında yazdığı beyitlerini okuyunca sanırım siz de “zaman geçmiş ama, galiba hiçbir şey değişmemiş” diyeceksiniz. Günümüze nasıl da uyuyor şairin dedikleri, diye şaşırıp kalacaksınız…


Not: Beyitler orijinal sırasına bağlı olmadan paylaşılmıştır.

***** Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir


(Açıklaması: Nasihat ile uslanmayanı azarlamalı, azarlama ile uslanmayanı pataklamalı.) Her ne kadar “kötek” faslına katılmasak da pek çoğumuz büyüklerimizden, öğretmenlerimizden duymuşuzdur zaman zaman bu sözleri.



Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde


(Açıklaması: Kişinin aynası yaptığı işlerdir, laflarına bakılmaz; çünkü kişinin aklının seviyesi ancak yaptığı işlerle ortaya çıkar.) Günümüzde her an, her yerde karşılaştığımız ne çok örneği var, bir düşünün bakalım…

***** Bî-baht olanın bağına bir katresi düşmez Bârân yerine dürr ü güher yağsa semâdan


(Açıklaması: Gökyüzünden yağmur yerine inci ve mücevher yağsa talihsiz olanın bahçesine bir damlası bile düşmez.) Şöyle bir çevremize baktığımızda ne kadar çok bahtsız olduğunu görmemek mümkün mü? Ziya Paşa ve biz de dahil.


Yıldız arayıp gökte nice turfa müneccim Gaflet ile görmez kuyuyu reh-güzârinde


(Açıklaması: Birçok acemi müneccim, gökte yeni yıldızlar keşfedeyim derken gaflete dalarak yollarının üzerindeki kuyuyu görmez.)

Tabii ki bu beyitte Ziya Paşa gerçek bilim adamlarını eleştirmiyor. Onun asıl anlatmak istediği, bazı insanların kendilerinden beklenen işlerle uğraşacağı yerde gerçekleşmesi imkânsız hayallerin peşinde koşmaları ve gülünç duruma düşerek başlarına kötü işler açmalarıdır.

***** Âsûde olam dersen eğer gelme cihâna Meydâna düşen kurtulamaz seng-i kazâdan


(Açıklaması: Eğer mutlu ve rahat olmak istersen bu dünyaya hiç gelme; çünkü şu hayat meydanına bir defa düşen kaza taşlarından -ızdırap verici dertlerden- kurtulamaz.) Sadece İstanbul’da ya da büyük şehirlerin birinde, hatta artık tüm ülkede, yaşamak bile bu sözü kanıtlamaya yeter…

***** İnsana sadâkat yaraşır görse de ikrah Yardımcısıdır doğruların Hazret-i Allah


(Açıklaması: İnsan hayatta ne kadar çok hile ve kötülükle karşılassa da Allah’a ve vatanına bağlılıktan vazgeçmemelidir; çünkü Allah doğruların yardımcısıdır.


Dehrin ne safâ var acaba sîm ü zerinde İnsan bırakır hepsini hîn-i seferinde


(Açıklaması: Dünyanın altınında, gümüşünde (zenginliğinde) ne mutluluk olabilir ki? İnsanlar o kaçınılmaz son yolculuğa çıkarken zaten bunların hepsini geride bırakır.) Günümüzde “kefenin cebinin olmadığını” bilen kaç kişi var acaba…


***** Seyretti havâ üzre denir taht-ı Süleyman Ol saltanatın yeller eser şimdi yerinde


(Açıklaması: İslâm mitolojisine göre bir peygamber olan Hazret-i Süleyman gelmiş geçmiş insanların en zenginiydi. Bundan başka Allah’ın bir lûtfu olarak kurda, kuşa, ateşe ve suya hükmedecek güçleri vardı. Bu kudret ve ihtişamın timsali olarak gökyüzünde uçabilen bir tahta sahipti. Ama dünyanın geçiciliğine bakın ki o muazzam saltanatın bile yerinde şimdi yeller esiyor.) Bu konuda halk arasında söylenen bir deyiş vardır: “Dünya Sultan Süleyman’a bile kalmamış…” diye; ancak bu sözde ve Ziya Paşa’nın beytindeki Süleyman, Kanunî Sultan Süleyman değil, Süleyman Peygamber’dir.


İç bade, güzel sev var ise akl u şu’ûrun Dünya var imiş ya ki yoğ olmuş ne umûrun

(Açıklaması: Aklın fikrin varsa şarap iç, güzelleri sev… Dünya -ve dertleri- varmış ya da yokmuş hiç aldırış etme, gününü gün etmeye bak.) Dikkate alınacak bir öneri… Nasılsa aldırış etsek de bir şey değişmiyor!

***** Cânan gide rindân dağıla mey ola rîzan Böyle gecenin hayr umulur mu seherinde

(Açıklaması: Sevgili gitse, dostlar / âşıklar dağılsa, şarap dökülse… Böyle bir gecenin sabahından hiç hayır gelir mi insana?)



Milyonla çalan mesned-i izzette ser-efraz Birkaç kuruşu mürtekibin cây-ı kürektir


(Açıklaması: Yüksek ve şerefli mevkilerdeki güçlerine güvenip milyonları çalanlar başı dik, alnı açık dolanırken; birkaç kuruş çalan hırsız kürek cezasına çarptırılır.) Şu son yıllarda kaç defa kanıtlandı Ziya Paşa’nın yıllar önce söyledikleri… Şair bugünü görseydi hiçbir şeyin değişmediğine şaşırır mıydı acaba?

***** Onlar ki verir lâf ile dünyaya nizâmât Bin türlü teseyyüp bulunur hânelerinde

(Açıklaması: Onlar ki dünyayı sözleriyle düzene sokmak isterler, oysa onların evlerine gidip bakın, kendi evlerinde bin türlü ihmal ve düzensizlik görürsünüz.) Herkese ahlak ve erdem dersi verirken kendi yaşamlarında bunu uygulamayan, çoluk çocuğuna söz geçiremeyen ya da onların yaptıklarını görmezden gelen ne çok ahlaksız insan var yaşadığımız şu dünyada…


Bed-asla necâbet mi verir hiç üniforma Zer-dûz palan vursan da eşek yine eşektir

(Açıklaması: Kötü yaradılışlı birine üniforma ya da gösterişli, pahalı giysiler soyluluk verir mi hiç; eşeğe altın işlemeli semer vursan da eşek yine eşektir.) Günümüzde de bu sözü doğrulayan o kadar çok olay yaşıyoruz ki...

***** Erbâb-ı kemâli çekemez nâkıs olanlar Rencide olur dîde-i huffâş ziyadan


(Açıklaması: Nasıl ki yarasanın gözü güneş ışığından, aydınlıktan rahatsız olursa eksiği olanlar, cahil olanlar da olgun ve bilgili insanlardan hoşlanmaz, onları çekemezler.) Paşanın isminin Ziya olması da manidar. Çünkü Ziya Paşa da devrinde doğruları söylediği için pek çok kişiyi rahatsız ediyordu.

*****


İkbâl için ahbâbı siâyet yeni çıktı Bilmez idik evvel bu dirâyet yeni çıktı

(Açıklaması: Yüksek mevkilere erişebilmek için dostlarını çekiştirmek moda oldu; eskiden bu tür çirkinlikleri bilmezdik, bu çeşit hüner ve beceriler yeni çıktı.)

***** Sâdıkları tahkir ile red kâide oldu Hırsızlara ikram-ü inâyet yeni çıktı

(Açıklaması: Vatanına, milletine gerçekten bağlı olanları aşağılamak ve onları reddetmek kural haline geldi, hırsızlara ikramda bulunmak ve yardım etmek ise yeni çıktı.)

***** Hak söyleyen evvel dahi menfur idi gerçi Hâinlere amma ki riâyet yeni çıktı


(Açıklaması: Gerçi eskiden de doğruyu söyleyenlerden nefret edilirdi ama hainlere saygı göstermek, onları koruyup kollamak, onların emirlerine uymak yeni çıktı.)

*****


Eyvah bu bâzîçede bizler yine yandık Zîra ki ziyan ortada bilmem ne kazandık


(Açıklaması: Eyvahlar olsun ki bu oyunda yine bizler yandık; çünkü zarar ortada, bu konuda ne kazandığımızı bilmiyoruz, daha doğrusu hiçbir şey kazanmadık…)

70 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


1/706
bottom of page