top of page

KARANTİNA GÜNLERİNDE I MAYIS

Güncelleme tarihi: 2 May 2021


İşçiler, 1800 yılların ortalarına doğru kölece çalışma koşullarına karşı itiraz etmeye başladı. İşçilerin bu çok haklı itirazları birçok ülkede kendini göstermeye başlamıştı. Bu uyanış özellikle kapitalist sanayileşmenin yoğunlaştığı ülkelerde daha görünür oluyordu. Fabrikalarda, atölyelerde ve tarım alanlarında günlük çalışma saatleri 16 saati buluyordu. İlk kez 1856 yılında kölece çalışma koşullarına karşı Avusturya’nın Melborne kentinde taş ocakları ve inşaat işçileri yürüyüş düzenledi. Talepleri 8 saatlik iş günüydü. İşçilerin bu hareketliliği tüm dünya işçilerini heyecanlandırdı.

1 Mayıs 1886 tarihinde Chingo’da (Şikago) toplanan Amarika İşçi Sendikaları Konfederasyonu 1 Mayıs’ta 8 saatlik iş günü için grev kararı alıp uyguladı. Greve destek için işçilerle beraber yarım milyon insan gösterilere katıldı. Her eyalette siyahi ve beyaz işçiler birlikte coşkulu gösteriler yaptı. Amerika’nın Luizvil'deki (Kentaki) siyahilere kapalı olan parka da işçiler hep birlikte girdi. Böylelikle ayrımcılığa karşı emekçi kimliği önem kazanmaya başladı.

1989 yılında Paris’te toplanan II. Amerikan İşçi Federasyonu’nun kararına atıfta bulunularak, 1 Mayıs’ın tüm dünya ülkelerinde 8 saatlik işgünü ve sosyal haklar için gösteriler düzenlemesini onayladı. Böylece 1 Mayıs’ın ‘İşçi sınıfının uluslar arası birlik, dayanışma ve mücadele günü’ olması kabul edildi. İşçilerin, emekçilerin karalı mücadelesi sonunda zamanla 8 saatlik işgünü birçok ülkede kabul edildi. Ayrıca 1 Mayıs da İşçi Bayram olarak resmen tanındı.


Türkiye’de 1 Mayıs


Türkiye’de de 1 Mayıs kutlamaları onlarca kayıpların da olduğu uzun bir mücadeleyle tarihi olarak karşımıza çıkıyor:

“Anadolu’da 1 Mayıs ilk kez Osmanlı döneminde, 1905 yılında İzmir’de kutlandı. Bunu 1909 Üsküp kutlaması izledi.

İstanbul’da ilk kez 1 Mayıs kutlaması 1910’da yapıldı.

1920 1 Mayısı’nda ışgal idaresinin ve Osmanlı hükümetinin yoğun baskılarına karşın 1 Mayıs İşçi Bayramı olarak kutlandı. İşçiler Haliçten başlayarak Karaköy üzerinden Beyoğlu’na kadar bir yürüyüş yaptılar ve “Bağımsız Türkiye” yazılı bir pankart taşıdılar.

1921’in 1 Mayısı’nda İstanbul’un hemen tüm işçileri, özellikle şirket-i Hayriye, Seyrü Sefain, Haliç ıdaresi ve Tramvay şirketi çalışanları 1 Mayıs’ı kutladılar.

1923 1 Mayısı’nda çok sayıda yerli ve yabancı işletmede çalışan işçiler greve çıktı. İşçi taleplerinin arasında, “yabancı şirketlere el konulması, 1 Mayıs’ın resmen işçi bayramı olarak tanınması, sekiz saatlik işgünü, hafta tatili, serbest sendika ve grev hakkı” vardı ve birçok işçi tutuklandı.

Cumhuriyet Sonrası


1924 1 Mayısı’nı “İşçi Bayramı” olarak kutlayan işçilerin bu eylemi engellenmek istendi. Sekiz saatlik işgünü için bildiri dağıtan birçok işçi tutuklandı.

1925 yılında çıkarılan Takrir-i Sükun Kanunu sonrasında kutlamalara izin verilmedi ve 1935 yılına kadar hemen hemen her yıl ancak gizli kutlanabildi. 1 Mayıs’ın bundan sonraki tarihi “yasak” larla yazıldı.

1935 yılında çıkarılan “Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun” adıyla çıkarılan düzenleme ile “Bahar ve Çiçek Bayramı” olarak genel tatil günlerine dahil edildi.

27 Mayıs 1960′ dan sonra da “yasaklar” yaşandı. Toplu Sözleşme, Grev ve Lokavt Kanunu’nun kabul tarihi olan 24 Temmuz, işçi sınıfına 1 Mayıs’ın yerine bayram olarak dayatıldı. Ancak bu girişimlerin hepsi, kararlı mücadeleler sonucu geri döndü.” ) Ülkemizde yasaklamalarla geçen 1 Mayıs kutlamaları 2009 Nisan'ında Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne verilen önergeden sonra 1981'den sonra tekrar resmi bayram olarak kabul edildi.

Görkemli 1 Mayıslar

En kitlesel 1 Mayıs, 1976’da kutlandı. Bu miting DİSK’in öncülüğünde Taksim Meydanı’ nda yapıldı. O gün Taksim Meydanı’ nı 400 bin emekçi doldurdu.

Bu yüzden 1977 yılındaki gösterilerin daha bir görkemli kutlanmasından tedirgin olan kesimler bulunmaktaydı. Ama her şeye rağmen Taksim Alanı’na beş yüzbin emekçinin akması engellenemedi. Saat 14.30’da başlayacak olan kutlamalar için alan, sabahın erken saatlerinde itibaren dolmaya başladı. İşçiler, emekçiler, öğrenciler, kadınlar, çocuklar… bayramlarına sahip çıkmış, coşkularını donanmış ve alanları özgür ruhlarıyla doldurmaya başlamıştı. Taksim alanında, iğne atsan yere düşmeyecek bir katılım vardı. Dönemin DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler’in konuşmasının sonlarına doğru, çevredeki binalardan halkın üzerine ateş açıldı. Yaşanan paniğin ardından 37 insanımız yaşamını yitirdi ve 200’den fazla yaralı vardı.

1978 yılında, önceki yıl yitirilen 37 insanın acısını içinde yaşayan yüzbinler yine Taksim Alanı’ndaydı…

1979 yılında Sıkıyönetim Komutanlığı İstanbul’da mitinge izin vermedi. İzmir Konak Meydanı’nda kutlandı.

80 sonrası 12 Eylül Askeri darbesinin yasaklar zincirinde 1 Mayıs da yer alıyordu. Böylece yeni bir yasaklı dönem başladı. Ama tüm yasaklara rağmen; kısa süreli iş bırakmalar, bayramlaşmalar ve bildiri dağıtılması gibi etkinliklerle, bu onurlu günün anısının belleklerden silinmesine izin verilmedi…

1987: 7 yıllık aradan sonra sendikalar öncülüğünde bazı milletvekilleri, aydın, sanatçı ve bilim adamları ile birlikte yaklaşık 1000 kişilik bir grup Taksim Anıtı’na 1 Mayıs şehitlerini anmak üzere çelenk bırakmak istediler. Polis sadece milletvekillerinin araçla anıta ulaşmasına izin verdi.

1989: Taksim’de bir araya gelen kitleye saldırıldı. Mehmet Akif Dalcı isimli bir işçi yaşamını yitirdi.

1990: Yine Taksim’e yürümek isteyenlere izin verilmedi. Çıkan çatışmada İTÜ Öğrencisi Gülay Beceren felç oldu.

1996: 1980 sonrasının en kitlesel mitingi gerçekleştirildi. Kadıköy’ü dolduran yaklaşık 150 bin insan toplandı ama yine açılan ateş sonrası 3 kişi yaşamını kaybetti.

2020 1 Mayıs’ı


2020 1 Mayıs’ı tüm dünyada Covid 19 ölümcül salgını ile mücadele ettiğimiz bir sürece denk geldi. Salgından dolayı ülkemiz de dahil olmak üzere bir çok ülkede salgından korunma amaçlı sokağa çıkmama ve izolasyon tedbirleri uygulanıyor. Ancak korunma tedbirleri adaletsiz ve acımasızsa uygulanıyor. Sermaye kesimleri ve ekonomik durumu iyi olanlar korunma tedbirlerine en iyi şekilde erişebiliyor. Ancak işyerleri tatil edilmeyen işçiler, emekçiler, işsizler, yoksullar ve göçmenler salgın tehdidi ile iç içe yaşamak zorunda bırakılıyor. Çalışanların alın terinin ve ödedikleri vergilerin karşılığı onları yaşatmaya dönmüyor. Hegemonik yapı bu koşullar da rekabetçi ve ayrımcı anlayışını sürdürüyor: Yandaşlar korunuyor, rantiye destekleniyor, doğa talanı sürüyor. Sokak ve yaban hayvanları izolasyon koşullarından dolayı yalnızlaşıyor ve çoğu açlıkla karşı karşıya kalıyor.

2021 1 Mayıs'ında da pandemi sürüyor. Getirilen kapanma kararından o da payına düşeni aldı.

Yaşanan pandemi nedeniyle emekçiler bayramlarını bu kez meydanlarda kutlayamayacak. Bu yıl tarihsel 1 Mayıs kutlaması işçi ve emekçi örgütlerinin aldığı karar gereği sosyal medyadan, balkonlardan, pencerelerden yapılacak. Her ne kadar meydanlarda olunamayacaksa da işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler ve göçmenler, doğa ve hayvan dostları taleplerini coşkuyla haykıracaklar.


Bu haykırışların da hangi araçlarla, en iyi yapılacağını hep birlikte katılarak göreceğiz. Salgınların gerçek sebepleri, işsizlik, yoksulluk, zamlar, yandaşlık, doğa talanı, patriyarka, kadına ve çocuklara yönelik şiddet-taciz ve istismar güçlü ve renkli bir biçimde protesto edilecek. Rekabetçi zihniyet mahkûm edilecek. İnsanı yaşatan dayanışma yüceltilecek.


Her türlü baskıya rağmen dünyanın her tarafında bu gün, yeni bir 1 Mayıs günü 'Başka bir dünya mümkün!' çağrısı en yüksek haykırışla yapılacak.





Etiketler:

31 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

コメント


1/684
bottom of page