top of page
Yazarın fotoğrafıYusuf AKSOY

Umudun Tutuştuğu Mevsim

Güncelleme tarihi: 11 Oca 2022


Sonbahar bizi kış ile buluşturduğunda ilkbaharın özlemi hemen içimizde tutuşmaya başlar. Her tür gelişmenin temelinde hareket (eylem) olduğu için, doğayla birlikte, kendi canlılığımızı en iyi ifade edebileceğimiz mevsim ilkbahardır diye düşünüyorum. Toprağın, suyun ve havanın kendisini yenileyerek bizi sarıp sarmalaması bu beklenen mevsimde gerçekleşir.


Dünyanın tomurcuklarla. rengarenk çiçeklerle bezendiği ilkbahar, kıyılamayacak bir güzelliktedir. Akarsular, bu mevsimle birlikte daha bir deli akmaya başlar; hayata merhaba diyen kuzular kırlara salınır. Kuşların cıvıltıları dört bir yana evrenin özgün ezgisi olarak yayılır, sevgililere ilham verir.


İnsanın özlemi olan, genellikle ilk akla gelen oluyor. İlkokul sıralarında mevsimler ‘’ilkbahar/yaz/sonbahar/ kış’’ sıralamasıyla öğretilir. Bu sıralama rastlantıdan daha çok bir bilinçaltı tercihi olsa gerek. Özlemleriniz betimleyin dense, hiç şüphesiz bu çiçek kokulu mevsimle gelen güzelliklerin açıklanması olur. Karlar erimeye başlayıp, kış ateşlerinin küllendiği bir zamanda dağlar, bayırlar ve ovalar genç bir Anadolu kızının dokuduğu kilimin güzelliğindedir. Aşkın; insanı ve doğayı sevmenin, içimize sığmayan kor ateşlerine misafir oluyoruz bu büyülü mevsimde.


İlkbahar umudunu sonsuz var etmek, küresel kirliliğin etkilerini ve dolayısıyla ekolojik dengenin bozulması ve sonuçlarını çok iyi görebilmekten de geçiyor. Havadan asit yağmurlarının yağdığı, akarsuların sadece barajlar için hapsedildiği, oksijenden çok zehir solunmaya başladığımız bir ortamda nasıl düşlerimizin baharını yaşayabiliriz!


Doğaya, aynı zamanda kendi yaşamına sahip çıkmak zorunda olan bizler, bu görevimizi yerine getirmede daha fazla geç kalmamalıyız. Aksi taktirde gelecek kuşakları daha da çok olumsuz etkileyecek iklim koşulları günümüz insanını da, nitelikli yaşama olanaklarını da sınırlayacaktır. Tüm yaşam alanlarımızda daha temiz bir doğa / daha temiz bir yaşam taleplerimizi daha örgütlü bir güce dönüştürmeliyiz. Bu çok ciddi sorunu görmezden gelmek, ertelemek insanoğlunun yaşama hakkını ve diğer canlı türlerini görmezden gelmek anlamına gelecektir. Ertelenen, bu öncelikli sorunlar yarınları daha da çok karartabilecektir. Ancak, biz İlkbahar tutkunları duyarlılığımızı daha da artıracağımızın farkındayız.


Coğrafya bilimi kadar edebiyata da konu olmuştur mevsimler. Hüzün sonbaharla, umutlar ilkbaharla bütünleşmiştir. Sonbaharda düşen sararmış yaprak, kışın kar altında kalırken, ilkbaharda çiçekli bir ağaçta yaşam bulur.


Daha güzel olacak o zaman

yeryüzünün kırları

el uzatacak insan

ağaca ve çiçeğe

barış olacak ormanda

soluduğumuz hava,

içtiğimiz su, ektiğimiz toprak

ve terk edilen insanla barış olacak

hele bir silkinsin homo sapiens

hele bir çamurlu elleriyle

sarılsın toprak güneşe

hele kentleri kuran balyoz

un etsin demiri

hele bir bahar gelsin

hayatın anlamı

ve aşkın gücü ortaya çıkacak


Gönülleri baharın ateşiyle dolu aramızdan ayrılan büyük ozanlar: Mayakovski, Yesenin, Brecht, Nazım, Aragon, Eluard, Neruda,..’ da bahar isyanı her zaman kor ateşler gibi var olmuştur. Ne zaman onlardan bir dize anımsasam mevsim yeşile dönüyor. Bu yazımı yazarken Nazım’ı duyumsadım; çınar gibi gönüllerin toprağında, Ekim’de baharı yaşayanlarla kol kola şiirler okuyor ve mutlu.


Yılmaz Güney ve Ahmet Kaya isyan şarkılarını aşkla damıtarak Paris güneşine ve yıldızlarına ayrılmaz dost oluyorlar. Onat Kutlar, her daim uyanık ve sımsıcak gülüşüyle durmadan tekrarlar: ”Bahar isyancıdır!” Didar Şensoy, Necdetler, Erdallar,… Bahar tadında bir hayatın yoldaşlarıydılar ve sürekli bahar için bedel ödediler.


Premethus insanlık için ateşi mutlaka ilkbahar mevsiminde çalmıştır. Spartakus baharın ilk tomurcuklu güneşiyle yürümüştür zalimlerin üzerine. “Gerçekçi ol, imkânsızı iste!” diyen Che’nin kalbidir, Mayısın biri.


Aşkın eyleme dönüşmesidir umut.


İlkbahar, hayatı dolu dolu yeniden kucakladığımız, umutlarımızı yeniden yeşerttiğimiz ve yeniden aşık olduğumuz mevsimdir. Ona sarılabildiğimiz kadar gerçek ve özgürüzdür.


*

maviADA ANILAR, OLİMPOS DERGİSİ 2010 BAHAR

29 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


1/706
bottom of page