top of page
1/2

Türkiye'de Çocuğa Şiddet

Güncelleme tarihi: 3 gün önce

ve STK FARKINDALIĞI





Üniversitede okuduğumda duymuştum; İngilizler çocukların eğitimi için dayak gereklidir, diyordu. Çok da şaşırmadık, çünkü o devir, biz de çocuklar için dayak üç vakit yemek gibi elzemdi.

Zamanla tartışılır oldu. Yansımalarını görüyoruz, şiddet alışkanlığımızın kadınları ve tüm güçsüz yaratıkları da kapsayarak genişlediğini televizyon ve gazete haberlerinden anlamak mümkün.


Narin Güran olayı fitili ateşledi.

Çocuklara uygulanan şiddet ülkenin dört yanında sivil toplum örgütleri ve medyada bütün boyutlarıyla tartışılır oldu.

*


Diyarbakır'da Narin Güran için kadın hakları alanında çalışan örgütler öncülüğünde taziye çadırı kuruldu.

GAZETE HABERİ

·         Yazan,Merve Kara-Kaşka
·         Unvan,BBC Türkçe
·         11 Eylül 2024





Adalet Bakanlığı verileri Türkiye genelinde çocukların cinsel istismarına ilişkin soruşturma sayısının 2023'te sekiz yıl öncesinde göre iki katına çıktığını gösteriyor. Buna göre 2023'te başsavcılıklarda yürütülen 66 binden fazla soruşturmanın her birinde en az bir çocuk mağdurdu. Bakanlık, cinsel suçlara verilen cezaların artırılması gibi önlemlerle bu suçlara karşı "titizliklemücadele edildiğini söylüyor. BBC Türkçe çocuğa şiddetin, önlemlere rağmen, neden arttığını araştırdı.



Türkiye İstatistik Kurumu'na (TÜİK) göre 2023 yılında güvenlik birimlerine giden veya götürülen mağdur 242 bin 875 çocuğun yüzde 12'ye yakını cinsel istismar nedeniyle mağdur oldu. Bu, yaklaşık 29 bin çocuğa denk geliyor.

Bir çocuğun öldürüldüğü son vakada, 8 yaşındaki Narin Güran'ın cansız bedeni, kendisinden haber alınamayan 19 günün ardından, evinden yaklaşık 1,5 km uzaktaki bir dere kenarında bulundu.

Narin'in ölümüne dair soru işaretlerinin devam eden soruşturmayla aydınlatılması umuluyor.

Diğer yandan hak örgütleri geçmişte kamuoyunda tepki toplayan birçok benzer olay yaşandığını "ancak yargı süreçlerinde sonuç alınamadığını" savunuyor.


Uluslararası Çocuk Merkezi (UÇM-ICC) uzmanlarının BBC Türkçe ile paylaştığı örneklerden birkaçı şunlar:




"2016 yılında İzmir’de cinsel istismara maruz kalan 9 yaşındaki Y.K. Çocuk Koruma Kanunu’na aykırı biçimde mahkemeye çıkarılmış, fail ile karşılaşmanın stresi sonucunda kalp krizi geçirerek yaşamını yitirmişti.

"13 yaşındaki N.Ç., 27 kişi tarafından cinsel istismara maruz kalmıştı. 2003 yılında başlayan ve 2014 yılına kadar süren dava sürecinde N.Ç. faillerle sayısız kez karşı karşıya getirilmişti. N.Ç.’nin istismara rıza gösterdiği kanaatine varılmış ve dava Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşınmıştı."


BBC Türkçe'nin görüştüğü uzmanlar, vakaların sayısının çok daha yüksek olabileceğini, "münferit" olmadıklarını ve Türkiye'de çocuk cinayetlerinin, kadın cinayetleri gibi "sistematik ve politik" olduğunu savunuyorlar.

 

Bildirilen on binlerce vakanın yüzde 85'inde mağdur kız çocukları

Türkiye'de çocuğa şiddete ilişkin resmi veriler cinsel istismarla sınırlı.

TÜİK verilerine göre geçen yıl cinsel istismar kurbanı olan yaklaşık 29 bin çocuğun yüzde 85'inden fazlasında mağdur kız çocuklarıydı.

Adalet Bakanlığı verilerine göreyse, Türkiye genelinde başsavcılıkların çocukların cinsel istismarına ilişkin açtığı dosya sayısı 2015 ile 2023 arasında yaklaşık iki katına çıktı.

2023'te yürütülen 66 binden fazla soruşturmanın her birinde en az bir çocuk mağdurdu.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun basına yansıyan haberlerden derlediği verilere göre, 2024 yılının ilk altı ayında en az 14 kız çocuğu ve 205 kadın erkekler tarafından katledildi.

Uluslararası Çocuk Merkezi (UÇM) cinsel istismar vakalarının çocuklara yönelik şiddete dair "buzdağının görünen kısmı" olduğunu söylüyor.

Çocuk hakları alanında çalışan dernek, çocuk istismarı ve çocuklara kötü muamelenin, cinsel istismar kadar, fiziksel ve kötü muameleyi, ihmalkâr davranışı, ticari veya başka amaçlı sömürüyü kapsadığının altını çiziyor.

UÇM'den uzmanlar BBC Türkçe'ye, "Türkiye’de çocuğun güçsüzlüğü ve savunmasızlığı en çok çocuğu tanıyan aile üyeleri tarafından sömürülüyor (ensest) ve yaygınlığı çok fazla" değerlendirmesinde bulunuyorlar.

"Rakamsal ve istatistiksel oran olarak aile içi hep göz ardı edilir ve gerçek oranların çok fazla olduğunu biliyoruz" diye ekliyorlar.


Şiddet mi artıyor, farkındalık mı?

Peki verilerdeki artış çocuğa şiddettin arttığını mı yoksa daha fazla bildirimin mi yapıldığı anlamına geliyor?

BBC Türkçe'ye konuşan Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu gönüllü avukatı İpek Bozkurt, "Hem veriler artıyor hem de görünürlük artıyor" diyor.

Bozkurt'a göre, kadın hareketlerinin çalışmaları ve sosyal medya gibi faktörler şiddet gören kadınların birbirlerinden daha fazla haberdar olmasını sağlıyor.

Uluslararası Çocuk Merkezi, özellikle aile içi istismarın "görünür hale gelmesinin" bu tezi destekler" nitelikte olduğunu vurguluyor.

Diğer yandan şikayetlerin artmasında Adalet Bakanlığı'nın hukuki süreçlerde mağdurlara verdiği desteklerin artırmasının da etkili olabileceği belirtiliyor.

'Cezasızlık oranı ciddi biçimde arttı'

Çocuklara yönelik cinsel istismar suçu Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 103. maddesiyle düzenleniyor.

2023 yılında Cumhuriyet başsavcılıklarında soruşturma evresinde karara bağlanan TCK 103’e ilişkin dosyaların yüzde 34’ünde kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildi. 2013’te bu oran yüzde 21'di.

Buna göre 2023'te mahkemede karara bağlanan çocukların cinsel istismarı davalarında da 7 bin 88 sanık için mahkumiyet kararı verildi.

2013'te mahkumiyet kararı verilen sanık sayısı 13 bin 925 olmuştu.

UÇM uzmanları, bu verilerle ilgili, "Özetle, elimizde daha fazla çocuğa yönelik cinsel istismar suçu vakası varken, daha az kovuşturma ve mahkumiyet kararı verilen, daha az sayıda sanık bulunuyor" yorumunda bulunuyorlar.

"Bu demek oluyor ki çocuğa yönelik cinsel istismar suçu artarken, cezasızlık oranı da ciddi biçimde artmış durumda. Faillerin cezalandırılmadığı bir sistem ise her gün daha fazla vaka ve mağdur üretmeye mahkumdur" diye ekliyorlar.

Çocukları korumak için hangi adımlar atıldı

Adalet Bakanlığı, çocukların cinsel istismarı suçlarında "cezasızlığın arttığı" sonucunun çıkarılamayacağını savunuyor.

Bakanlığın BBC Türkçe ile paylaştığı verilere göre, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarla bağlantılı olarak bugün itibariyle 23 binden fazla tutuklu ve hükümlü cezaevlerinde.

Bakanlık, bu suçlara verilen cezaların yasal düzenlemelerle artırıldığına da dikkat çekiyor.

Örneğin, 2016'da yapılan mevzuat değişikliğiyle saldırıya uğrayan çocuğun 12 yaşından küçük olması durumunda, ceza alt sınırı uygulaması getirildi.

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının süresi 30 yıl yerine 39 yıla çıkarıldı. 15 yaşını bitirmiş çocukların "cebir, tehdit ve hile olmaksızın cinsel ilişkiye girmesi halinde" sanığa verilecek ceza 6 aydan 2 yıla kadar hapis iken, 2 yıldan 5 yıla kadar hapis olacak şekilde artırıldı.

Türkiye çocukları koruyan bazı uluslararası sözleşmelere de taraf.

Birleşmiş Milletler'in Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi Türkiye'de 1995'ten bu yana yürürlükte.

54 maddeden oluşan anlaşma 18 yaş ve altındaki herkesin, eğitim, oyun oynama, beslenme, sağlık ve barınma, mahremiyet ve şiddet ile istismardan uzak olma hakkını güvence altına alıyor.

 

 

Çocuk ve Kadın Cinayetleri

 


Fikret BİLA

Yayınlanma: 13 Eylül 2024 Cuma 08:20

 

Türkiye’nin gündemi 8 yaşındaki Narin’in öldürülmesi.Türkiye ayakta; bu cinayetin aydınlığa kavuşturulmasını ve Narin’in katili veya katilleri ile cinayete yardım ve yataklık yapan herkesin en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyor.Kamuoyunun beklentisi bu cinayetin önceki birçok örnekte görüldüğü gibi üstünün kapatılmaması, dosyanın tozlu raflara kaldırılıp unutulmaması.Türkiye’de kadın ve çocuğun bir değeri yok.Özellikle feodal düzenin hüküm sürdüğü ailelerde çocuk ve kadının hakları diye bir kavram yok.Aile içi cinayetler maalesef bu nedenle çok fazla.Verilere bakalım.Çocuk Hakları Koruma Merkezi’nin (FİSA) 2023 Türkiye raporuna göre çocuk verileri şöyle:- Çocuk cinayetleri ve ev içi şiddet temelli cinayetlere şüpheli ölümler de eklendiğinde iki buçuk yılda en az 133 çocuk hayatını kaybetti.- 2022'de 37, 2023'te 15, 2024'ün ilk yarısında 17 şüpheli çocuk ölümü gerçekleşti.- Rapora göre 35 çocuk şiddet sonucu hayatını kaybetti.- Bu çocuklardan 7’si cinsiyet temelli şiddet, 9’u akran şiddeti, 15’i ev içi şiddet ve 5’i çocuk cinayetleri nedeniyle hayatını kaybetti.- Çocukların 45’i de iş cinayetlerine kurban gitti.Dikkati çeken bir bulgu da çocuklara şiddetin çoğunlukla aile içinden, tanıdıklarından gelmesi.Kadın cinayetlerinden de durum vahim.Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun raporuna göre 2023 yılında Türkiye’de 315 kadın öldürüldü. Öldürülen kadınların yüzde 31’i bıçaklanarak, yüzde 55 ise ateşli silahla vurularak öldürüldü.Bu rakamlar Türkiye’de silahlanma sorununu da gösteriyor. Ruhsatsız silah edinmenin kolaylığı bu sorunun esasını oluşturuyor.Ayrı raporda yer alan çarpıcı bir sonuç da kadınların en çok evli oldukları erkek tarafından, evlerinde öldürülmesi.2023 yılında öldürülen kadınların yüzde 41’i evli oldukları erkek tarafından öldürüldü. Evli olduğu erkek tarafından öldürülen kadınların yüzde 30’nun boşanma aşamasında olduğu da bir başka dikkat çekici sonuç.Öldürülme gerekçelerinin başında ise kadınların ayrılık, boşanma gibi özgür iradeleriyle aldıkları kararlar geliyor.Kadının kendi hayatıyla ilgili karar alma hak ve yetkisi yok.Kadınların öldürülmesinde “cezasızlık” da büyük etken.Rapora göre cezasızlık, suçlulara tekrar suç işleme cesareti veriyor.2023 yılında yaşanan kadın cinayetlerinden yüzde 10’unda faillerin adli sicil kayıtlarının olduğu görülüyor.Bunun anlamı cinayetlerin, başka bir suçtan suç kaydı olan, hüküm giymiş olan, cezaevinden izinli çıkmış olan failler tarafından gerçekleştirilmesi demek.Rapora göre öldürülen kadınların yakınları da hedef alınıyor.2023 yılında toplam 315 kadın cinayeti işlendi. Bu kadın cinayetlerinin 62’sinde kadınlar yakınlarıyla birlikte hedef alındı. Bunların 41’inde kadınlarla birlikte yakınları da öldürüldü. 21 olayda da kadınların yakınları yaralandı

.Artık erkek şiddeti sadece kadınları değil, aynı zamanda kadınların korumak için mücadele eden yakınlarını da hedef alıyor.Verilerin ortaya koyduğu gibi kadınların ve çocukların yaşam haklarıyla ilgili bu ağır sorunu kadınların evde oturup çocuk doğurmasını savunan, kız çocuklarının ilkokuldan sonra okula gönderilmemesini destekleyen, en fazla imam hatip okuluna gitmelerini onaylayan bir iktidarın zihniyetiyle çözmek mümkün değil.Bu nedenle CHP’nin Türkiye’de kadın ve çocukların başta yaşam hakkı olmak üzere insan haklarını güvenceye alacak bir programı hazırlayıp, zaman kaybetmeden kamuoyuna sunması gerekiyor.

Narin'in öldürülmesi pek çok kentte protesto edildi

Narin Güran'ın öldürülmesi ülkenin pek çok kentinde kadın platformları ve emek demokrasi güçleri tarafından protesto edildi.


8 yaşındaki Narin Güran'ın 19 gün sonra cansız bedeninin bulunması üzerine pek çok kentte eylem düzenlendi.

ARTVİN

Artvin'in Hopa ilçesinde yurttaşlar hükümet konağı önünde toplandı. Hopalı ve Kemalpaşalı kadınlar kapalı yoldan yürüyüş yaparak Hopa meydanında  basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı grup adına Seval Karabulut okudu.

Karabulut, "Bu ülkede çocuklar tarikat ve cemaat yurtlarında istismara uğruyor. Denetimsiz tarikat yurtlarında can veriyor. Sokakta oynarken panzer altında hayatını kaybediyor. Kolluk güçleri tarafından vuruluyor. Sokak hayvanlarını öldürme yasasını çocukların güvenliğini bahane ederek meşrulaştırmaya çalışanlar Narin'e ne olduğunu gizliyor, faillerini aklamaya çalışıyor. Kutsal aile diyerek kadınları ve çocukları hapsetmeye çalıştığınız aileleriniz de şiddet ve istismar var. Kadınları ve çocukları değil aileyi koruyan politikalarınız Narin'e ne olduğunu gizleyemez!

Bugün Narin'in isyanını kuşanmak; öldürülen, kaybedilen, yaşamları ellerinden alınan, gelecekleri cemaat ve tarikatlara teslim edilen çocuklar için hesap sormak demektir" dedi. (

 

İZMİR

İzmir Kadın Platformu Diyarbakır’ın Tavşantepe Köyü’nde 8 yaşındaki Narin Güran’ın cansız bedeninin bulunması üzerine eylem düzenledi.


Alsancak Türkan Saylan Merkezi önünde ‘Failleri Korumayın, Aklamayın’ yazılı pankart arkasında bir araya gelen ekip ÖSYM binasının önüne yürüyerek basın açıklaması gerçekleştirdi. İzmir Kadın Platformu adına basın metnini Emine Akbaba okudu. Eylemde sık sık ‘Katil Hizbullah, İşbirlikçi AKP’, ‘Katillerden Hesabı Biz Soracağız’ ve ‘Çocuk Cinayetleri Politiktir’ sloganları atıldı.


İZMİR BAROSU: BU DAVAYI TAKİP EDECEĞİZ

Basın açıklamasından önce İzmir Yaşam Hakkı Savunucuları adına konuşmasını yapan Pınar Alp Asil, “Çocuklar için güvenli sokaklar adı altında çıkartılan kanlı yasayı oy birliğiyle onaylanan bu devletin meclisi, tecavüzcü cemaat ve tarikatlarıda aklayan meclisle aynı meclistir. Kendi sermayesi için dün çocukları bahane ederek hayvanların tecritçine ve katliamına yasa çıkaran bu devletin elinde Narin ve katledilen tüm çocuklarımızın kanı bulunmakta. Adaleti bizler sağlayacağız” dedi. İzmir Barosu adına konuşmasını yapan Zöhre Dalkıran ise “İzmir Barosu olarak susmayacağız. Bu katilerin korunmayıp yargılandığı bir yargı sistemini inşa edeceğiz. Çocuk dostu kentler, okullar yaratana kadar birlikte mücadeleye devam edeceğiz. Hem Narin’in hem başkaca yaşam hakkı elinden alınan, sömürülen, istismar edilen tüm çocukların davalarını, soruşturmalarını İzmir Barosu olarak takip edeceğimizin sözünü veriyoruz. Tüm sorumlular açıklanıp cezalandırılma kadar da Diyarbakır Borusuyla dayanışma içerisinde bu davayı takip edeceğiz” ifadelerini kullandı. Konuşmaların ardından basın açıklaması okundu.

 

 “Milyonlarca insan Narin’e ne oldu, Narin nerede diye sordu. Kamuoyuna tek bir açıklama yapmayan Cumhuriyet Savcısı ve İçişleri Bakanlığı, Narin kaybolduktan 10 gün sonra yayın yasağı getirdi” diyerek sözlerine başlayan Akbaba, soruşturma sürecine değindi. Narin’in cenazesinde bir kadının ‘yalan konuşun’ dediği için erkekler tarafından şiddete uğradığını belirten Akbaba, “Amcanın ve ailenin Hizbullah, HÜDA-PAR ilişkisine dair tek bir açıklama yapılmadı” dedi. Akbaba ardından AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun sözlerini hatırlattı ve “2018’de Rabia Naz’ın faillerini koruyanlar bugün aile-devlet-tarikat iş birliği ile Narin’in ölümüne neden oldu” ifadelerini kullandı.

‘NARİNE NE OLDU DİYE SORMAYA DEVAM EDECEĞİZ’


2024-2025 eğitim öğretim yılının başlamasının ardından öğrencilerin yaşadığı sorunlara da değinen Akbaba, “Çocukları korumayan, istismarı aklayanlar aynı zamanda çocuk yoksulluğu çocuk açlığını da yok sayıyor.  Milyonlarca çocuk, bir öğün ücretsiz sağlıklı yemek hakkından, parasız bilimsel eğitim hakkından yoksun, tarikat ve cemaat karanlığına itiliyor. Başka Narinler olmasın, hiçbir çocuk okula aç gitmesin, istismara uğramasın, kaybolup katledilmesin diye mücadelemiz sürecek” ifadelerini kullandı. Narin’e ne olduğunun açığa çıkarılması, tüm faillerin cezalandırılması, gerçek adaletin sağlanması için sürecin takipçisi olacaklarını belirten Akbaba son olarak, “Narin’e ne oldu demeye devam edeceğiz. Kadınların ve çocukların yaşamlarını erkek devlet sistemine teslim etmeyeceğiz” dedi.

 

ESKİŞEHİR

Eskişehir Emek ve Demokrasi Platformu, Diyarbakır'da katledilen Narin Güran için basın açıklaması gerçekleştirdi.


"Çocuklar için güvenli dünya güvenli yaşam" diyerek öfkesini dile getiren Eskişehirliler, Narin için Adalet istedi. Eskişehir Emek ve Demokrasi Platformu'nun çağrısı ile Köprübaşı'nda bir araya gelen Eskişehirliler, sloganlar atarak buradan Ulus Anıtı'na yürüdü. Çevredekilerin de alkışlarla destek verdiği eylemde Eskişehirliler sık sık "Katil Hizbullah İş Birlikçi AKP", "Susma Sustukça Sıra Sana Gelecek", "Çocuk Cinayetleri Politiktir", "Gülistan'dan Narine Hesap Sormaya" ve "Narin İçin Adalet İstiyoruz" sloganları attı. Kitle Ulus Anıtı'na geldiğinde kitle adına basın metnini Eğitim Sen Şube Kadın Sekreteri Evrim Sabur okudu.

ÇOCUK CİNAYETLERİ POLİTİKTİR!Hem sokaklar hem de iktidarın her fırsatta dilinden düşürmediği kutsal aile masalının kadınlar ve çocuklar için güven vermediğini belirten Sabur, "Bizler biliyoruz ki dinci, gerici vakıf ve derneklerle işbirliği yapanlar her alanı piyasa ve tarikatlara teslim eden, MESEM'lerde çocukların hayatını hiçe sayarak gencecik bedenleri ölüme gönderenler, deprem sonrası kaybolan çocuklara kanatlı melek diyerek ölümü kutsallaştıran, 4+4+4 uygulaması ile okula başlama yaşının düşüren liselere devam ederken çocuk yaşta evliliğe vize veren yönetmelik değişiklikleri ile cezasızlığı kural yapanlar bugün bu cinayetlerin asıl sorumlusudur" diyen Sabur,  tam bu sebeplerden dolayı çocuk cinayetlerinin nereden gelirse gelsin politik olduğunu kaydetti. Sabur, bir tane bile çocuğun tırnağına zarar gelmemesi için mücadele etmekten vazgeçmeyeceklerinin altını çizdi

 

İSTANBUL

Beylikdüzü Emek ve Demokrasi Güçleri, 8 yaşındaki Narin Güran’ın öldürülmesiyle ilgili Beylikdüzü Belediyesi Metrobüs durağında bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Seyit Aslan da katıldı.

Basın açıklamasında, Narin Güran’ın cansız bedeninin 19 günün ardından Diyarbakır’ın Bağlar ilçesindeki bir dere yatağında bulunduğu hatırlatıldı. Açıklamada, devletin çocukları koruyacak etkin mekanizmalar kurmadığı ve bu ihmallerin Narin’in ölümüne yol açtığını belirtildi.

Yapılan açıklamada, olayın üzerinin basın yasaklarıyla örtülmeye çalışıldığı, kamuoyunun bilgilendirilmediği ve sorumluların cezalandırılmadığı vurgulandı. Narin’in ölümünün ardından yapılan “Melek oldu” söylemleri ve sahte gözyaşlarının ise çocukları koruyamayan sorumluları aklayamayacağı ifade edildi.

Açıklamada, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, çocuk istismarı davalarında uygulanan cezasızlık politikaları ve çocukları cinsel istismardan koruyan Lanzarote Sözleşmesi’nin hedef alınması gibi uygulamaların failleri cesaretlendirdiği ve çocukları daha güvencesiz hale getirdiği ifade edildi. Beylikdüzü Emek ve Demokrasi Güçleri, çocukların korunması için mücadele etmeye devam edeceklerini belirterek, tüm halkı “Failleri değil, çocukları koruyun!” demek için mücadeleye çağırdı.

SEYİT ASLAN: BU İKTİDARDAN VE SERMAYE DÜZENİNDEN KURTULMAK İÇİN MÜCADELE EDECEĞİZ

Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan: "Narin'ler ölmesin, çocuklarımız istismara uğratılmasın, MESEM'lerde katledilmesin, okullarda açlıktan bayılmasın istiyorsak, hem Narin için adalet isteyeceğiz hem de çocuklarımızın geleceği için, bu iktidardan bu sermaye düzeninden kurtulmak için mücadele edeceğiz"

Narin’in ölümüyle ilgili tüm sorumluların cezalandırılması gerektiği vurgulanarak, sürecin takipçisi olacaklarını duyurdular. 

İKİTELLİ

Küçükçekmece Atakent Mahallesi Muhtarlığı'nın çağrısıyla Atakent Ali İsmail Korkmaz Parkı'nda Atakent ve İkitelli'den kadınlar "Narin Güran için adalet" diyerek basın açıklaması gerçekleştirdi.

Basın açıklamasını Atakent mahalle muhtarı Özge Erdoğan Yeşilırmak okudu.

Açıklamada, "Narin için adalet, herkes için adalet" , "katilleri değil çocukları koruyun" ve "katilleri aklama yargıla" sloganları atıldı.

BALIKESİR

Balıkesir Altınoluk Cumhuriyet Meydanı'nda toplanan kadın örgütleri "Narin İçin Adalet" istedi. Edremit Kadın platformunun çağrısı ile bir araya gelen kadın örgütleri Altınoluk Cumhuriyet Meydanında basın açıklaması yaptı. 

Balıkesir'in Ayvalık, Balıkesir Merkez, Bandırma, Burhaniye, Edremit ve Gömeç ilçelerinde de Narin için eylem yapıldı.


Ortak açıklamayı Edremit Kadın platformu adına Fadime Ünal okudu.

"ÇOCUKLARI KORUYACAK ÖNLEMLERİ UYGALAMAYANLAR NARIN'İN ÖLÜMÜNDEN SORUMLU!"

Yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

"Bu ülkede dört şey olmayacaksın: Kadın,çocuk,ağaç,sokak hayvanı" der büyük usta Yaşar Kemal. İçinden geçtiğimiz günler sürekli bu tespite uygun akıp gidiyor. Her gün kadın cinayetleri, her gün kayıp çocuklar, her gün orman yangınları, her gün sokak hayvanlarının katledilmesi, daha 3-4 gün önce doğasına sahip çıkan Reşit Kibar'ın doğa talancısı şirketlerin tetikçileri tarafından katledilmesi. Bir çürümenin, her gün biraz daha dibe vurmuşluğun ortasındayız.

Narin'in ölümü bir kez daha gösterdi ki; Çocukları koruyacak mekanizmaların oluşturulması, etkin şekilde işletilmesi, çocukların güvenle büyüyebileceği bir yaşam için mücadeleyi sürdüreceğiz. Narin'in öldürülmesinde tüm sorumluların ortaya çıkartılması, cezalandırılması için sürecin takipçisi olacağız.

Siyasi iktidar söylemleri ile canilere cesaret vermektedir. AKP'nin bir milletvekili açık açık Narin'in ailesini 40 yıldır tanıdıklarını, aynı partilerde daha önce çalıştıklarını itiraf ediyor.Neden soruşturmaya yayın yasağı getirildi? Narin bir köyün içerisinde ortak bir sessizlik ile devlet-tarikat- siyaset üçgeninde bir cinayete kurban mı gitti? Biz onları 'bir defadan bir şey olmaz' 'çocuğun da rızası vardır' söylemlerinden tanıyoruz.

Leyla'nın da, Narin'in de, kaçırılıp, istismara uğrayan tüm çocuklarımızın da hesabını vereceksiniz. Koruduğunuz, kolladığınız kim ve ne varsa açığa çıkarana kadar mücadele edeceğiz. Bir gecede çıktığınız İstanbul Sözleşmesinden vazgeçmeyeceğiz. 6284'ün ve Lanzarotte anlaşmalarının etkin uygulanması için mücadelemizden geri durmayacağız.

Açıklama sırasında, "Yasta değil isyandayız" , "Tarikatlar kapatılsın" , "Tarikat siyaset bu bir cinayet" , "Narin'in hesabı sorulacak" sloganları atıldı.

Açıklama sonrası kadınlar oturma eylemi yaptılar. Eylem sırasında şiirler okundu, sloganlar atıldı.

 

MALATYA

Malatya Demokratik Kadın Platformu, Narin Güran'ın cansız bedeninin bulunmasının ardından Emeksiz Üst Kavşağında bir basın açıklaması düzenlendi.

 

Çocukların karşı karşıya olduğu olası riskleri ve sorunları erken aşamada tespit edebilen ve önleyebilen bir sistemin henüz mevcut olmadığını dile getiren Seda Uçar, “İstismara uğrayan, kamuoyunda gündem olan, yaşam hakkı elinden alınan her çocuğun hikayesi, bize çocuk koruma sisteminin, çocuklara yönelik ve çocukları da ilgilendiren konulardaki politikaların eksiklerini, zayıflıklarını, yanlışlıklarını göstermekte, aynı zamanda çocukları koruyacak bir sistem için neler yapılması gerektiğini gösterdiğini tekrarlıyoruz” dedi.

Uçar, çocukların erken yaşlardan itibaren kreş eğitiminden mahrum bırakılmadığı, hane içerisinde yeterli beslenme, sağlıklı ve güvenli barınma haklarının sağlandığı, eğitim ve sağlık hizmetlerinden faydalandığı bir sistemin inşa edilmesi gerekliliğinden bahsetti.

“EĞİTİM SİSTEMİNDEKİ YANLIŞLIKLAR, ÇOCUKLARIN GELECEĞİNE ZARAR VERİYOR”

Yoksulluk nedeniyle çocukların küçük yaşlardan itibaren güvencesiz iş kollarında çalışmak zorunda kalmalarının bedensel bütünlükleri açısından da büyük riskler taşıdığını söyleyen Uçar, “Eğitim sistemindeki yanlışlıklar çocukların geleceğine zarar vermektedir. Çocukların MESEM'lerde öğütülmesi engellenmeli, kontrol sisteminin bulunmadığı, eğitim pedagojisine uygun olmayan tarikat ve vakıflara bağlı eğitim kurumlarının kapatılması sağlanmalıdır. Madde kullanımı ve fuhuşun engellenmesi için her kim olursa olsun çıkar odakları ile gerçekçi mücadeleler edilmelidir”dedi.

Son olarak Uçar, “Biz Malatya Demokratik Kadın Platformu olarak örgütlü olduğumuz her alanda çocukların haklarının korunması, etkili- çocukları koruyan çocuk koruma politikalarının hayata geçirilmesi, hak temelli, adil ve gerçekliği olan bir 'çocuk koruma sistemi' inşa edilmesi için çocukların haklarını ihlal eden ve geleceklerini karartan politikaların değiştirilmesi için sorumluluk almaya, mücadele etmeye devam edeceğiz” diyerek açıklamayı sonlandırdı.

“OKULDA OLMASI GEREKEN BU ÇOCUĞUMUZ ŞU ANDA TOPRAK ALTINDA

Açıklamanın ardından yeni eğitim-öğretim döneminin başlaması dolayısıyla konuşma yapan Eğitim-Sen Genel Mali Sekreteri Ramazan Gürbüz, “Bugün burada Narin çocuğumuzun tam da okulların açıldığı gün toprağa verilmesi hepimizin yüreklerini yaktı. Okulda olması gereken bu çocuğumuz şu anda toprak altında” dedi.

“DEPREM BÖLGESİ İLLERDE ÇOCUKLAR, OKULDA TEMİZ İÇME SUYUNA ERİŞEMİYOR”

Eğitim Sen olarak deprem sonrası eğitim-öğretimin hangi durumda olduğunu tespit etmek açısından deprem bölgesindeki illere gittiklerini ve kendisinin de Malatya'ya geldiğini söyleyen Gürbüz, “Parasız, nitelikli eğitim hakkı ne yazık ki ortadan kaldırılmış, kamusal eğitim niteliksiz hale getirilmiş, kamusal eğitim tasfiye edilerek özel eğitimin önü açılmış. Aynı zamanda okullarımızda çocuklarımızın içeceği temiz su yok. Sayın bakanlık yetkililerine ve bürokratlarına binlerce kez söylememize karşın çocuklarımız okulda temiz içme suyuna erişemiyor. Bir başka konu olarak çocuklar okullara aç gidiyor, beslenme çantaları boş. Derin yoksulluk bu halkın çocuklarının okulda aç kalmasına neden oluyor” dedi.

Bu sorunlar karşısında yeterli bir mücadele sürdürülmediğinde çocukların yarın Narinler'e, MESEM'lerde çocuk işçilere, tarikatların yurtlarında yangınlarda kaybedilen çocuklar haline dönüşeceğini söyleyen Gürbüz, “Çocuklarımıza içme suyu, bir öğün yemek, servis sorunu, üniversite öğrencilerimizin barınma sorunu bunlar çözülmesi gereken kamusal haktır”dedi

 

ANKARA

Ankara Kadın Platformu, 8 yaşındaki Narin Güran’ın öldürülmesini protesto etti.


Narin’in tüm faillerinin yanı sıra, failleri koruyanların hakkında etkin bir soruşturma yürütülmesi gerektiğini belirten Sevinç Koçak, “Sorumluluk zincirinin açığa çıkartılarak yargılama sürecinin kutsal aile-tarikat-siyasal erk üçgeniyle gölgelenmeden adil ve şeffaf bir biçimde ilerletilmesini, çocuklara karşı işlenen her türlü suçta; tarikat, cemaat, bürokrat, her türlü kişi, kurum ve yapılarla ilgili cezasızlık politikasına derhal son verilmesini talep ediyoruz” dedi.


Ankara Kadın Platformunun çağrısıyla kadınlar Kolej Metro önünde toplandı. Buradan yürüyüşe geçen kadınlar ‘Çocuk cinayetleri politiktir’, ‘Kaybedilen çocuklar isyanımızdır’, ‘Koruma,aklama, katilleri yargıla’ sloganları attı. Kadınların yürüyüşü polis tarafından engellendi. Kadinlar engelleme üzerine oturma eylemine başladı. Bekleyişin ardından kadinlar yürüyüşe devam etti.

Sakarya Caddesinde yapılan açıklamada konuşan Sevinç Koçak, “Günlerdir ‘çok kapsamlı araştırma yapıyoruz’ diye açıklama yapanlar, ne hikmetse köyünden yalnızca 3 kilometre uzaklıkta olan bir çocuğu 19 gün boyunca bir türlü bulamadılar. Ama dün Narin için adalet isteyenleri darbetmekten, yürüyenlerin elindeki Narin fotoğrafını yırtmaktan da geri durmadılar. AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu sürecin en şeffaf açıklamasını yaptı: "Bizlerin bazen bilmediği, bazen de bilip söylemememiz gereken şeyler var. Çünkü aile bizim dostlarımız. Konu çok hassas. Onları üzecek bir şey söylemek istemiyoruz. Aileyle benim 40 yıllık dostluğum var. Ailenin hemen hemen tüm bireylerini tanırız. Hizbullahçı olduğunu söyleyenler var ancak aile Refah Partisi geleneğinden gelen bir aile. Şu an AK Parti ilçe yönetiminde olan bir yeğenleri de var. Biz bu açıklamayı tüm kodlarıyla tanıyoruz” dedi.

 

Koçak şöyle devam etti: “Kadınları, LGBTİ+ları, çocukları, hayvanları hedef haline getirirken tarikatlarla çocuk koruma protokolü imzalayanları, tarikat yurtlarında çocuklar istismar edilirken failleri aklamak için torba yasaları gece yarısı apar topar geçirmeye çalışanları biliyoruz.  Çocuk istismarını evlilik adı altında meşrulaştırmaya çalışanların, kadın cinayetlerinde fail aklayanların İstanbul Sözleşmesi’nden neden korktuklarını da çok iyi biliyoruz. Küçük bir kız çocuğu olan Narin’in cenazesinde ellerinde bir bayrak gibi taşıdıkları gelinlikle, arkasına saklanmaya çalıştıkları kutsal aile kodlarını ve o kutsal ailelerde kaç kız çocuğunun istismar edildiğini, kaç kadının erkek şiddetine mahkûm edilmek istendiğini biliyoruz.

‘SORUMLULUK ZİNCİRİ AÇIĞA ÇIKARILSIN’

Narin’in tüm faillerinin yanı sıra, failleri koruyan milletvekilleri, bakanlar, mülki amirler hakkında etkin bir soruşturma yürütülmesi gerektiğini belirten Koçak, “Sorumluluk zincirinin açığa çıkartılarak yargılama sürecinin kutsal aile-tarikat-siyasal erk üçgeniyle gölgelenmeden adil ve şeffaf bir biçimde ilerletilmesini, 2016’dan bu yana her yıl kaç çocuğun kaybolduğunun ve bu çocukların akıbetlerinin düzenli olarak açıklanmasını,  çocuklara karşı işlenen her türlü suçta; tarikat, cemaat, bürokrat, her türlü kişi, kurum ve yapılarla ilgili cezasızlık politikasına derhal son verilmesini,Türk Medeni Kanunu ve Türk Ceza Kanunu’nda çocuk istismarının önünü açan maddelerin çocuğun yüksek yararı gözetilerek acilen yeniden düzenlenmesini,Tarikat ve cemaatlerle yapılan çocuk koruma protokollerinin derhal iptal edilmesini, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin CEDAW, Lanzarote ve BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ndeki tüm yükümlülüklerini yerine getirmesini, hukuksuz alınan kararın iptal edilerek İstanbul Sözleşmesi’ne geri dönülmesini acilen talep ediyoruz.Narin’i öldüren karanlığı yırtmak için ve her bir çocuk, kadın, LGBTİ+ güvende olana dek mücadeleden vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha beyan ediyoruz” dedi. 

AYDIN

Aydın Kadın Dayanışma Platformu, “Çocuklar için güvenli bir dünya, Narin için adalet” talebiyle basın açıklaması gerçekleştirdi.


 “Devlet uyuma katilleri koruma!” “Çocuk susar sen susma!” “ Çocuk cinayetleri politiktir!” sloganlarının eşlik ettiği Aydın Kent Meydanında gerçekleşen basın açıklamasını Platform Sözcüsü Eğitim Sen Aydın Şubesi Kadın Sekreteri Alev Karakaya okudu.

Karakaya: “Birbirinden çelişkili açıklamalar, dosyada alınan gizlilik kararı, yayın yasakları bu süreçte devlet içerisinde bazı güçlerin bilinçli olarak failleri korumaya dönük adımlar attığını bizlere göstermektedir. Nitekim Narin’in cesedinin çok uzun günler sonra evinin bu kadar yakınında bulunması bu durumu doğrular niteliktedir” dedi.

"İKTİDARIN POLİTİKALARI FAİLLERE GÜÇ VERİYOR"

“Bizler Aydın Kadın Dayanışma Platformu bileşenleri olarak Narin’in ölümünü iktidarın çocuk düşmanı politikalarından ayrı görmüyoruz” diyerek sözlerine devam eden Karakaya: “İktidarın bu politikalarının faillere güç verdiğini biliyrotuz. Çocuğu koruyan güvencelerin uygulanmadığı, çocuk katillerinin cezasızlık ile korunduğu, çocuğa karşı şiddeti önleyici çalışmaların yapılmadığı, çocuk alanındaki kazanımların ortadan kaldırıldığı bu çocuk düşmanı düzende tek bir çocuğu daha kaybetmek istemiyoruz” dedi.

Basın açıklamasının ardından meydanda oturma eylemi yapıldı. 

ADANA

Narin Güran’ın öldürülmesinin ardından Adana Kadın Platformu’nun çağrısıyla İnönü Parkı’nda bir araya gelen yurttaşlar, Atatürk Parkı’na yürüyerek adalet talep etti.


Katillerin yargılanmasını isteyen protestocular, cinayetin arkasındaki toplumsal düzene de dikkat çekti. Yurttaşlar, “Narin’in Katledilme Sürecindeki Tüm Sorumlular Yargılansın” pankartı arkasında yürüyüşe geçti. “Kutsal Aile Değil, Güvenli Ortam”, “Artık Yeter, Cezasızlığa Son” dövizleri taşıyan yurttaşlar sık sık “Koruma, Aklama, Yargıla”, “Narin’in Hesabı Sorulacak” ve “Kadın Cinayetleri, Çocuk Cinayetleri Politiktir” sloganları atıldı. Çevredeki yurttaşlar da eyleme alkışlarla destek verdi.

"TÜRKİYE, KAYIP ÇOCUKLAR ÜLKESİ OLMA GERÇEĞİNİ GİZLİYOR"

Yürüyüşün ardından Atatürk Parkı’nda toplanan grup adına basın açıklamasını Belgin Işık okudu. Işık, Türkiye'nin çocuk hakları ihlallerine dikkat çekerek şunları söyledi: “Biliyoruz ki Narin ilk değil. Türkiye, kayıp çocuk vakalarında dünyada ilk sıralarda. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre, 2008-2016 yılları arasında 104 bin 531 çocuk kayboldu. Ancak 2016’dan itibaren bu verilerin açıklanması durduruldu. Türkiye’nin kayıp çocuklar ülkesi olduğu gerçeği, veriler açıklanmayarak gizlenmek isteniyor.”

"AİLE, ŞİDDETİN GİZLENME MERKEZİ HALİNE GELDİ"

Açıklamada, iktidarın aileyi güçlendirme politikalarına karşı eleştiriler yönelten Işık, kadın ve çocukların aile içinde şiddete maruz kaldığını belirterek, “Aile içinde şüpheli kadın ölümleri, çocuk istismarı, erkek şiddeti ve kadın emeği sömürüsü hızla artıyor. Tüm bu şiddet türleri, aile denilen dört duvarın arasında gizlenmek isteniyor,” dedi. Narin Güran’ın cenazesinde tabutuna gelinlik örtülmesini de eleştiren Işık, “Karanlık, çağ dışı zihniyetinizi; kadınları ve çocukları, adına aile dediğiniz, şiddeti yeniden üretme ve gizleme merkezi olarak kullandığınız kurumlarınıza hapsetmenizi kabul etmiyoruz” diye konuştu.

"CEZASIZLIK POLİTİKALARINDAN VAZGEÇİN!"

Açıklamada İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının ve 6284 Sayılı Yasa’nın uygulanmamasının, kadın ve çocuk cinayetlerinin önünü açtığı vurgulandı. Faillerin cezalandırılmadığını belirten Işık, “Faillere ödül gibi cezalar veren, soruşturmaları etkin şekilde yürütmeyen erkek adaletin tüm temsilcileri bu cinayetten sorumludur” dedi.

“HUKUK DEVREYE GİRENE KADAR MÜCADELEMİZ SÜRECEK”

İşlenen cinayetlerde cezasızlık politikalarına son verilmesi çağrısında bulunan Işık, hukukun etkin bir şekilde işlemesi gerektiğini vurguladı. Işık, “Narin’in katledilmesi sürecindeki bütün sorumlular ortaya çıkarılana kadar ve çocuklarımızın güvenle yaşayacağı ortamlar yaratılana kadar mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.

 

 KAYSERİ

Kayseri Kadın Platformu, Diyarbakır’da katledilen Narin Güran için basın açıklaması gerçekleştirdi. “Çocuklarımızın geleceğini size teslim etmeyeceğiz” diyerek öfkesini dile getiren kadınlar, Narin için Adalet istedi.

Kayseri Kadın Platformu adına açıklamayı okuyan Av. Eylem Sarıoğlu, “Diyarbakır’da 19 gündür kayıp olan 8 yaşındaki Narin Güran’ın cansız bedeni evlerinin yakınındaki derede bulundu. Üzgünüz, öfkeliyiz ama Narin için susmuyoruz, Narin için gerçek adalet istiyoruz. Yeni Narin’ler olmasın diye buradan haykırıyoruz: tüm sorumluların, katillerin peşini bırakmayacağız” dedi.

“ÇOCUKLARIMIZI, GELECEĞİMİZİ SİZE TESLİM ETMEYECEĞİZ”

Narin’in 19 günlük kayıp sürecinde ve öncesinde başına neler geldiğinin bütün yönleriyle açığa çıkarılması gerekmekteğine değinen Sarıoğlu, “Bizlere televizyonlarda, gazetelerde boy boy 'Narin’e çok yaklaştık', 'şöyle oldu, böyle oldu' diye bir sürü savsata izlettirildi. Oysa Narin’in cansız bedeni 19 gün sonra evine yakın bir derede bulundu. 19 gün boyunca ne yapıldı? Yetkililer o dereye hiç bakmamış mıydı? Bu gerçeklikten uzak 'bulundu' mesajlarını kabul etmiyoruz. Narin’in ölümüne neden olan akrabaları başta olmak üzere, sonrasında katillere yardım eden, koruyan, olayın açıkmasını engelleyen kim varsa hepsinin yargılanması ve varsa siyasi bağlantılarının açığa çıkarılması gerektiğini ifade ediyoruz” diye konuştu.

Açıklamaya devam eden Sarıoğlu, “Çocuklar öldürülmesin diye, çocukları koruyacak mekanizmaların oluşturulması, etkin şekilde işletilmesi, çocukların güvenle büyüyebileceği bir yaşam için mücadeleyi sürdüreceğiz. Narin’in öldürülmesinde tüm sorumluların ortaya çıkarılması, cezalandırılması için sürecin takipçisi olacağız, tüm Kayseri halkınıda sürecin takipçisi olmaya devam ediyoruz. Çocuklarımızı, geleceğimizi size teslim etmeyeceğiz” ifadelerini kullandı. 

 

ELAZIĞ

Diyarbakır'da 8 yaşında Narin Güran'ın ölümü üzerine Elazığ Kadın Platformu'nun çağrısıyla Hozat garajında basın açıklaması gerçekleştirildi.

Açıklamayı Elazığ Kadın Platformu adına okuyan Dilan Gültekin "Bu ülkede kötülük  bir çocuğu öldürüp çuvala koyacak düzeye ulaştı" dedi.

Gültekin "Devlet, aile kutsaldır dedikçe kadınlar ölüyor, devlet aileyi korudukça çocuklar ölüyor. Narin'in ölümüne dair her süreci takip edeceğiz, gizlenen saklanan bir şey kalmamasını sağlayacağız" dedi.

Narin Güran için bir araya gelen kitle sık sık "Narin için adalet" sloganları attı. 

 

ANTEP

Gaziantep Demokratik Kadın Platformu'nun çağrısıyla Balıklı meydanında açıklama düzenlendi. 

Gaziantep Demokratik Kadın Platformu adına söz alan Gülfidan Özpolat: "Cezasızlık politikaları nedeniyle çocuk ve kadın mezarlığına dönen ülkemizde bir kız çocuğunu daha kötülüklerden ve ölümden koruyamadık. Yine isyanımızla ve yasımızla karşınızdayız" dedi. 

Açıklamanın devamında Özpolat şu ifadeleri kullandı: "TÜİK’in verilerine göre 2008 ve 2016 yılları arasında tam 104 bin 531 çocuk kayboldu ve TÜİK 2016 yılından beri, tam 8 yıldır kayıp çocuklara dair veri açıklamayı bıraktı. Kaç çocuk bulundu, kaçı hala kayıp bilmiyoruz.

"VERİLER GİZLENİYOR!"

Yine İçişleri Bakanlığı 2019 verilerine göre Türkiye’de yılda ortalama 10 bin çocuk kayboluyor. Bu da günde yaklaşık 32 çocuğun kaybolduğu anlamına geliyor. 

Yine ulaşılabilir TÜİK verilerine göre 2010-2014 yılları arasında mağdur çocuk oranının yüzde 76 artış gösterdiği görülüyor. Çocukların yaşadıkları kayıp, şiddet ve taciz gibi mağduriyetin faillerine baktığımızda, failler arasında ebeveynlerin, yakın akrabaların ve ya ailenin yakın tanıdıklarının önemli bir oranı oluşturduğunu görüyoruz.

"İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NE YENİDEN İMZACI OLMAYI TALEP EDİYORUZ"

İstanbul Sözleşmesi ile birlikte imzalanan, ‘Çocukların Cinsel Suistimal ve Cinsel İstismara Karşı Korunmasına İlişkin Lanzarote Sözleşmesi’nin etkin şekilde uygulanmasını, ayrıca İstanbul Sözleşmesi’ne yeniden imzacı olunarak gereğinin yerine getirilmesini talep ediyoruz

Biz kadınlar; Narin’e ne olduğu açığa çıkarılıp sorumlular yargı önünde gereken cezayı alana kadar, kaybolan binlerce çocuğa gerçekte ne olduğunuöğrenene kadar, depremde kaybolan çocukların akıbetine dair şeffaf bilgiler edininceye kadar, katledilen, istismara uğrayan bütün kadın ve çocukların soruşturmaları tamamlanıp failler gerekli cezaları alana kadar ve bu ülkeyi katledilen kadınlar kaybolan çocuklar ülkesi olmaktan çıkarana kadar veçocukların hiçbir tehlike ve tehdide maruz kalmadan, gelecek kaygısı duymadan, sağlıklı ve güvenli bir ortamda çocukluklarını yaşayabilmesi için mücadelemizi sürdüreceğiz" 

 

DERSİM

Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin Güran'ın ölümü üzerine Dersim Emek ve Demokrasi Platformu, Seyit Rıza Meydanı'nda basın açıklaması yaptı. Açıklamada tüm hakikatin açığa çıkarılması gerektiği belirtildi.


'GÜLİSTAN'IN SORUŞTURMA SÜRECİ DE BENZER ŞEKİLDE İLERLEDİ'

Açıklamada platform adına konuşan SES Şube Eş Başkanı Serap Kahraman, ilk günden Narin'in cesedinin bulunduğu güne kadar çokça ihmalin olduğunu belirtip, "Bu noktada, hatırlatmak isteriz ki 5 Ocak 2020 tarihinde Dersim'de kaybolan Gülistan Doku hâlâ bulunamamıştır. Gülistan'ın kaybolmasıyla ilgili soruşturma süreci de benzer bir şekilde, ihmallerle ve çelişkilerle dolu ilerlemiş, devletin failleri koruma politikası bir kez daha gözler önüne serilmiştir" diye konuştu.

 

 

'HER GÜN ORTALAMA 32 ÇOCUK KAYBOLUYOR'

Türkiye'de her gün ortalama 32 çocuğun kaybolduğunu ancak bu çocukların akıbetlerinin yeterince araştırılmadığını söyleyen Kahraman "TÜİK'in son 8 yıldır kayıp çocuk verilerini dahi paylaşmaması, devletin bu alandaki sorumluluktan kaçındığını göstermektedir" dedi.

'GÜVENLİ BİR DÜNYA KURMA MÜCADELESİNE DEVAM EDECEĞİZ'

Narin'in ölümünün ve Gülistan'ın kaybolmasının, toplumu derinden sarstığını söyleyen Kahraman "Ancak bu acı olaylar karşısında susmak, sadece bir başka Narin'in, bir başka Gülistan'ın da kurban edilmesine yol açacaktır. Bizler, Dersim Emek ve Demokrasi Platformu olarak, çocuklar ve genç kadınlar için yaşanılabilir ve güvenli bir dünya kurma mücadelesine kararlılıkla devam edeceğiz" dedi.

'TÜM HAKİKAT AÇIĞA ÇIKARILMALI'

Kahraman, dosyaya dair şu talepleri sıraladı: "Narin Güran soruşturma dosyasındaki tüm hakikat açığa çıkarılmalı, sağlıklı bir soruşturma yürütülerek Narin'in katledilmesine giden süreçteki tüm ihmaller ve kasıt zincirinde yer alan kişiler hiçbir etki altında kalmadan tespit edilmeli, failler cezasız kalmamalıdır. En önemlisi de, tüm sorumlular hakkında gerekli yaptırımlar uygulanarak, kadınların ve çocukların hayatına kasteden anlayışın mahkum edilmesini sağlayacak bir yargılama sürecinin yürütülmesidir. Toplumu rahatsız eden cezasızlık algısının bertaraf edilmesini sağlayacak adımların atılmasıdır. Gülistan Doku soruşturmasının yeniden ele alınmasını, tarafsız, bağımsız ve adil bir soruşturmanın yürütülmesini ve Gülistan'ın bulunmasını istiyoruz." 

 

ORDU

Ordu'da Kadın Platformu çağrısıyla Narin Güran için yürüyüş yapıldı. 19 Eylül Ortaokulundan başlayan yürüyüş Sırrıpaşa Caddesi'nden Köprübaşı Ceren Özdemir Meydanı'nda tamamlandı. 

Kadın Platformu Donem Sözcüsü Nilgün Yılmaz açıklamasında şunları söyledi:

"ÇOCUKLARIMIZA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI SUSMUYORUZ!" 

"Henüz küçücük yaşında, savunmasız bir çocuğun, Narin'in, katledilmesinden 19 gün sonra bir dereye atılmış bedenine rastladık. Bu insanlık dışı cinayet, hepimizin yüreğinde derin yaralar açtı. Türkiye’de son yıllarda artan çocuk ve kadın cinayetleri karşısında susmayacağız, susamayız!

Narin gibi daha nice çocuğumuz, bu ülkenin karanlık yüzü olan şiddetin kurbanı oldu. Onları hatırlamadan, bu mücadeleyi sürdüremeyiz.

Eylül, Leyla, Rabia Naz, Ceylin, Irmak, Özge, Müslüme... Bu isimler sadece birer sayı değil, her biri birer can, her biri yarım kalmış bir hayat, yaralı bir aile demektir. Çocuklarımızı koruyamayan bir toplum, geleceğini de koruyamaz.

"KATLEDİLEN SADECE NARİN DEĞİL, KADIN VE ÇOCUK HAKLARIDIR!"

Bu cinayetlerin arkasında sadece bir fail değil, yıllardır sürdürülen aile ve dinci gerici politikalar da bulunmaktadır. Çocuklarımızı ve kadınlarımızı korumaktan uzak, kadınları sadece anne ve eş rolüne hapseden ve toplumu kontrol etmek amacıyla dini araçsallaştıran bu politikalar, şiddeti körükleyen en büyük unsurlardır. 

"İSTANBUL SÖZLEŞMESİ VE 6284 SAYILI YASA YAŞAM HAKKIDIR!"

İktidarın kadın ve çocukları şiddete karşı koruyan İstanbul Sözleşmesi'nden çıkma kararı, bu ülkede yaşanan kadın ve çocuk cinayetlerinin artışına zemin hazırlamıştır. İstanbul Sözleşmesi, kadını ve çocuğu şiddete karşı koruma altına alan bir yaşam hakkı sözleşmesidir. Bu sözleşmeden çekilmek, şiddeti meşrulaştıran, failleri cesaretlendiren bir adım olmuştur.

6284 Sayılı Kanun ise şiddete uğrayan kadınların ve çocukların korunmasını sağlamak için hayati önem taşıyan bir yasadır. Ancak ne yazık ki, bu yasa yeterince etkin uygulanmamakta ve şiddete karşı koruma mekanizmaları zayıflatılmaktadır. Aileyi kutsayıp, kadını ve çocuğu görünmez kılmak isteyen bu politikalara karşı durmak zorundayız. Aileyi bir arada tutmanın yolu, bireylerinin özgürlüğüne ve güvenliğine sahip çıkmaktan geçer. Kadınları ve çocukları korumayan bir aile yapısı kutsal olamaz!

"BİRLİKTE GÜÇLÜYÜZ Her geçen gün bir başka çocuğumuz, bir başka kadınımız şiddete kurban giderken, bu karanlığa karşı durmanın tek yolu birlik olmaktan geçiyor. Biz kadınlar, çocuklarımızın ve geleceğimizin güvende olduğu bir toplum yaratmak için mücadeleye devam edeceğiz. 

Adaletin yerini bulduğu, kadının ve çocuğun korunmasının öncelik olduğu bir Türkiye için buradayız. Yaşamak ve yaşatmak bizim hakkımız! Şiddete karşı susmuyoruz, susmayacağız! 

 

EDİRNE

Edirne Kadın Platformu, Narin Güran’ın öldürülmesine tepki gösterdi. Platform adına basın açıklamasını okuyan Cemile Özeker, “Cezasızlık politikaları uygulanarak failleri değil Narinler'i, çocukları, kadınları ölmekten ve öldürülmekten koruyan bir adalet sistemi istiyoruz. Faillere ödül gibi cezalar veren kadınlara ve çocuklara yönelen şiddeti cezasız bırakan erkek adaletinin ve tüm temsilcileri bu cinayetten sorumludurlar” dedi.

Edirne Kadın Platformu üyeleri, Saraçlar Caddesi’nde Diyarbakır’da kaybolduktan 19 gün sonra cansız bedenine ulaşılan Narin Güran’ın öldürülmesine ilişkin basın açıklaması yaptı. Platform adına açıklayı okuyan Cemile Özeker, Narin Güran’ı öldürenlerin cezalandırılmasını istedi. Özeker, şunları söyledi:

"FAİLLERE ÖDÜL GİBİ CEZALAR VERENLER BU CİNAYETLERDEN SORUMLUDUR"

''Kadınlara ve çocuklara yönelik şiddeti cezasız bırakan faillerine ‘iyi hal’ adı altında ödül gibi cezalar veren erkek şiddeti ve cinayetlerini görmezden gelenlere çağrımızdır. Narin’in ölümlerine sebep olan faillerin nüfuzlu kişiler olup olmadığına bakılmaksızın iddiaların üzerine gidilerek cezasızlık politikaları dışında kalan bir adalet sisteminin uygulatılmasını, hukukun işletilmesini olaya müdahil olanlardan suçu ve ihmali bulunanlara gerekli olan cezanın verilmesini istiyoruz. Cezasızlık politikaları uygulanarak failleri değil Narinler'i, çocukları, kadınları ölmekten ve öldürülmekten koruyan bir adalet sistemi istiyoruz. Faillere ödül gibi cezalar veren kadınlara ve çocuklara yönelen şiddeti cezasız bırakan erkek adaletinin ve tüm temsilcileri bu cinayetten sorumludurlar.'' 

 

 

 

SAMSUN

KESK Samsun Kadın Meclisi yaptığı yazılı basın açıklaması ile Diyarbakır'da 8 yaşındaki Narin'in katledilmesini kınadı. Çocuklar için güvenli bir dünya talebininin dile getirildiği açıklamayı KESK Samsun Kadın Meclisi adına, SES Samsun Şube Şekreteri Şule Alandağlı okudu. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:

"HER GÜN ORTALAMA 32 ÇOCUK KAYBOLMAKTA"

“Yine isyanımızla ve yasımızla karşınızdayız. Türkiye’de her gün ortalama 32 çocuk kaybolmakta ancak bu çocukların akıbetleri araştırılmamaktadır. TÜİK son 8 yıldır kayıp çocuk verilerini dahi paylaşmayarak bu şekilde veri açıklama yükümlülüğünü yerine getirmemekte, sorumluluktan kaçmakta ve bu ölümlerin faili haline gelmektedir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi taraf devletlerin her çocuğun temel yaşama hakkına sahip olduğunu ve taraf devletlerin çocuğun hayatta kalması ve gelişmesi için mümkün olan azami çalışmayı göstermek zorunda olduklarını söylemektedir. Ama çocuğu koruma çalışmalarının çocukların hakları ihlal edildiği zaman değil bu ihlaller yaşanmadan yapılması gerekmektedir.

"NARİN, HAYATTAN KOPARILAN İLK ÇOCUK DEĞİL"

Maalesef Türkiye’de devlet yetkilileri ve ilgili bakanlıklar ancak çocukların hakları ihlal edildiğinde, çocuklar kaybolduğunda veya çocuklar yaşamlarını yitirdiğinde yükselen baskı karşısında yalnızca anlık, işlevsel olmayan ve geçici tepki geliştirmektedir. Narin Güran hayattan koparılan ilk çocuk değil; Müslime Yağal, Leyla Akdemir ve daha nicelerinin arkasında benzer hikâyeler var. Değişen yıllar oldu ama kaderleri ve sonları aynı... Biz biliyor ve inanıyoruz ki bu çocukların öldürülmesinden sonra gerekli önleyici ve koruyucu önlemler alınmış olsaydı bugün Narin yaşıyor olacaktı. 

"İKTİDARIN ÇOCUK DÜŞMANI POLİTİKALARINA KARŞI MÜCADELE EDECEĞİZ"

Her kadın, çocuk istismarı ve cinayeti gibi Narin’in katledilmesi sadece kötülük olarak değerlendirilemez. Bu yaşanılanlar siyasal İslamcı politikaların toplumsal kültüre, ülke sosyolojisine yayılımının sonucudur. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının, etkin soruşturmaların yürütülmemesinin, tarikat ilişkilerinin sümen altı edilmesinin, patriyarka ve kutsal aile eleştirisinin susturulmasının ve en önemlisi de cezasızlık politikalarının sonucu. Çocuklarımızı ve geleceklerini kurtarmak ve korumak için bu zihniyete karşı hep birlikte mücadele etmek zorundayız. Ve şiddetten uzak, çocuklar için güvenli bir yaşam için sırtımızı birbirimize yaslamak zorundayız. Bizler; Narin’in faillerinin tespit edilip hak ettikleri cezayı almaları için dosyanın takipçisi olacağımıza, Çocuklar için yaşanılabilir ve güvenli bir dünya kurmak için iktidarın çocuk düşmanı, çocuğu hayattan koparan politikalarına karşı mücadele etmeye devam edeceğimize kamuoyu önünde söz veriyoruz. Narin Güran için adalet istiyoruz. Öfkeliyiz, susmuyoruz. Çünkü çocuklar ölürken susulmaz.” (Samsun/EVRENSEL)


ÇOCUK CİNAYETLERİ

DERLEME

KAYNAK: Internet

 

 

 

 

Etiketler:

55 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentários


1/681
bottom of page