top of page
Aycan AYTORE

Başımızın Püsküllü Belaları ; Sözcükler


Anne Sexton dergimizde yayınlanan şiirinde diyor ya;

"Sözcüklere ve yumurtalara özenle dokunmalı. Bir kez kırıldılar mı olanaksızdır Onarılmaları."

Okuduklarımda, dergiye gelen yazılarda gördüğüm yaygın gördüğüm bir şey var; DE,DA... sözcük ve ekleriyle başımız belada.


En kötüsünde yığınla, ne var ki en iyi yayınevinden çıkmış olan bir kitapta da var, hatalı kullanım az ya da çok. Hele mal bulmuş mağribi gibi saldırdığımız, telif derdi olmayan 100 Temel Eseri okuyabilene aşkolsun... Kendimizi dünyaya anlattığımız, dönüşü olmayan, tek kullanımlık kartvizitlerdir sözcükler, hassasiyeti ondan... Gerçi ulus olarak bizim öyle bir derdimiz yok sanki; fincan taşısak da aldırmayız, fincanları ve taşları aynı torbaya atar, katıra yükleriz, özen kaygımız değildir; adı da dobralık olur sözde; alkış bile bekleriz. Tümden haksız mıyız? Sözcüklerin kökenlerini inceleyen bir bilim dalı var; etimoloji... Arkeologlar gibi Etimologlar da var. Onlardan öğreniyoruz ki ne bulmuşsak dilimize almışız; sorun da oradan başlıyor. Domates Aztekçe, aslı tomatı... Kalem Arapça... Peki DA ne demek? Ek hali var, bağımsız bir sözcük durumu da. Dili bir yapan bulsak baştan "olağanüstühal" derdik, buyruk verirdik; eşsesli sözcükler yasak. Her şey yoluna girerdi. O zaman da kafiye, redif, cinas gibi yazıyı edebiyat yapan kimi söz inceliklerini ara dur.

Böyle bir sözcük var oysa... Bazen DE oluyor ama var? "Aslı yetmedi, mutasyonlu pandemi de ayrı bir sıkıntı." "Dergimizin bu sayısında Yusuf ve Niyazi'nin yanında, Nurten, Fadime, Semihat da var..." örneklerinde olduğu gibi...

Lazca mı yoksa? Tek başına yöresel bir dilin sorunu olsaydı kolaydı? Neyin nesi bu sözcük, nerden geliyor? Neden 7'den 70'e hepimizin ortak belası, eğitimsizi anladık, ordinaryüs prof'un da ortak derdi, düzgün yazan yok.

Oysa işimiz bu; DİL ve sözcükler de temel malzememiz.

Bir bilen anlatsa ya... Siz hata yapmadan yazabiliyorsanız, ki bir mucizesiniz aslında demektir, bir hoca bulup okunun, ama başarınızın sırrını anlatın da biz de özenelim...


O zamana değin, pratikte çok işe yaramayacağını bilmekle beraber özetle bu sözcüklere değinelim.


Türkçede-de, -da ekleri incelendiğinde bu ekin üç farklı görevinin olduğu karşımıza çıkacaktır.


1.Bulunma Hali Eki: Bu ekin ilk görevi hal eki olmasıdır. Hal eki olan –de, -da cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamı bozulur.

Bu bilgiye ondan aldığım kitapta rastladım.

Dün gece rüyamda o küçücük çocuğu ben kurtarıyordum.

2.Bağaç: Bağlaç olan de, da eklendiği sözcükten ayrı olarak yazılır ve yazılırken ünsüz benzeşmesine uğramaz. Bağla olan de, da cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamı daralır fakat bozulmaz.

Bence bizimle sen de gel.

Sınavdan Ayşe de yüksek puan almış.

3.Yapım Eki: Dilimizde –de, -da eki bazen yapım eki olarak da kullanılabilir.

Mahallenin gözde bekarı muhteşem bir düğünle evlenmişti.

Sözde sorularla gözümüzü korkutmaya çalıştı.


Farkettiniz mi, bilmediğiniz bir bilgi değil, dahası bu konuyu ilkokulda beş dakika dikkatle dinleyen, on dakika uygulama yapan herkes bilir. Ne var ki sonuçta hepimiz de olan da budur.


O halde yazı dili dikkat ve özen işi. Fincanlarla taşları aynı çuvala koymamak bile yetebilir. Koymuşsanız sonradan bir gözden geçirme her şeyi yoluna sokacaktır.


Kolay gelsin.

12 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Komentarze


1/706
bottom of page