top of page
Yazarın fotoğrafıZeliha AYDOĞMUŞ

Son Pasta

Güncelleme tarihi: 16 Mar 2021


Durup düşündüğüm zaman, bu Korona illeti, iyi ki benim okul çağlarıma denk gelmemiş diyorum. O üç aylık yaz tatilinde bile okulum, arkadaşlarım burnumda tüter, açılışını büyük bir özlem ve heyecanla beklerdim.

Hepsi bu gün gibi aklımda.


Bugünlerdeyse okulun en haylaz çocukları bile, bu uzatmalı ve zorunlu tatilden sonra, okul özlemiyle nasıl yanıyorlar... tahmin etmek zor değil.


Ne korkunç bir yıldı.


Korona'nın başlaması ile birlikte, ilk ölüm haberi geldi...üçtü, beşti derken hızlanarak devam etti. İki haneli rakamlardayken dikkatle takip edebiliyorduk da yüzleri aşıp, binleri bulduğunda, pek çoğumuzda her felaketten sonraki o hal oldu gene; korkularımız büyürken olayı kanıksadık. Dünya kadar senaryo ürettik, günah keçileri aramaya koyulduk . Kuşkusuz tümden de köksüz değildi düşündüklerimiz. Hele bazı kararların ve yasakların türlü türlü uygulamalarına da ''Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.'' dediğimiz de çok oldu.


En çok maskelere alışmakta zorlandık...Hoş bilim adamları da zorlandı, baştan işe yaramaz denildi, sonradan en büyük koruyucu oldu. Hele takış biçimlerimiz ibretlik... Kimimiz çene altında hazır kıta tutarken onları, kimimiz bileklerine geçirdi. Sonra, bize bir şey olmaz kafasını taşıyan, efsunlu ya da süper kahramanların gücüne sahip olduğunu düşünüp, sarılmaktan, burnumuzun dibine kadar girip, öyle konuşmaktan çekinmeyen insanları da yakın çevremizde az görmedik hani.


Virüsmüş, salgınmış, dünyayı sarmışmış...Hele hele ölümler mi? Bunlar, hani o hayal ürünü beyaz perdeden fırlamışçasına algıladığımız virüs ve yayın organlarında akıp giden rakamlar kime ne anlatıyordu ki! İtiraf ediyorum, ta ki virüs kaynaklı ölümler yakın çevremizden birilerine el uzatana ve çember daralana değin, algılarımızda bir kurgu film olma özelliğini korumuştu. Doğru ya, havalar ısınıp, yaz aylarına kavuşur kavuşmaz, sahillere de gitmiştik, denizde insan seli halinde de çimmiştik, çalgılı çengili düğünlerimizi de etmiş, omuz omuza halay bile çekmiştik...hem de vaka sayılarının yükselişine aldırış etmeden. Bizdeki hali gören turistler de gelir diye umup biraz da abarttık ama çok kanmadı elin gavuru, gelmedi.


Yine de olumlu bir etkisi vardı, depremde bile Tanrı'yı işe karıştırıp "azanları cezalandırdı" diyenler bu kez bilimsel verilere kulak vermek zorunda kaldı. Süreç uzadığından, ekonomik zorlukları başta olmak üzere, psikolojik zorlukları ortaya çıktıkça, hep bir ağızdan; ''Şu küçücük virüsün koca dünyaya, bilim ve teknolojide, son yüzyılda inanılmaz icatlara imza atan insanlara ettiğine bak.'' der olduk. Öyle ya, gözle dahi görülmeyen minicik bir düşmanın elinden, pek çok insanımız kurtulamadığı gibi, canlarımızı emanet ettiğimiz, bu süreçte değerleri kat be kat anlaşılan, pek çok doktorumuz, sağlık personelimiz ölmüştü. Doktor deyip geçmeyelim, kolay mı onca sene dirsek çürütmek, bunu da bir kenara bırakalım, sonuçta onlar da insan...Kiminin gözü yaşlı sevgilisi, kiminin eşi, kiminin çocuğu, ana, baba ve kardeşi ardında gözü yaşlı kaldı.


Bunca kayıptan, düşmanın elle tutulur cinsten olmayışından başkaca, bu salgının en yıpratıcı yanı da, ne zaman biteceğinin ve ne zaman normal yaşama döneceğimizin bilinemeyişi kuşkusuz. İşte karikatürde de görüldüğü gibi, tatlısıyla diyemiyorum, çoğunlukla acılarıyla koca bir yılı devirmiştik bile. İflas eden şirketler, işsiz kalan insanlar, hala okullarına gidemeyen çocuklar, daha acısı, artık bıçak kemiği parçalamış olmalı ki; intihar eden insanlar...


Bunlara vurgu yapıyorum yapmasına da iyi şeyler de oluyor... Yavaş da olsa umut veren güzel gelişmeler bunlar...Örneğin bu gün yayınlanan bir haberde, vaka sayısı en az olan illerimizden birinde, normalleşme sürecine gidileceği açıklaması yer aldı. Fakat, yine de bir yıllık zamanda Korona'nın durulur gibi olup şahlanışını, mutasyona uğradığı haberlerini de göz ardı ederek sevinç çığlıkları atamıyor insan.

Umalım iyi olsun.


Yeniden serbestledik.

Geçen yaz ki serbestlemeyi ve sonuçlarını unutamıyor insan, ama iyiye de yormak istiyor.

Şimdi, tüm insanların yaptığını yapmak en güzelidir belki, yani elimize geçen en ufak umut kırıntısına sıkıca sarılıp, yarınlara insanlığın baharını dilemek benim de arzum. Yine de dikkatli olmalı, temizliği , mesafeyi, korunmayı ihmal etmeden , moralimizi bozmadan, umutla bakmayı öneriyor ve madem ortada bir pasta var, deyip dileğimi tutuyorum;


''Korona'nın ilk yaş günü, son yaş günü olsun.''

36 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


1/706
bottom of page