top of page

ŞİİR ÇOK OLMAKTIR



DUYGULARDAKİ YAŞAM BELİRTİSİ, ÖLÜMSÜZLÜK : ŞİİR


Şiir nedir?

Aslında bu konudaki düşüncelerimi salt kendim yazmak yerine, şiirle ilgilenen, yazan okuyan kişilere bu soruyu yönelterek, yanıtlarından oluşan bir izdüşümü oluşturmak istemiştim. Şimdilik olmadı, ama zaman içinde böyle bir çalışma yapacağıma dair sözüm olsun...Hatta maviADA Dergisinde böyle bir dosya çalışması bile yapabiliriz ne dersiniz? İlgisi olanların konuya ilişkin düşüncelerini içeren yazılarını mail olarak adamavi@gmail.com adresine bekliyoruz, tabii varsa şiirlerini de...


Konumuza dönecek olursak şiir, başlı başına ruhun gizlerini ortaya çıkaran, kah meltem olup tatlı tatlı salınan, kah fırtınalar koparıp ruhlarımızı dalgalandırırken durultabilmek adına bulandıran bir sanattır. Yazan kişinin geçmiş ve bu günkü yaşamdan, sosyal çevresinde iletişim içinde olduğu kimseler aracılığıyla biriktirdiği duygu ve bilgileri, bir ayna gibi yeniden yaşama, çevresindekilere katma şeklidir şiir.


Her insanın nasıl ki kendine özgü bir ses tonu varsa, şiir yazan kişinin de kendine özgü, şarkısı diyebileceğimiz kelimeleri ve bunları diziş biçimleri vardır. Şairlerin detone olmaları da olmaz değildir. Ama öyle detone oluşlar vardır ki insana dudak ısırtır...Tüm notalarına doğru basılsa, tam gereken yerde gereken es verilse olmaz Allah olmaz...insanı, Yıldız Tilbe'nin detone söylediği şarkıyı, başkasından dinlersem keyif almıyorum der hale getirir.


Ara başlıkta da dile getirdiğim gibi şiirler duygularla, çoğunlukla iç dünyamızda kanayan çaresizlikle ve bu duruma isyanla, gelecekte olması beklenen güzel şeylerle ilgili müziği olan bir dil; ruhun dışa vurumunun, aşkın, ölümsüzlüğün dilidir...imgelerden, kafiye, kıta, uyak ve biçemlerden ve daha pek çok dilin kullanım özelliklerinden yararlanan; yazıyla ama coşkun, yazıyla ama yırtmacının derinliğince (buna bilgi birikimi de diyebilirdik) dikkat çekici bir dildir.


Edebiyat bir insana benzetilse, onu oluşturan türleri birer organa, şiir edebiyatın yüreği olabilirdi ancak. Gerek edebiyatın tüm türlerinde yer alabilirliğiyle, gerek insanı insan yapan duyguların en yoğunlaşmış halini içinde barındırışıyla, bu benzetme oldukça yerinde gibi geliyor bana.


Şiiri bir sanat dalı olarak görüyorsak, ki öyle; kural tanımazlığını ve özgür ruhluluğunu da kabul etmeye mecburuz demektir. Çünkü şiir de sanat gibi, belki de insanın özgür olabildiği/olması gerektiği nadir yerlerdendir. Şiirin bilgi birikimi, tarihi, felsefesi kesinlikle vardır...Çağıyla uyumlu estetik algısı, okuyana hissettirdiği anlamsızlık ya da anlam kargaşası bile olsa bir duygu dağarcığı olmalıdır.


Her şey gibi şiir de değişir, gelişir ve zaman içinde bulunduğu çağın niteliğine, niceliğine göre dönüşür. Aynı şekilde okurların şiir beğenisi için de bu süreç geçerlidir. Yeni bir şiir anlayışından söz edilecekse, ilk ortaya çıktığı aşamada bu değişim ve dönüşümler, ne şiir yazanlar, ne okuyanlar tarafından genellikle kırmızı halı serilerek karşılanmaz. Bu gayet doğaldır. Çünkü insan beğeniler açısından da alışkanlıklarını kolay kıramaz, kimilerinde de bu kırılma hiç gerçekleşmez. Bu tür durumlarda şair, ruhunun kimliğini değiştirerek şiir yazamayacağına, yazsa da anlam kaybına uğrayarak yavan kalacağına göre! Hatta küçük bir ihtimal de olsa, şair yeterince donanımlıysa, yeni bir şiir akımı oluşturma şansını görmezden gelemeyeceğine göre! Tekrar mı, yeni bir yaratı mı? Önce buna karar vermelidir. Yola devam kararı aldığında, nasıl ki şiirlerini yaratmışsa, hele de şiirin bilgi birikimine bakıp tartarak verdiği eserlere güveniyorsa, bu eserleri yılmadan, yayın araçları yoluyla farklı okur kitlelerine ulaştırmalı, yazdığı şiir dilinin beğenisiyle birlikte okur kitlesini de yaratmak için emek harcamalıdır. Buradaki en önemli ayrıntı, şairin yılmadan, şiirin yüzyıllardır biriken şiir bilgisi üzerinde sıkı bir çalışma yapmayı önemsemesinin gerekliliğidir. Doğaldır ki geçmişi bilmeden geleceğe yeni dokunuşlarda bulunmak mümkün değildir, tekrara düşme olasılığı da oldukça yüksektir.


Sözün özü şiir her şartta, zaman zaman kendine bile kafa tutmak, yeri geldiğinde sevmek, yanarken ağlamak, göz yaşlarıyla söndürdüğü yangının külleriyle arınmak...yeri geldiğinde küsmek barışmak, çocuk genç yaşlı, kadın erkek; şiir, yanlış gidiyorsa düzene karşı çıkmak, içeriden dışarıya doğru sayıca artmak:


Öyle tabii, şiir çok olmaktır!



Beyaz bir gül bırakmalı her şiirin dibine ve insanın özünden verilmeli can suyu ki bilinsin; yaşar, dalı, dikeni, çiçeği ve saflığıyla uzanırsa gökyüzüne, olmuş, mayası tutmuştur...değilse, yürekleri sarıp sarmalamıyor, yeri geldiğinde sarsıp kendine getirmiyorsa, yeni yeni insan, doğa, yaşam bilgileri edinip duygu dağarcığında işledikten sonra şiirlerindeki renk(sözcük, imge, vs.) sayısını artırmıyorsa, gidilen yol yol değildir. Bu durumda da durmadan kendini tekrarlaması, verdiği eserler bakımından okurlarına hep aynı şiiri okuyormuş duygusunu yaşatması kaçınılmaz olacaktır.


89 görüntüleme2 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

2 comentarios


Şenol YAZICI
Şenol YAZICI
14 dic 2021

Başlık çarpıcı...


"Beyaz bir gül bırakmalı her şiirin dibine ve insanın özünden verilmeli can suyu ki bilinsin; yaşar, dalı, dikeni, çiçeği ve saflığıyla uzanırsa gökyüzüne, olmuş, mayası tutmuştur... değilse, yürekleri sarıp sarmalamıyor, yeri geldiğinde sarsıp kendine getirmiyorsa, yeni yeni insan, doğa, yaşam bilgileri edinip duygu dağarcığında işledikten sonra şiirlerindeki renk(sözcük, imge, vs.) sayısını artırmıyorsa, gidilen yol yol değildir. Bu durumda da durmadan kendini tekrarlaması, verdiği eserler bakımından okurlarına hep aynı şiiri okuyormuş duygusunu yaşatması kaçınılmaz olacaktır."


Nasıl başardın bunu?..

Yazıdaki düşünce damlaları da hoş. sürükleyen bir ırmak olmasına daha var ama... Bunun ilk adımı herhalde özentisiz bir dil, kendi olan bir dil...Başat temayı gözden kaçırmayan işlek bir zeka...


"Çok olan"sevilmez, ama başarırsa saygı görür.


Göreceğiz.

Me gusta
Contestando a

Teşekkür ederim değerli katkınız için öğretmenim...dilerim görürüz. Haklısınız paylaştığınız kısım iki satırlık bir paragraftı ilk yazdığımda, sonra yaptığım eklemelerle hem paragrafı hem yazıyı yormuşum.

Me gusta
1/683
bottom of page