top of page
maviSEÇKİ

Şiirlerle 23 Nisan

Derleyen: Nurten B. AKSOY

*

Çocuklarımız; gözbebeğimiz, geleceğimizin teminatı çocuklarımız… “Bugün 23 Nisan, neşe doluyor insan” demek gelse de içimizden; savaşların, açlığın, yoksulluğun yaşandığı bir dünyada çok da neşe dolmuyor yüreklerimiz. Çocukların silahların gölgesinde büyümediği, tacize uğramadığı, sokaklarda aç yaşamadığı bir dünya bütün hayalimiz. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk tarafından dünya çocuklarına armağan edilen 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, savaş sırasında yetim ve öksüz kalan yoksul çocukları bir bahar şenliği ortamında sevindirmek amacını da taşımaktaydı. Bu amacı yüreklerimizde yaşatacağımız ve gerçekleştirebileceğimiz günlerin umuduyla;


Şekerimiz yok ama birbirinden güzel şiirlerle,

“Bayramınız Kutlu Olsun Çocuklar”…

/

Nurten B. Aksoy




Çocuk Kalbimdeki Kuş


Her kuşun bir adı var Ve iki kanadı var Çocuk kalbimdeki kuş Kuş demek uçmak demek


İstiyorsan seninle Adımı paylaşırım Çocuk kalbimdeki kuş Binlerce kuş taşırım


Uçmak mavi bir türkü Kanadında gözüm var Çocuk kalbimdeki kuş Benim de gökyüzüm var


Yıldızımdan uzuyor Gök ağacın dalları Çocuk kalbimdeki kuş Büyüle masalları


Kuşumla aramızda Aşk ırmağı akıyor Çocuk kalbimdeki kuş Beyaz gül bırakıyor

Yolların bittiği gün Anneme bir şiir sun Çocuk kalbimdeki kuş Benim çocukluğumsun


Mustafa Ruhi Şirin

****

Ağlayan Çocuklar

Kafesli evlerde ağlar çocuklar, Odalarda akşam olurken henüz. O zaman gözümün önünde parlar, Buruşuk buruşuk, ağlayan bir yüz.


Ne vakit karanlık kaplasa yeri, Başlar çocukların büyük kederi; Bakınır, korkuyla dolu gözleri: Ya artık bir daha olmazsa gündüz?


Gittikçe kesilir derken sedalar, Gece; bir siyah el gözümü bağlar Duyarım, içime sığınmış, ağlar, Bir ufacık çocuk, bir küçük öksüz…


Necip Fazıl Kısakürek

Çocuk ve Hüzün

Ne zaman bir çocuk ölse gözü evlerinde annesinin kavurduğu helvada kalır


Yoksul bir çocuk görsem yağmur altında üşüyen köprü olmak geçer hiç değilse içimden


Her akşamüstü oyuncakçı camekanından çocuk ellerinin izlerini siler


Sunay Akın

***

Çocuk ve Ağaç

Çocuk, çok sevdi ağacı… Verirdi ona, her kış Çiçekleri olaydı!

Ağaç, çok sevdi çocuğu… Öperdi altın saçlarından Dudakları olaydı!


Ve ona öptürmek için, Eğilirdi yerlere kadar; Yanakları olaydı!


Dökerdi önüne hepsini Gümüşten, altından, sedeften Oyuncakları olaydı!

Ve çocuk gittikten sonra, Böyle kalır mıydı ağaç? Ne olurdu onun da Bacakları olaydı, Ayakları olaydı!


Arif Nihat Asya

Acıyla Erir Yüzüne Aşık Çocuk

Ne zaman yüzüne baksam yalnızlığın o mutlu gerilimi O öksüz göl hızla derinleşir biliyorum, acılarım hiç bitmeyecek, bu öyle bir yeşil


Ne zaman gözlerinin içine baksam, biliyorum ikimizi de aşar, o kapının ardındaki masal bense yüreğimin bu hallerinden korkar, kalırım bir hız trenine bindirilmiş küçük bir çocuk gibi geçip giden yüzlerine bakar kalırım


Ömrün kısalığı çarpar camlara ateş hızla yayılır içerilere Akşam olur, evler dolar boşalır acıyla erir, yüzüne aşık çocuk


Ne zaman gözlerinin içine baksam, biliyorum İkimizi de aşar, o kapının ardındaki masal…


Cezmi Ersöz

****

Orda Bir Çocuk Burda Ben

Bir ana gülümserken yorgun ve güzel Yüreği müjdelerle tüy gibi hafiflerken, Orda, bir çocuk doğar sımsıcak dünyamıza Burda ben…


Dal nasıl, yaprak nasıl, ekin nasıl büyürse Toprak nasıl uyanırsa bir incecik yağmurdan Orda bir çocuk büyür yumak yumak bir nurdan, Burda ben…


Koştuğu, atladığı, durduğu, uzandığı, Düşüp kaldığı yerlerde gözbebeğim var. Orda, toz-toprak içinde bir çocuk ağlar, Burda ben…


Ne oyun oynamak ister, ne uyku ne su, Ne elişi resimleri gönlünü alır. Orda, bir uzak evde bir çocuk yetim kalır, Burda ben…


Dokunsam, martı gibi uçup gidecek sanki, Solgun yüzlü bir avuç kar. Orda, bir gece yarısı, bir hasta çocuk sayıklar, Burda ben…


Birden bire uyanır bir ana uykusundan, Sapsarı bir korkuyla bakakalır nefessiz. Orda, sabaha karşı bir çocuk ölür sessiz, Burda ben…


Yavuz Bülent Bakiler

Kayıp Çocuk

Birden işitilmez olsun ayak seslerim; Gölgem bir başka sokağa sapıversin; Unutayım bir anda her şeyi, Nerde oturduğumu, Bir tuhaf adem olduğumu Can adında. Aklım arayadursun başka kapılarda kısmetimi, Ben, bilmediğim sokaklarda bir başıma; Gönlüm öylesine geniş, öyle ferah, İlk defa görmüş gibi dünyayı, Bir şaşkınlık içinde, yeniden doğmuş gibi; Hatırlamam artık değil mi, dostlar, Hatırlamam artık garipliğimi?…


Can Yücel

****

Kentler Kayboluyor Çocuklar

kentler daralıyor yollar daralıyor kaldırımlar daralıyor daralıyor bahçeler bile, daralıyor masallara sığmayan evrenimiz yüreklerimiz daralıyor gün geçtikçe oynayacak yer bırakın bize önce cadde kenarları sonra kaldırımlar bahçeli apartmanların bahçeleri size ayrıldı sizin otomobillerinizle doldu okulumuzun önü düşlerimizin içi oynayacak yer bırakın bize caddelere şimşek gibi fırlıyorsak haşarılıktan değil yaramazlıktan değil bizim olması gereken yerler bize yasak büyükler söz anlamaz büyükler bencil oynayacak yer bırakın bize hey babalar abiler amcalar yöneticiler bir makina yığınına kurban etmeyin bizi aklınıza gelsin boş arsalarda oynadığınız günler ama şimdi boş arsalar bile otomobil sergileri oynayacak yer bırakın bize...


Eray Canberk

Anlamak

Bazen anlıyorum Bazen anlamıyorum Annemi Babamı Ninemi Annem şöyle der Göstererek beni –Cin gibi maşallah Cin ne demek Gibi ne demek Babam diyor ki Bana bakarak –Altını üstüne getirmiş Evin Hiç yapabilir miyim, Dediklerini Ninemse der bana –Topaç gibi Bir dedem Açık insan Pek de zeki Dilinden bal akar Attaya gidelim der Göz kırpar Okşar Sever Bir de gıdıklar Dedemi çok anlıyorum


Cahit Zarifoğlu

****

Anne Ben Korkuyorum

yağmur yağıyor üşüyorum anne ben korkuyorum gece karanlık yağmuru getiren melekleri göremiyorum anne ben korkuyorum

bir saat sesi bir gece sessizliği karıncalara ninni söylermiş Süleyman Süleyman’ı duyamıyorum kapılar gıcırdıyor anne ben korkuyorum dev karanlıklar emer kanımı içimin kırık aynasıdır yalnızlık kalmadı kalbinde aşk ve ışık böyle diyor babam anne ben korkuyorum rüzgârı bilmeyen saçlarıma güneşe doymayan düşlerime yetmiyor bir güneş istiyorum bir güneş daha yaratsın Allah anne ben korkuyorum...


Faruk Uysal

Dünyanın Bütün Çocuklarına Karşı Yazılmıştır

Hepiniz el ele bir halka yapsanız Rüyadan ve şarkıdan bir halka Ve almasanız kimseyi ortanıza Benden başka Masallar gibi silinse etrafımız Şehzadeniz olsam sizin Biz mektebi ve dersi ebediyen terk ettik Ne olurmuş anneler vermezse izin Seyretsem yüzünüzü birer birer Ve birer birer seyretseniz beni Garip saadetler duysak Bayramlıklar kadar yeni Nasip değil sadece gökler midir? Üstümüzden ninniler gibi geçen Yavaşça görünürken karşı dağlar Oyuncaklar mı hatırlarız devlerden Gülsek küçük fidanlara sebepsiz Mesela uçan kuşlar bir tuhaf gelse bize Ve gölgesinde altın karanlıkların Deliler gibi âşık olsak kendimize Hani geçen sene kopan uçurtmamız Kim bilir şimdi nereye gitti? Uykular ve güller arkasından Oyunlar ki Allah'ın selâmeti Siz dünyanın bütün çocukları geliniz Rüyadan ve şarkıdan bir halka Ne olur almayınız kimseyi Ortanıza benden başka


Fazıl Hüsnü Dağlarca

****

Çocukluk

Affan Dede’ye para saydım Sattı bana çocukluğumu. Artık ne yaşım var, ne adım; Bilmiyorum kim olduğumu. Hiçbir şey sorulmasın benden; Haberim yok olan bitenden. Bu bahar havası, bu bahçe; Havuzda su şırıl şırıldır. Uçurtmam bulutlardan yüce, Zıpzıplarım pırıl pırıldır. Ne güzel dönüyor çemberim; Hiç bitmese horoz şekerim!


Cahit Sıtkı Tarancı

Çocuğum

Benim küçük eşkiyam, yavru ceylan Bu zayıf kolların, bacakların Gün geçtikçe büyür, kuvvetlenir Dalları gibi ağaçların Öyle bir fırla ki sokaklara Gölgen yetişemesin Duvar diplerine seril uyu Vücudun güneşlensin Çiçekleri kokla Rüzgârı çek ciğerlerine İşlesin körük gibi Aydınlık pencereler yanarsa Öyle ışıl ışıl yansın gözlerin

Rüzgâr gibi, yelken gibi ol Şehri inletsin türkülerin Bak dünyamız da güzel, ay ışığı da Geceler de gündüzler de güzel Gel hep beraber büyüyelim Ağacığım gel Benim küçük eşkıyam, yavru ceylan! Bu zayıf kolların, bacakların Bir gün gelir büyür, kuvvetlenir Dalları gibi ağaçların


Cahit Külebi

****

Masallarla

Benim de bir annem olsa, annemin Beşiğini seve seve sallardım; Gülse güller açılırdı içimde Ve ağlasa inci inci ağlardım. Işılda ey mavi saray ışılda: Pırıl pırıl şehnişinler, kapılar… Senin kırk gün, kırk gecelik düğünün, Benim kırk gün, kırk gecelik yasım var. Sesler gelir sarnıçların dibinden: Çıkayım mı, çıkayım mı? Çık da gör! Bir yıkılmış, bir yıkılmış yerdeyiz… Daha neler yıkacaksın yık da gör! Çağlar yüksük dolusuymuş ve hayat İki iğne bir çuvaldız boyu yol… Söyle anne: Neye yarar niçindir Demir çarık, demir âsâ, demir kol? Oğlun oldum ey anneler annesi… Türküce de masalca da bilirim Şehnişinden sarkıtırsan saçını Saçlarına tırmanarak gelirim...


Arif Nihat Asya

Güneş Daldan Dala Haylaz Çocuk

Hangi tanıdık rüzgârla gelir Bu yeni doğmuş çocuk kokusu İçimizde doludizgin kısraklar Uzaktan uzağa çağıldayan su Gökyüzü diri çiçekler açar Öper penceremi dal uçlarında Güneş daldan dala haylaz çocuk Binlerce yıldız avuçlarında


Beşir Ayvazoğlu

****

Baldırı Çıplak İki Çocuk

Bu sabah ararken evimin kapısını Mutluydum… Bir kuş sütü yoktu soframda. Yürürken mutluydum, Şehrin soğuk kaldırımlarında… Sonra sizleri gördüm Kocaman çöplerin içinde… Dört beş yaşlarında, Baldırı çıplak iki çocuktunuz… Utandım, Bütün utanmazlar adına...

Üşümüyor muydunuz? Aç değil miydi karınlarınız? Eve dönerken ağlıyordum… Oysa siz gülüyordunuz soğuğa bile. Ne çok isterdi yüreğim, Güldürebilmeyi o kirli yüzlerinizi Öyle çok isterdi ki ellerim, Sizlere sıcacık yuvalar kurmayı… Unutamam sizleri Dört beş yaşlarında, Baldırı çıplak iki çocuktunuz…


Aysema Arslan

Kapıları Çalan Benim

Kapıları çalan benim, Kapıları birer birer Gözünüze görünemem, Göze görünmez ölüler. Hiroşima'da öleli, Oluyor bir on yıl kadar. Yedi yaşında bir kızım. Büyümez ölü çocuklar. Saçlarım tutuştu önce, Gözlerim yandı kavruldu. Bir avuç kül oluverdim, Külüm havaya savruldu. Benim sizden kendim için Hiçbir şey istediğim yok. Şeker bile yiyemez ki Kaât gibi yanan çocuk. Kapıları Çalan Benim Çalıyorum kapınızı, Teyze, amca bir imza ver. Çocuklar öldürülmesin Şeker de yiyebilsinler.

Nazım Hikmet Ran

****

Uykuda Çocuklar

Çocukları yatırdın mı, dedi adam. Çoktaaaaann, dedi kadın. Kim bilir nasıl bir düş görüyorlardır şimdi. dedi erkek. Kim bilir, dedi kadın. Git kulaklarına fısılda istersen.


Ferit Edgü

Habersiz

Çocuk uykusunda gülüyor Yılların acı çığlığından habersiz Elleriyle oynuyor karanlıklar Sessiz sessiz. Ah bebem Rüzgâr saçlı bebem Bilsen insanların hâlini bir Bu kara yalnızlıkta körelen Işık benimdir. Bu uzayıp giden yolda Ağlayıp ağlayıp da Aklımı sokmuşum girdabına Yaşamanın. Çocuk uykusunda gülüyor Yılların acı çığlığından habersiz Elleriyle oynuyor karanlıklar Sessiz sessiz.


Alaeddin Özdenören

****

Kargalar Sakın Anneme Söylemeyin

Kargalar, sakın anneme söylemeyin! Bugün toplar atılırken evden kaçıp Harbiye Nezaretine gideceğim. Söylemezseniz size macun alırım, Simit alırım, horoz şekeri alırım; Sizi kayık salıncağına bindiririm kargalar, Bütün zıpzıplarımı size veririm. Kargalar, ne olur anneme söylemeyin!


Orhan Veli


*

DERLEME: Nurten Bengi AKSOY

Etiketler:

100 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


1/706
bottom of page