top of page
Yazarın fotoğrafımaviADA

Şenol Yazıcı

Güncelleme tarihi: 22 May



ÖLESİM GELİR


Öyle bir anındasın ki yolun,

Anlara sultan olmuşsun,

Dönmeye aklın gider.

Geldiğinde, gittiğinde uzaktır yıldız kadar,

Bir yanın keskin bıçak,

Kanayaklı öte yanın,

Dokunsan, ağlayacak.

Sevdiği el olmuş,

Daha kaçında bir yetim çocuk,

El ister tutunacak.


Senin Hiroşima’ndır, angina pektoris,

Yaş dönümüne saat var, patladı patlayacak.

Bedenin uzun yağmurlara hasret,

Bir toprak gibi kuruyacak.


Ölesim gelir!


Ay hışırdar, toprak kokar,

Yıldız açar dallarda;

Çok yükseklerde Polaris,

Bir de Kervankıran,

Zamansız yola çıkan sürüyü bekler.


Aşk düşer aklına;

Geçe kalmışsa intiharıdır yüreğin.


Yağmura ve geçe kalmışsa,

Bir gönül, bir sevda diyerek,

Ya da bir başka kelebek…

Sevmek yaşamı,

İntiharıdır kelebeğin.


Deler kozasını,

Bir süngü gibi saplar karnına,

Bir günlük hayatı ve aşkı.


Ölesim gelir!


Şenol Yazıcı;


Trabzon’da doğdu. Özgür bir çocuktu. Özgürlük mutlulukmuş bilemedi. Hep öğrenmek istedi: Yeni insanları, yeni yaşamları, herkesin bildiğinden öte olanı, bilinmeyeni aradı: Kurtarılacak ülkeler, uğruna ölüme atılacak eldivenler…


Orada yürümeyi öğrenen her çocuk, gün on iki saat fındık, çay emekçisidir. İş sayılmazdı. Okudu. İlkokul öğretmenliği yaptı, yeniden okumayı denedi. Doğru zamandı, 80 öncesi fırtınalara yakalandı.



BANA BİR SÖZCÜK VER ÖDÜNÇ


Sen gittikçe,

Issızlaşır dört yanım.

Zifir zindan bir gece kesilirim,

Yıldızlarım korkar, kapar gözlerini,

Üşür çocuklarım.


Hani ağlamak bentleri zorlayan bir sudur,

Bir kıl ustura dolaşır boğazında,

Ağlayamazsın.


Bana bir sözcük ver ödünç,

Seni anlatsın.


Sen öyle dur yalnızlığım;

Sen anam, mihenk taşım,

On sekizimdeki suretime takılmış,

Topal çerçiden kalma,

Kenarı kırık ve de çilli,

Boy aynamsın.


Issızlaştıkça dört yanım, bir ağlama tutar,

Çözülüp çözülmemekte sınanmamsın.


Bir sözcük ver bana ödünç,

Sensizliği anlatsın.


Garson, tezgahtar, balıkçı, inşaat işçisi, basın emekçisi, tiyatrocu, sporcu oldu. Edebiyat öğretmeni olarak, kendini ülkesinde gurbetteymiş gibi hissetse de çalışmadığı okul tipi ve yer kalmadı. Bütün ülkeyi gezdi. insan değişti diye sevda değişir mi? Olsun denedi. Yaşamı ve ötekileri de… Televizyon, radyo programcılığı, gazete, dergi yazarlığı, fotoğrafçılık ve sayamadıkları denedikleri. Bir büyük adam olmayı beceremedi, bir daha da özgür…


Yüreklerin örtüştüğü sevdalarsa zaten yaratılmamıştı.

Falcı, son çare 98’de kitapları denemesini öğütlemişti. Ocak 1998’de ilk kitabı yayımlandı. Dağlarına, esamisi okunmayan sevdalara, 12 eylül öncesi dayatılan fırtınalara ve de her daim köşeleri tutan, asla yenilmeyen namussuzlara selamdı.


AY DA VURUR


Bir küstüm çiçeğidir, ergenliğe soyunmamış yalnızlıklar. Hem herkes, hem her şey olmaya hazır, hem hiç bir şey olmamaya kararlı, Öyle kırılgan dururlar. Büyür üstlerinde gece, Belki bir Kaş mavisi kadar korkunç ve güzel gökyüzü, Dünyanın çatısına gerili delik deşik bir örtü, Uzar, uzar,uzar…


Belki şimdi, en ağır zamanında ömrün, Sıyrılır yatağından, ki gün görmemiş karanlığıdır, Çıplak bir mavi kadın,

Hiç sevilmemiş,

Portakal çiçeği toplar:

Güz geçer ömründen, tenimde kokusu var, Anlamıyor musun, Savrulan sarışın yapraklar gibiyim?


Dokun bana, Gözlerim bir insan sıcaklığı özler,

Konuş, Ben, bütün beden dillerini bilirim.

Biterse ses, Ay boşalır yuvasından dökülür suya, Tek bir keman çalmaz, Mum söner, söner aydınlık, Dağılır dört bir yana iç kanatıcı bir kırılganlık; Ay yanar, su yaralar...


Ölür gece, Sevdam kanar.

Ay vurur, ay parçalar...


2002’de kimse-SİZ, 2005’te hala yayınını sürdüren maviADA dergilerini çıkardı, yönetti. Ülkenin her yanında onlarca etkinlik, söyleşi, panelde konuşmacıydı. Sanatın yalnız insanın en eski silahı olduğuna inanıyor. Ne sur aldırış ediyor ne o vazgeçiyor. O kadim silahla o muhteşem surda hala bir gedik açacak…


Ya özgürlük?

Boş verin,

Bazen erken bir sonbahardır, doğduğunuz hayat,

Ya da delik bir ipek böceği kozası

İsyana bile değmez.


BEKLERİM


Dönüşler, Bir dal kiraz çiçeğine, Ya da bir bayram sabahına saklanır, Bilirim.

Öyle de, elimde değil, Bir yanım var ki benim, Üşütür ayrılıklar.

Hiçbir şey sonsuza değin sürmez, Bilirim; Ne aşklar ne ayrılıklar. Bir dönüşler, En vurucu o zamandır, Saklanır bayram sabahlarına Ve kar yüklü bir kiraz dalına.

Bilirsin, Gelecekler!

Sarınır mavi yalnızlığıma beklerim.

Beklerim!

Gün uzar yüzyıl olur, Su döner yuvasına, Ağaç bile uykuda, Bir karanlık ki, Sorma! Aydınlığı özlerim.

Beklerim! ..

Geçer gider bayramlar, Kar yağar umutlara,

Gelmez, Beklediklerim!


Kitapları: Selam Söyleyin Ay Işığına 1998(öykü), Benim Kimsem Olsana 1999(öykü), Sevgili Yaz Annem 2000(deneme), bağbozumu 2006(roman), Aşkarayan 2006(öykü), Ay Zamanı 2007(Şiir),Efsane2008(roman), Yazar ve Ütopya 2009(anlatı)Buzdan Kaleler 2010(roman), Ada 2011 (anlatı)

100 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


1/706
bottom of page