top of page
1/2

SEÇİME BEŞ KALA


Yusuf Aksoy

*

Türkiye’nin 14 Mayıs’taki seçimi, Cumhuriyet tarihinin en kritik seçimi olacak 22 yıldır görünürdeki irili ufaklı ortaklarıyla iktidar olan AKP rejiminin iktidarını sürdürüp sürdüremeyeceği gerek ülke içinde gerekse ülke dışında yakından takip edilmektedir.


Mevcut iktidar, yapıp ettikleriyle enflasyonu üç basamaklı hale getirmiş, alıp başını giden günlük zamlarla yurttaşların zorunlu ihtiyaçlarını karşılayamaz hale getirmiştir. Nüfusun büyük bir bölümü açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkum edilmiştir. Özelleştirmeler yoluyla kamuya ait olan ne varsa elden çıkarılmıştır. Kamusallık ortadan kaldırılarak yurttaş hakları ayaklar altına alınmış, yok sayılmıştır. Sağlık, eğitim ve güvenlikli yaşam hizmetleri başta olmak üzere tüm kamusal hizmet ve sorumluluklardan uzaklaşılmıştır. Özellikle genç işsizlik oranı bu döneme kadar görülmedik düzeyde artmıştır. Karşılanamaz ağır vergi yükü altında binlerce orta ölçekli ve küçük esnaf işyerlerinin kapısına kilit vurmak zorunda bırakılmıştır. Genç beyin göçü tüm dünyanın dikkatini çekmektedir. İşe yerleşme sınavları sonrası yapılan sözde mülakatlarla yandaş olmayanların çocukları kasıtlı olarak elenmiştir. Liyakatsizlik kural haline getirilmiştir. Tarım ve hayvancılıktan, turizme; turizmden tekstile ve çok çeşitli sanayi üretimine dek reel sektörün ekonomik çöküntüsü durdurulamaz hale gelmiştir.


Düşünce ve ifade özgürlüğü büyük yaralar almıştır. Okullar, dinselleşme baskısıyla karşı karşıya bırakılmıştır. Konser ve tiyatro yasaklamalarıyla kültürel yaşantı baskı altına alınmıştır.


İstanbul Sözleşmesinden çekilerek kadına yönelik şiddete ve kadın cinayetlerine karşı kayıtsız olmak tercih edilmiştir. Daha saymakla bitmeyecek yüzlerce yıkıcı uygulamaya karşı toplumun büyük kesimi derin huzursuzluk yaşamaktadır. Başta ekonomi politikaları olmak üzere her alanda din sosuna batırılmış neo liberal politikalarla deyim yerindeyse ülkemiz içinden çıkılmaz bir krize, bir buhran dönemine sokulmuştur. Ortaya çıkan derin yoksulluk ise kader diye halka reva görülmektedir.


Böyle bir ortamda sayılı günler sonrası seçime giriyoruz. Muktedirler dokunulmaz iktidarlarından kolay kolay vazgeçmek isteyecektir. Bunu biliyoruz. Bildiğimiz için yurttaş hak ve sorumluluklarının bilinciyle hareket ediyoruz. Demokratik bir seçimi engelleyecek manipülasyonlara yani provokasyonlar, saldırılar ve ortaya atılması beklenen gerçek olmayan iddialar, basın yayın organlarında da ifade edildiği gibi gündeme gelebilecektir. Nitekim dün Erzurum’da Ekrem İmamoğlu’nun mitingine yapılan provokasyon ve taşlı saldırın hiçte sıradan bir saldırı olmadığı herkesçe bilinmektedir. Saldırı esasta mitinge gelen yediden yetmişe halk kitlelerine karşı yapılan planlı bir saldırıdır. Seçim güvenliğini, muhalefeti ve muhalif seçmeni tehdit eden bir provokasyon ve saldırıdır Erzurum’daki iğrenç saldırı. Demokrasi, adalet, özgürlük, barış ve refah isteyen yurttaşlar bu provokasyonlara gelmemelidir. Ancak saldırılara karşı da sessiz kalınmamalıdır ve hiç vakit kaybetmeden demokratik yollardan gerekli tepkiler gösterilmelidir.


Dün Erzurum’da demokrasi, hak, hukuk, iş, aş ve özgürlük isteyen halka karşı yapılan saldırı seçimlerin ne derece önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir. İnsan, doğa, kent ve hayvan hakları olmazsa olmazımız olmalıdır. Halk kitlelerinin önünde bu anlamda iki seçenek var:

Tek adam rejimi ve DEMOKRASİ. Demokrasiye giden tercihin kazanması için hepimize çok iş düşüyor. Bu aynı zamanda bir haysiyet mücadelesi. Ve biz biliyoruz ki, sevgi ve insanlık onuru nefreti ve kötülüğü yenecektir. Hepimize kolay gelsin …


26 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentários


1/682
bottom of page