top of page
Yazarın fotoğrafıYusuf AKSOY

Sabahattin ALİ

Güncelleme tarihi: 2 Nis




Yusuf AKSOY

*

Edebiyatımızda toplumcu gerçekçi yazar ve şair olarak özel bir yeri olan Sabahattin Ali’yi işkence ile öldürülüşünün yıl dönümünde saygı, sevgi ve özlemle anıyoruz.

Sabahattin Ali, 25 Şubat 1907 tarihinde Edirne’nin Eğridere ilçesinde doğmuş ve 2 Nisan 1948 tarihinde Kırklareli’nde öldürülmüştür. Hakkında süren birçok davadan dolayı Sabahattin Ali Bulgaristan üzerinden Avrupa’ya geçmek ve özgür bir ortamda yazmak düşüncesindeydi. Sabahattin Ali’yi sınırdan Bulgaristan’a çıkarmak maksadıyla sözde yardımcı olmaya çalışan Ali Ertekin isimli şahsın öldürdüğü bilinmektedir. Ali Ertekin’in eski bir subay olduğu ve istihbarat teşkilatıyla irtibatlı olduğu iddiaları olmuştur.

Belli bir süre Almanca öğretmenliği de yapan yazar, yaşamını sürdürebilmek için çok farklı işlerde de çalışmıştır. 41 yıllık hayatına sığdırdıkları onunla birlikte yok olmamıştır. Aksine toplumun duyarlı kesimi onun yapıtlarına sahip çıkarak kendinden olanı yaşatma sorumluluğunu yerine getirmiştir ve getirmeye devam etmektedir.

Aydın olmak; toplumun bir adım önünde olmak ve beraberinde onun sesi, çığlığı ve haykırışı olma sorumluluğudur aynı zamanda. Yaşadığı dönmelerde iyiden, güzelden, adaletten, özgür ve eşit olmaktan yana olan aydınların, sanatçıların ve edebiyatçıların başına gelenler Sabahattin Ali’nin de başına gelmiştir. Hatta döneminin kalemdeşlerinden fazlası onun başına gelmiştir. Yazdıklarından dolayı sadece baskılar, hapishaneler görmemiş, işkenceyle öldürülmüştür. Daha da ileri gidilerek cenazesi de gizlenmiştir. Halen de ünlü yazar ve şairin mezar yeri bilinmemektedir. Aydınlardan korkunun bu derecede büyük bir korku olduğu da tarihsellikleri içinde mutlaka kayda geçiyor ve unutulmazlığın sebeplerden biri oluyor. Naaşı ortada yok ama yapıtları ile sadece ülkede değil, ülke sınırları dışında da yaşıyor unutulmaz yazar ve şair. Toplumcu gerçekçi yazının temel ilkelerindendir evrensel bir bakışa sahip olmak ve evrensel değerde ürün vermek. Sabahattin Ali ardından gelecek olan bu nitelikteki yazar ve şairlere de öncü olmuştur.


Kuyucaklı Yusuf ve Kürk Mantolu Madonna romanları ülkemizde en çok okunan romanlar arasında olma özelliğini hala devam ettiriyor. Özellikle romanları birçok batı dili ile birlikte Arapça ve Farsçaya da çevrilerek kıtalar arasında da ilgiyle okunmaktadır. Dilden dile dolaşan şiirleri ise Zülfü Livaneli, Adip Akbayram, Ahmet Kaya ve Grup Yorum tarafından bestelenmiştir. Gazetecilik dönemi de olan Sabahattin Ali, roman, öykü, şiir ve tiyatro oyunu alanlarında unutulmaz önemde yapıtlar ortaya koymuştur. Yapıtlarını hatırlamadan geçmek olmaz.

Öyküleri: Değirmen (1935), Kağnı (1936), Ses (1937), Yeni Dünya (1943), Sırça Köşk (1947)

Şiirler: Dağlar ve Rüzgâr (1934), Kurbağanın Serenadı (1937), Öteki Şiirler (1937)

Oyun: Esirler (1936)


Biz istiyoruz ki, bu memlekette yapılan her iş, üç beş kişinin çıkarına değil, bu toprakları dolduran milyonların yararına olsun.” sözü ile eşitlikçi, özgürlükçü bir toplumsal hayattan yana tarafını açıklarken; Benim meskenim dağlardır”, dizesi ile doğaya ve günümüzde çokça dile getirilen özgür, ekolojik hayata olan özlemini ve “Aldırma gönül …” iç sesiyle de umuda dair tüm kapıları sonuna kadar açık tutmaktadır ölümsüz yazar ve şair Sabahattin Ali. Sevgi ile sonsuza dek okunacaktır …

56 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


1/706
bottom of page