top of page
Yazarın fotoğrafıNiyazi UYAR

Okur'dan Mektup Var





Niyazi UYAR

*

 

 

Sanatçının hayat iksiri, sevgidir. Şarkıcının motivasyonu dinleyicinin alkışı, yazarın aşkını dağlar denizler kadar büyüten okurunun teveccühü, ressamın fırçasının sihri, tablolarının beğenilmesidir. Benim de yazma aşkıma güç kuvvet veren, okurlarımın samimi ifadeleri, gülen gözleridir.

-Buraya şöyle bir parantez açayım sonra asıl konuya dönerim. İyi kalpli, güler yüzlü kadınlara ben her daim “gülen gözlü,” derim. Mesela, Sanatçı Canan Başkaya, mesela benim akıllı öğrencim Gökçe Dayanıklı … gibi.-


Bir gün telefonum çaldı, baktım, isimsiz bir numara. Hiç tereddüt etmeden, yeşil ahizeli sembole basıp yukarı doğru kaydırdım ekranı. Sabah kahvaltısından sonra rutinim orta şekerli bir kahve içmektir. İşte o gün de eşimle orta şekerli kahvelerimizi içmiş, koltuğa uzun oturmuş bir yandan Demir’le sohbet ederken bir yandan da televizyondaydım gözüm.

“Alo, buyurun!”

“Alo, ben sınıf arkadaşın     …       …  ”

“Aaaaa, sen misin, inanamıyorum, çok sevindim, sesini duymak hakikaten çok kıymetli, kırk beş yıldır görüşmüyoruz, değil mi?”

“Kırk beş değil, kırk sekiz yıl! Liseden 77 de mezun olduk. Kaç yıl olur hesapla!”

“Hesapla kitapla aram yoktur, rakamların dilinden anlamam, benim işim sözcüklerdir, onlara dans ettirmektir!”

Liseden sınıf arkadaşım   …      …, iki kitabımı okuduğunu, öyküleri çok beğendiğini söyleyerek şunları dedi:

“Ben hikâye okumayı çok severim. Okullu Öyküler ve Mavi Yürekli Öyküler adlı kitaplarındaki hikayelerin içine girerek okudum. Bazen o kahramanların yerine kendimi koydum, sanki beni yazmışsın gibi. O zaman her hikâye adeta başımdan geçmiş gibi oldu. Özellikle diline, üslubuna hayran oldum. Bir çırpıda okunuyor, çok akıcı bir dilin var. Hele yerel dile olan hakimiyetin büyüledi beni. Aynen benim köyün insanlarının konuştuğu gibi yazmışsın ne güzel! Tasvirlerinle beni bazen bir kâşif bazen bir coğrafyacı bazen de antropolog yaptın, çok teşekkür ederim!

Biliyor musun, yazdıklarını okudukça gururlandım, kah gülümsedim kah, hüzünlendim, gözlerimi yaşarttın.  Seninle ne kadar gurur duydum, ah bir bilsen; karnımın içine alıveresim geldi. Kitaplarını arkadaşlarımla paylaşacağım, gün buluşmalarına götürüp bu kitapları yazan benim sınıf arkadaşım diyeceğim…”

“Gönülden, sımsıcak teşekkürler canım arkadaşım!”

Telefonu kapatırken, “siz yazarlara belli olmaz, her şeyden bir konu çıkarırsınız, ne olur, hiçbir şekilde adımı açık edip bir şeyler yazma, lütfen çok rica ediyorum, eğer beni azıcık seviyorsan, sakın adımı kullanıp huzurumu kaçırma,” deyip kapattı telefonu.

Bu konuşmadan sonra ben de birkaç arkadaşımdan görüş alıp bir yazı konusu çıkarmaya daha o an karar vermiştim bile. Sınıf arkadaşım yanılmamıştı. Yalnız hiçbir şekilde adını kullanmayacaktım. Birkaç okur düşüncelerini sosyal medyada paylaşmıştı zaten, birkaç okurdan daha düşüncelerini alarak sınıf arkadaşımı haklı çıkarırcasına bir yazı kaleme alacaktım.

İşte bu metin böyle meydana geldi. Bakalım ne diyecek sevgili okurlarım:

 

“Niyazi Uyar, eğitime gönülden hizmet veren bir öğretmen, yazar… Düş Yolculuğu adlı öykü kitabıyla başladığı edebiyat yolculuğuna, şiir, deneme, mektup gibi türlerde bitmeyen bir enerji ve tutkuyla yazmaya devam ediyor.

Anadolu’nun ozanlarından, toprağından, mistik efsanelerinden yola çıkıp yaşadığı dünyaya duyarlı, ekmeğin, suyun, emeğin yüceltildiği sosyal demokrat çizgisinde ilerlemeye devam ediyor.

Atatürk’ün, cumhuriyetin değerlerinin yılmaz savunucusu olarak, kalemiyle, hayata şekil veren bir aktivist…

Yazarlık serüveninde, sevgiyi, insan sevgisini temel alan Anadolu bilgesi…

                                                                                                 Aysun ÇETİN

                                                                                                 Eğitim emekçisi

 

 



“Niyazi Uyar’ın yazdığı ve okuduğum öykülerinde gerçek olayları yalın bir dille anlatmış. Akıcı ve anlaşılır bir dili var. Sosyal olayları çok iyi incelemiş ve gerçeğine uygun olarak yazmış. Yöresinin dilini de çok iyi kullanmış. Öykülerinin çoğunda benim yaşantımı anlatmış gibi. Çalışmalarında daha verimli ve başarılı olmasını dilerim. Başarılı olacağına da inanıyorum…”

                                                                                           Hasan ÖZER

                                                                                         Emekli öğretmen. 

 

“Niyazi Uyar, ortaokul ve lise yıllarımda Türkçe ve Edebiyat öğretmenimdi. Emeklilikten sonra şiir, öykü ve kısa hikayeler yazdığını ve bunları kitaplaştırdığını öğrendiğimde, kendisiyle bağlantıda kalmaya olan borcumu daha derinden hissettim. Eğitim yıllarımda onun gibi bir öğretmene sahip olduğum için şanslıydım hem mütevaziliği hem de insancıllığı her zaman örnek bir insandı. Ama bir insanı, yazdığı eserler üzerinden daha derin tanıyabileceğimi hiç tahmin etmezdim. İşte bu, bir yazarın okuyucularına kırılganlığını göstermekten çekinmediği anlarda mümkün olabiliyor. Niyazi Uyar’ın eserlerindeki en güçlü duygu da tam olarak budur.

 

Eski eğitim sisteminde her öğrenci, bir dönem ödevi için bir ders seçerdi. 7. sınıfta, Niyazi Uyar öğretmenimden dönem ödevi alma talebinde bulundum. Bana, Yaşar Kemal’in Ağrı Dağı Efsanesi eserini tiyatroda izleme ve dönemin yönetmeni Ali Taygun ile bir röportaj yaparak görüşlerimi yazma görevi verdi. Bu süreçte oyunu birkaç kez babamla izledim ve babamın yardımıyla yönetmeni röportaja ikna ettim. Dönem ödevimden aldığım iyi not, Niyazi öğretmenimin bana duyduğu güvenin bir yansımasıydı. Ancak bu anıyı burada paylaşmamın sebebi başka: Düş Yolculuğu kitabını okurken, o tiyatro oyunundaki masalsı ruhu yeniden hissettim. Niyazi Uyar, öykülerinde gerçek ile masal arasında büyüleyici bir geçiş sağlıyor.

 

Sevdalı Öyküler ise başka bir sıcaklık taşıyor. İçinde insan sevgisi bu kadar yoğun olan birinin, sevda barındırmayan bir öykü yazması beklenebilir mi? Her bir hikâyede, insanı kalpten yakalayan metaforlar ve sıcak bir anlatım sizi kucaklıyor. Sevgiye açık bir kalp, bu öykülerde kendini mutlaka bulacaktır.

 

Türkiye Yazıları ise bambaşka bir yerde duruyor. Bu eser, toplumsal anlatılara ışık tutuyor ve Türkiye’nin bir dönemine dair ruhunu, kültürel dinamiklerini ele alıyor. Yazarın bireysel hikayelerle toplumsal bağlamı birleştirmedeki başarısı, onu hem edebiyat dünyasında hem de kişisel hayatlarımızda daha da anlamlı kılıyor.

 

Niyazi Uyar’ı hem bir öğretmen hem de bir yazar olarak tanımış olmayı büyük bir şans olarak görüyorum. Eğer siz de onun eserlerindeki insancıllığı, sevgiyi ve derinliği keşfetmek isterseniz, bu yolculuğa çıkma sırası sizde.

 

Sevgiyle, kültürle ve insaniyetle kalın.

 

                                                                          Beki Ferere

                                                                  Endüstri Mühendisi

 


Hikayelerin Efendisi: Niyazi Uyar


Konuşmak kolaydır, ama yazmak emek ister gayret ister, zaman ister, bir de gözlem ister. Anadolu’nun kırsal köşelerinden çıkıp bin bir zorluk ve gayretle okuyup hikayeci olmak, deneme yazmak, yazı yazmak öyle kolay iş değil.

Okullar tatil olup yaz tatiline girdiğinde kimi arkadaşın, deniz sahiline, kimi yazlığına, kimi de yurtdışına giderken, köyüne dönüp okulların açılacağı güne kadar tarlada bahçede ellerin patlayasıya kadar çalışmak her babayiğidin harcı değildir. İşte tüm bu zorlukları yaşayan ve ülkemizin doğusundan batısına, köy okulundan en nitelikli eğitim kurumuna kadar öğretmenlik görevini icra eden yazar-edebiyatçı Niyazi Uyar yazdığı kitapları ile de unutulmayacak izler bırakmaya devam ediyor.

Niyazi Uyar, hikayelerinde gerçekliği sade bir dil ile anlatan, eleştirisini ve övgüsünü naif bir şekilde dile getirmektedir. Bazen bir aşk hikayesini okursunuz, İşte ‘Aşk Yazarı’ dersiniz. Bazen Anadolu’nun çalışkan çilekeş insanlarından bahsettiği denemesini okursunuz, işte ‘Emekçi Yazar’ dersiniz. ‘Gök Münevver’ isimli hikayesinde annesini öyle bir anlatır ki, kendi annenizi görürsünüz satırlarında ve işte ‘Anne Yazarı’ ana ancak böyle anlatılır dersiniz.

Kaç öğretmen yazardır, kaç öğretmenin eseri vardır. Anadolu’nun taşrasından çıkanlar genç yaşta olgunlaşır, hem çalışkan, hem atak, hem de biraz ‘küre giren’ olurlar. ‘Söz uçar yazı kalır’ diye boşuna dememişler. Niyazi Uyar da bu dünyaya yazılı eserler bırakan ve bırakmaya devam eden yazarlarımızdan biridir. Bir insan, bir hemşeri ve bir başarılı edebiyatçı olan Niyazi Uyar'ın eserlerinden çok faydalanıyorum, eline diline ve kalemine sağlık. Allah sağlıklı uzun ömürler versin ki eserlerini okumaya devam edelim.

Saygılarımla…                                                                  Şakir SARIÇAY

                                                                                          Gazeteci-Yayıncı



 “Niyazi Uyar'ın yazılarıyla ilgili olarak ne söylenebilir? Hikâyeleri, şiirleri, denemeleri, portreleri ve diğer yazıları... Rahat okunabilmesinin sebebi nedir?

Dili, betimlemeleri, duygu yoğunluğu; ya da bunlarla beraber sadeliği ve duruluğu mudur?

Denebilir ki Niyazi Uyar'ın rahat okunabilmesi John Berger'in de dediği gibi duruluktan alınan zevkle ilgilidir…”

                                                                                                   Mehmet Erdoğdu

Öğretim Görevliisi


“Niyazi Uyar'ın kaleminden dökülenleri okumak, pınarın başına oturup dupduru akan suyun terapi dolu sesini dinlemek gibi. Anlatımda kullandığı dilin yalınlığı, içinde kültürel mozaiğimizi ve çağdaşlığın nimetlerini bize etkili bir şekilde sunan değerli yazar, umut her zaman maviliklerle dolu öykülerde olmaya devam edecektir.

Kaleminin güzel dili hiç susmasın!”

                                                                                                Erbil BOZTEPE

                                                                                               Eğitim Emekçisi

“Sevgili dostum,

 

Seninle birlikte aynı yılları yaşamış birçok insan, yaşamları boyunca bulundukları her ortamda, kendilerince her türlü olumsuzluk karşısında, susmadılar mücadele ettiler ve bedeller ödediler, ama onurlarını yitirmediler. İşte sen, şiirlerin ve öykülerinle, gönül telinin sesiyle birlikte, o dönemleri yaşayanların mazilerine tercüman olmakla, onları kâh hüzünlendirmiş kâh düşündürmüşsün. Adeta o günlerden günümüze nostaljik bir ayna tutmuşsun. Ayrıca yazılarında, ülkemiz ve dünya tarihi açısından önemli şahsiyetlere ve olaylara atıfta bulunman, hem bilgi dağarcığının zenginliğini ortaya çıkarmış hem de günümüze ibretlik dersler sunmuştur. Umarım genç okurlar verdiğin mesajları iyi algılar ve yarınlarımız için umut olurlar.

Sevgili arkadaşım, şiir ve öykülerinle ilgili görüşlerimi yazarken ne kadar zorlandığımı anlatamam, iki satırlık yazı için kaç karalama yaptığımı sayamam bile. Ancak anladığım şu ki, ne kadar sorumluluk ve özveri gerektiren bir işmiş yazmak, kalemine, yüreğine sağlık. İyi ki benim arkadaşımsın iyi ki varsın kardeşim.

Biliyorsun ben bir eleştirmen değilim, eğer yanlış veya eksik çıkarımlarda bulunmuşsam affola. Sana yazın hayatında sonsuz başarılar diliyorum. Arkadaş ve dostluk sıcaklığı ile sevgiler, selamlar…” 

                                                                                 

Halit ARARAT

Eğitim Emekçisi

 

 

                              

“Niyazi Uyar, yazılarında bugünü ve dünü çok güzel yoğuruyor. Bilgi birikimini ve gözlemlerini çok güzel iç içe geçirebiliyor. Bir okur olarak bu duygular bana büyük bir haz veriyor. Birde ayni çevre insanı olmamız, bazı olaylara benimde şahitlik etmem ayrı bir duygu. Şunu da söylemek isterim, yurdumuzun bugünkü durumu ve bu duruma hangi yollardan geçerek geldiğimizi çok güzel irdeleyerek dile getirmiş. Hele hele şiirlerindeki duyguların hazzına doyulmuyor. Kısacası bütün çalışmalarını zevkle okuyorum.

 Yolun açık, okurun bol olsun…”                                                        

                                                                                         Saime Emetli UYAR

                                                                                            Eğitim Emekçisi

 

 

“Facebook da Mavi Ada Dergisinde çıkan öykülerini kaçırmıyorum. Yazılarını günümüze ve günlük yaşantımıza uygun buluyorum. Tabii birde bu öykülerin Yazarı senin gibi sevdiğim, değer verdiğim bir arkadaşım olunca gururlanıyorum. Facebook’ta gezinirken Hemen Mavi Ada’da öykün var mı yok mu diye bakıyorum. Boş durmayıp yazdığın için teşekkürler…”

                                                                            Mükerrem Erdemir Türkmen

                                                                                           Emekli Memur

 

“Yeni kitaplar yazmasını hevesle beklediğim, kitabı elime ulaştığında dünyalar benim olmuş kadar sevindiğim, canım Niyazi Uyar öğretmenimden sımsıcak yüreğinize dokunacak, umut vaat eden kelimeler ve satırlar... Son dönemde yazdığı öyküleri sonrasında ürettiği şiirlerle de Niyazi öğretmenim insani anlamda olduğu gibi edebi anlamda da devleşiyor.

Türk edebiyatında yazdığı 5 kitabıyla yer almaya başlayan, Türkçeyi kelime oyunlarıyla zenginleştiren Niyazi Uyar geliyor. Türkçe, Türkçe olalı bu kadar değer görmemiştir. Günlük 300-500 kelime arasında konuşup yazışanlara en iyi ders Niyazi Uyar’ın kitaplarıdır. Nobel ödüllü yazardan bin kat etkili Türkçeyi en iyi şekilde kullanır. Niyazi öğretmenim değerli kaleminize sağlık...    

                                                                                             Naim ÖZSEZİKLİ

                                                                                            Finans Uzmanı

 



 

“Can dostum gurban

 

Mavi Öyküler kitabını bir çırpıda okudum. 

İnan, çok şaşırdım, ne yalan söyleyeyim, bu kadarını beklemiyordum.

Ne güzel yazıyorsun, okurken kendimi, öykünün içinde buluyorum.

Eğitimli değil alaylım, orta okul terkim, şiirlere öykülere yorum yapacak biri değilim, öykünün, şiirin iyisini kötüsünü iyi bilirim.

Can dost gurban, ne güzel yazıyorsun, sansürsüz o anı doğayı yaşamı hiçbir ayrıntıyı kaçırmadan yaşıyorum, okurken. İnan çok keyif alarak okudum.

Emeğine kalemine sağlık can dostum, can gurban!”

                                                                

                                                                                            İsmail Şahan

                                                                                                Sendikacı

 

“Öğrencim Niyazi,

 

Bazen bir film veya tiyatroda oyun izlerinde kaybolursun... Bir bakarsın oyunun, filmin içinde bulursun kendini. Senin yazılarında da kitaplarında da insan rolünü bir öyküde, bir anı da veya bir kurguda bulabiliyor.

Çocuk yaşta, evini, aileni, köyünü bırakıp, okuyabilmek için, zorluklar içinde çırpınan, yürekli bir köy çocuğu ve eğitimin zor olduğu 70 li yıllar... Günümüzde senin o gündeki yaşıtlarını, şimdi markete göndermesin, gönderemezsin. O zor koşullarda ve o yaşlarda, çevreni, memleketini ve olayları, o kadar güzel gözlemişsin ki, geleceğe birikim yapıp, bu günlere, bizlere aktarabiliyorsun.

Sevgili Niyazi, Öğretmenliğin güzel tarafı, öğrencilerinin başarılı olmalarıdır. Bu başarı da biz Öğretmenlere, öğrenciler tarafından verilen bir ödül oluyor. Yazarlık zor iş ama sen başarıyla yapıyorsun. Gerekli bilgi, birikim ve yürekliliğinle. Bizlere de gurur duymak, desteklemek ve alkışlamak kalıyor. Seninle gurur duyuyor, başarılarının devamını diliyorum. Selam ve sevgilerimle…” 

                                                                               

Öğretmenin İhsan Fidan

 

 

“Eğitim emekçisi değerli Niyazi Uyar yaşadıklarını, deneyimlerini, gözlemlerini, sözünü, sesini özgürce ve akıcı bir anlatımla yansıtıyor. Meslek yaşamındaki başarısını yazarlığında da sürdürmesi gurur verici. Bizi bazen öyküleriyle; yaşadığımız veya çevremizde yaşanan sevdalara, bazen de öğrencilerin, eğitimcilerin yaşadığı sıkıntılara götürüyor. Adeta kendimizi öykülerinin, şiirlerinin içinde buluyoruz.

Hele hele genç kuşaklarımızı binlerce eser bırakan değerli ozanlarımızın dörtlükleriyle buluşturması, tanıma merakı uyandırması büyük bir hizmet.

Benjamin Franklin’in “Gömüldükten sonra hatırlanmak istiyorsanız ya okunacak işler yapın ya da okunmaya değer şeyler yazın.” demesi boşuna değil.

Birikimini günümüze, geleceğe gönderme gayreti bitmemeli. Üretmeye devam edip bizi yeni eserleriyle buluşturmalı ki nasiplenelim...”

                                                                                  

Erdoğan Tüzen

                                                                                   Eğitim Emekçisi

 

 



 

           “Niyazi Uyar’la ilgili ilk aklıma gelen onun "örgütçülüğüdür!” Onu Bornova Anadolu Lisesi’nden ve Yeşeren’den hatırlıyorum. Bornova Anadolu Lisesi Değişim Dergisi etrafında hevesli öğrencileri ve öğretmenleri toplar, onlarla birlikte dergiyi çıkarırdı. Dergiye yazılar bulmak için öğrencileri, öğretmenleri heveslendirir, birlikte Değişim Dergini çıkarırlardı.

Niyazi Uyar öykülerindeki “kuş, çiçek, böcek… adlarının çokluğu, zenginliği beni çok etkiler. Mesela Muhabbet, çobanaldatan, yusufçuk, ala keklik, nergis, kardelen, karanfil, anemon ve daha niceleri...Ben onun anlatımında Yaşar Kemal’in eserlerindeki şiirselliği bulur, o tadı alırım.

Yine onun ECELER adlı öyküsünde10 dönümlük bir buğday tarlasının abi kardeşin bir günde tırpanla biçilmesini anlattığı bu öyküyle beni ilk gençlik günlerime Doğanşehir’e götürerek, Doğanşehir’deki çalışmalarımı hatırlattı. Niyazi Uyar öykülerinde doğayı, bulmak, sosyal yaşamı aynen yaşamak insanı çok etkilemekte.

Niyazi Uyar, yaşadığı sosyal çevrenin çok iyi gözlemini yaparken, betimlemelerle okurun olayı yaşamasını sağlar. Yazar, yaşadıklarını, biriktirdiklerini anlatırken yalın bir dil kullanır, hele öykü içinde geliştirdiği bir tavırla araya girer yorumlar yapar ki o bu, öğrencilerine, arkadaşlarına, insanlığa müthiş bir değer katar…”

                                                                       Yusuf OKÇU

                                                                        Eğitim Emekçisi

             


Çalışmamın motivasyonu, sevgili sınıf arkadaşım … … 'den geldi. Bilinmeyen bir numaradan arayan çok kıymet verdiğim, bir arkadaşımdır o. İki kitabımı okuyup düşüncelerini iletmesine sebep doğdu bu çalışmam, cani gönülden teşekkür ederim adı bende saklı hakikatli arkadaşıma. Bak verdiğim sözde durup adını paylaşmadım arkadaşım. Eğer bir şekiliyle sana ulaşırsa bu yazım, derim ki, bir kez daha sesini duymak isterim, kim bilir, belki o araman gün olur meyveye durur.…


Bu çalışmayı, adını kullanmamı istemeyen sınıf arkadaşım ... ...'e ithaf ediyorum...

                                                                                           Aralık 2024 / SAlihli

 

 

 

123 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


1/726
bottom of page