top of page
Yazarın fotoğrafıNurten B. AKSOY

ÖĞRETMENİM CANIM BENİM

Güncelleme tarihi: 2 gün önce

Nurten B. AKSOY

*


Bir öğretmenler günü daha geldi ve geçti. Bugün yine hepimiz sevgi pıtırcığı olduk, güzel sözcüklerle, mesajlarla, telefonlarla, çiçeklerle kutladık birbirimizi... Sosyal medyada sevgi gösterileri yaptık, özellikle pek sayın devlet büyüklerimiz ekranlarda, öğretmenleri yere göğe sığdıramadılar, ne kadar fedakar olduğumuzdan filan bahsettiler. Ama kimse sözleşmeli, ücretli ve atanamayan öğretmenlerden söz etmedi, birkaç istisna dışında.


Sanırım ilk kez 1981 yılında "Askeri bir emirle" kutlanmaya başlanmıştı 'Öğretmenler Günü'. Çocuklara, öğretmenlerine çiçek götürmeleri öğretilmişti önceleri, içi boş, kof şiirler eşliğinde. Zamanla o çiçekler, kimi okullarda minik, kimi yerlerde ise değeri öğretmeni ezecek kadar büyük hediyelere dönüşmüştü.


Öğretmenliğimin son yıllarında çalıştığım özel okullarda, öğretmenler gününde niyeyse öğretmenler belli etmeden birbirlerine gelen hediyeleri süzerlerdi, "kime daha çok hediye geldi" diye. Sanki o hediyeler "sevilen öğretmen" olmanın bir göstergesiymiş gibi. Belki de veliler, benim çocuğum daha çok sevilsin diye alıyorlardı o hediyeleri öğretmenlere, kim bilir?

Neyse bu kadar anlamlı bir günde bu kadar acımasız şeyler yazacağıma ben yine yıllar öncesine gideyim... İlk öğretmenler gününü Fatsa'da yeni tayin olduğum Bolaman Lisesinde kutlamıştık, o güzel gönüllü çocukların bahçelerinden toplayıp getirdikleri çiçeklerle. Sonraki yıllarda da çalıştığım her okulda kutladık, kimi zaman içimizden geldiğince neşeyle, kimi zaman da idarenin emriyle...


Öğretmenlik yaptığım 33 yıl boyunca Sağmalcılar Lisesi, Fatsa Bolaman Lisesi, Fatsa Ticaret Lisesi, Antalya Gazi Lisesi, M.N Çakallıklı Anadolu Lisesi, Akdeniz Koleji, Envar Koleji, İstanbul Efdal Koleji ve Cent Kolejinde olmak üzere binlerce öğrenci okuttum, yetişmelerine katkıda bulundum.


Yıllar sonra pek çok öğrencimle yeniden buluştuk, görüştük. Sosyal medya üzerinden haberleşiyoruz ve ben yıllar sonra geriye dönüp baktığımda bir zamanlar bazen tatlı sert, bazen acımasız ama yüreği hep sevgi dolu bir öğretmen olarak öğrencilerim tarafından unutulmadığımı görüyorum ve bunca yıllık yaşamımda kazandığım en büyük servetin bu sevgi olduğunu düşünüyorum... Şimdi sizlerle bu güzel öğrencilerimin bazılarından gelen birkaç mesajı paylaşmak istiyorum... Ama yanlış anlaşılmasın, bunları "ben ne kadar iyi öğretmendim" diye övünmek için değil, VEFA'nın ne kadar değerli olduğunu anlatmak için paylaşıyorum. Çünkü VEFA biz öğretmenlerin en büyük hediyesi...

DİLRÜBA ŞAHİN-CENT KOLEJİ

Yanlış hatırlamıyorsam 2008-2009 öğretim yılını birlikte geçirmiştik pek sevgili hocam. O dönemler bizim lisedeki ilk yılımızdı, hani böyle garip bir havamızın olduğu bir anda, üç yaş falan büyüdüğümüzü sanıp bu hissimizi kontrol edemediğimiz zamanlara denk geliyor. Bu yüzden ilk dersimiz, o fırtınalı hallerimizin vermiş olduğu dersi kaynatma çabamız ve sizin hışmınıza uğrayıp o çabamızın suya düşmesiyle başlamıştı. Görür görmez ilk anda göze çarpan o anaçlığınız, sıcaklığınız bizi böyle düşündürtmüştü, ama tam tersi olduğunu çabuk öğrendik. Ama ondan sonrası o kadar güzeldi ki "uçan kuşlar, martılar" eşliğinde senenin en keyifli derslerini işledik. O kadar keyifliydi ki hala sınıf toplantılarımızda konuşmaktan kendimizi alamıyoruz. Bana gelince o dönem lisedeki yılların en karmaşık ve sıkıntı dolu olanıydı... En yakın arkadaşlarımla inanılmaz sorunlar yaşayıp kendimi bir anda tek başıma bulduğum, kendimi tanıma senesiydi. İşte o zamanlarda özellikle siz nöbetçiyken yanınıza gelirdim. Hatırlarsınız belki, akıp giden bir kitap sohbeti yapardınız benimle. Anlattığınız kitapların hepsini okumak isterdim duyduğum ilk anda. Nitekim ilk anda olmasa da zamana yayıp, okumaya başladım hepsini. Gözümü kapadım çevremde olanlara; çünkü öyle derinden, sessizce işlediniz ki içime kendi başına olayların üstesinden gelmenin nasıl bir zafer olduğunu... Hele bir tanesi bana hayatımın en kıymetli dostunu kattı "Kumral Ada Mavi Tuna" Buket Uzuner'in içime en çok isleyen kitabı, benim hala en özel kitabımdır. Şimdi aradan geçen onca zamanda birbirimizden habersiz bazen ufak karşılaşmalarla, sosyal medyadan takiplerle yolumuz kesişse de bana kendime sahip çıkmayı bin bir çeşit kitapla öğretip, esas en yakınımı tanıştırdınız. Bunlar ne bir övgü ne de o yılların karşılığı; ama gönülden dile, kaleme ancak bu kadarı döküldü...


UĞURCAN ERDEM-CENT KOLEJİ

2008-2009 yılları arasında Cent Koleji'nde okuduğum süre zarfında bana edebiyat dersini sevdiren öğretmenim olarak yaşamıma girdiniz. Siz bana edebiyat dersini güler yüzle ve anne şefkatiyle yaklaşarak sevmeyi öğrettiniz. Sizinle hala görüşüyor olup ufak sohbetler yapmak benim için çok büyük bir keyif. Okul hayatımdaki yaşam deneyimimde rol aldığınız için çok mutluyum ve çok teşekkür ederim...


DÖNDÜ ÖZDEMİR-BOLAMAN LİSESİ

Edebiyat dersini sevmemdeki en büyük etken sızın sevginiz oldu, sizi nasıl sevdiysem edebiyat dersini de öyle sevdim. İyiydi de dersim... Öğrencilik hayatım boyunca çok öğretmenlerim oldu, hepsi de iyiydi, bizlere emek verdiler sağ olsunlar. Ama yıllarca ben hep sizi merak etmişimdir... Ne yapıyor, nerede, bir daha görmek kısmet olur mu... diye. Oldu da şükürler olsun. Çok ama çok mutlu oldum o görüştüğümüz gün hocam...


İLYAS EKİZOĞLU-ÇAKALLIKLI ANADOLU LİSESİ

Hocam siz bana Türkçeyi öğrettiniz. her şeyin ayrı yazıldığını sayenizde kavradım. Biliyorsunuz Almancada tam tersidir hep bitiştirilir kelimeler... Sonra sizi ebeveyn olarak hep örnek görmüşümdür. Mesafeli ancak sevgi dolu yapınız sadece öğrencilerinize değil çocuklarınıza da bireysel özgüven kazandırıyordu. Yanılmıyorsam ben 97-99 arasında öğrencinizdim. Hatta Çakallıklı'dan Akdeniz kolejine neredeyse beraber geçiş yaptık. Almanya'dan geldiğimden Türkçe öğrenmek için özel ders alıyordum sizden. Sizin evinizde kendimi hep bir Anadolu çocuğu olarak hissediyordum. Malum eviniz, evinizde beslediğiniz kültür, öz mü öz Türk kültürü idi. Ayrımcılıktan uzak, cumhuriyetimizi özümseyen, aydın bir Türk evi... Ailemdeki kültür çatışması ve ebeveynlerimdeki yozlaşmayı bugün irdelediğimde, siz belki benim Türk kimliğimi en güçlü belirleyen etkensiniz... Atatürk'ü anlatmaktan çok onu anlayıp sorgulatmayı tercih eden ender öğretmenlerimden biri olarak sizi hep saygı ve sevgiyle anıyorum...


BÜLENT OTUR-GAZİ LİSESİ

1985 yılı Eylül ayıydı. Lise 2. Sınıfta kaldığım o yıl tasdiknamemi alarak evimize yakın olan Gazi Lisesine bir hafta geç olarak kaydımı yaptırmıştım. Okuluma çok çabuk alışmama rağmen yine de içimde bir kuşku vardı. Acaba öğretmenlerim bana (sınıfta kalmış bir öğrenci olduğum için) haylaz veya tembel olduğumu düşünerek kötü ya da sevgisiz davranırlar mı, diye çok endişeleniyordum. İlk hafta geçip ikinci haftaya girdiğimizde her sınıfın bir sınıf öğretmeni olduğunu öğrendim. Bizim sınıfımızın danışman ya da sınıf öğretmeninin kim olduğunu merak ederken Edebiyat dersine gelen öğretmenimiz sınıfa dönerek bu yıl aramıza bazı arkadaşlar katıldı diyerek beni ve diğer yeni arkadaşlarımızı sınıfa tanıttı. Biz de tek tek kalkarak geldiğimiz okulu ve nereli olduğumuzu söyledik. İlk tanışmamız böyle olmuştu Nurten Bengi Aksoy hocamız ile… Bir sonraki hafta yine edebiyat dersimizden sonra Nurten Hocam beni ders sonunda yanına çağırarak benimle konuşmak istediğini, öğlen arası öğretmenler odasına gelmemi söyledi. Ben de mesele ne hocam, diyebildim sadece. Korkmuştum açıkçası. Tembel bir öğrencisin, sınıfın huzurunu bozma mı diyecekti yoksa? Öğlen arası zamanı çok zor geldi ve sonunda öğretmenler odasına gittim ve hocam beni karşısına alarak bundan böyle bizim sınıfın öğrencilerinden beni “disiplin kurulu üyesi” seçtiğini açıkladı. Çok şaşırmış, düşündüklerimden dolayı bir o kadar utanmış ve onur da duymuştum. Bana dikkat etmem gerekenleri izah etti. Çok kibar ve bir o kadar da yönetici idi.


İnsan hayatında bazı dönüm noktaları vardır. Bunlar insanın ileriki hayatını çok etkiler. Nurten Hocam verdiği o kararla; benim daha düzgün giyinmemi, insanlara daha nazik davranmamı, detaylara özen göstermemi, saygılı davranmamı, sorumluluk almamı, arkadaşlarımla iyi geçinmemi ve seçildiğim görevin hayat içinde ne kadar önemli olduğu sorumluluğunu öğretti. Bugün 45 yaşımda bir yüksek mühendisim. Bunda Nurten hocamın payı bulunduğunu çok iyi biliyorum. Hala onun bana verdiği görevi idrak ederek yaşıyorum. Saygılarımla...


HATİCE ŞENLİK SAĞMALCILAR LİSESİ

Hocam sizi her zaman sevimli güler yüzünüzle anacağım Asla emeğiniz ödenmez. Sağmalcılar lisesi ikinci sınıfta öğrencinizdim. Zor yıllardı Eyüp lisesinden gelmiştim, okula yabancı olmamdan dolayı biraz çekingen biraz da vasat bir öğrenciydim ama siz her zaman pozitif güzel enerjinizle güzel anılar bıraktınız bende. Hiç unutmam okulun son günleriydi mezun olacaktık, komşunun bahçesinden çiçekler toplayıp buket yapıp size getirmiştim. O günde sınıfla Adalar gezimiz vardı. Sizin elinizde çiçek buketi bütün sınıf Adalara gittik eğlendik. Çiçekler bütün gün buketin içinde solmuş kurumuştu ama siz o çiçekleri bir kenara bırakmak yerine evinize götürmüştünüz. Ömrünüz hep güzelliklerle geçsin iyi ki sizi tanıdım iyi ki öğretmenim oldunuz. Saygılar sevgiler...


47 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

תגובות


1/706
bottom of page