top of page
1/2

NASIL BİR ZAMANA DÜŞTÜK BÖYLE

Güncelleme tarihi: 4 Şub



Niyazi UYAR*


Hep derim ya,

“Nasıl bir zamana denk geldik böyle?”


İnsanların çapsızlığı, omurgasızlığı, dönekliği…


Yolda belde, okulda, kahvede, gündelik yaşamda, hemen her yerde insan davranışlarını gözleyerek ulaştım bu neticeye.


“Nasıl bir zamana düştük?” İşte bu veciz sözüme istinaden, söz ve müziği Mahzuni’ye ait Musa Eroğlu’nun seslendirdiği “Öyle bir zamana düştük türküsünü dinlerim, tekrar tekrar...


Hakkaten ya, nasıl bir zamana düştük böyle?


Daha dün Atatürk ve Atatürkçülükten nemalananların savrulup gitmesi- bana güvenilmez, sinsi gelmişti zaten- içimi acıtır. Sonra CHP içinde siyaset yapanlar, bugünlerde yandaş kanallarda CHP’ye, demokrat insanlara saldırmalarının açıklaması, akılsızlığın dışa vurumudur. Bunların yandaş kanallarda sabah akşam CHP’ye ve demokratlara saldırmaları... Oralara çaıkmanın bir bedeli olmadığı gibi, mükafatı var.

İşte ben bu durumu görüyorum, ben bunun bilincindeyim. Ne demişti böylerine dair Aşık Mahzuni Şerif “Zevzek” adlı türküsünde:


Hele bak şu aynaya, yüzün yüze benzer mi?

Ta sabahtan uyumuş, gözün göze benzer mi?

Vay o boyun devrilsin, özün bize benzer mi?


Adam olamadın gitti, zevzek

Beni bilemedin gitti, zevzek

 

Hakkaten ya “nasıl bir zamana düştük böyle?


Ben demokratım diyen biri, kesinlikle emeğin yanındadır, yoksullardan, emekçilerden yanadır, her daim onların haklarını savunur; fakat hakkını savundukları karşı cephede, karşı yamaçlarda onların karşısındadır. Sinan Cemgil öldürüldüğünde babası Adnan Cemgil’in köylülere ne demişti?

 

“Ben varlıklı bir aileden geliyorum. Öğretmenim. Ekonomik durumum oldukça iyi. Oğlumu en iyi şekilde yetiştirdim. En iyi okullarda okuttum. Ülkenin en güzide üniversitesi Odtü’de okuyordu. Hiçbir şeye ihtiyacı yoktu. Ölmese yüksek mühendis çıkacak ve o da varlıklı bir hayat yaşayacaktı. Fakat o sizin iyiliğiniz için öldü. Bunu bilesiniz diye söylüyorum!”

 

 

Köylüler, Sinan Cemgil ve arkadaşlarını ihbar etmişti. Ta o yıllardan beri değişen hiçbir şey olmadığı gibi daha da geri gitmemiz insanı üzüyor.

 

 

Yoksulların, emekçilerin dayandığı, hayata bağlandığı tek nokta kendi ekonomik menfaatleri olacağına, ne yazık ki din oluyor. Aslında kimse onların ne diyanetlerine ne dinlerine bir şey dediği yokken. Dinden maddi menfaat elde eden şarlatanlar, onların ta evlerinin içlerine kadar girip akıllarını başlarından alarak ruhlaştırıyor. Oysa yaptıkları sömürünün, din sömürüsünün dik alasıdır. Tarikat liderlerinin limuzinlere bindiği bir başka İslam ülkesi var mıdır, bilmiyorum. Bu din bezirganları bu ülkenin insanına kendi dillerinde ibadet etmelerini istemiyor. Başka hiçbir İslam ülkesi yoktur ki kendi dilinde ibadet edemesin.

Hakkaten ya “

“Nasıl bir zamana düştük böyle?”

 

1945’lerde toprak reformu diyen, topraksız köylüye toprak diyen CHP içindeki toprak ağaları Adnan Menderes liderliğinde yeni bir parti kurup kendine toprak verecek, iş güç sahibi yapacak olanları sandığa gömüp Demokrat Parti’yi iktidar yapmadı mı? Meclis’te mutlak çoğunluğu ele geçiren Demokrat Parti, güç zehirlenmesiyle baskının, kanunsuzluğun en katmerli örneklerini sergilemedi mi?


Demokrat Parti’nin iktidar olduğu ilk yıllarda ABD’nin Marshall yardımı ile köy çocuklarına süt tozundan süt dağıtılması, köylüye un, şeker, yağ dağıtılması… sefalet içindeki köylüyü, halkı kendine bağlayıp dinsel motifleri yoğun bir şekilde kullanarak, halkı inandırması neticesinde CHP bir daha doğru dürüst iktidar yüzü görmemiştir. 1923 de kurulan genç Cumhuriyetin CHP’nin kuruluş yıllarında yarattığı olağanüstü kalkınma modeli ile dünyada eşi benzeri olmayan bir kalkınma hamlesini hayata geçirmiştir.  Gerek ekonomik alanda gerek sosyal yaşamda çok ciddi devrimler hayata geçirilmiştir. Fakat ne acıdır ki, bugün yirmi birinci yüzyıl Türkiye’sinde mahkeme koridorlarında “şeriat, hilafet,” sloganları atılabilmekte, yurdum insanını birey katarına çıkaran kimsesizlerin kimsesi Cumhuriyetin sahipsiz kalması… hakkaten bu çok acıdır!


Hakkaten ya,

“Nasıl bir zamana denk geldik böyle?”


Avrupa birliği, d e m o k r a s i martavalına inanan, d e m o k r a s i n i n en ilerisinin geleceğine inanıp ölü gözünden yaş bekler gibi demokrasi beklemişlerdi, bu yetmez ama evetçiler. Şimdi size samimiyetle soruyorum, siz gerçekten yaptıklarınızdan pişman değil misiniz, siz hakkaten huzurla aynaya bakabiliyor musunuz?

                                                                                                      Ocak 2024 / Salihli

  



                                                 

Etiketler:

38 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Opmerkingen


1/682
bottom of page