top of page

MİZAH VE DEĞİŞİM

Güncelleme tarihi: 11 Oca 2022


“ İnsanın özgürleşmesinin başlangıcı otoriteye gülme

ve onunla alay etme yeteneğidir”.

Chritopher Hitchens


Mizahın Kökeni

Mizah, tarihin derinliklerinden itibaren insanların eğlenmek, gülmek, hoşça vakit geçirmek, alay etmek, komikçe eleştirme yoluyla güce karşı durmak, bastırılmışlıkları dışa vurmak, dayanılmazı hafifletmek, dayanışmak ve sosyalleşmek için sözlü, yazılı, jest ve mimik gibi vücut hareketleriyle yapılan sıradan ya da sanatsal kaygıyla dışa vurulan ifadelerdir. Mizahın beslendiği koşullar yani malzemesi ise yaşantılardan elde edilenlerdir. Koşulların özelliğine göre mizahın içeriği ve malzemeleri de değişkenlik gösteriyor. Antik çağlarda doğa ile beraber olunduğu dönemlerde av, hasat ya da mevsim dönüşümlerinde yapılan ritüellerden itibaren mizahın izini sürebiliyoruz. Mizah günümüzde salt gülüp eğlenme amacı ile yapılıyormuş sığ görüşüne elbette ki sığmaz. Olaylar, olgular, yaşanmışlıklar, yaşanacaklar, hayaller ve erekler, vb. için başvurulan tüm alaycılık, ironi, yergi, gelenekseli değersizleştirme amaçlı yapılan sıra dışı tüm edimlerimiz ve tepkilerimiz de mizahın tanımı içerisinde olabiliyor.”

Günümüzdeki anlamıyla mizah Rönesans hareketiyle belirmiştir. Günlük hayata uymayan mantık, Rönesans için zengin bir mizahın oluşumuna yol açmıştır. Kilise ve papazlara karşı çok zengin bir mizah anlayışı gelişmeye başlamıştır. Sosyal, ekonomik ve politik yönden çökmüş ve mantık yapısı günlük yaşantıya uymayan Ortaçağ, mizahın geliştiği dönemdir. Bu devirde, mizah belirli kitleleri hedef almaya başlamıştır. Mizahçı, soylularla sosyal değerler için savaşırken arkasına halkın desteğini almaktadır. Moliere ve Cervantes’in eserleri o dönem için bulunmaz bir ortam yaratmaktadır. Hoşgörü çatısı altında politik ve ekonomik mücadeleler de mizahla verilmektedir.” (Öngören, 1998:20-22) “Eğlencenin harekete geçirici yönünü, hem topluluk hem de kişi üstünde aynı etkiyi yaratabilmesinde aramalı.


Toplulukla kişi arasındaki sürekli çatışmaların bittiği, bir uyum içine girdiği an, sınırsız neşenin, özgürlüğün ve bağımsızlığın ortaya çıktığı görülür. Mizahın eğlence ile bu kök ilişkisi yönünden, mizahla gülmeyi birbirine karıştırır olmuşuz. Gülme deyince mizah anlıyoruz, mizah deyince gülme başlıyor. Gülme, mizahın yalnızca alkışı yerinde. Her gülme mizahı ilgilendirmediği gibi, her mizah ürünü de güldürmüyor. Gülme, siniri, çeşitli hastalıkları da işaret edebiliyor. Gülmenin sağlığını eğlence belirleyebiliyor. En önemlisi de gülme psikolojik bir görünüşün mizah konusunda hiçbir bilgi getirmeyişi. Eğlence ise, bol ürün gibi, kişi-toplum çatışmasını ortadan kaldırmak gibi kök kavramlardan mizahı açıklamaya ve çağına göre biçim vermeye başlıyor. Eğlence, mizaha her konuyu, her sorunu çekinmeden ortaya koyma mirasını bağışlamış gibidir.” 40-( Öngören, 1998:15-16) Yaşadığımız sürece hep bir döngüsel alan içinde varoluşumuzun sıkıntıları, uğraşıları huzuru ya da huzursuzluğu içinde oluruz. Tüm yaşamsal edimlerimiz bizi katlanabileceğimiz bir konuma taşıma yükü ile dopdoludur. Yaşamda karşılaştığımız tüm gerçekleri doğru algılayarak tecrübelerimize dâhil edebildiğimiz ölçüde yaşam ile ölüm döngüsü arasında iyimserliğimizin gücü artabiliyor. Aksi durumda, yaşamda var olan ve doğal olan dual sistemi yani her şeyin zıttı ile var olduğu gerçeğini bilmezden, görmezden gelme hali yıkıntılar içinde gezdiriyor.


Ölümle yaşam ikiliği arasında bizi eğlendirerek güçlendirip yaşam ile bağlarımızı doyumlu hale getirecek olanların içinde belki de en önemlilerinden biri mizahın da içinde olduğu sanat ve tekil olarak sanatsal yaratı kaygılarımızdır. Sanatı da uzun ömürlü kılan en önemli türü bence mizahtır. “ Mizah; kötü güçler ile iyi güçleri, gerçek hayatta olduğu gibi tasarlar, ancak sonuçları bakımından olmadık sonuçlara varabilir. Ne de olsa kötünün sembolü olarak yılanın öldürülüşü bir eğlence, toplumsal kurtuluşun simgesidir. Ancak yılanın öldürülüş biçimi (yılana şarap içirilerek şişmesi ve geldiği deliğe sığamaması) mizahi bir yaratışı ifade eder. … Kötü ile iyinin iç içeliği, Dionysos ayinlerinde daha seçik ve daha yoğun formlar içinde görülür. Kötü güçlerin korkulur yanları kalmayınca, ortaya çıkan mizah toplumda kütü ve yasak bilinen her konuyu özgürce işlemek, ortaya koymak gibi hoşgörü ile karşılanır olmuştur. Kötüden korkulmadığı zaman o da eğlenceye çağrılabilir ve şeytanla kol kola dans edilebilir. Dionysos şenliklerinde olduğu gibi, kötünün bizi götürebildiği bütün durumlardan artık korkulmuyorsa, sarhoşluğun bize yaptıracağı her şeyi, sınırsız istekleri geniş bir hoşgörü ile karşılıyoruz demektir.


Yeryüzünde kötünün gerçekten öldüğünü ispatlamak için, kötü bilinen her şey denenmeli, bir diğer anlamı ile, hiçbir şey kötü sayılmamalıdır. … Bizi günlük yaşantımızdan, eğlencenin bağsız ve özgür havasına mizahın yaratıcı motifleri adım adım götürecektir. … Üretimin aile birimine indirgendiği Eski Yunan’da şölenler aile çapında gerçekleştirilir olmuştur. …Aile çapına indirgenen iyi-kötü çatışması, toplumda rejim konusunu ön plana çıkarmıştır. Bu nedenle Eski Yunan’da mizah ve özellikle komedi soylular rejimi, cumhuriyet demokrasi, monarşi, oligarşi, Eflatun’un Devlet’i gibi rejim tartışmalarının çevresinde boy atmıştır. Üretimin aile birimine indirgenmesi ile soyut ve evrensel bir sembol olan kötü bu dönemde artık somuttur, hatta kişileşmiştir.


Aristofanes’te Hititlerin kötü yılanı artık, belirli bir insandır ve yöneticidir. Mizahın kötü yöneticiler ile uğraşması, görüldüğü gibi onun varlığı kadar eski ve kök bir ilişkidir…. Ortaçağ döneminde mizahın güdümlü ve izne bağlı kullanılışı bütün kesinliği ile ortaya çıkmış, bir bakıma kurumsallaşmıştır. Orta çağı belirleyen tek tanrılı dinler bazı konuları bütünü ile yasaklamış, mizah istenildiği zaman istenildiği yerde kullanmak üzere kapalı şişeler içinde tutulmak istenmiştir…. Günümüzdeki anlamı ile mizahı, Ortaçağ doğmasına karşı, bir uyanışı, yeniden dirilişi ifade eden Rönesans hareketi belirlemiştir. Bu dönemde mizah en büyük mücadelesini mantık ile yürütmüş sayılır. Aristo mantığının, Eski Yunan’dan çok Ortaçağ’da yaygın bir egemenlik kazandığı doğrudur…. Özellikle Rönesans’ı hazırlayan iç gelişme olarak, doğmaların karşısındaki özgür düşünce eğilimi, mizahtan olabildiğine yararlanmış; yerine göre savaşını bütünüyle mizah ürünleriyle vermiştir. Bu savaş sırasında temel mizah eserlerinin de ortaya çıktığını görüyoruz. Kilise ve papazlara karşı çok zengin bir mizah salgını, halk arasında abu dönemde belirecektir. Gargamtua,Deliliğe Methiye, Don Kişot, Molire’in eserleri, Voltaire’nin sözlüğü ve daha birçok eser, uzun bir devre içinde oluşan ve çağımızda iyice belirginleşen bir mizahın temel niteliklerini haber vermiştir…. Nitekim gücünü Tanrı’dan aldığını söyleyen mutlakıyet düzenleri yıkılıp, yerine Meşrutiyet ve Cumhuriyet idareleri kurulduktan sonra mizah, toplumda büyük bir silah olmasını bildi.” (Öngören, 1998:17-21)


Mizahın Türleri ve Toplumsallığı

Mizah, antik çağlardan bu yana toplumsal koşulların özelliğine göre çeşitlenerek günümüze gelmiştir. Toplu eğlencelerden sanatsal bir alana doğru yolculuğunda birçok tarihsel dönemde, dönemin koşullarına göre işlevini etkili bir şekilde göstermiştir. Mizahın alt yapısını oluşturan öğeler Öngören’e göre “Mantık, görüntü ve toplumsal ilişki” gibi rasyonel ve reel öğelerden oluşmaktadır. “Nitekim mizah yüklü önermelerin pek özel bir biçimde gerçekleştirilmiş, önerme ve tasımlardan başka bir şey olmadığını görüyoruz. ‘İpe çamaşır serilir’ önermesi doğru bir önermedir. Ancak hiçbir mizahla yüklü değildir. … Oysa ‘İpe un serilir’ önermesi mizahi bir yük taşımaktadır…. Kuru bir mantık buna yanlış bir önerme diyecektir. Ancak yaşanılan hayat içinde bu cümlenin taşıdığı doğruluk payı hemen ilgimizi çeker. …. Kısaca bu cümlenin taşıdığı öz ve kuruluş yapısı olarak, doğru ya da yanlış değerlendirmelerini aşan, mizahi bir önerme karşısında olduğumuzu belli eder. … Bir önermeden, önerme grubuna dönüşüm de mizahı sağlayabilmektedir. … Bir tasım da alt alta üç önerme söz konusudur: Bütün insanlar güler. Ahmet de bir insandır. Ahmet de güler.” Gibi. Bu durumda tip olarak, mizah yükü, ya üç önermede birden ya iki önermede ya da yalnızca tek önermede bulunabilir. Son şık olarak da, üç önermenin de mizah yükü bakımından boş olduğu halde, bu üç önermenin bir araya getirilmesi, doğrudan mizahı sağlayabilmektedir. .... Tasımların mizahta en çok kullanılma alanı, fıkralar oluyor. … Fıkralarda çoğunlukla mizah yükü son önermede saklıdır. … Düşünen hindi fıkrasında bir önerme mizah yüklüdür:”- Bu drenin hiçbir yanı geçit vermez.”, “-Peki sen nasıl geçtin?”, “-Ben bu kıyıda doğdum.” Fıkrasında hiçbir önerme tek başına mizah yüklü olmadığı halde bir araya gelişleri, mizahı sağlar.” (Öngören, 1998: 24-25)


Komedi, fıkra, masal, şiir, resim, karikatür, piyes, tiyatro, heykel gibi sanat türlerinde mizaha da sıklıkla başvurulur. Mizah türleri, konu üzerinde çalışma yapan kişilerce farklı sayılarla tanımlana gelmiştir. Örneğin Ferit Öngören, mizah türlerini: “Fıkra, mizahi hikâye, mizahi şiir, karikatür, kukla ve komedi olarak” özetlemektedir.

“Burns 1998 yılına ait “mizahın türleri” adlı çalışmasıyla, 30’dan fazla mizah çeşidini, 6’ya indirmiştir. Bunlar;

Sözcük Oyunu: Mizah, bazı kelimelerin iki anlamıyla kullanılarak oluşturulur.

Etnik Mizah: Mizah, farklı kişilerden oluşan farklı kültürlerden de yararlanmaktadır.

Basmakalıp Sözler: Mizah, belirli gruplar ve insan tipleri hakkında abartılı toplumsal kavramlarını kullanmaktadır. Mizah çeşitleri içinde aynı cümleler, benzer kişiler yer alır.

Ticaret Hayatı: Mizah, çeşitli meslek gruplarına ve iş hayatına ilişkin konulara da girmektedir.

Aşağılama ya da Şiddet içerikli: Mizah insan ve hayvan kusur veya

Cinsel içerikli: Mizah, doğrudan veya dolaylı olarak cinsel içerikli konulara zayıflıklarını küçümser ve bunu kendi içinde kullanır. (Öngören 1998: 15).

Bu türlere gösterilen ilgi, mizah öğelerinin değişik şekillerde kullanılmasından kaynaklanmaktadır Fıkra, hikâye ve şiir, söze dayalı türler olduğu halde, karikatürde görüntü, birinci sıradadır. Yazısız karikatürde ise söz ortadan kalkarak, görüntüye mizah yüklenir. Mizah öğelerinin, birbirlerinden biçimlerde bir araya getirilmesi, yeni bir olayın ortaya çıkmasına neden olur. Sinemanın ortaya çıkması, bir anlamda hareket eden karikatürlerin, yani çizgi filmin doğmasını sağlamıştır. Mizah türlerinin gelişmesine etkide bulunan bir diğer etken eğlence ve hoşgörüdür. İlk mizah gösterilerinden itibaren hoşgörü ve eğlenme, komediye aktarılmıştır. Bu bilgilerin eşliğinde mizahı 3 grupta toplamak mümkündür. Bunları aşağıdaki şekilde sıralayabiliriz:


Popüler Mizah

Pop kavramı, Latincede “Populos” kelimesinden türemektedir. (http://tr.wikipedia.org/wiki,2010). Popüler, genel anlamda, bir olay, konu, nesnenin insanların ilgilenmesine bağlı olarak artan bir kavramdır. 20. yüzyıldan sonra özellikle toplumsal modernleşme ile yayılan ve kavram olarak kültürel gelişmeleri ve gündem oluşturan olayları kapsamaktadır. Mizahın popülerliği de bu bilgiler ışığında gelişebilmektedir örnek olarak da çeşitli süreçlerde ilgilenilen ya da gündem oluşturmuş ve bir şekilde büyük gruplara hitap eden toplumsal olaylar sıralanabilmektedir. Mesela ekonomik bozuklukların olduğu dönemlerde enflasyon canavarı gibi bir karakterin oluşturulması ve farklı toplumlarda www.turkish-media.com/forum/topic/153455-komik-resimler

Daha başka aynı karakterin farklı versiyonlarının çizilmesi gösterilebilir. Adından da anlaşılacağı gibi popüler mizah dönemsel olarak geçici etki yaratıp, çabucak konu değiştirerek görünürlüğünü kontrol altına alır. Politik ya da ekonomik koşullara sürekli olmayan bir tepkiselliği dışa vurup rahatlatan bir içerik etrafında, şiparişe uygun bir algı yaratma işlevindedir.


Siyasi Mizah

Siyasi mizah, mizahın önemli bir parçasıdır. Genelde politikacılar tarafından yasaklı ve engel olunan şeyleri yıkarcasına muhalif bir tavırla rejime ve rejimin söylediklerine karşı çıkar. Antik çağlardan bu yana varlığını gösteren siyasi mizah, efendilere, soylulara, krallara, din adamlarına karşı karşı şiddetin alay ve gülmece

Aracılığı ile yapılan türüdür diyebiliriz. Tarihsel olarak, Atina demokrasisini eleştiren teatral gösterilere ve mizah içeren şiirlere rastlanmaktadır” (Henderson, J. ,1993: )

Siyasi konuları amaç edinen çizgi ve yazılı mizah, 18. yüzyılda çoğalmış Lüterciliğin ortaya çıkışı ve İngiltere’de Hannover Hanedanıyla Jakobitler arasında meydana gelen olayları anlatan çizgiler önemli siyasi karikatürler arasında sayılmaktadır. Aynı çağda yaşamış İngiliz ressamı William Hogarth'da eserlerinde bu özelliğe çok yer vermiştir. Bazen acımasız da olabilen çalışmalarının çoğu dönemin politikası ve değerleriyle dalga geçen eleştirilerdir. Bu tarz çizimlere genelde onun adından gelen Hogarthçı ya da Hogarth tarzı denmektedir. Siyasi mizah, politik yön ayırt etmeksizin, genellikle siyasi gündemin etkisiyle kendine malzeme bulmuş ya da, çoğu zaman eğlence amacı sağlamak yeterli olmuştur. Tabiatıyla çok nadiren kendisini yapıcı görünümünde sunar; çoğu zaman muhalefet ya da protestonun bir parçası gibi kullanılmış, ama daha çok sorunun ta kendisi olmuştur.


Kara Mizah

18. yy. sonlarına doğru Fransa’da ortaya çıkan edebiyatta farklı bir mizah türünden söz etmek olasıdır. Yeniçağın getirdiği tüm karamsar ve umutsuz tablonun yarattığı bu yeni mizah türü "kara mizah" diye adlandırılmıştır. “Sanayileşme temposu, teknolojik gelişme, zenginliklerin paylaşılması yolunda gitgide gerginleşen uluslararası gelişmeler, başta büyük kentlerde yaşayanları olmak üzere Avrupalı yazar, sanatçıyı, düşünce adamını derinden yaralamıştır. Birbirini izleyen savaşları, uç boyutlarına varan sömürgeciliği, mantar gibi yerden biten fabrikalarda köle koşullarında çalıştırılan çocukları ve kadınları büyük aktoral sarsıntılar kuşatmıştır” (Batur, 1987: 27 ). Bu şartlar altında gelişen kara mizahın nükteden ve mizahtan ayrılan yanı çok daha sert ve vurucu bir dile sahip olmasıdır. Kara mizahı hiciv ve yergiden ayırmak zordur ancak kara mizahtaki yergi çok daha acımasızdır. Enis Batur'a göre “ …vatoz gibi çarpıp geçer kara mizah deyişleri, ama değdikleri yerde durmadan hatırlanan bir acı kalır.” Kara mizahın ayırt edici bir özelliği de, hatırlanan bir acı kalır.” Kara mizahın ayırt edici bir özelliği de, tohumunda görülen koyu umutsuzluktur. Geçmişe de geleceğe de inanmaz kara mizahçı. Bu umutsuzluk dozajı, onu inanç olgusundan sebeplenen bütün değerleri acımasız kılarak sorgulamaya, dahası yerle bir etmeye yöneltir.” (Yardımcı, 2010:11-14)


Mizahın Psikolojik Etkileri

Sağlıklı olmak beden sağlığı ile zihin sağlığının birlikteliği ile mümkündür. Mevcut politik ve ekonomik koşullarda sistem, insanı kendi ihtiyaçlarının bir aracı haline getirmenin yolunu insanı zihnen kuşatmak, teslim almak ve istediği gibi maniple etmek için çok gelişmiş araçlar kullanmaktadır. İnsanın bu koşullarda kendisi kalabilmek için dayanabilme yeteneğini geliştirmesi elzem bir durumdur. Bu anlamda mizah, özellikle siyasal mizah çok etkili bir savunma aracı olarak devriye girmektedir. “ Mizahın insan vücuduna etkilerini anlamak için öncelikle gülmenin ne olduğunun anlaşılması gerekmektedir. Gülme, nefes borusunun açılmasıyla ve ses tellerinin titremesiyle oluşan ritmik ve kasılmalı bir vücut hareketidir; esleyişle kasılmalı hareketler ve anlamsız seslendirmeler bütünüdür. Bu hareketin vücut sistemleri üzerinde olumlu etkileri vardır. Mizah ve biyoloji arasındaki bağlantı olumludur. Belirli şartlar altında mizah, iyileştirici rol oynamaktadır. Özellikle, sinir sistemi, kas sistemi, solunum sistemi, bağışıklık sistemi üzerinde çalışmalar yapılmıştır. Gülmeyle beraber kan akısı hızlanır, kandaki oksijen oranı artar, akciğerler, diyafram ve yüz kasları hareket eder ve doğal bir ağrı kesici görevini üstlenir. İlave olarak, endorfin salgısının artmasıyla acı azalır ve memnuniyet duygusu artar.


Tansiyon, şakanın ilk safhalarında oluşur ve gülmeyle beraber düşer. Gülme başladığı zaman endokrin sistemi uyarılır ve kandaki endorfin üretimi artar. Bu zaman sürecinde çeşitli hormonlar salgılanır ve bu hormonlardan bazılarının ağrı kesici etkisi vardır. Gülmenin gelmesiyle kişide bir rahatlama başlar. Beynin duygu ve yaratıcılığı kontrol eden sağ yarım küresi aktifleşir. Vücut ısısı ve acı algısı düşer, hormon üretimi başlar, bağışıklık sistemi aktif hale gelir. Mizah, sağlıklıdır ve vücut için yararlıdır. Yapılan çalışmalarda, vücudunda %80’in üstünde yanık bulunanlarda, yeterli dozda ilaçla beraber mizaha maruz kaldığında kişide, çok büyük ölçüde iyileşme görüldüğü kaydedilmiştir (Williams, 2001:21). Williams’ın da işaret ettiği gibi, mizah sadece iyi değil tedavi edicidir de.


Mizahın Değiştirme Gücü

İnsanın aklını ve ellerini kullanarak yaptığı ilk ilkel araç gereçlerle birlikte yaratıcı üretimi yani sanatsal faaliyeti başlamış oldu. Daha iyi yaşamak için insanoğlu daima düşünsel alanının zenginliği sayesinde hep bir buluş, ediş kaygısı taşımıştır. Sanatın ortaya çıkışı ve gelişim seyrine baktığımızda ilk dikkat çeken şey yasaklanmış olan etrafında dolaşmasıdır. Dinin insanlar ve toplumlar üzerinde tahakküm kurduğu dönemlerden itibaren sanat dolaylı olarak bir başkaldırı görevi görmüştür. İnsan suretinin resmedilmesinin Tevrat ve Kur-an tarafından yasaklandığı dönemlerden itibaren resimler, heykeller yapılmıştır. Dini ve otoritesini alaya alan, masallar, şarkılar, dilden dile dolaşmıştır.

Dinin de sistemin bir aracı haline geldiği kapitalizm koşullarında sanatın her türünde olduğu gibi mizahta da politikleşme en üst aşamaya gelmiştir. İnsanı tüm benliği, çalıştığı, yaşadığı, kendini gerçekleştirmek istediği tüm mekânları ve ilişkileriyle beraber metalaştıran kapitalizm insanla savaş durumdadır. Kapitalizm sadece insana karşı değil doğaya da aynı savaşı açmıştır. Kendi varlığı, mutluluğu ve sonsuzluğunu kendi dışındaki her şeyi yıkarak, sömürerek ve dönüştürerek sürdürmek isteyen kapitalizm tüm bu alanlardan da karşı duruşun oluşmasına gerekçe olmuştur. Etki-tepki yasası sosyal alanda da tanımına uygun pratikleri en yıkıcı biçimiyle göstermektedir. Toplumu baskı altına alan her türden faşizan otorite en büyük yıkımı mizah aracılığıyla da yaşamaktadır.

İnsana yönelik tüm saldırı araçlarını alaya alan ve güldüren mizah, günümüzde en etkili savunma silahı olmuştur. Mizahın yıkıcılığının yanında, koşulların özelliğine göre yapıcılığı, anı ve koşulları normalleştirme, dengeleme özellikleri de vardır.

Etiketler:

76 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


1/683
bottom of page