top of page

"Meşeler Gövermiş"

Güncelleme tarihi: 5 May 2021

ya da Bir YURDUM HİKAYESİ


Meşeler Gövermiş Varsın Göversin, Söyleyin Huysuza Durmasın Gelsin. Varmasın Kötüye Asılsın Ölsün, Kötü Adam Yar Ömrünü Yok Eder. Ben Bilemedim Yaylaların Yolunu, Saçın Uzun Bağlasınlar Kolumu. Eğer Anan Seni Bana Vermezse, Yemin Ettim Keseceğim Yolunu. Karaser Deresi Bükülür Gider, Zülüfler Gerdana Dökülür Gider. Bir Yiğit De Sevdiğini Almazsa, O Yiğidin Ömrü Sökülüp Gider.


Duydunuz mu hiç bu halk ezgisini?

Bir Kızılcahamam türküsü. Nerden bileceksiniz, naftalinli sandıklardan çıkmış, çok eskilerden, ta radyo zamanlarından kalmış gibi …

Öyle de zaten. Anıların ayaklanması için küçük bir çıngı yetiyor.

Benim rahmetli baba dedem, yani Ali dedem ayakkabıları tamir ederken, ya da atların, eşeklerin nalını çakarken veya bir yerden bir yere ki, genelde eşek sırtında giderken, bunun gibi türküleri dilinden hiç düşürmezdi...

Hatırımdan çıkmadığına göre en çok bunu sevmişim.


maviADA bir yazarla ilgili söyleşi yapmamı önerince internetten kitaplarını aradım. Nail UYAR'ın sekiz kitabının adını buldum.


Son Yürüyüş (öykü), Mayıs 1999, kendi yayını

Yazmak Bir Sevdadır (anı-acı), Aralık 2000, Tam Yayınları

Suya Düşen Umutlar (anı-acı), Kasım 2007, Birnumara Yayınları

Gonca Bir Güldü (öykü), Mayıs 2010, Lider Yayınları

Gözlerim Yolda (öykü), Haziran 2013, Kora Yayın

Silahların Gölgesinde AŞK (öykü), Nisan 2016, Kora Yayın

Gonca Bir Güldü (öykü), Nisan 2018, Kora Yayın

Meşeler Göverince (öykü), Nisan 2020, Kora Yayın


Geçtiğimiz Nisan ayında çıkan Meşeler Göverince’yi görünce aklıma o güzel ezgi ve dedem geldi. Nereden nereye!

Kitabı henüz okuyamadım. Bu türküyle bir ilintisi, andıran bir tarafı var mı bilinmez ama yine de anımsatması güzel.

Kitap elime geçerse ilk fırsatta okuyacağım ve size de anlatacağım. Geçerse dedim ya, asıl hikaye orda işte.

Görünen o kitabın benim elime geçmesi de tek başına bir öykü olacak. Hem de ülkemde insan ve iş manzaralarını anlatan bir öykü.


Beni de Nail Uyar’ı da ''vay benim ülkemin halleri hiç değişmez mi?'' diyecek ruh haline getirdi desek yeri. Ama hakkını da teslim etmeli, büyük bir dirençle işin peşini kovaladı yazarımız.


Nail Uyar, önce kitabını tarafımdan teslim almam için Karşıyaka çarsısında bulunan bir kitapçıya bırakmayı düşündü, sonra Corona illetinin tekrar artarak patlak vermesi üzerine bırakamadı. Araç ile on, bilemediniz on beş dakikalık bir mesafede de olsa yollara düşmeden, hem karşısındakini hem kendini tehlikeye atmadan kitapları da bana ulaştırmak istemişti.


Her mantıklı insanın yapacağı gibi en yakındaki kargo firmasını aramış ve kitapları teslim etmişti. Fakat ne hikmetse kitaplar söz verildiği tarihi bir kaç gün geçmesine rağmen bana bir türlü ulaşmıyor, ulaşmadığı gibi her iki tarafı da iyice şaşırtan kargonuz teslim edildi mesajı gönderiyorlardı. Oysa ortada ne gelen vardı ne giden. Doğal olarak bu durumu çözmek üzere alıcı olarak gittim firmaya. Kapanmasına az bir zaman vardı ve kapının önünde gençten bir delikanlı bir yığın kargo kutularıyla haşır neşir çalışıyordu. Onu geçtim, içeriye gönderi numaramı ve adımı vererek yılan hikâyesine dönen kargoyu teslim alma umuduyla gönderinin akıbetini sordum.


Yirmili yaşların sonlarında yetkili bir hanım aldı bilgilerimi. Sonrasında arandılar, sağa sola bakındılar, derken dışarıdaki genç delikanlı geldi ve kargomun kapının önündeki kargo yığınlarının arasında olduğunu söyledi. Alıp vermek yerine ummadığım bir teklif yaptı. Ben beklemeyecektim, o da kargomu aramakla vakit kaybetmek yerine işini yapacak, dükkanı kapattıktan sonra bizim sokağa yakın bir sokakta yaşadığı için, getirip bana teslim edecekti. Aklın yolu bir, yorgunu yokuşa vurmamak gerek. Hay yapmaz olaydım, diyeceğimi bilmeden bir gaflete düştüm ve yaptım; yorgunu yokuşa vurmadan bir iki alışverişimi hallettim ve döndüm eve geldim. Fakat olur mu oluyor; ne gelen oldu, ne giden.


Tabii ertesi gün Nail Bey'e durumu iletince hem çok üzüldü, hem de öfkelendi. Öyle ya iletilmemiş bir kargo için iletildi mesajı yollamak, iki güne ulaştırılacağı vaadi ile parası peşin teslim alınan kitapların, burnunun ucundaki bir ilçede yaşayan alıcısına ulaşmaması akla yakın durmuyordu. Defalarca kargoyu teslim ettiği büroya gidip gelmesine, ateş püskürmesine, rağmen konu bir sonuca ulaşmayacaktı ne yazık ki...


Bekliyorum, mutlaka gelecek ve okuyacağım.


Sonrasında ise yazarımız Nail UYAR ile harika bir söyleşi yapıp karşınıza çıkaracağım. Belki başlangıç biraz tatsız oldu ama baksanıza şimdiden heyecanlı bir maceraya döndü bile.


Biliyorum memleketimde yaşamak zor; olsun, siz inadına yaşayın, hem de çok....

327 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


1/684
bottom of page