top of page

Memur Çocuğu

Güncelleme tarihi: 6 Oca 2022


Merak, öğrenmekten doğar. Öğrenmek, bilgilenmek için kötü değil. Yalnız kimi büyüklerin bir sorusu, merak konusunu aşmış, ayrımcılık parçalamaya yönelikmiş gibi gelir. Parçayı bütünleştirmek yerine parçalamak, fizik kurallarını hiçe sayaraktan “Memleket Nere?”


Benim için yanıt bir çırpıda, pat diye verilecek gibi değil. Düşünmekle birlik karar vermemi gerektirir. Annemin mi, yok o olmaz toplumsal kabullenişe göre babamın. Zaten medeni yasaya göre babam. Ya da doğduğum yeri mi söylesem. Oranın ne annem ne babam ne de dedemle ilgisi var Bir an dedemden kalma kütüğümüzün olduğu benimse hiç görmediğim yer aklıma gelir: Otu çek köküne. Tamam, canım onu söylemek gerekir. Bu seferde doğduğum, çocukluğumun geçtiği, büyüdüğüm, delikanlı olduğum yere haksızlık yapmış gibi olurum. İçim acır. Çünkü hepsi benim memleketim. Bütünün parçaları. Birini diğerinden ayırt edemem ki. Sonunda “Türkiyeliyim,” demeye başlayıncaya kadar kafam çok karıştı çok. Acaba “Dünyalıyım,” deseydim daha mı doğru olurdu?


Doğa yasası, bütün parçalardan olur. Cisimler atomlardan. Atom elektron proton… Bir bütünün parçası olmak, kendini her parçasından saymanın kötü yanı olmaz. Birlikten doğan da kuvvettir. Bütünü parçalamağa yönelik sorudan hiç ama hiç hoşlanmadım ama aldı mı beni bir düşünce. Gerçekten ben nereliyim?


Çünkü ben bir memur çocuğuyum. Babamın peşinde vatan, bayrağın dalgalandığı yer tanımına uyaraktan ha bire gezdik. Bir uçtan bir uca. Arada merkeze yakın konduğumuz kuzey güney doğrultuda hareketlenmemiz de elbet oldu.


Doğduğum yer başka, yürüdüğüm başka. İlk nerede konuştuğumu o hiçbir şeyi unutmaz annem bile düşünmeden bulamaz. O da “acaba sen miydin, yoksa oradaki iki yaş büyüğün ablan mıydı? Yok, ikinizde değil Cemil. Kırk gün gezdirip de düşürmeğe kıyamadığım göbeğimi börtü böcek yemedi ve okul yıkılmadıysa Hakkâri Lisesinin sol böğründe temele yakın taştan kovuğun içinde oluşunu unutmaz. Adımdaki “Doğu” doğduğum yerin genellemesinden. Şemsi Belli'nin “Anayasa” şiirini Yüksekovalı Nezir gibi okurum.


“Gara dağda, gar altında ufağ ufağ mezerler

Yeddi ceset hetim hetim. Zap Suyunda yüzerler

Hökümata arz eylesem azarlar. Ben ketimo. Ben yetimo..“


Okurken içimde bir yerler farklı acır. Yalnız çıkaracağım “g” ne İstanbulluya ne de Konyalınınkine benzer. Genizden öyle getiririm ki duyanın bamteli tir tir titrer.


Yomra'da can arkadaşlarım Temel, Tursun Fadime olur da nasıl atma türkü bilmem.


“Ağacın tepesini,

Telle tutturacağım.

O paçi boğazıni;

Beşili dolduracağım.


Baktim karlı dağlara,

Daldı gözlerim daldı.

Su verin kova;

Ateş bacayı sardı.”


Müziğini duymaya göreyim, beni kimseler zapt edemez. Özü insan sevgisi olan garzane, üçayak, ağır güvenk delloyu Tatvanlı Maşallah olur oynarım.


Tokat‟ta omlete mucurum, cimriye pıhıl, merdivene badal, hamam havlusuna suluh dendiğini söylesem yalan olmaz. Babam ilk müdürlüğü sırasında oradaydık. Adresimizi unuttuğumu kim söylerse yalan söyler? Meydan Mahallesinde. 1275 Yılında Selçuklulardan Pervane Bey tarafından yaptırılmış - bizim orada olduğumuz süreçte müze olan -Darüşşifa'nın bulunduğu sokakta. Cemil, kitabesini okuduğumda Annem tıpkı oralı gibi: “Ana kız gongu, bu çocuğun elması kızarmış. Vallahi okumayı sökmüş.”diye ne çok sevinmişti.


Bildiğim atasözleri Muğla'dan. “Yaz yağmuru yalancı, güz yağmuru dilenci.” “Su alırken çaydan, kız alırken soydan al.” “Karıların dolaşığı, sabaha kalır bulaşığı.”


Orhan Veli'den gibi karpuz kabuğuna Gülcemel resmi çizemeyişim İstanbul Türkçesiyle konuşmamı engellemez. Ama ileneceğim zaman Uşak ağzını babamın malı gibi kullanırım. “Naha ayıbını gara topraklar örtsün. Naha ciğerinin bağına pelit közü insin.” “Naha bi gızın köçek bi kızın çiçek olsun.” “Olmalara gomalara erme gara cavur.”Çünkü liseyi orada okudum. Başımda kavak yellerinin en azgını orada esti. Sınıfın paylaşamadığı Nur tenli Nurten… Ne zaman Onu anımsasam çektiğim ah‟tan karşıki dağlar yıkılırdı.


Hele toplantılarda Ürgüplü komşumuz carı Haçça teyze gibi konuşmaya başlayayım. Konuştuklarımın yarısını anlamazlar. Ama ortalık kahkahadan yıkılır. “Abari görüyonuz mu, ıccık tandır başında cuğup gitmişim gızz. Bizim aşkarsız Mömet‟i biçikle çebişi tallada otlattığını sanıyordum. Meğersen sokan ayyar bebe beliğinle ferfene oynamağa kalkışmış. Mömed‟in cıdırına basılmaz. Vıttırı vızıh corudsa iyi. Beter çemkirir. Dolaz istiyom, bilik istiyom diye tutturur. Iccık dur hele şu gamgaları toplayım derim...”


Memleket dil demektir. Kültür, folklor, şarkı, türkü atasözü, ağıt, kayabaşı, deme, alkış, kargış, mani, bilmece demektir. Bu ortak kültürü en çok memur çocukları alır. Ülke bütünlüğünü soru yoluyla bile parçalanmasına karşı bir memur çocuğu olaraktan onu için Cahit Sıtkı Tarancı‟nın “BİR MEMLEKET İSTERİM” Şiirinde olandan isterim.


“Ne zengin fakir ne sen ben farkı olsun;

Kış günü herkesin evi barkı olsun.

Memleket isterim

Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;

Olursa bir şikâyet ölümden olsun.”.


maviADA Dergisi GÜZ 2013:

maviADA 2013 Sanat Ödülleri – DENEME Birincisi


Etiketler:

14 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


1/683
bottom of page