top of page
1/2

MAYIS, BAŞKA BİR AY

Güncelleme tarihi: 13 May

 Yusuf AKSOY

*

Mayıs ayı, Dünya'nın Güneş etrafındaki yörüngesinde bir yıl süren dolanmasının on iki de biri değildir.  Doğanın döngüsel yenilenmesinden dolayı yeniden dipdiri ayağa kalktığı bir ay da değildir sadece. Bunlarla birlikte ülkemiz ve dünya genelindeki toplumsal tarih açısından en büyük isyan, ölümler ve zaferlerin de adıdır Mayıs. Yakın dünya tarihi açısından baktığımızda seksen milyondan fazla insanın ölümüne sebep olan ve ipleri sermayenin elinde olan Hitler Faşizmi 8 Mayıs 1945 tarihinde Sovyetler Birliğine yenilmiştir. Bu büyük zafer başta Avrupa halkları olmak üzere tüm dünya halklarının kölelik ve ölümlerden kurtuluşu olmuştur.

Özgürlükçü öğrenci hareketi olarak başlayıp daha sonra işçi kesiminin de desteğini alarak büyük fabrika işgallerine, direnişlere ve genel grevlere yol açan 68 Hareketi de Mayıs 1968 de başlamıştır. Beslendiği bir geçmişi olan ancak aynı zamanda 68 Gençlik Hareketinden de etkilenerek büyüyen Türkiye Devrimci Gençlik Hareketi liderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan haksız iddialarla 6 Mayıs 1972 tarihinde idam edilerek öldürüldü. Mayıs ayında arkalarında destanlaşan, ölümsüz ve izi sürülecek bir tarih bırakmışlardır.

Mayıs, tarihin kanlı sayfalarında silinmeyecek başka ölümlere de tanıklık etmiştir. 1 Mayıs İşçi Bayramı kutlamalarında 1977’de Taksim’de, 1 Mayıs 1989’da Şişhane’de ve 1 Mayıs 1996’da Kadıköy’de 41 işçi öldürülmüştür. İşçi sınıfı şehitlerini her yıl aynı tarihte, öldürüldükleri yerde anmaktadır.


Ölümlü Mayıslar

Madenlerde hayati derecede önemli olan yapı güvenliği ve iş güvenliği tedbirlerinin alınmaması nedeniyle ülkemiz maden işçi ölümleriyle dünya sıralamasının en üstlerindedir. İşçi hayatını yok sayan bu durum içimizi acıtmakta ve madenci ailelerini patlamaya hazır öfkelere doldurmaktadır.

13 Mayıs 2014’de Manisa ilinin Soma ilçesindeki kömür madeninde çıkan yangın nedeniyle 301 madenci yeraltında diri diri yanarak ölmüştür. Soma maden faciası, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en çok can kaybı ile sonuçlanan  ve madencilik kazası olarak kayıtlara geçmiştir. Facianın gerçek suçluları henüz hak ettikleri cezaları almamıştır. Hayatını kaybeden işçilerin aileleri ve toplum vicdanı adaletin tecelli etmesini beklemekteler.


Ve Öğretmen Öldürüldü

Özellikle son yıllara hayatımızın her alanında akıl almaz bir şiddet sarmalı ile karşı karşıyayız. Evde, işte, trafikte, kentlerin orta yerlerinde, kırsalda öldürücü de olabilen, mobing tanımını kat be kat aşan, şiddet olayları sadece yurttaşları değil sokak hayvanlarını da hedef almaktadır. Kadın cinayetleri hız kesmezken, kimseye bir zararı olmayan sokak hayvanları sokaklarda ve sözde barınak denen zulüm ve işkence mekânlarında (Konya Barınağında görüldüğü gibi) hepimizin gözü önünde kötü muameleye uğramakta ve öldürülmektedir. Suç işleyenin yaptığının yanında kalıyor olması suçu teşvik ediyor adeta. Böyle olunca da evimizin önü dâhil hiçbir yerde can güvenliğimizden toplum olarak emin olamıyoruz. Bunun en acı örneğini bir okulda yaşadık. 7 Mayıs’ta İstanbul’un Eyüpsultan ilçesinde bir özel okulda müdür olarak görev yapan İbrahim Oktugan adlı bir öğretmen öğrencisi tarafından silahla vurularak öldürüldü.

Tekrarlanan disiplin suçları nedeniyle okuldan atılan öğrenci, evinden getirdiği silahla okula geliyor ve okul müdürüne ateş ederek öldürüyor. 40 yıl Milli eğitim Bakanlığında öğretmen olarak görev yapmış olan İbrahim öğretmenimiz, 74 yaşına rağmen bir özel okulda yıllarını verdiği işini yapmaya devam ediyordu. Çocuktan bir katil türeten koşullar nedir? Sorumlular topluma bunun açıklamasını yapmak zorundadır.

İbrahim öğrtemenin meslektaşları 81 ilde öğretmene yapılan ölümlü saldırıyı ve güvensiz çalışma koşullarını iş bırakıp, meydanlara çıkarak protesto ettiler.


Yukarıda dediğimiz gibi güvenlik sorunu her yerde öldürmeye başladı. Bu sorunların nasıl aşılacağı, canlı yaşamının nasıl korunacağı meselesi başka bir yazının konusu olabilir. Ancak öncelikle sorunu ve affedilmez zafiyetleri görmek, kabul etmek ve çözme iradesini somut olarak göstermek gerekiyor. Gerisi liyakatli çevrelerle çözüme kavuşturulacak konulardır.

 ‘Öğretmenini öldüren bir çocuk vakıası’ hafızalardan hemen silinip unutulacak bir vaka değildir. Durum çok ciddidir. Şiddet ve güvende olmama yediden yetmişe toplumun sinir uçlarına dokunmaktadır. Toplumun tümünü ikna edecek düzeyde adaleti ve güveni acilen tesis etmek yaşamsal bir görev ve aciliyettir. Mayıs ayı, umudun ve yaşam sevincinin ayı olmalı sadece …

48 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


1/682
bottom of page