top of page
1/2

Kutlu Ağustos









AĞUSTOS

Ağustos, Gregoryen Takvimi'ne göre yılın 8. ayı olup 31 gün çeker. Türkçede bu aya "Harman ayı", "Lobut ayı" da denir. Kimi yerlerde bu ay için "Temmuz" ayı gibi "Orak ayı" dendiği de olur.

Augustus Caesar

Ağustos adının İngilizce karşılığı olan "August", bir rivayete göre, Roma İmparatoru Caesar Augustusa ithafendir. Bir rivayete göre, Augustus da, tıpkı Julius Caesar’ın ayı Temmuz gibi (Julius’dan kaynaklanan July: Temmuz) kendi ayının da 31 gün çekmesini istediği için Ağustos ayında 31 gün vardır. Augustus, Cleopatra’nın öldüğü zamana denk geldiği için, bu ayın, takvimde bulunduğu yere yerleştirilmesini istemiştir. Augustus bu aya adını vermeden önce Ağustos ayı, Mart ayı ile başlayan Roma takviminin altıncı ayı olduğu için, Latince "Sextilis" olarak adlandırılmaktaydı.



ANADOLU TARİHİNDE YERİ

Her ne kadar Sevr Anlaşması gibi bir anlaşmaya da Ağustos ayında imza atmamız söz konusu olsa da Ağustos ayı,  Anadolu için çoğu görkemli büyük olayların denk geldiği, büyük utkuların kazanıldığı bir ay olacaktır.

26 Ağustos 1071 Anadolu'ya ilk adım attığımız, Alparslan'ın Malazgirt'te Bizans İmparatoru Romen Diyojen'i yendiği tarih olmasıyla önemlidir. Anadolu önce Selçuklu beylikleri, ardından 400 yıl sonra ona bir devlet bütünlüğü veren Osmanlılar eliyle ebediyen yurdumuz olacaktır.

100o Yıl...

Yaklaşık sekizyüzelli yıl sonra Anadolu'nun kaderi kararacak, düşman işgali altında inlerken, Atatürk ve silah arkadaşları önce 1921'in 23 Ağustosunda yaklaşık 22 gün süren Sakarya Meydan Savaşıyla düşmanı durdurmayı başaracak, arkasından bizzat Atatürk'ün yönetiminde 26 Ağustos 1922'de Büyük Taaruz ve Başkomutanlık Meydan Savaşıyla ülke düşman elinden kurtarılacaktır.




Nazım'a o ünlü dizeleri , KUVVAYİİ MİLLİYE -8. BABı

yazdıran ruh hali budur işte; KUTLU AĞUSTOS


Dağlarda tek tek

ateşler yanıyordu.

Ve yıldızlar öyle ışıltılı öyle ferahtılar ki

sayak kalpaklı adam

nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden

güzel, rahat günlere inanıyordu

ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,

birden bire beş adım sağında onu gördü.

Paşalar onun arkasındaydılar.

O, saati sordu.

Paşalar `üç' dediler.

Sarışın bir kurda benziyordu.

Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.

Yürüdü uçurumun kenarına kadar,

eğildi durdu.

Bıraksalar

ince uzun bacakları üstünde yaylanarak

ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak

Kocatepe'den Afyon Ovası'na atlayacaktı.

Büyük Taarruz

Nazım Hikmet Ran

Malazgirt Savaşı

Türkler Selçuklular döneminde Anadolu kapılarına dayanmışlardı. Karşılarındaki Anadolu'nun hakimi Roma'nın devamı olan Doğu Roma İmparatorluğu ya da Bizans vardı. Zaman zaman sınır kavgaları olsa da 26 Ağustos 1071 tarihinde, Büyük Selçuklu Hükümdarı Alparslan ile Bizans İmparatoru IV. Romen Diyojen arasında geçen Alparslan'ın zaferi ile sonuçlanan Malazgirt Muharebesi, 'Türklere Anadolu'nun kapılarını açan kesin zafer sağlayan son savaş' olarak bilinir.


26 Ağustos 1071'de Muş'ta bulunan Malazgirt Ovası'nda Selçuklu Sultanı Alparslan ve Doğu Roma İmparatoru Romen Diyojen karşı karşıya geldi. Diyojen'in 200 bin kişilik ordusuna karşı, Alparslan'ın 50 bin kişilik ordusu vardı. Diyojen, Sultan Alparslan'ın uyguladığı hilal taktiği karşısında daha fazla duramayarak, ağır kayıplar verecektir.






Darbe aldıkça zayıflayan Roma ordusu, gruplar halinde savaş meydanını terk etmeye başlar. Yenilen Diyojen, askerleriyle birlikte yaralı vaziyette esir alınır. Bu zaferle birlikte Türklere Anadolu'nun kapıları açılmış olur. Önce beylikler kanalıyla, ardından Fatih zamanında İstanbul'un ve Trabzon'un fethiyle Aanadolu tam olarak bir devlet yurdu haline gelir.




Tarihin En Uzun ve Kanlı Meydan Savaşı: Sakarya Zaferi

23 Ağustos 1921

Kütahya Eskişehir Muharebelerinden sonra bir süre duraklayan Yunan ordusu, hazırlıklarını tamamladıktan sonra 23 Ağustos 1921 günü Sakarya Irmağı’nın gerisinde bulunan Türk mevzilerine saldırıya geçtiler. Taraflar arasında çok şiddetli çarpışmalar oldu. Yunan saldırıları kıtalarımız tarafından ağır kayıplar verdirilerek durduruldu. Buna rağmen takviyeli Yunan kuvvetleri önemli mevzilerimizi ele geçirerek Polatlı’ya kadar yaklaştılar. Bazı yerlerde Türk savunma hatları yarıldı, birlikler arasında bağlantı koptu. Yunan taarruzu başarılı bir şekilde gelişti. Türk ordusu yer yer geri çekildi. 

Bunun üzerine Başkomutan Mustafa Kemal yeni bir savaş taktiği ile Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla sulanmadıkça, terk olunmaz (Savunma çizgisi yoktur, savunma alanı vardır. O alan, bütün vatandır.) Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanı ile ıslanmadıkça bırakılamaz. diyerek vatanın her karış toprağı için savaşmayı emrediyordu Bu emri alan her birlik, her asker, vatan toprağını sonuna kadar savunmaya başladı. Düşman büyük kayıplara uğrayarak saldırı gücünden yoksun kaldı.


Ordu tam 22 gün 22 gece savaşarak Yunan ordusunu mağlup etti. 13 Eylül 1921 tarihinde ise Sakarya Irmağı’nın doğusundan Yunan birlikleri uzaklaştırıldı. Sakarya Meydan Muharebesi’nin önemi Ankara’ya doğru ilerlemekte olan Yunan birliklerinin durdurulmasıdır. Aynı zamanda Ankara hükümetine de önemli bir prestij sağladı.

Sakarya'da kazanılan savaşın en önemli sonucu 20 Ekim 1921'de Ankara Hükûmeti ile Fransa arasında imzalanan anlaşma oldu. Bu anlaşma ile Fransa Türkiye'ye karşı katı bir politika izleyen İngiltere'den yolunu ayırarak Türkiye ile işbirliği yoluna girmişti. Bu arada İtalyanların da Temmuz 1921'de Antalya bölgesinden çekilerek Yunanistan'a karşı Türk tarafını destekleyen bir tavır almasıyla müttefikler arasındaki anlaşmazlıklar iyice su yüzüne çıktı





Büyük Taaruz ve Başkomutanlık Meydan Savaşı


26 Ağustos 1922


Ağustos ayında yaşanan zaferler arasında herhalde en önemli yeri, sonuçları bakımından Büyük Taarruz tutuyor. Anadolu'yu düşman işgalinden kurtarmak için yapılan uzun çalışmalardan sonra 26 Ağustos 1922 tarihinde Mustafa Kemal tarafından saldırı emri verildi. Türk ordusu, Batı Anadolu'da Sakarya gerisinde durdurulmuş Yunan birliklerinin üzerine harekete geçer.



Bu saldırı için Ulusal seferberlik ilan edilir ve önemli hazırlıklar yapılır.

30 Ağustos’ta çembere alınan Yunan birlikleri, Dumlupınar mevkiinde bizzat Atatürk'ün yönettiği Başkomutanlık Meydan Savaşında yenilir, dağılarak kaçmaya başlar.


Bunun üzerine Mustafa Kemal “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir” emrini verir ve Türk ordusu İzmir’e doğru yürüyüşe geçer.

Bu yürüyüş sonucunda 9 Eylül’de İzmir’e girilecek ve Anadolu’daki Yunan işgalindeki son Anadolu toprağı da kurtarılmış olacaktır.

Bu zaferin en büyük önemi Türkiye Cumhuriyeti’nin de kuruluşu için sonucu belirleyen zafer olarak görülmesidir.


Savaş bitmişti, sıra artık diplomasi alanındaki zaferlerdeydi.

*

Derleme: Aycan AYTORE

Kaynak: İnternet


27 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


1/681
bottom of page