top of page
Yazarın fotoğrafıNiyazi UYAR

KÖPEK



Sokağın çatalındaki eski viran bir evde kimse oturmuyor sanılır, dışarıdan bakıldığında. Bakımsız, sıvaları dökülmüş, boyası solmuş, ne renk olduğu belli bile değildir. Pencerelerin ahşapları boyasızlıktan ahşaplığını kaybetmiştir. Sokak kapısı Nasrettin Hoca’nın türbesi misali…


Bu viran evde yalnız bir ihtiyar adam oturur. Komşulardan kimseyle hasbıhali olmadığından yaşlı adamın kim olduğunu, bilen yoktu. Haftada bir veya iki adamın tıpkı benzeri orta yaşın altında biri gelir giderdi eşiyle birlikte. Plastik bir masanın çevresine oturur, durmadan çay, sigara içerlerdi. Kül tablaları her daim doludur, arkası arkasına ekleyip ha bire içmektedirler çünkü. Yaşlı adamın sigara içmekten beyaz bıyıkları sararıp solmuştur. Dişleri eksiktir, var olanlar ise, fırça yüzü görmediğinden kurutulmuş tütün rengini almıştır.


Bahçedeki birkaç ağaç yeşilliğinden delirmiş gibi, fışkırıp çıkmıştır göğe doğru. Zeytin, cennet hurması, fıstık çamı, yeni dünya, ateş topu ağacı… Akşamdan sabaha beşer, onar santim filiz sürmüştür adeta.


Yaşlı adam, her gün kümesteki tavukları evin önüne çıkarır, yemler sonra da plastik sandalyeye oturup yem yiyişlerini, gezinip tozunmalarını izlerdi. Hele tavukların küçük çakıl taşlarını yiyecekmiş gibi gagalamalarından tarifsiz mutluluk duyardı.


Konu komşu, yoldan geçenler, eski evin yanına geldiler mi irkilmekle kalmaz, korkarlardı Koca Kafalı Kara Köpekten. Birde Kara Köpek aniden havlamışsa, akılları başlarından giderdi. Koca Kafalı Kara Köpek, bir zincirle ağacın gövdesine bağlıdır. Önüne koyulan yalı, suyu yemek için uğraşıp durmaz, saniyede yalayıp yutardı. Onun için yiyecek yemek, bir görevdi. O kadar, zevkle, tadını ala ala yemeye zaman ayırmak, zamanı harcamak gibi geliyordu anlaşılan.


Kara Köpeğin gözleri, tüyleri gibi kapkaradır. Gözleri alev alev yanıyorsa kan beynine çıkmış demektir, varmayın yanına. Yaşlı adam tavuklarla, Kara Köpekle bir arada yaşadığı için ruh hallerini çok iyi bilmektedir.


Kara Köpek bakımlıydı, günde üç öğün yiyecek yer; öğünlerden biri et veya kemik olurdu. Kara Köpeğin tüyleri güneşte ıldır ıldır yanmaktadır, boyu bir metreye yakındır. Ayakları sanırsın öküz ayağı gibi, bastığı yeri sarsmakta. Boğazına takılan dikenli tasma başka köpekler saldırırsa kolay alt olmasın, korusun diye takılmıştır.


Kara Köpek, vakitli vakitsiz havlar durur, bundan da konu komşu rahatsız olur; fakat kimse rahatsızlığını dile getirmeyi aklından bile geçirmezdi. Yeni dünya ağacına bağlı köpeğin azameti herkesi uzaktan bile olsa korkutmaktadır. Kimse benden olmasın diyordu, kimse ben rahatsız oluyorum demiyordu. Kara Köpek, gecenin ikisinde, üçünde bir şey var yok, havlardı. Bazen havlamasını öyle bir uzatır, sanırsın ağıt yakıyor.


O gün bunaltıcı derecede sıcaktı hava, gökte cana merhem tek bulut yoktu. Güneş, engelsiz, ışınlarını ok gibi gönderiyordu. Köpek dönmeye, havlamaya, huzursuz huzursuz ağacın gövdesine tırmanmaya başladı, sonra tırmanmaktan vazgeçip sağa sola öne, arkaya dönmeye, sonra birden zinciri ağzına alıp dişleriyle parçalayacakmış gibi ısırmaya. Tavuklar da fıstık çamının koyu gölgesinde eşinirken, gıdı gıdı sesler çıkarıyordu. Kara Köpek daha çok huzursuz oldu, daha çok öfkelenmeye başladı. Sonra birden delirmiş gibi döndü durdu ağacın çevresinde, Kara Köpek, tekrar zinciri germeye, asılmaya başladı. Zincir “pat,” diye kopuverecekti sanki! Köpek asılıyor, zinciri geriyor, zincir direniyor; zincirliğine halel getirmemek için dayanıyordu. Köpek asılıyor, sağa sola öne arkaya dönüp duruyordu boyuna. Köpeğin öfkesi zincire vurulması, özgürlüğünün elinden alınmasına, öte yandan da bahçenin özgürce dolaşan kırmızılı beyazlı et tavuklarınaydı. Kırmızılı tavuklar etten patlayacakmış gibiydi. Koca Kafalı Köpek bir boşansa et tavuklarını iştahla yiyecekti.


Birden “küt,” diye koptu zincir, bağsız kalan Köpek hırsla tavukların üstüne atıldı. İkisini dakikada yere vurup ısırık darbeleriyle öldürdü, sonra üçüncü tavuğu yakaladığı gibi bağırta bağırta yemeye başladı. Bahçe tavuk tüyüne kesti. Tüyler, esintiyle sağa sola dağıldı. Yaşlı adam öksüre öksüre, üç ayak merdiveni sürünerek indi, Köpeği zincirinden tutup çekmeye çalıştı. Yaşlı adam,


“Hoşt hoşt, bırak, gel!”


Dese de köpek aldırmıyordu. Yaşlı adam asılıyor, köpek inat ediyor; duymuyordu bile. Yaşlı adam,


“Hoşt hoşt, bırak, gel!”


Diye ne kadar bağırsa da köpeğin umurunda değildi. Yaşlı adam hırsından deliye dönmüştü, fakat çaresizdi; elinden bir şey gelmiyordu.


“Hoşt hoşt, bırak, gel!”


Yaşlı adam öfkelendi, ateş topu ağacının altında duran ince sopayı alıp köpeğin kafasına vurmaya başladı, köpek bana mısın demiyor, o tavuğu yemeye devam ediyordu. Yaşlı adam,


“Hoşt hoşt, bırak, gel!”


Diye de bağırıyordu boyuna.

Adamın sesini, tavukların çığlığını duyan komşular, kaş kaş olmuşlar; cam cam olmuşlar seyrediyor, biri de aşağı inip yaşlı adama yardım etmeyi aklından bile geçirmiyordu.

“Hoşt hoşt, bırak, gel!”

Yaşlı Adam durmadan vuruyordu, birden canı acıyan köpek vuranın kim olduğuna bakmadan, tavuğu bırakıp Yaşlı Adamın üstüne atıldı. Yaşlı Adam yere yuvarlandı, öfkesinden kudurmuş Kara Köpek, Yaşlı Adamı ısırıp parçalamaya başladı. Isırıyor, ısırdıkça etinden bir parça koparıyordu, gözü dönmüş, hem ısırıyor, hem hırlıyordu. Isırdıkça öfkesi büyüyor, öfkesi büyüdükçe daha çok ısırıyordu. Kaş kaş olmuş, cam cam olmuş komşulardan biri, Yaşlı Adamı kurtarmak için harekete geçmiyordu. Herkes benden olmasın, öteki komşulardan biri gitsin diyordu.


Bir zaman sonra, Yaşlı Adamın sesi kesildi, çırpınmıyordu artık. Kara Köpek ısırıyordu daha. Sonra Köpek de yorulmuş olacak ki gidip cennet hurması ağacının altına uzandı. Bir zaman böyle geçti. Korkudan deliye dönen öteki tavuklar kümesin içine girmiş, tavukça sesler çıkarıyordu.


Köpek ağacın altında, tavuklar kümeste, Yaşlı Adam yerde hareketsiz boylu boyunca yatıyordu. Birden belediye zabıta ekipleri bir pikapla geldi. Arabadan önce zabıta amiri indi. Elinde bir tüfek vardı. Köpek ağacın altına uzanmış, yas ediyordu sanki. Zabıta amiri nişan alıp tetiği çekti. Vurmuştu, Köpek bir iki havladı sonra dakikada uyuşup kaldı. Zabıtaya haber verenler aynı zamanda ambulans da çağırmışlardı.


Yaşlı Adamın ilk kontrolleri bahçede yapıldı, kalbi, nabzı atıyordu. İlk müdahaleyi yapan doktor, sağlık ekibine bir şeyler söyledi, sonra da Yaşlı Adamı acele acele sedyeye bindirip ambulansla hastaneye götürdüler.


22.06.2021 Salihli


69 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


1/706
bottom of page