top of page
Yazarın fotoğrafıYusuf AKSOY

KIŞTA İNSAN VE HAYVAN HALLERİMİZ

Her mevsimin kendine özgü güzellikleri vardır. Ama konumuz kış mevsimi olsun. Kış mevsiminin en belirgin özelliği soğuk oluşudur. Varsıllar ve orta hallinin üzerinde insanların kıştan beklentisi ise lapa lapa kardır. Kar sevmeyen insan yoktur. Ancak Türkiye gibi ülkelerde ve daha yoksul ülkelerde kar, her coğrafyaya, kente hatta her semte, köy ve kasabaya aynı anlamda yağmaz. Üstat Aziz Nesin’in kar üzerine söylemi kışın ‘masumiyetini’ ne güzel sorguluyor:

“Ne zaman kar yağsa, yoksulları,

evsiz barksızları, açları, bu karda kıyamette üşüyenleri düşünürüm.

Şu karın keyfini bir türlü çıkaramadım, çıkaramam.”


Kar, varsıllar için kış eğlencelerine müjde iken, yoksullar için altında kalınacak ağır bir yüktür; üşümedir, donmadır, çığdır ve de açlıktır aynı zamanda. Sadece yoksullar için mi eziyettir kışın soğuğu, karı, ayazı, boranı? Elbette ki değil. Bu arada: "Dünya Eşitsizlik Raporu'na göre Türkiye'de en zengin yüzde 10, tüm gelirin yüzde 54'üne sahip!” Türkiye'de gelir eşitsizliği son 19 yılda artmaya devam etti ve son üç yıldaki ikameci ekonomi politikalar nedeniyle durağanlık emekçilerin ve emeklilerin gelirini belirgin düzeyde azaltırken, yoksul ve işsizleri de açlık sınırında yaşamaya mahkûm ediyor. DİSK Araştırma Merkezine göre “işsizlik salgın öncesine oranla yükselişte. Gerçek işsizlik % 22,1! İşsiz sayısı 8 milyon 45 bin. Geniş tanımlı işsizlik oranı salgın öncesinde (Kasım 2019) %18,5 iken Kasım 2021’de % 22,1'ye yükseldi. Geniş işsizlik salgın öncesine göre 1 milyon 719 bin arttı.”

Özellikle kış aylarında sağanak halini alan zam yağmuru çabuk alışkanlığa dönsün diye yerini zaman zaman kar yağışına bırakıyor. Havadan ve karadan üstüne yağanlar hep ekonomik anlamda dezavantajlı toplumsal kesimler oluyor. Bir de 100 bine yakın evsiz yağmurda sırılsıklam, karda buz kesmiş bedenle hangi saate kadar yaşayabileceğini hiç bilmiyor.

Ekosistemde yaşam alanları insan tahakkümü altında olmakla beraber sayısı belirsiz canlı türü de bizimle birlikte yaşıyor, yaşamak için direniyor. Bizlerden yani yerleşim yerlerinden uzakta doğada yaşayan hayvan türleri karda kışta ne yer ne içer, yaralarını kim sarar bilmeyiz. Düşünmek bile çok acı ve korkunç. Yerleşim yerlerinde yaşayanlar ise kar yağışının her yağdığı yerdeki ayrı anlamı gibi, yaşadıkları semte göre ayrı yaşam koşullarla karşı karşıyalar. Kimi sıcacık mekânlarda, kimi dondurucu sokaklarda aç, perişan ve yalnız. Bir de varsıllara ve ‘gözünü kan bürümüş’, vicdan ve yaşamın kutsallığından nasibini almamış yerli ve yabancı turistlere av olmakla karşı karşıyalar. Cinayetin spor ve eğlence sayıldığı bir toplum utanç toplumudur. Savunmasız canlıları eğlence için öldürmek de ağır savaş suçu sayılmalıdır. İzin veren de avlanan da her türden cinayete yatkın tehlikeli türdür aslında. Masum canlar İnsan tuzakları kuşatmasında namlulara karşı ve işkence laboratuvarlarında ne kadar özgürseler, o kadar ömürleri var. Bizlerin duymazlığında ya da çaresizliğinde işlenen tüm suçlardan hepimiz sorumluyuz.

Yeri gelmişken geçmeyelim. Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi 15 Ekim 1978 tarihinde Paris’teki UNESCO Merkezi’nde törenle ilan edilmiştir. 1989 yılında da Hayvan Hakları Birliği tarafından tekrar düzenlenerek 1990 yılında UNESCO Genel Direktörü ’ne sunulmuş ve aynı yıl halka açıklanmıştır. Birçok ülkede de göstermelikte olsun Hayvanları Koruma Yasası var. Bazı ülkelerde denetlene bilirlikten dolayı hayvanları koruma ve yaşatma görece daha iyi olsa da yeterli değil. Salt yazılı metinler hayvanları korumuyor. İnsanların okul öncesi dönemden itibaren sahip çıkma, koruma ve yaşatma bilinci kazanması için gerekli çalışmalar acilen her coğrafyada başlatılmalıdır. Hayvanları insanlarla eşit kılacak ve hiçbir kimseye ve hiçbir zümreye taviz vermeden uygulanacak, hayvanları gerçekten koruyan ve yaşatan yasalar acilen çıkartılmalıdır.

Evet, iki yıldır covid-19 salgını ve türevlerinin alıp götürdüklerinin muhasebesini yapmaya bir türlü vakit bulamıyoruz. Çünkü salgınla eş değer ekonomik, siyasal ve sosyal onlarca tehditle karşı karşıyayız. Kötülüklere karşı birlikte olmayı öğrenene kadar da çok canımız yanacağa benziyor.

44 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


1/706
bottom of page