top of page
Yazarın fotoğrafıNiyazi UYAR

KAHRAMANLAR


Toplumlara yön veren kahramanlarıdır. Kahramanından yoksun bir ulusun, istikbali olamaz.

Kahramanı olmayan toplumlar, çölde bir damla suya hasret bedeviden farkı yoktur. O kahramanlardır ki içinden çıktığı toplumun, insanlık aleminin istikbalidir.

Ya yöneticiler, onların dünyaya bakışı, insanı kucaklayışı, içinden çıktığı topluma ayna tutar, yönetenler toplumsal algının, kültürün ortak iradesidir. Toplum nasılsa yönetenler de öyledir, çünkü genel kabul budur. Yani babamın ifadesiyle “çama çıkan keçinin çama çıkan oğlağı olur!”


Ancak bu saptama toplumun geneli böyledir manasına gelmemelidir. İtiraz eden, karşı duran, bildiği itiraz argümanlarını kullanan insanlar pek tabi ki toplum çoğunluğunun genel kabulü içinde değerlendirilemez. Çoğunluğun ruhunda atalet varsa, o toplumu yönetecek olan, ona yön verecek olan elbette biat kültürüdür.


Toplumun gücünü bir noktada toplayıp harekete geçiremezseniz, hiçbir zaman gün yüzü göremez, aydınlığa varamazsınız. Sevr ile fiili varlığı sona eren Osmanlı İmparatorluğunun küllerinden bir doğuşu müjdeleyen, ayağa kaldıran Mustafa Kemal’in ruhundaki “kutsal isyandır.” Toplumu peşinden sürükleyen “kuvva” ruhu, kurtuluşu getirmiştir. Kötülüğe karşı direnmeyen, mevcut otoriteye teslim olan anlayışla hiçbir yere varamazsınız. Mustafa Kemal, idam fermanı boynunda adım adım Anadolu’yu dolaşarak mücadele ruhunu harekete geçirip halkla birlikte işgal kuvvetlerini yurttan kovmuştur...

“Bana dokunmuyorlar ya, bana ne” derseniz daha çok beklersiniz. Başkasının yanmasıyla geleceğin aydınlık olacağını düşünmek benciliğin, çapsızlığın dik alasıdır. Hiç değilse, az çok dün ile bugünü karşılaştırabilme yeteneği olsa elimizden nelerin uçup gittiğini görürsünüz. Her şeyin daha iyiye gitmesi diyalektiğin gereğidir; oysa şimdi her şey tersine işliyor, Atatürk’ün arzuladığı, hedef gösterdiği muasır medeniyet içinde yer almak aydınlığa inanan herkesin ortak hedefi olması gerekir. Öyle olmadığı herkesin malumudur. Ortadoğu ülkelerine özenir olduk. Giyimi ile yaşam biçimi ile davranışları ile her gün biraz daha geriye gidiyoruz.


Her devirde işbirlikçiler olmuştur, her devirde ihanet içinde olanlar olmuştur, yarın da olacaktır. Yazılarını, kitaplarını okuduklarınız, şarkılarını, türkülerini dinledikleriniz… bir ikbal uğruna, kişiliklerinin bir paspas gibi çiğnenmesinden hiç rahatsızlık duymadılar. Siz onlara bakıp onlar gibi olmaya çalışmayın, onlara özenmeyin.


Benim de türkülerini, şarkılarını dinlediğim “sanatçı” demiyorum, şarkıcılar vardı, bir çırpıda silip attım. Böyleleri bilinen düşmandan daha tehlikelidir. Sizler de silin atın, onları dönekliği ile baş başa bırakın, onlar kendi ruhlarının çapsızlığında boğulup gitsinler.


Kahramanları olmayan, kahramanlarını yaratmayan toplumlar yüce dağın üstünden doğacak güneşi çok bekleyecektir.


Wilhem Tell İsviçre’nin, Che Guvara, Fidel Castro Küba’nın, Nehru, Hindistan’ın… milli kahramanlarıdır.


Milletleri yücelten kahramanlarının varlığıdır. Kahramanı olmayan toplumlar nefes alamaz, varlıklarını uzun zaman sürdüremez. Bu kahramanların çevresinde gelişen olaylar, onlara dair anlatılan menkıbeler ulus bilincinin her daim yeşermesini sağlayacaktır.


Uluslararası emperyalizm bu kahramanlara fırsat buldukça, yerli hainler eliyle saldırır, onları itibarsızlaştırmak için olmadık yalanlara başvurur. Milli Kahramanımız Mustafa Kemal’e yapılan saldırılar bunu göstermiyor mu? O ülkemizi işgalden kurtarmış, insanımızı kulluktan kurtarıp birey katarına çıkarmıştır.


Eskinin köhne yapısından beslenen işbirlikçi bezirgânlar Kurtuluş Savaşı yıllarında işgal kuvvetlerinin paralı askerleri olarak kuvvacılara saldırıp haince tuzaklar kurdular. Bugün yine aynı şekilde bu saldırılar, sistematik bir şekilde devam ediyor. Bunlar artık güçlü bir sermayeye de sahip oldukları için saldırılarını her alanda sürdürüyor. Onların amacı bu halk uyanmasın, aklını kullanmasın, bu halk iyi bir eğitim almasın.istiyorlar. Çünkü onlar bu halkı karanlığın kör kuyularında boğarak, istedikleri gibi at oynatmak istiyor. Bugün acı olan onların yalanlarına kanan sözde çağdaş giyimli insanların olması.


Anadolu halkı, Anadolu coğrafyası acının, gözyaşının hep merkezinde olmuş, çok çile çekmiş, anaların gözleri önünde evlatlarına kıyılmış, katledilmiş! Bu toprakların yurtseverleri ihanetten de çok çekmiş, işgal kuvvetleri ile işbirliği içinde olanlar, aynı milliyete sahip insanları – hangi milliyete sahip olursa olsun insana kıymak vahşettir- cayır cayır yakmışlar sonra da alkış tutmuşlar Sivas’ta Madımak’ta olduğu gibi bir de alkış tutmuşlar yakarken!


Bizi yüceltecek kahramanlar, bizi ayağa kaldıracak kahramanlar olsun, bu topraklarda yaşayan herkesi kucaklayacak kahramanlarımız olsun, bizi dil, din, ırk, mezhep bakımından ayırmayacak kahramanlarımız olsun. Ya da Mahsuni Usta’nın dediği gibi “sarı saçlım mavi gözlüm bir daha gelsin Samsun’dan!”

44 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentarios


1/706
bottom of page