top of page
Yazarın fotoğrafıNurten Bengi Aksoy

Kadıköy’ün Boğa’sının İlginç Öyküsü

Güncelleme tarihi: 12 Tem







Nurten B. AKSOY

*

Kadıköylü olup ya da Kadıköy‘e gelip de Boğa’nın adını duymayan yoktur. Kimi zaman bir buluşma yeri, kimi zaman yol tariflerinin mihenk noktası, kimi zaman da protestoların, yürüyüşlerin başlangıç yeridir Boğa.

Günün her saatinde önünde toplananları, fotoğraf çektirenleri ya da merakla orasına burasına bakanları görmeniz mümkündür. Peki “gücün simgesi” olan bu boğa ne zaman, nerede, niçin yapılmış ve neden gelip Kadıköy’ün göbeğine kurulmuş, bir bakalım istedik. İşte size Kadıköy’ün Boğa’sının ilginç öyküsü.


Yaklaşık yüz elli yaşında olan Boğa Heykeli, 1860’larda Paris’te Fransız heykeltıraş Isidore Bonheur tarafından yapılmış.

Fransa-Almanya sınırında bulunan Alsas-Loren bölgesi, zengin kömür rezervleri sebebiyle Sanayi Devrimi sonrasında bu iki ülke arasında sürekli savaş sebebi olurmuş.

1800’lü yıllarda Fransa ve Almanya arasında bir türlü paylaşılamayan Alsas- Loren Bölgesi, yıllar boyunca Fransa ve Almanya arasında bir o yana bir bu yana geçerek sürekli el değiştirmiş.


İşte Boğa, 1860’larda bu bölgede Fransızların Almanları yendiği savaşı simgelemek, kızgınlığı ve iriliğiyle Fransızların gücünü anlatmak için yaptırılmış.1870 Sedan Muharebesi’yle, Alman General Bismarck tarafından Alsas-Loren yeniden geri alınınca, “boğa” da böylece yeniden Almanya’ya geçmiş.


Ancak heykelin Almanya’daki yaşantısı çok sürmemiş. Hem I. Dünya Savaşı’ndaki Osmanlı-Almanya ittifakı hem de Alman İmparatoru II. Wilhelm‘in dostluğundan dolayı Boğa, 1917’de İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne hediye edilmiş.


İttihat ve Terakki Cemiyeti de Boğa heykelini Enver Paşa‘ya hediye etmiş. Böylece Türkiye’ye gelen heykel, ilk olarak Beylerbeyi Sarayı’nın bahçesine, oradan da Yıldız Sarayı Şale Köşkü’nün büyük serası önüne yerleştirilmiş.


I. Dünya Savaşı sonunda Enver Paşa’nın yurt dışına gitmesinden sonra, Boğa’nın Yıldız Şale Köşkü’nden sonra ilk görüldüğü yer, Enver Paşa ve Naciye Sultan’ın sahip oldukları “Bilezikçi Çiftliği” olmuş. Çiftliğin bir köşesinde unutulan, adeta kaderine terk edilen “gücün simgesi” Boğa, fazla değil, 50 yıl kadar sonra hatırlanıp yeni yapılan Hilton Oteli’nin bahçesine taşınmış. Ardından Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nın önüne konan Boğa, bir söylentiye göre, daha sonra da bir müddet Taksim Gezi Parkı’na götürülmüş.


1970’li yılların başlarında, İstanbul’un Anadolu Yakası seyahati başlamış Boğa’nın. Kaderinde gezmek olan Boğa’nın Kadıköy’deki ilk durağı ise tarihi Şehremaneti binasının önü olmuş. (Bugünkü Kadıköy Tarih, Edebiyat ve Sanat Kütüphanesi). Yaklaşık yirmi yıl kadar da bu mekanda kalan Boğa, nihayet 1987 yılında bugünkü yerine yani Altıyol’a taşınmış.


Bir başka rivayet ise; “Dövüşen Boğa” heykelinin, avcılığa ve hayvan heykellerine özel ilgisi olan Sultan Abdülaziz tarafından heykeltıraş Rouillard‘ın ekibine yaptırılan 24 hayvan heykeli arasında olduğudur.


Kadıköylülerin, büyük bir sevgiyle sahiplendiği Boğa’ya, soğuk geçen kış günlerinde üşümesin (!) diye elleriyle diktikleri hırka, çorap ve bereleri giydirdikleri görülür. Kimi zaman da fanatik futbol severlerin sahiplendiği Boğa’nın, bazen sarı-kırmızı renklere boyandığı bazen de sarı-lacivert renklerle süslendiğine şahit olunur.


Heybetli görünüşü ve her an saldırmaya hazır duruşuyla, Kadıköylülerin ve Kadıköy’e gelenlerin dikkatlerini hep üzerinde toplayan “gücün simgesi” Boğa’nın umarız son ve ebedi mekanı Altıyol olur…

76 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


1/706
bottom of page