top of page
Yazarın fotoğrafıJean Paul Sartre

Jean Paul Sartre Felsefesi I



Eylem Felsefesi


Sartre , Heidegger’in “Dasein”inden ve “insanı meşgul eden, varlığın anlamını unutturan küçük ve önemsiz şeylerin” hücumundan etkilenmiş olmalı. Dasein dünya içinde olan insandı. Onun içinde olan , onunla birlikte iç içe geçmiş olan insan. Varoluşçu felsefenin diğer felsefe akımlarından farklı olarak gerçekleri açıklamak, varlığın üzerini örten sır perdesini kaldırmaya çalışmak yerine bireye, bireyin hayatın içindeki eylemine yöneldiğini biliyoruz.


Sartre’nin felsefesi bir “eylem felsefesi”dir. Düşünmek yerine “eylemek” ve “seçmek” yoluyla bilincimiz oluşur. “Trans haline geçildiğinde kavuşulan” düşünceler değildir yol gösteren. Caddede ya da otobüste , mahallede, bir şeylerin tam ortasında beliren kavrayışlardır.


Özgürlük


Sartre insanların özgürlüğe mahkum olduğunu ifade etmişti. O, Freud’çu manada psikolojik determinizme inanmaz ama varlığın getirdiği bir takım koşulların insanı mahkum ettiğini kabul eder. İnsan doğuşundan itibaren böylesi koşullar içersinde bulur kendisini. Sınıfsal-bedensel-zihinsel koşullar onun varlığını belirler. Sonunda bir filozof,profesör ya da amele olabilir insan.

Ama Sartre yine de kişinin başında hangi sıfatlar bulunursa bulunsun varoluşunu bir “süreç- durum” olarak yaşamakta özgür olduğunu söyler.İnsan içinde bulunduğu şartlara rağmen bir tutum belirlemekte özgürdür.Varlığının değişimi ancak böyle tutumlarla başlar.


İnsan kimi zaman alın yazısı kadar kati görünen kimi şeyleri kabul edtmek zorunda kalır.Ama kendisine kalan özgürlüğü ile bir tutum seçer ve yapabileceği kadarını yapar. Bu özgürlük beraberinde sorumluluk da getirir.İnsan eylemlerinden kendisinden başka kimseyi sorumlu tutmamalı,suçlu aramamalıdır.


İnsan her şeye bir anlam verir. Bu gün verdiği bir anlamı yarın aptalca bularak değersizleştirebilir. Bir alkolik, içinde bulunduğu durumu aptalca bulabilir ve alkol almamaya karar verir. Ama ardından bu fikrin hiç de iyi bir fikir olmadığını düşünerek birkaç kadeh içmeye gidebilir. İnsan tamamen “olumsal” bir hal içindedir. Özgürlüğü ona istediği anlamı seçmesine imkan verir.


İnsan özgürlüğü ile kendi özünü oluşturur. Bu öz bir hedef gibi görünebilir insana ve onu gerçekleştirmek için çalışır. Ama değerlendirebileceği bir kıstas olmadığı için kesinlik taşıyan bir öze asla ulaşamaz. Dolayısıyla salt bir öze kavuşmuşluk duygusu ve iç huzuru imkansızdır. Evet insan bir projedir ama nihayeti olmayan bir proje.


Her seçim yalnızca insanın kendisi için yaptığı bir seçim değildir. Aynı zamanda insanlığın tümü için doğru olduğuna inandığı seçimdir, insanlığa önerisidir. Okuduğu kitaptan,dinlediği müziğe,kendisi için seçtiği önderlere kadar insan yaptığı seçimlerle tüm insanlara karşı sorumluluk taşır. Bu sorumluluğun bilincinde olarak insan seçmek zorundadır.




Kaynaklar:Britannica ansiklopedisi,Sartre maddesi ,90 dakikada Sartre:Paul Strathern Gendaş yayınları,; Felsefe sözlüğü abdülbaki güçlü-erkan uzun Bilim ve sanat yayınları 2002 , Düşünce tarihi Orhan Hançerlioğlu ,Yüz soruda felsefe tarihi Selahattin Hilav,Jean Paul Sartre ve Fransız Varoluşçuluğu- David West,J.P. Sartre felsefesinde ben-başkası problemi-Yrd DoçDr. Emel KOÇ

48 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


1/706
bottom of page