top of page

İNSAN YAŞAMI ÜZERİNDE NE KADAR ETKİNDİR

Fuat ÖZGEN

*

tarafından çizilmiş bir illüstrasyonu


Bütün canlılar doğar, büyür ve ölür. Bu evreler içinde insan, yaşamına ne kadar etki eder?


İnsanın doğumu bir rastlantı sonucudur. Böylesi bir dünyaya gelmek bir şans mı, şanssızlık mı? O da ayrı bir konu. Doğumda ve öncesindeki oluşumda bebeğin hiçbir etkisi yoktur. Anne babasının verdiği karar ya da kaza sonunda oluşur ve doğar.


Anne babasını, akrabalarını, soyunu sopunu seçemez. Genlerini, tensel ve tinsel özelliklerini, hatta cinsiyetini belirleyemez.

İnsan doğacağı coğrafyayı, ülkeyi, bölgeyi, ili, ilçeyi, yerleşim yerini planlayamaz, içine doğar. Ve doğduğu çevrenin özelliklerini taşır. Sarı benizli, zenci, çekik gözlü, pigme… olur.


Dinini, mezhebini, inancını seçemez. Doğduğu yerdeki dine, mezhebe, inanca mensup olur. Örneğin Müslüman ülkede doğmuşsa Müslüman, Hristiyan ülkedeyse Hristiyan, Musevi toplumdaysa Yahudi, Japonya’daysa Şintoist veya Budist olur. Dinini değiştiren veya ateist olan nadirdir. Bu durumda da bir sürü sorunla başetmek zorunda kalır.


Doğulan ülkede, aile içinde, hangi dil konuşuluyorsa kişinin ana dili o olur. O dille düşünür, duyar, yazar, çizer, konuşur. Başka diller öğrenebilir ama esas ana dildir.


Eğitimde ailenin, yakın çevresinin, toplumun etkisi çoktur. Çoğunlukla mesleğine aile karar verir. Ahlak anlayışı, değerleri ailesininki gibidir. Yani “Keçi nereye atlarsa oğlağı da oraya atlar”, diyebiliriz.


Eş seçiminde de aile ve çevre etkilidir. Geri kalmış toplumlarda ve özellikle kızlarda seçim ya da seçememe sorunları vardır.


İnsan, hastalıklarını da seçemez. Yaşam tarzı bazı hastalıkların belirlenmesinde etkili olabilir. Verem, ciğer hastalıkları ve maden hastalıklarında yaşam biçiminin etkisi yadsınamaz.


Beslenme biçiminde de sorunlarla karşılaşır. Kutuplarda yaşıyorsa fokla, Sibirya’daysa ren geyiği etiyle, Filipinler’deyse köpek etiyle, Çin’deyse her türlü böcekle, pirinçle beslenir. Müslümansa domuz eti yiyemez, haramdır.


Alışkanlıkları toplumun alışkanlıklarıyla aynı veya benzerdir. Alışkanlıkları değiştirmek, onlardan kurtulmak çok zordur. Batıda içki normalken, şeriatla yönetilen ülkede içki içmek suçtur, yasaktır.


İnsan ölüm zamanını, yerini, biçimini de, normal olarak, seçemez. İntiharlar olağan dışıdır. Ölüm sonrası içinse hiçbir şey yapılamaz.


Sonuç olarak insanın yaşamı üzerinde söz hakkı yok gibidir. Ancak olağanüstü kişiler olağanüstü kararlarla yaşamlarının ancak bir bölümünde kimi değişiklikler yapabilirler.







Etiketler:

23 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

1 Comment


Sen Yaz
Sen Yaz
Oct 14, 2022

Şimdi anladım, İNSAN neden başkalarının hayatına bilip bilmeden bu denli müdahale eder; kendi yaşamında hiç etkin olamayınca ...

Like
1/683
bottom of page