top of page

Henri Cartier Bresson

Fotoğrafın Sihirbazı

Alçak Gönüllülük En Büyük Sırrıydı

Başlangıçta, hele uzaktan bakınca sıradan ve kolay bir uğraş gibi duruyordu.


O kadar kolay olsaydı, bugün en olmadık an ve zamanda "selfie" çekenler de sanatçı enflasyonu yaratırdı. Oysa 1930'larda Afrika'ya giderken ne yaptığını biliyordu; hummaya yakalanmasaydı, dünya onu daha erken tanıyacaktı.

Sokak fotoğrafını, “karar anı” kavramı çerçevesinde sanat mertebesine yükseltti. Bitmek bilmeyen bir çalışma temposu ile 50 yıl boyunca üretip, yüzyılın gözü oldu. Biz onu daha çok bir dönemin gözdesi olan 'sarmal merdiven'lerle tanıdık.


Resim eğitimi görmüştü; Oradan kazandığı kusursuz kompozisyon yeteneğini, anlık resimler yapmak üzere fotoğrafa taşıdı. İnsanı, insancıllığı fotoğraflarında hep üstte tutmuştur. 20.YY’ın en çok kitabı basılan, en çok sergisi açılan fotoğrafçısıdır.


Çektiği fotoğraflar kadar, yazdığı metinler de kendisini izleyen fotoğrafçılar için bir rehber olmuştur. Aynı zamanda da büyük bir öğretmendir, öğrenmek isteyenlere. Tüm kariyeri boyunca milyonlarca fotoğraf üretmiş olan bu ustanın internetteki fotoğraflarının sayısı 200′ü geçmiyor. Halbuki Ara Güler’in dediği gibi, o bir saatte 200 kare çekiyordu!


Fotoğrafı hiç önemsememiştir, onun için önemli olan hayattır. Hayat tüm açılımları ile an be an oluşup sona erdiğinde, bu anlardan en önemlisini yakalamak için o oradadır.


Bresson işini şöyle tanımlar :

Fotoğrafta en küçük şey dahi, büyük bir özne haline dönüşebilir. Benim için fotoğraf eş zamanlı bir karşılaşmadır, bir saniyelik bir zaman dilimi içerisinde, bir yanda olayın taşıdığı anlam ve diğer yanda olayı ortaya koyan görselliğin içinde algılanan biçimlerin keskinlikle bir araya getirilmesidir. Kabul eder mi bilmem ama sarmal merdivenlere özel bir ilgisi de vardı. Belki sanatsal düsturu olan iki şeyi en çok orda buluyordu.


Cartier Bresson büyük fotoğrafların sırrının, ikisini anlık, kadife kadar yumuşak ve şahin kadar keskin bir gözle bir araya getirmek olduğunu çözmüştü.


Fotoğraflarına bakın. Başlangıçta sıradan, pek bayağı anlar gibi gelebilir bazıları, ancak yavaş yavaş size tesir etmeye başlayacaktır. Yavaş yavaş, ustanın fotoğraflarındaki geometriyi, insancıllığı, sıradan üstü güzelliği fark edeceksiniz.


Bunu yapabilmesi için, fotoğrafçının kendisini unutturması, görünmez kılması gerektiğini anlayacaksınız. Kim bilir, belki de Mayıs 68 öğrenci ayaklanmaları sırasında Paris’te, Bresson’un sakin sakin saatlerce fotoğraf çekmesinin sırrı budur.

Unutulmak...

Makineyle göz önünde, ancak dikkatin dışında olmak. Kimsenin dikkat etmediği kibar, turist tipli adam, dünyanın en büyük fotoğrafçılarından biridir oysa. Yanınızdan geçerken fark etmezdiniz. O anda, iki sene sonra Paris’in en ünlü galerisinde asılacak fotoğrafınız çekiliyor olabilirdi.

Henri Cartier-Bresson’dan öğreneceğimiz çok şey var.


Henri Cartier Bresson KİMDİR?


1908 de Fransa’nın Chanteloupe kasabasında dünyaya geldi. Çocukluğunda edindiği Box Brownie marka fotoğraf makinası ile fotoğraf çekmeye başladı, Bu arada resim sanatına da ilgi duyuyordu. Paris ‘te 1927-1928 yılları arasında kübist ressam André Lhote ile birlikte çalıştı. 1929 yılında Cambridge'e giderek resim ve edebiyat öğrenimi gördü. Bu ilerde kompozisyon ve görüntü çerçeveleme konusunda kendisine çok yardımcı olacaktı.


Profesyonel anlamda fotoğrafçılıkla 1930'dan sonra ilgilenmeye başladı. 1931 yılında yanında az bir parayla Afrika'ya gitti ve orada ormanda yaşadıklarını belgeledi. Ancak karasu hummasına yakalanınca Fransa'ya dönmek zorunda kaldı. 1933'te ilk 35 mm'lik Leica'sını aldı.

Tüm kariyeri boyunca hep 35mm ye sadık kalan Bresson "gözümün devamı" diye tanımladığı Leica'sını utanarak taşımış olduğunu her yazısında değinir, ama bir o kadar da süratli çekimler yapmıştır.


Fotoğrafları 1933'te New York'ta Julien Levy Galerisi'nde, 1947'de Modern Sanatlar Müzesi'nde sergilendi. Aynı yıl fotoğrafçı Robert Capa ve David Seymour'la birlikte Magnum Photos adlı fotoğraf ajansını kurdu. Daha sonraki yıllarda çeşitli yerlerde bulundu; Hindistan, Endonezya, Çin ve Mısır gibi. Buralarda ve Avrupa'da çektiği fotoğrafları 1952-1956 yılları arasında yayımladığı kitaplarında kullandı. Bunlardan en ünlüsü Images à la Sauvette 'te fotoğrafın anlamı ve tekniği üzerine kapsamlı düşüncelerine yer verdi. Bu kitaplar daha sonraları Cartier-Bresson'un fotoğraf ustası olarak anılmasına yardımcı oldu.


Tüm fotografları normal, her amatörün kullandığı tipte 35mm, 50 mm lense sahip manual makineler ile çekilmiş, çok nadir olarak da doğa çekimlerinde zoom lensler kullanmıştır.

2004 yılında yaşamını yitirdi.

11 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


1/684
bottom of page