top of page
Yazarın fotoğrafıNiyazi UYAR

HAYAL KIRIKLIĞI (1)



İnsanın hayatta keşkeleri vardır. Bu keşkelerin insandan insana azlığı çokluğu karakterlerin cins cins, tip tip olması gibi, başka başkadır. Bu metinde girizgahı kısa tutup kısa yoldan esasa gelmeye çalışacağım.


Benim de elbette “keşkelerim, hayal kırıklıklarım,” oldu ve bunların neler olduklarını sayıp dökecek değilim. Çünkü dünyanın çevremde dönmesinden hiç hoşnut olmam, istemem yani. İstemem istemem, istemem olsun da lakin, azcık istemem de sen yine de yan cebime koy diyelim, şöyle ki,


Bursa Eğitim Enstitüsü ikinci sınıfta okuyordum. Okula gitmek için Heykel durağında Nezahat’la otobüs bekliyorduk. O yıllarda otobüse biniş biletlerini otobüsün içinde biletçiler keserdi. Biletçilerin kendi aralarında geliştirdikleri replikleri,


“Aka temam, otomatik kapı çapa, bessemak,” repliği İbrahim Bağçıvan’ın hemen her gün tekrarı ile sınıfın diline pelesenk olmuştu.


“Otomatik kapı çapa, bessemak!”


Kesilen biletler çevrede kirlilik mirlilik oluştururken, mektep medrese görmüşü değil; ama medeniyet görmüşü öyle yola bele atmazdı o bilet çöplerini. Bir gün durakta epey zaman otobüs beklemiştik, beklemekten canı sıkılan Nezahat, cebinde tuttuğu biletleri parça parça ettikten sonra, gayri ihtiyarı tekrar cebine koydu.

“Ne yapıyorsun Nezahat, o çöpleri neden cebine koydun?” dedim.


Nezahat’ın eli yüzü değişmiş, acaba bir suç mu işledim şaşkınlığı ve muhacir olmanın verdiği yabanlıkla…

Sene bin dokuz yüz yetmiş dokuzdur. O zaman yirmili yaşlardan gün almış, deli kanım damarlarımda deli deli dolaşıp durmaktadır.

Nezahat,

“Ne oldu?”

“Hiçççç, çöpleri cebine koydun da!”

“Hiç farkında değilim, ben Bulgaristan’da böyle gördüm, yerler çöplük değil ki!”

Hayat dersinin alasını almıştım ilgimi çeken, kanımı kaynatan Sosyal Bilgiler öğretmen adayı Nezahat’tan! İnanır mısınız bilmem, o gün bugündür kibrit çöpünü bile atamam yere...


Sonra… sonra… siyasal manzara değişince, toparlak yüzlü, kumral düz saçlı, etli burunlu, gülen gözlü ne şişman ne sıska, soğuk kış günlerinde ateşine kurban olacağım, sıcak yaz günlerinde gölgesinde, vur patlasın, çal oynasın, oynayacağım… çal oynasın deyip düğün bayram edeceğim, "düğünü bayramı ne edecen, düğün bayram senin evinde, gir oyna, çık oyna," diyen Celal Yılmaz’ın kulaklarını çınlatırcasına düğün de bayram da benim evimde diyeceğim…


Ama olmadı ki, bir de o yörünge değiştirip savrulup gidince… hayal kırıklığım acı olmuş, dermansız bir dert oluvermiş.

Nezahat, göçmen kızı Nezahat, hayal kırıklığım, pişmanlığım seni tarihimin tozlu raflarına atıverdiğim gönlümün elifiydin!


Öteki hayal kırıklığıma gelince, asıl bu işte bu, bu benimle birlikte aydınlığa, geleceğe, özgürlüğe inanmışların hayal kırıklığı: Ben, bu yaşın sahibi oldum, siyasal arenada hiç bu kadar derin bir duygusal kopuşum olmadığı gibi, tanık da olmadım. Bu ülkenin çok çile çekmiş aydınları, sosyal demokratlarının yaşadığı hayal kırıklığı, tam bir travmadır, son seçimde alınan yenilgiyle(!) Bir oldu bitti ile ülkenin en örgütlü, düşünce dünyama aşağı yukarı hitap eden bu siyasal oluşumun başına getirilmiş biri, o:


“Dürüst, hümanist, bu ülkeye fazla, hakiki bir demokrat, demokrasi onun kişiliği ile yeniden tariflenip İslam ülkelerine, az gelişmiş ülkelere rol model olacak biri! O, hak, hukuk ve adaletle bütünleşen biri, artık kavramlar, onun kişiliğiyle sözlüklere yeniden yazılması gerektiği düşünülen biri. Biz Akdeniz insanı, sevdik mi, tam severiz, öyle bir severiz, adamı başımızın üstünde taşırız. Onu da öyle bir sevmiş, öyle bir sevmiş, adını, fotoğraflarını Atatürk’ten, İnönü’den, Ecevit’ten sonra gururla gönlümüze onların yanına asmıştık… Neler, neler demiştik ona dair,


“Bizi kurtaracaksa, yalnız ve ancak bu adam kurtarır. Şairler, yazarlar, sanatçılar ona dair ne güzellemeler yazıp çizmişti. Mesela ben, 2023 Haziran ayında onun seçimi kaybetmesine istinaden “AMA O ALEVİ,” başlığı ile yazdıklarım için şimdi diyorum ki:

“Unutun onları, silin, yok edin o dediklerimi,” diyorum. Diyorum demesine de Nezahat, kırk beş yıl önceden ses vererek, diyecek ki, “internet dünyasının paylaşımları hiçbir surette yok edilemez!”


Gönül dünyamın, hayal kırıklığı Nezahat, beni benden alıp Bursa’nın Hürriyet’inden Uludağ’ın Sarıalan'ına doğru savuruverirken Pirhassan’la, İrbam’la gönül yoldaşlarımız için söyleşiler yapardık, göğe sırım gibi uzayıp giden kestanelerin altında! Şimdi Nezahat gibi Bay KK’de benim için tarif edilemez bir hayal kırıklığıdır. Onun hayal kırıklığı bu ülkenin aydınlık yüzlü insanlarının değil, bizi, Atatürk Türkiye'sini örnek alan ülkeler için de müthiş bir hayal kırıklığıdır. KK’nın seçimi kaybetmesinin bir yanının da mezhepsel olduğunu söylemişimdir öteden beri. Sonuç ne olursa olsun, hangi koşulda nasıl bir siyasal manzara ile karşılaşmış olursak olalım. O düşüncem hiç değişmedi, inancım o ki, bu mezhebin yani Sünni Nakşibendi mezhebinin hakimiyetinden kurtulunmadan, bilimin özgür bir ortamda yapılmasına izin verilmeden değişmesi imkansızdır. Bunun da yirmi, otuz, kırk… yani yakın bir zamanda değişmesi pek ihtimal dahilinde görülmüyor.

...

*

-devamı bir hafta sonra... 19 Ekim Perşembe günü

Etiketler:

55 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

1 Comment


Erhan Tığlı
Erhan Tığlı
Oct 12, 2023

Gerçeklere dayanan yazınızı beğeniyle okudum. Bu yazı günümüze de ışık tutuyor, düşünce ve duygularımızı güçlendiriyor.

Like
1/706
bottom of page