top of page
Yazarın fotoğrafıNurten B. AKSOY

Bir Gecede Cahil Kaldık


Bugün 1 Kasım, saltanatın kaldırılmasının yüzüncü, 1928'de Atamızın gerçekleştirdiği Harf Devrimi'nin ise 94. yıldönümü. Bu devrimin gerçekleşmesiyle o güne kadar kullanılan Arap harfleri esaslı Osmanlı alfabesinin resmiyeti son buldu ve Latin harflerini esas alan Türk Alfabesi yürürlüğe kondu.


Cumhuriyetimiz 100 yaşına doğru giderken Harf devrimini ve cumhuriyeti hazmedemeyenler hala eskiye özlem duyup, yapılan devrimleri karalamaya çalışıp, halkın bir gecede cahil bırakıldığı yalanını söylüyorlar

Bu işin eğitimini almış, yani yıllarca Osmanlıca okumuş, yazmış biri olarak biraz da ben ukalalık (!) edeyim, Osmanlıca; Osmanlı devleti zamanında oluşturulmuş yapay bir dildir, bir yandan devletin resmi yazışmalarında kullanılırken, bir yandan da yazarlar ve şairler tarafından "Divan Edebiyatı" dediğimiz klasik edebiyatta kullanılırdı,

Bu dil; Arapça, Farsça ve Türkçenin karışımından oluşan ve Türkçe cümle yapısına sadık kalınarak oluşturulan süslü ve sanatlı bir dildi. Bugünkü anlamda baktığımızda akademik bir dil olduğunu görürüz. Yani tarihçilerin ve edebiyatçıların bilmesi gereken bir dil. Osmanlıca, zaten yıllardır edebiyat fakültelerinin Tarih, Türk Dili ve Edebiyatı bölümleriyle Arap ve Fars Dilleri bölümlerinde temel ders olarak okutuluyor. Ancak daha ilkokul yıllarında pek çok inançlı ailenin sırf "adet yerini bulsun" diye yaptığı gibi her yaz tatilinde mahallenin bütün çocukları Kuran kursuna gönderilirdi. benim de 2-3 ay laf olsun diye gittiğimiz bu kurslarda tabii ki bir şey öğrenilmezdi. Ancak harfleri öğrenir, heceleri sökerdik, derken okullar açılır, öğrendiklerimiz unutulur giderdi. Bu bir kısır döngü şeklinde her yaz tatili sürüp giderdi.

Yıllar sonra üniversiteye başladığımda, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünün temel dersi olan Osmanlıcayı öğrenirken o kuran kurslarından aklımda kalan Arap harfleri işimi kolaylaştırmıştı. Kısa sürede Arap harflerini bildiğim için Osmanlıca okuyup yazmayı öğrenmiştim.

Türk dilinin yapısına uygun olmayan Arap alfabesinde sesli harf yoktur, sesli harflerin görevini yapan 'üstün, esre, ötre' denilen işaretler vardır, O nedenle okumak nispeten kolaydır. Oysa Osmanlıcada sesli harflerin görevini üstlenen o işaretler de kullanılmaz. Böyle olunca da sözcükleri cümledeki yerine göre el yordamıyla okursunuz, tabii bu zamanla öğrenilir ve yerleşir insanın zihnine. Örneğin 'gül, gel, kül, kel' sözcükleri aynı Arap harfleriyle yazılır, bu sözcüklerin hangisi olduğunu ancak cümlenin gelişinden, yani el yordamıyla anlarsınız.


İşte bütün bunları yaşayan ve bilen bir lider olarak Mustafa Kemal Atatürk de bu konuyla 1905-1907 tarihleri arasında Suriye'deyken ilgilenmeye başlar. 1922 yılında Halide Edib Adıvar'la yine bu konu hakkında konuşur ve böylesi bir değişikliğin sert önlemler gerektireceğini söyler.


Eylül 1922'de Hüseyin Cahit'in İstanbul basın yayın üyelerinin katıldığı bir toplantıda Atatürk'e sorduğu "Neden Latin harflerini kabul etmiyoruz?" sorusuna, Atatürk "Henüz zamanı değil." yanıtını verir. 1923'teki İzmir İktisat Kongresi'nde de aynı yolda bir öneri sunulur, ancak öneri kongre başkanı Kâzım Karabekir tarafından "İslam'ın bütünlüğüne zarar vereceği" gerekçesiyle reddedilir.

28 Mayıs 1928'de TBMM, 1 Haziran'dan itibaren resmî daire ve kuruluşlarda uluslararası rakamların kullanılmasına yönelik bir yasa çıkarttı.


Yeni alfabenin hayata geçirilmesi için 5 ila 15 senelik geçiş süreçleri öngören komisyonda bulunan Falih Rıfkı Atay'ın aktardığına göre Atatürk, "Bu ya üç ayda olur ya da hiç olmaz." diyerek zaman kaybedilmemesini ister. Alfabe tamamlandıktan sonra 9 Ağustos 1928'de Atatürk, harfleri Cumhuriyet Halk Partisinin Gülhane'deki galasına katılanlara tanıtır. 11 Ağustos'ta Cumhurbaşkanlığı hizmetlileri ve milletvekillerine, 15 Ağustos'ta da üniversite öğretim üyeleri ve edebiyatçılara yeni alfabe tanıtılır. Ağustos ve eylül aylarında da Atatürk farklı illerde yeni alfabeyi halka tanıtır.


8-25 Ekim tarihleri arasında resmî görevlilerin hepsi yeni harflerin kullanımı ile ilgili bir sınavdan geçirilir ve 1 KASIM 1928 günü 1353 sayılı "Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun" kabul edilerek Türk Alfabesi resmen kullanılmaya başlanır.

78 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


1/706
bottom of page