top of page

Edebiyatımızın Koca Çınarı: RIFAT ILGAZ




İbrahim TIĞ

*

Türk Edebiyatı’nın çınarı olan Rıfat Ilgaz, ülkemiz toplumcu-gerçekçi şairlerinin başında gelir. Kökleşmiş, halkına bağlı aydın tipinin bir simgesi olmuştur. 1911 yılında Cide’de doğan Ilgaz, Anadolu’da ve İstanbul’un çeşitli semtlerinde öğretmenlik yapmıştır.

Öğretmenlik yaşamında olduğu gibi yazarlık yaşamı boyunca baskılar, sürgünler, hastalıklar yakasını bırakmamıştır. Buna rağmen halkının sorunlarıyla ilgilenmeyi, onların sorunlarına çözüm getirmeyi kendine bir görev bilmiştir. Bu nedenle bütün eserlerinde halkına karşı nasıl bir aydın sorumluluğu taşıdığını yaşamı boyunca göstermiştir.


ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER VE ANLATIM ÖZELLİKLERİ

Her dönemde, her ülkede kendi etkinlik alanını sanatçı kendisi bulur. Bunu belirleyen de yaşadıkları çağın ve toplumunun duyarlı insanı olma bilincidir. Bunun içindir ki, şairin bilincini pekiştirmesi, çevre ve ülke gerçeklerine duyarlılığıyla bağlanmasındandır.

O’nun şiirini çekici kılan,şiire içtenlik getirerek etkileyici ve kalıcı olmasını sağlayan özelliklerinden biri de, doğal söyleyişidir. Bu doğal söyleyiş çoğu zaman konuşulan dilden, günlük konuşma dilinde yerleşmiş anlatım biçimlerinden, kalıplaşmış ögelerden yararlanarak gerçekleştirmiştir.

Rıfat Ilgaz, toplum yapısını ülke gerçeklerini çok iyi bildiği için, yaşamıyla halkına bağlı bir aydın tipinin en güzel örneğidir. O, kırsal, emekçi, işçi, ezilen ve horlanan ülke insanının gözüyle anlatmakta,inatla büyük bir ustalık sergiler şiirlerinde. Bu da O’nu toplumcu-gerçekçi bir yazar olduğunun kanıtıdır.

“On saat ayaküstünde

Dizlerine kara sular iner

Yaz demez, kış demez

Savurursun balyozu

Kan ter içinde.”

İşbaşında sakatlanan işçiler, kimsesizler, memurlar, yoksullar, apartman kapıcıları, mahalle komşuları, emekçilerden oluşan kalabalık insanları barındırır O’nun şiirleri.

“Kasnağından fırlayan kayışa

Kaptırdın mı kolunu Alişim

Daha dün öyle paydosundan önce

Zileli’nin gitti ayakları

Yazıldı onunda raporu:

“İhmalden”

“Bu da bir özgürlük şiiri” adını taşıyan şiirinde 2. Dünya Savası bitmiştir ama o buhranlı, sıkıntılı günler hala sürmektedir.Yaşanılan dönemin Taif ve Magosa zindanını aratmadığını, özgürlüğün ve barışın adı var kendi yoktur hala. Vatan Şairi Namık Kemal ve Özgürlük Şairi Tevfik Fikret’i taşır dizelerine. Oysa değişen bir şey yoktur ülkede, o bilinen sis, yine aynıdır ülkenin üzerinde dolaşan.

“Özgürlük şarkısıdır söylenen Volga boylarında

Ne Taif’tesin ne Magosa zindanında

Yalnız namı kalmıştır kaleme alanın Vatan Kasidesi’nin

Seviyoruz her zamandan fazla Fikret’i

Yeni anlaşıldı Millet Şarkısı’nın

Aynı Sis’tir memleketin üzerindeki”

Çok partili döneme geçilmiştir. Değişen bir şey yoktur. Baskılar ,faşizan uygulamalar devam etmektedir. Komunizm propagandası yaptıgı gerekçesiyle kovuşturmaya uğramış ve aklanmıştır. Solcular bir bir eziyete tabi tutulmuş, iktidarın acımasız ve amansız uygulamaları karşısında yerinden yurdundan edilmiş ve baskılara boyun eğmemiştir. “Bilsem ki” şiiri bunun kanıtıdır.

“Bu ayaklar benden hesap soracak

Bir düşüncenin peşinde dolaştırdım

Sokak sokak

Bu baş, bu eğilmez baş da öyle…

Bazı sarhoş, bazı yorgun

Her zaman bir yastığa hasret.”

“Çocuklarım” adını taşıyan şiirinde Ilgaz, okul çağındaki çocukların yoksul ve aç olduğunu, geçimini sağlamak amacıyla çalışmak zorunda olduklarından okula gelmediklerini dile getirerek, ülkenin içinde bulunduğu sıkıntıların resmini çizer. Bunu yaparken de ülkenin insanlarını unutan iktidara gönderme yaparak dönemin eğitim anlayışını “Orta Asya’dan konuştuk laf kıtlığında” diyerek gözler önüne serer.

Rıfat Ilgaz, “Aydın mısın” şiirinde;

“Yollar kesilmiş,alanlar sarılmış

Tel örgüler çevirmiş yöreni

Fırıl fırıl alıcı kuşlar tepende

Benden geçti mi demek istiyorsun

Aç iki kolunu iki yanına

Korkuluk ol” dizeleriyle de aydınlara düşen görevleri yerine getirme konusunda çağrı da bulunuyor. O’nun elini alacakların,koluna gireceklerin sayısı çok, daha da çoğalmasına ihtiyacımız var.Bunun da yolu yöntemi diplomayla değil,kitaplara dönerek, halka inerek, aydın olmanın sorumlulu-ğunu duyarak, yazarak ve okuyarak. En olumsuz koşullarda bile yaşama olumlu bakmayı, gelecekten umutlu olmayı ondan öğreniyoruz. Aydın olmanın gerekliliğini de.

“Defneler Gibi” adını taşıyan şiirinde Ilgaz’ın doğa bütün canlılığıyla akmaktadır. Şiirlerinde yeni konulara değinmeler başlamıştır böylece. Yenilenen bu şiirin sözcük dağarı da zenginleşmiş ve genişlemiştir. Doğayla birlikte yaptığı betimlemelerin yanında bir hesaplaşması vardır. Ilgaz’ın düzene, düzen ağalarına karşı çıkmanın hesaplaşmasıdır bu . Talancılığa, ayrımcılığa karşı çıktığı için ozanlarını ezip kahreden bir yönetimin, halk kitlelerinin yaşam seviyelerini yükseltmeleri elbette mümkün değildir.

“Neler geldi geçti bir sevgiyi ayırdım

Yaşamayı defneler gibi uzun ömürlü

Pıtrak pıtrak üremeyi kök verip

İçlerinden bir sevgiyi ayırdım

Götürüldümse özgürlüğü yüzüstü koyup

Sen bir yanda ben bir yanda suç kimin

İşsizsem güçsüzsen onlar mı haklı

Ben mi taktım kollarıma kelepçeyi

Duvarları ben mi çektim boylu boyunca

Ben mi vurdum kapılara çifte kilidi”

Dizelerinin sonunda ise, haklıdan yana olabilmek için halkınca sevdiğini dile getirerek bitirir şiirini;

“Sevdim haklıdan yana olabilmek için

Çalışıp ezilenden senden yana

Sevdim aldığım soluğu hak etmek için

Ama sevdim halkımca”

Yine “Ormanız Biz” şiirinde Büyük Usta Nazım’a göndermede bulunur.

“Ne demiş büyük ozanımız

Neden kulak vermiyorsunuz sesine

Bir ağaç gibi hür yaşayın dememiş mi

Ve bir orman gibi kardeşçesine.”

Rıfat Ilgaz, insanların bütün halleriyle ilgilenmiştir. Onların yaşamlarını anlatırken, onları iyi anlamasının rolü sahip olduğu dünya görüşüdür. İdiolojik değerdir. Birikimidir, iyi bir gözlemci olmasıdır.

“Yaşlılar adına tam konuşmanın zamanı

Kütükte yaşı yetmişlerin arasındayım” diye başlayan yaşlılık halini anlattığı “Kulağımız Kirişte” şiirini şöyle sürdürür: “

“Biz yaşlılar türlü nedenlerden

Kuşlarla birlikte uyunmak zorundayız

Saksıdaki karanfil bakım ister

Tüm çiçekler, ağaçlar, parklar

Yollar, köprüler bakım ister

Balıkçı barınağı barınaktaki gemiler

Gün doğmadan deniz fenerimiz

Kıyılarımız, gökyüzü, bulutlar

Bir uçtan bir uca esen rüzgar”

Evet Rıfat Baba!

Senin yaşadıkların dönemle, günümüz arasında hala değişen bir şey yok. Yaşamak senin döneminde de yürek işçiliği istiyordu, şimdi de öyle. Bağnaz, tutucu gerici bir zihniyetin sardığı ülkemizde hala top sesleri gerilerde, tetikte kimin eli var belli değil. Bur buhran bir kaos ortamındayız.

“Yaşamak yürek işçiliği günümüzde

Ölümün anlamı değişti birden

Eskiden yataklarda beklerdik

Ders mi sınav mı görev mi belli değil

Gelecekse ayakta bulsun dimdik

Açılan bir sorumsuz yaylım ateş

Bir top karanfildir ğöğsümüzde.”

Onların sakat dünya görüşlerini hastalıklı beyinlerini besleyen savaştır, kavgadır, ölümdür, gözyaşıdır. Onun için barış istemiyorlar. Korkuyorlar barıştan. Çeşitli gerekçelerle insanlar arasında düşmanlıkları körüklemenin ise utanç bir durum olduğunun farkında bile değiller. Ama unutmasınlar ki;

“Ölür mü acılara katlanmasını bilenler

Direnenler tüm kırımlara karşı

Ölmez sevgiden yana olanlar

Defneler ölmez.”

Ilgaz, çocuklarına onurlu bir yaşam bırakmıştır. Geride kalanlara kol kanat gerebilmenin onurudur bu. Onun şiirleri ışık oluyor, iz oluyor geride kalanlara, bizlere.

O’na sürgünler, baskılar ve eziyet edenlerin esameleri okunmuyor. Tarihin karanlıklarına gömülüp çoktan gittiler. Oysa Rıfat Ilgaz, bu güzel dünya ortasında ve ülkesinin insanlarının gönlünde taht kurmayı sürdürüyor. O bize zenginlik, güzellik bıraktı. Yaşamayı öğretti onurluca. Üremeyi defneler gibi pıtrak pıtrak…


O’nu; sevgi ve şükranlarımla anarken; “Yaşıyoruz” adlı şiiriyle bitiriyorum:


“Ben ölmedim…

Öldürmediler de;

Yaşıyorum, yaşıyorum işte,

At kıçında sivrisinek gibi,

Töööbe töbe

Kapandı yüzümüze dergi kapakları

Bir varmış bir yokmuş olduk sağlığımızda


Şiir… O yosmanın boyuna

Gazete…Gelene gidene başyazı

Ara ki bulasın sayfalarında

Şair Rıfat Ilgaz’ı


Düştükse itibardan

Ölmedik ya, yaşıyoruz işte

Yaşıyoruz dedik, yaşıyoruz be,

Heeeey, fincancı katırları

Comentarios


1/385
1/5
bottom of page