top of page
İbrahim TIĞ

EDEBİYATIMIZIN AYDINLIK YÜZÜ: KERİM KORCAN


İbrahim TIĞ

*

Linç’i, İdamlıklar’ı, Patrona'yı, Ateşten Köprü’yü okumadıysanız eksiksiniz demektir. Şairim, yazarım diye ortalıkta bu kadar insan dolaşıyor, sorsanız bu eserler kimin diye, sus pus olurlar!...

Daha geçenler de hatunun biri çıkıp, “Daha önce Orhan Kemalle alakalı ya da onun yazdığı bir kitabı okumamıştım. Ne kadar çok şey kaçırdığımı bu kitaptan sonra fark ettim.” diye yazmıştı utanmadan.


Dün, Sabit Kemal Bayıldıran sosyal medyadaki paylaşımında Patika dergisini kastederek, “İzmir neden bir dergiyi yaşatmıyor? Ankara direniyor” diye yazmış, Dizdar Karaduman da, “İzmir'de beş yüz şair varsa, ellisi bile herhangi bir derginin sürdürümcüsü olmadığı için Sabit Hocam.” diye yanıtlamıştı. Karaduman da yeniden “Maalesef, şair var şiir yok!” notunu düşmüştü.

Yerden göğe kadar haklılar…

 Neyse…


Cezaevi gerçeklerine tanıklık etmeyen biri Linç'i yazamazdı evet. Korcan 12 yıllık cezaevi yaşamından üretmişti Linç'i, Tatar Ramazan’ı, İdamlıklar'ı!...


1918 yılında Adapazarı’nın Aktefek Köyünde doğmuştu. Yoksulluk nedeniyle okuyamamış, ilkokulun 4. sınıfından ayrılmak zorunda kalmıştı. Daha sonra aile İstanbul'a göçüyor. Küçük yaşta hayata atılıyor, saatçi çıraklığı, berberlik gibi işler yapıyor.


Hem kitabın, hem sınıfsal çelişkilerin bol olduğu bu kentte Korcan'ın inançları, dünya görüşü değişiyor ve Marksizm’le tanışıyor.

1938'de donanma gemisi Yavuz'da yapılan aramada kardeşi Haydar Korcan'da bulunan kitaplar nedeniyle kendisinin saatçi dükkanı da aranmış ele geçen kitaplar nedeniyle ve “yayımcılık yoluyla komünizm propagandası yaptıkları” iddiasıyla 30 Nisan 1938'de gözaltına alındı ve Donanma Kor Askeri Mahkemesi'nde isyan suçlusu olarak yargılandı ve 12 yıl ağır hapse mahkûm edildi.


10 yıl kaldığı Sinop Cezaevinden 1948'de tahliye edildi. Sonra da askerliğini yapmak için Devrek 19. Top Alayı’na getirildi.

Ey Gaziler kitabında “Devrek’i konu alan iki şiirinin birinde:

     “Burada da

     Bir gün umarım

     Ki sıradan da olsa söylenecektir adım” diyordu Korcan.


Orta yaşta, yorgun biri olarak özgürlüğüne kavuşan Korcan, ekmeğini kalemiyle kazanmaya çalışır. Yeni yapıtlar üretir, Dimitrof Geçiyor, Patrona, Ey Gaziler, Ateşten Köprü, Canlı Bayraklar, Harbiye Kazanı, yayınlanır.


“Ateşten Köprü” romanı yüzünden DGM’de yargılanmıştı. Dost canlısı iyi yürekli insan yine de şöyle diyordu: “Biz yalnız realist değil, namuslu gerçekçileriz, hırs yatıştırmak için düşmanın bile yüzünü karalayamayız.”


En son kitabı da “Ölüm Pusuda”dır.

O güzel insan hakkında 1957'de de Vatan Partisi yöneticiliği nedeniyle soruşturma açıldı. Türk Ceza Kanunu'nun 141 ve 142. maddelerine karşı geldiği gerekçesiyle tutuklandı, iki yıl tutuklu yargılandıktan sonra 1959'da beraat etti.

 

Unutulmamalıdır ki, yazarlar eserleriyle hep aramızda yaşar. Tıpkı Kerim Korcan gibi…


8 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


1/706
bottom of page