top of page
1/2

CHP KURULTAYININ ÇAĞRIŞIMI




68 Kuşağı, ülkenin aydınlık yarınlara ulaşması, hakça, adil bir paylaşım OLMASI için, çok bedel ödedi. Bu kuşağın efsanevi ismi DENİZ GEZMİŞ'TİR. Onun adını duyduğumda, nerede olursam olayım, tüylerim diken diken olur. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının Samsun’dan Ankara’ya Tam Bağımsız Türkiye ve Mustafa Kemal Yürüyüşü sevenleri açısından çok kıymetlidir.


Konuya böyle bir girizgâh yapmamın sebebi, 68 Kuşağı’nı takip eden benim kuşak, yani 78 Kuşağı. Yetmiş sekizlilerin fraksiyon tartışmaları ile başlayan ayrışmaları zamanla büyüdü, büyüdü, bir zaman sonra kavgaya, sonraki zamanlarda silahlı çatışmalara kadar vardı. Aylar, aylar süren bu tartışmalar, kavgalar, yılları devirdi. Bu tartışmaları, kavgaları ağır benzetmelerle adlandırsam doğru olur mu, bilmiyorum. Aslında bu tartışmaların özeti, babamın ifadesiyle, “benim eşeğin kuyruğu suya, değdi, değmedi,” meselesidir, öyle derdi çünkü babam bana…


Asırlık çınar, Aziz Atatürk’ün kurduğu parti 38. Kurultay’ını yaptı. On üç yıldır partiyi yöneten genel başkan, girdiği bütün seçimleri kaybetmiş, ısrarla da oturduğu koltuğu bırakmak istemiyor. O, asırlık çınarın tarihine altın harflerle yazılacak eylemelere de imza atmıştır sevgili genel başkan. Mesela, Ankara’dan İstanbul’a gerçekleştirdiği Adalet Yürüyüşü. Onun Adalet Yürüyüşünde terden sırılsıklam olan gömleği, yüzündeki yorgunluk, ayak tabanlarına toplanan su... Şimdi bile onun o hali gözümün önüne geliyor duygulanıyorum. Bir de on bir büyük şehrin belediye başkanlığını kazanacak adayları bulup çıkarması- İzmir hariç- ve siyasal iktidarın elinden çekip alması, muhteşem bir şeydir. Mesela bu isimlerden biri siyasal tarihimizin yarınlarında bir güneş gibi doğacaktır diye düşünüyorum.


Fakat… fakat… 2023 yılı Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi gösterdiği performans muhteşem bir şey olarak kabul edilir. Ve onun sakin kişiliğiyle, bir araya gelmesi imkânsız siyasi partileri bir masa etrafında birleştirmesi… Olağanüstü bir şey olarak kabul görmüştür. Bu sefer tamam, bu sefer tamam, ülkemize huzur gelecek, demokrasi gelecek diye çok umutlanmıştık...


Fakat… fakat… hiçbirimiz ne dinimizi ne mezhebimizi kendimiz belirlemedik. Onlar doğuştan aldığımız birer kimliktir. O kimlikleri gündeme getirip siyasal malzeme olarak kullanmak çapsızlıktan başka bir şey değildir. Onun mezhebinden kişiler yıllarca kimliklerini ifade edememişler, ezilmişler, horlanmışlar. İşte o mezhepten birinin cumhurbaşkanı olması demek, güneşin batıdan doğması demektir. Ben derim ki,

“Mesela benim köyde, alim, ulema, naif, arif, hak bilir, hukuk tanır, Alevi birini muhtar adayı olarak ilan edelim. Karşısına da okuması yazması olmayan, bir çobanı aday olarak koyalım. Seçimi kim alır biliyor musunuz?

ÇOBAN!

İşte ülkemizdeki durum aynen böyle yazık ki! Biz dini siyasetin oyuncağı olmaktan çıkarmadığımız sürece muasır ülkeler düzeyine çıkmamız imkansızdır. Yıllardan, yıllardan beri iktidar yüzü görmeyen sosyal demokratlar, 14 Mayıs ve 28 Mayıs’ta müthiş bir travma yaşadılar. Bu sefer tamam demiştik, bu sefer ülkeye demokrasi gelecek, hatta ilk turda bu iş “tamam,” demiştik! Demiştik demesine de


OLMADI, OLDURMADILAR, BİNLERCE SANDIK, GÖZLEMCİSİZ, TEMSİLCİSİZ BIRAKILINCA...


Herkeste müthiş bir umutsuzluk, müthiş bir öfke… İşte buna sebep küskünler çoğaldı, gelecek seçimlerde oy kullanmayacağım diyenlerin sayısı artıkça arttı. Bu genel başkan tekrar genel başkan olursa istifa ederim diyenler oldu. On üç seçim kaybeden sayın genel başkana oy veren insanların güveni kalmadı. Ağız birliği etmişçesine, sokaklar böyle diyordu, pazarlar böyle diyordu, kahveler böyle diyordu.


İşte böyle bir ortamda parti 38. Kurultay’ını yaptı, delegeler özgür iradeleriyle, on üç yılda on üç seçim kaybetmiş genel başkanlarının altından koltuğunu çekip aldı. Görülmüş şey değildi bu. Genel başkan, genel başkan olarak girdiği ve eşit şartlarda yapılmayan yarıştan mağlup olarak çıktı. Buna sebep parti üyelerinin bazıları yeni genel başkanı içlerine sindiremeyip e-devlet üzerinden istifa ederek, bu da çok bir matahmış gibi istifalarını sosyal medyada paylaşmaya başladılar, üstelik bu kişiler demokrasi için mücadele eden insanlardı.


Kılıçlar bir kez daha çekildi sanki Seksen öncesi günlerde olduğu gibi, çünkü o günleri yaşayan biri olarak yeni ajanlar mı girdi aramıza diyerek. korkmaya başladım. Korkmaz mı insan, sosyal medya üzerinden başlayan tartışmalarda ağıza alınmayacak ne sözler ne hakaretler. Oysa birbirlerini ihanetle suçlayan, ağza alınamayacak hakaretler eden bu insanlar daha dün kulvarda omuz omuza demokrasi savaşçımı veriyorlardı. Ben bugün bu tartışmalara şahit olunca 68 Kuşağı’nın takipçisi 78’lilerin kendi aralarındaki tartışmaları, kavgaları geldi aklıma; demek ki, değişen bir şey olmamış diye, çok üzüldüm.



Kasım 2023 / Salihli


37 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

1 commentaire


Mavi Işık
Mavi Işık
07 nov. 2023

Niyazi Uyar,


Eline diline sağlık.

Kılıçdaroğlu ve CHP ile ilgili bu kadar net, yargıları isabetli ,sözü dolaştırmayan, olması gerekeni söyleyen, hem nalına hem mıhına vuran en azından vurmaya çalışan bir yazı sizinki.

Biz ne dersek diyelim, zaman Kılıçdaroğlu ve dönemini gerektiği gibi değerlendirecektir, ve çok da itibarsız bir yeri olacağını sanmıyorum.

Yine de genel beklentinin aksine, CHP'nin gerekeni, yoluyla yapan milletvekili ve delegelerini de tebrik etmeli, o başka bir konu.

Benim asıl övgüye değer bulduğum, sanırım yazı nöbetiniz dışında ülke gündemi de olsa, maviADA yönetimi işaret vermemişse çok gözükmüyordunuz. Oysa bugün ilk kez siz ve Yusuf Aksoy gündeme yönelik harika iki yazıyla ortaya çıktınız.

Teşekkür ederiz. Devamını bekleriz.

Galiba maviADA şimdi AİLE oluyor ...ve sizler de gerçek YAZARLAR...

Yolunuz açık…


J'aime
1/682
bottom of page