top of page
Yazarın fotoğrafıZeliha AYDOĞMUŞ

BİRİNCİ AĞIZDAN İKİNCİ EL KELİMELER

Zeliha AYDOĞMUŞ

*

Bir yandan da o, yaratılmışların en özeli, en ayrıcalıklısı olarak bilinen ''İNSAN'' denen canlının sessiz çığlığıdır yazmak... Kimi zaman sevinçten, kimi zaman hüzün, öfke ya da kahırdan atılan, duyguların dili olup kelimelerden medet uman çığlıklar. Sözcüklerle dost olmayı seçen insanlar, yazmaya ilk başladıklarında benim de yazıma başlarken yaptığım gibi, ne giriş, ne gelişme, ne de sonuç gözetir attığı çığlıklar. İmla kuralları deseniz hak getire. Ama saydığım bunca eksiğe karşın tek bir şey, o en önemli şey vardır bu insanların yazdıklarında; ''RUH''. Nefes alıp veren, içeriğiyle yaşatan ya da öldüren, bazen yaralayan, uçarken birden yere çakılmamıza neden olan; RUH. Öyle ki zaman zaman bizi kış ayazından çekip çıkaran, nevbaharlara sarmaşık yapan; Birinci Ağızdan İkinci El Kelimeler'dir bunlar.


''Ruh, yazının icadından beri öIümsüz.''

CemiI Meriç


Yazmak duygu ve düşüncelerin karanlığı reddetme, ışığa çıkma isteğinden doğan bir eylemdir bana kalırsa... ruhun masalındaki cadıları ya da perileri, olumlu ya da olumsuz tüm duygu, düşünce ve yaşanmışlıkları olanca şiddetiyle görünür kılma isteği. Kahırsa yaşanan, acısını azaltma, mutluluksa sevincini çoğaltma eylemi...ama en çok ruha dair ne var ne yoksa paylaşma, daha yoğun olarak da o duyguları kelime kelime toplama ve yitip gitmesine kıyamama hali.

''Anı yazmak, öIümün eIinden bir şey kurtarmaktır.''

Andre Gide


Bu duygu ve düşünceleri paylaşma hali ilk olarak çocuklukta başlar genelde. Kendini yeni yeni keşfe çıkan çocuk, ilk paylaşımlarını yine kendi kendiyle yapar, günlük tutar. Yazma alanında atılan ilk adımlar genelde, bir çocuğun yaşama karşı duyduğu çekimserliğe paralel olarak alabildiğine utangaçtır. Yazdıklarını kimseler bulup okumasın diye, ya kilitlisinden alınır o günlükler ya da köşe bucak saklanır.


'' Yazı yazmayı öğrenmek, her şeyden önce düşünmeyi öğrenmektir.''

Amiel Suche


Zaman geçip çocuk büyüdükçe, hayatın sorduğu bilmeceler kah çözülüp kah kanıksandıkça ve ayakları yere daha sağlam bastıkça, yavaş yavaş görünür olma isteği doğar çocuğun duygu ve düşüncelerinde...Hele hele yakın çevresinde bulunan anne, baba yada öğretmenleri tarafından yüreklendirilip doğru yönlendiriliyorsa...


''Okumak, bir insanı doIdurur; konuşmak onu hazırIar, yazmak ise oIgunIaştırır.'' Francis Bacon


Başlıkta ''İkinci El Kelimeler'' dediğime bakmayın, şu an dilimizde bulunan kelimeler kimbilir kaç yüz yıldır, kaç milyar insan tarafından kullanıldı, kullanılıyor...ama yine de sayıları bellidir, ortaktır bu kelimeler. Ya edebiyatın konu edindiği duygu ve konular! Neresinden tutsanız, hangi açıdan durup baksanız sayılı, benzer ve belli başlıdırlar. Peki bu durumda ne oluyor, biz okuduğumuz her öyküden, şiir, deneme ya da makaleden aynı lezzeti mi alıyoruz? Elbette hayır.


''BiIgi, iyi yazmanın kaynağıdır.''

Horatius


Durum bu kadar basit olsaydı, hepimiz hayatımız boyunca üç beş kitap okur, sonrasında da bu alışkanlığımızı bir kenara bırakıp yolumuza devam ederdik. Oysa benzer duygu ve yaşanmışlıkları içerse, yazılan her harf, her kelime aynı yollardan geçse de okuduğumuz kitaplardan kimi zaman farklı renk ve çeşitte güller derer işleriz yüreğimize, ruhumuzun derinliklerine, kimi zaman türlü dikenler batar etimize, ciğerimize.


''Bir yazı, bizde ancak kendi maIımız oIan fikirIer, doğurmak şartıyIa faydaIıdır.'' Peyami Safa


İşte böylece biz insanlar, duygu ve düşüncelerimizi tanımayı, yönetmeyi ve sonuçlarını daha yaşamadan öğrenebiliriz. Örnek olarak nefret gibi, sevgi, aşk ya da kıskançlık gibi duyguların yaşamımızda ne tür izler bırakabileceğini sayabiliriz. Öyle ya insan denen varlık, tüm bildiklerini yaşayarak öğrenmeye kalksa bir ömür yeter miydi sizce!


''Dünya adIı gezegende, kapIadığım mekanın hakkını, yazmakIa veriyorum.''

John Updike


Olmaz mı kelime ve cümlelerin de bileği burkulabilir, kolu bacağı kırılabilir. Bunun önüne geçmenin yolu bilgiden geçer. Burada sözünü ettiğim yalnızca ansiklopedik bilgiler, dilbilgisi yada imla kurallarını içeren bilgi kümesi değil. Elbet bunlar da değerli ve gerekli ama benim anlatmak istediğim yaşanmışlık kokan hayat bilgisi, duyguların, düş ve düşüncelerin... özetle dünden bugüne, bugünden yarına ''İnsanlık Bilgisi''.


''Kendisi ve çağı hakkında yazan insan, tüm insanIar ve çağIar hakkında yazmış oIur.''

Bernard Shaw

36 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

コメント


1/706
bottom of page