top of page

BİR ŞİİR EMEKÇİSİ "ŞÜKRAN KURDAKUL "



(23 Mart 1927, İstanbul - 15 Aralık 2004 )

Ağıt Değil

Gücünüz varsa sizin

Sözcüğü tutuklayın.

Öğrenci, kitap, türkçe

En güzel kavramı dilimin

Özgürlüğü tutuklayın.


Ben ki düşünüyorum

Var olduğumdan beri

Silahlar bana dönük

Savaşlar sizin için

Gücünüz varsa artık

Usumu tutuklayın.


Açtı kendini, bir bayrak gibi işte

Ölümün üzerinde Hasan Tahsin...

Bu silah başka silah

Bu ölüm başka ölüm

Gücünüz varsa sizin

Ölümü tutuklayın.

*

23 Mart 1927 yılında İstanbul'da dünyaya gelmiştir. İzmir Karşıyaka Lisesi'nde öğrenim gördüğü sırada 1946 yılında Türk Ceza Yasası'nın 142. maddesine istinaden komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle 4,5 ay süreyle tutuklanmış ve tutuklu kaldığı gerekçesiyle okuldan atılmıştır. Bir süre İzmir Belediyesi’nde daktilograf olarak çalıştıktan sonra askerlik dönüşü İstanbul’a taşınmış, 1953'te Ziraat Bankası Bahçekapı şubesinde banka memurluğu yaparken bir kez daha komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle tutuklanmıştır. 1955 yılında beraat ettikten sonra bir süre Tan Gazetesi, Yeni Gazete ve Varlık Yayınevi'nde düzeltmenlik yapmıştır.

*

Yağmurda

Yağmurda parkta oturulmuyor,

İstasyon çok hüzünlü;

Acaba nasıl geçirmeliyim,

Bu koskoca günü?


Kitaplar koltuğumda ıslandı,

Sigaram söndü sudan,

Belki methiyeler yazdığım için,

Çok iyilik gördük bulutlardan.


Dudaklarımda dostlardan şiirler,

Şimdi haykırarak da okusam kimse duymaz;

Şehir acınacak halde,

Boşalmış bütün caddeler.


Hayatımı sürükleyen ayaklarım,

Suları kabul ederek neredeyse;

ağaçlar benimle alay etmeye başladı,

Sokakta kalmadı kimse...

*

1958-1962 yılları arasında Rüknettin Resuloğlu'nun sahibi olduğu ve 1957'de yayım hayatına başlayan Yelken dergisini yönetmiş; 15 Mayıs 1962 - 1 Mart 1964 tarihleri arasında yayımlanan Ataç (30 sayı) ve 1 Mart 1964 - 15 Mayıs 1966 tarihlerinde varlığını sürdüren Eylem (34 sayı) dergilerini çıkarmıştır.



*

Emeğin Öyküsü

Kitaplar ellerimde öykülendi

Düşlerim vurdu şiirler denizine

Eski ezgilerle coşkulanan

Sesimdir, çağları delip geldi.


En güzelle en yaşayan

Gözlerimden aldı rengini

Meriç köprülerinde

Alın terim karıştı suya

Santim santim ellerimde büyüdü

Süleymaniye ve Aya Sofiya.


Kaç iklimin toprağı bağrına bastı beni

Ustalığıma kefil olur tarihler,

Kaç dönem içimde savaş verdi.

Utkularım çağımın türküsünü söyler,

O türküler tezgahında dönüyor şimdi.

*

1958 yılında Ataç Yayınevi’ni kurmuş ve yönetmiştir. Yaşamı boyunca birçok dergi ve gazetede yazıları yayınlanmıştır. Cumhuriyet Gazetesi'nde köşe yazıları yazmıştır.

*


Sevgi Ormanı

Bu sevgi ormanında

Ağaçlar gözlerimin içine güldüler

Soluğumda yeşiller çiçeklendi.


Bunca yıl özümsediğim güzel şeyler

Kirlenmiş suları arıttı denizlerimde

Garipliğimin gökyüzüne yeni maviler geldi.


Ve acıdan çatlayan damarlarıma inat

Yeni soluk yatakları yarattı yüreğimde

Sevecenliğin yarattığı hayat.


Bendim

Dalgalanmış deniz bendim kendi içimde

Sonra yorgun düşmüş denizlere dönüşen

Ormandım,

Ağaçlarım düş ağaçlarından sıktı.

Tan yeriydim

Göğsüm bağrım payını aldı güneşten

Yanım yörem aydınlığa çıktı.

Gece de bendim

Uzak uzak yıldızları getiren

Su da bendim tarlanızda

Elinizin altında kitaptım

Penceredeydim odanızda

Kurşun geçmez dizeler çiçeği

Özgürlüğüm benim

Canımın saksılarında büyüdü

Ayıplara gömülen çağınızda

*



1969 yılında parti faaliyetlerine son vererek edebiyat çalışmalarına ağırlık vermiştir.

12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası kapatılan PEN Yazarlar Derneği’ni aralarında Yaşar Kemal’in de bulunduğu arkadaşları ile birlikte 1988 yılında başlattıkları çalışmalar ile 1989 yılında tekrar faaliyete geçirmişler ve derneğin kurucu yönetim kurulu arasında yer almış, 1991-1997 yılları arasında genel başkanlığı yapmıştır.

Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Vakfı yöneticiliği, 1995’ten itibaren Özerk Sanat Konseyi ile Ulusal Sanat Kurulu’nun da kuruculuğu ve ilk başkanlığını yapmıştır.

Türkiye Yazarlar Sendikası’nın yönetim kurulunda görev almıştır. 12 Eylül döneminde Türkiye Yazarlar Sendikası davasında yargılanan Kurdakul beraat etmiştir.

*

KARANLIKTA AYDINLIK DÜŞÜNCELER

Bu uzun kaybolmalar gecesinde

Sen varsın, ben varım, özlemin var;

Bir deniz kenarı düşüncesinde hürriyetin

Belki sessiz bir duygulanma içindesin

Gökyüzünde ağan bulutlara

Baktıkça bakmak gelir gözlerinden

Bir çimenli toprak parçası, bir demet çiçek

Özlemekten daha özlenesi bir duyguyu

Senden alır, bana verir.

...

Ben akşamları bilirim, yanında olacağım

Sana mektuplar gibi sevinç getireceğim

Nice hıyanet köşesi var yaşadığın yerlerin,

Olabilir, yalnızlığın içinde

Bir içlenmedir başlarsa içim götürmez.

Bir servi gölgesi gibi pencerenden giren

Söz dinlemez akşamlar bilirim ben.

Belki bu akşamlar en cömert kapılarını açar

Seni acı bir çaresizlik içinde bırakmak için

Bir hürriyet kaygısı, kaybolmaktan ağır,

Bir yalnızlık yenilgiden fena

Bir düşüş ki yakın bildiğin ne varsa cümlesinden

Tek gülümser dal bile kalmaz

Tutunacak sana.


Ben akşamları bilirim yanında olacağım

Bir yaşayıp bir unuttuğun ne varsa

Yeniden başlaman için bende

Pencerende ışık, bahçende bulut gibi

Karanlıkta aydınlık düşünceler içinde

Kaybolmuş bir dünyaya bırakmayacağım seni.

*

Şiir yazmaya çok erken yaşta başlayan şairin ilk şiirleri 15 yaşındayken Yedigün dergisinde, Faruk Nafiz Çamlıbel’in yönettiği genç şairler köşesinde ve Yarım Ay, Fikirler dergilerinde yayınlanmıştır. 16 yaşında bir lise öğrencisiyken Tomurcuk adlı ilk şiir kitabı yayınlanmış, çeşitli dergi ve gazetelerde çıkan şiir, yazı ve öyküleriyle adını duyurmuştur. Kurdakul toplumcu gerçekçi edebiyatın önde gelen temsilcilerinden biri olmuştur.

*

Yorgun Yürek

Bir solukta yaşadım ve tükettim tümünü

Bir solukta gördüm elli üç yılda gördüğümü...

Sonunda yorgun yürek 'duy..' dedi işte,

Sessiz sedasız gidilecek günü.

*

15 Aralık 2004 yılında hayatını kaybeden şair 1982 Nevzat Üstün Şiir Ödülü, (Bir Yürekten Bir Yaşamdan ile) , 1998 - Filistin Yazarlar Birliği Banş Ödülü , 1999 - Makedonya Yazarlar Birliği Edebiyat Yasası Ödülü, 2000 yılında Tüyap 19. Kitap Fuarı Onur Yazarı , 2002 - PEN Yazarlar Derneği Dünya Şiir Günü "2002 Şiir Büyük Ödülü" sahibidir.

*

“Biz ki acılar döneminden

Ellerimizi kirletmeden geçtik

Direncim senin olsun

Sevgim senin olsun...”

*

Şiirle anlatamadığı temaları öykülerde işler. Toplumdaki adaletsizlik ve yargının sorunları, hapislikler, Kurtuluş Savaşının insanları, beyaz yakalılar dediği kafa emekçileri onun öykülerinde işlediği konulardır.

*

ÜLKESİ AĞIDİSTAN

Uykulardan sıçradığım her gece

Kuşku, doğasına yürüdü gerçeğimin.

Ya senin gözlerindeki ışık sönmüşse,

Ya damarlarımdaki kan donmuşsa benim


Ya da yangın sonrası bir orman

Gibi ıssız ve hüznüne alışık...

Ölümün rengine sözcükler arıyorsa şimdi

Ülkesi ağıdistana dönmüş bir ozan

*




Öner Yağcı “Yetmiş beş yıldır “ Sevmekten ve sormaktan korkmayan” bir edebiyatçı kimliğiyle “Acılar döneminden ellerini kirletmeden geçen”; 1998 Filistin Yazarlar Birliği Banş Ödülü ve şiire katkıları için 1999 Makedonya Yazarlar Birliği Edebiyat Yasası Ödülü sahibi Şükran Kurdakul, bu savaşımın tüketemediği bir usta, bir aydınlık simgesidir.” Şeklinde tanımlar kendisini.

*

Abdülkadir Bulut “ Acılar Dönemi “ başlık yazısının bir kısmında “Paul Eluard'ın ilginç bir sözü vardır ozanlık üstüne: "Ozan esinlenenden çok, esinleyen kişidir” der. Söz irdelendiğinde, yoklandığında bir gerçeği iyice ortaya çıkarır, o da, etkenlik. Ama bu durum orantılı bir etkenliktir. Öte yandan ozanlar aslında ve temelde esinlenen ve sonra esinleyen kişilerdir. Bu gelişim süreci doğrultusunda bakmak gerekli ozanlara, onların ürünlerine..

Şükran Kurdakul'un Acılar Dönemi adlı yapıtındaki şiirleri, bundan önceki şiirlerinden ayrı olarak, hep esinleyen bir konum alıyorlar. Bu durum onun, Acılar Dönemi'nden çok esinleyen dönemi oluyor. Her ne kadar, anılarını kaynak seçmişse de şiirlerine, kaynağı ne olursa olsun, şiirlerindeki işlev genel anlamda bu görüşümüzü doğruluyor.” Şeklinde anlatır şairi.

*

Asım Bezirci, Şükran Kurdakul hakkında: “Giderayak’taki durgunluğun yerini hareketlilik almıştır. Eylemsizliğin ve umarsızlığın yarattığı üzünç kavganın getirdiği sevince dönüşmüştür. Onunla birlikte anlatım da değişmiştir: Canlı, duru, sarsıcı bir özelliğe kavuşmuştur. Bunun için müzikten ve belâgattan yararlanılmış, eski şiirin imkânları denenmiştir. Çokluk düşünce duygunun, akıl hayalin üstüne çıkmıştır. Bu yüzden bazı parçalar kurulaşmış, derinlikten uzaklaşmış, hatta nutka kaçmıştır. Fakat özün doğurduğu dirilik ile biçimin ulaştığı yetkinlik bu kusurları çoğun gölgelemiş, mısraları alımlı kılmıştır” değerlendirmesini yapmıştır.

*

Benden Sor


Bunca acının çiçeği içimde büyüdü

Maphushane saksılarındaki baharı benden sor...


Kulak ver gecenin sessizliğinde ağan sese,

Ölümcünün böldüğü uykuları benden sor.


Silahlar doğanın yüreğini arıyor durmadan,

Bu kan kokusunun ürettiği soruları benden sor...


Gördük ki, türkülerin sonu yok dilimizde,

Kopup geldikleri dağları benden sor.


Anısına saygıyla…

Semihat Karadağlı

Kaynak:

1)- Pen Yazarlar Derneği

2)- Türkiye Yazarlar Derneği

3)- Wikipedia

4)- Öner Yağcı/ Cumhuriyet Kitap, 6-14 Nisan 2002, Sayı 633, S.14-15

5)- Abdülkadir Bulut - Türk Dili Dil ve Edebiyat Dergisi -Temmuz 1978, C: XXXVIII, S: 322, S. 247-248

6)- Bilgiustam internet gazetesi “Şükran Kurdakul Kimdir?” Canan Yıldırım

7)- Bir Yürekten Bir Yaşamdan/Şükran Kurdakul

8)- Büyük Türk Şiiri Antolojisi 2

9)- 20. Yüzyıl Türk Şiiri Antolojisi

10)- Çeşitli Gazete haberleri.

173 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


1/683
bottom of page