top of page
Yazarın fotoğrafıNurten B. AKSOY

BİNBİR GECE MASALLARI

Güncelleme tarihi: 14 Şub

Nurten B. AKSOY

*

Uzun zamandır güzel yurdumda olanları görüp yaşadıkça kahroluyorduk, ama onlar meğerse hiçbir şey değilmiş. Şimdi bir haftadır adeta kıyameti yaşıyoruz milletçe, gözümüzde yaş kalmadı, yüreğimiz parça parça. Tek tesellimiz enkazdan hayata tutunup, sağ kalanların çıkarılması. Bir de her şeye rağmen tek yürek olan insanımızın merhameti ve dayanışması...


Bugün yaşadıklarımızı gördükçe aklıma Binbir Gece Masalları geldi. Hani Şehrazad adında bir kadın vardı, ülkenin birinde. Ölümden kurtulmak için her gece hükümdara masallar anlatır, sabaha karşı masalı en heyecanlı yerinde keser ve o günü ölmeden atlatırdı. Aslında efsane hepimizin bildiği gibi şöyle:


Hikayeye göre; Fars kralı Şah Şehriyar Hindistan ile Çin arasındaki bir adada hüküm sürer. Şehriyar karısının kendisini aldattığını öğrenince çok öfkelenir ve tüm kadınların sadakatsiz, nankör olduğuna inanmaya başlar. Önce karısını öldürtür, sonra da vezirine her gece kendisine yeni bir hanım bulmasını emreder.


Her gece yeni bir gelin alan Şehriyar, geceyi hanımıyla geçirdikten sonra tan vakti hanımını idam ettirir. Bu olay bir süre böyle devam eder gider… Vezirin akıllı kızı Şehrazad bu kötü gidişata son vermek için bir plan kurar ve Şehriyar'ın bir sonraki eşi olmaya aday olur.


Evlendikleri geceden başlayarak, kardeşi Dünyazad'ın hikâye dinlemeden uyuyamadığını söyler ver her gece Dünyazad'ın da yardımıyla çok güzel ve heyecanlı hikâyeler anlatmaya başlar hükümdara; ama tam şafak vakti geldiğinde, hikâyenin en heyecanlı yerinde, hikâyeyi anlatmayı keser. Hikâyenin sonunu merak eden Şehriyar, Şehrazad'ın hikâyeye ertesi gece devam edebilmesi için, o gecelik Şehrazad'ın idamını erteler.


İşte böyle her gece bir önceki masalın devamını anlatıp, yeni bir hikâyeye başlayan Şehrazad, yine tan vakti geldiğinde hikâyenin en heyecanlı yerinde anlatmayı bırakır. Sona gelindiğinde ise evliliklerinde uzunca bir süre geçer ve Şehrazad üç erkek çocuğu doğurur krala. Böylece kralın kadınlara olan öfkesi ve kötü düşünceleri diner, Şehrazad'ın sadakatine inanır.


Şimdi belki içinizden nereden çıktı bu "Binbir Gece Masalları" diye geçirebilirsiniz. Şöyle bir düşündüm de aklımın erdiği demlerden beri birileri bize hep masallar anlatmış. İktidarlar güçlerini sürdürmek, hayatta kalmak, yitip yok olmamak adına tıpkı Şehrazad gibi halka hep masallar anlatmış, anlatıyor ve daha da anlatacak... Özellikle son yıllarda öyle masallar anlatılıyor ki uykumuz geliyor, eğer uyuyup kalırsak yok olacağız, bir daha uyanmamak üzere...


Aslında bu yirmi yılda Binbir Gece Masallarının rekoru çoktan kırıldı, biz bilmem kaç bin gecedir masal dinliyoruz, üstelik çağın gereği, dinlerken izliyoruz bir yandan da yarı uykulu gözlerle. Şehrazad uzun yıllardır iktidarda aslında, şimdilerde o "SULTAN" olmuş, halkını uyutuyor, ama bu sefer halkını uyuturken yine kendini kurtarma derdinde. Halkın ise hükümdar gibi, uyutulduğundan haberi yok; sessizce, tevekkülle uyuyor, uyuyor, uyuyor...


Her gece yeni bir masalla tatlı uykulara dalıyor millet. "Biz şunları yaptık, biz çok güçlüyüz, dünya gücümüze hayran, herkes bizi kıskanıyor, en büyük biziz, en güçlü biziz..." Oysa daha deprem olmadan bile binalar çöküyor, madenler göçüyor, önlenebilir afetlerde insanlar yok oluyordu, Şimdi ise gerçek cehennemi yaşıyoruz, insanlar diri diri toprağa gömüldü adeta, sağ kalanlar mı, onlar anasını, babasını, evladını kaybetmiş birer canlı cenaze...


Bir devir düşünün ki iktidarı seçenler KAHRAMAN, seçmeyenler TERORİST sayılıyor... Bir yandan halka sürekli parmak sallayarak "bak karışmam haaa" diye bağırıyorlar, bir yandan "sürtük, şerefsiz" diye... Uyuyor insanlar, millet uyuyor tatlı bir uyuşukluk içinde... Oysa onlar uyku mahmurluğundayken BİRİLERİ yıkıyor, kırıyor, parçalıyor, çalıyor, çırpıyor, öldürüyor... Hem de hiç acımadan; çünkü kendi yaşamaları buna bağlı. Uyku tutmayanları, sesini çıkaranları, baş kaldıranları yok etmek adına her gün yeni masallar uyduruyorlar.


Oysa BİRİLERİNİN bilmediği ya da unuttuğu bir şey var aslında; mutlaka her gecenin bir sabahı vardır, karanlıklar kıyamete kadar sürmez ve güneş bir gün uyuyanların üzerine de doğar ve onları da uyandırır elbet...

41 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


1/706
bottom of page