top of page
1/2

“Bekle Beni” Şiirinin ve Yazar Mihailoviç Simonov’un Hüzünlü Öyküsü

Güncelleme tarihi: 21 Oca

Nurten B. AKSOY

*

Savaşlar belki de insanoğlunun başına gelen en büyük felaketler. Hem savaşa gidenleri hem de geride bıraktıklarını en acımazsız şekilde etkileyen savaşlardan arda kalan bazen bir şarkı, bazen bir fotoğraf, bazen bir şiir… yaşananların en acı ve unutulmaz belgesi oluyor. İşte onlardan biri de ünlü Rus yazar Simonov’un savaşa giderken geride kalan sevgilisi için yazdığı ve hem savaşan askerlerin, hem de onları bekleyen sevgililerin, anne-babaların hayata tutunuşlarının ve umutlarının simgesi olan “Bekle Beni” şiiri…

Bekle beni, döneceğim Bütün direncinle bekle beni.

Bekle hüzün yağmurları Gökyüzünü kaplayınca

Kara kış üşütürken bekle, Sarı sıcaklar yakarken bekle.

Ünlü Rus yazarı Konstantin Mihailoviç Simonov, 28 Kasım 1915’te Saint Petersburg şehrinde dünyaya gelir. Babası Kızıl Ordu’da subay olduğu için çeşitli taşra okullarında okuyan Simonov, Moskova’da yükseköğrenim görürken bir yandan da tornacılık yapar ve makine mühendisi olur. Moskova’da bir fabrikada mühendis olarak çalışırken ilk şiirlerini yazmaya başlayan Simonov, bu arada Gorki Edebiyat Enstitüsünü de bitirir. Bir müddet mühendislik yaptıktan sonra gazetelerde yazmaya başlar. II. Dünya Savaşında ordu gazetesi “Kızıl Yıldız’ın” savaş muhabiri olarak askerlik görevini yaparken, gerek cephede gerekse cephe gerisindeki Sovyet insanının mücadelesini, 1940-1945 yılları arasında gazetesine gönderdiği yazılarında dile getirir.


Kimseler beklemezken bekle beni Unut anılarla yüklü bir geçmişi

Ne bir mektup ne bir haber Gelmesin ne çıkar, bekle beni

Bekle beni döneceğim Bekle, yalnızca sen bekle beni

Bu yazılarıyla Stalin Ödülü’nü kazanır. Savaştan esinlenerek milliyetçi ve devrimci görüşlere yer veren lirik ve epik şiirler yazar. Özellikle savaşı anlatan romanlarıyla ünlenen Simonov ülkesinin en büyük ödülü olan Lenin Edebiyat Ödülü’nü alır. (1974) İki büyük ödül sahibi olan yazarın adını, daha bu ödülleri almadan önce yazdığı “Bekle Beni-Zhdi Meny” şiiri ile tüm Rusya duyar ve şiir savaşan tüm askerlerin yüreklerinin üzerinde, ceplerinde taşıdığı kutsal bir yazıya dönüşür adeta.

Genç yazarın bir sinema sanatçısı olan genç ve güzel sevgilisi Valentina Serova için yazdığı söylenen şiir, aslında bütün beklenen ve bekleyenlerin ortak duygusunu dile getirir savaş günlerinde.


Bekle beni döneceğim, Bırak beklemekten usanmış dostlarım

Oğlum, anam, yoldaşlarım Öldüğümü sansınlar benim

Umudu kesip bir ateşin başında Beni yâd edip içsinler ama sen İçme sakın yürek acısı o şaraptan

Simonov, yaşadığı süre boyunca sevmekten bir an bile vazgeçmediği Valentina Serova’yı ilk kez Moskova yakınlarında bir tren istasyonunda görür. O zamanlar 21 yaşında ve Sovyet sinemasının oldukça ünlenmiş bir sanatçısı olan Serova, sarı saçlı, ince ve uzun boylu, güzel bir kadındır. O yaz günü Moskova yakınlarındaki bir istasyonunda tesadüfen Valentina’yı gören Simonov, genç kadına hemen o anda vurulduğunu anlatır hep.

İkinci Dünya Savaşının en sert günlerinin yaşandığı yıllarda Rusya, Alman kuşatması altındadır. Tarihin gördüğü bu en büyük savaşta (Stalingrad Savaşı: II. Dünya Savaşı’nın kesin dönüm noktalarından biri olarak kabul edilir ve Almanların geri çekilmesiyle 1943 yılında sona erer.) Rus ordusunda görev yapan şair ve gazeteci Konstantin Simonov da cephededir. Savaşın tüm şiddetiyle sürdüğü anlarda. Simonov da herkes gibi tetiktedir, ama bir türlü savaşa kendini veremez. Çünkü geride biricik sevgilisi, dünyalar güzeli Valentina Serova’yı bırakmıştır. Aklı hep sevdiği kadındadır, onu deli gibi özlemektedir, ama asla umutsuz da değildir. Bu cehennemi andıran korkunç savaştan sağ kurtulup onunla yaşayacağı günleri düşler. İşte bu karmakarışık duygular içindeyken, sonradan efsaneleşecek o şiirini yazmaya koyulur.


İnançla, sabırla bekle beni. Bekle beni, döneceğim…

Tüm ölümlere inat bekle. Çünkü o büyük bekleyişin

Çünkü o büyük bekleyişin Düşman ateşinden kurtaracak beni.

Şiirini bitirdikten sonra, izne ayrılan bir askere teslim ederek, çalıştığı gazeteye ulaştırmasını rica eder. Gazeteye ulaştırılan şiir gazete tarafından yayımlanır. Ve olanlar olur… Şiir savaşan askerler ve savaştaki sevdiklerini bekleyenler arasında bir fırtına gibi eser.

O yıllarda savaşta ölen hemen hemen bütün askerlerin ve subayların cebinden aynı şiir çıkar: Bekle beni… Şiir halk arasında öylesine büyük etki yaratır ki Rusya’da kutsal metinler dışında en çok okunan metin olma özelliğini kazanır.

Daha sonra ağızdan ağıza yayılarak değişik melodilere bürünen şiir, hepsi hüzünlü pek çok şarkıya güfte olur. Şarkılar öyle popüler olur ki Simonov mektubunun gazeteye ulaşıp ulaşmadığını bile bilmezken, bir gün cephede kendi şiirinin bestelenmiş halini bir askerin ağzından duyar.



Bekle kızgın sıcaklar içinde, Karlar savrulurken bekle beni

“Yalnızca seninle ben, ikimiz Ölümsüz olduğumuzu bileceğiz”

O sırrı, o hiç kimsenin bilmediği. Kimseler beklemezken Beni beklediğini.

Nihayet savaş biter, Simonov büyük bir heyecanla Valentina’nın yanına gider ve 1943 yılında evlenirler. Simonov’un savaşta olduğu bu özlem yıllarında Valentina artık Sovyet sinemasının en ünlü oyuncularından biridir. Savaşın tüm hızıyla sürdüğü o günlerde yaşam, insanlar, ilişkiler de değişmiştir, ama Simonov sanki hâlâ Stalingrad cephesinde yaşıyor gibidir. Uğruna ölümlere gidip geldiği, sadece ona kavuşmak umuduyla hayatta kalabildiği kadını artık pek tanıyamaz

O hâlâ ılık bir yaz gününde geride bıraktığı sevdiği o kadını görmek ister ama göremez. Valentina’nın uçarı ve aykırı bir hayat sürmesi, ortalıkta bazı dedikoduların dolaşması Valentina’ya olan aşkını zerre kadar azaltmaz. Ancak günün birinde yaşananlardan etkilenip, canı kadar sevdiği bu kadını incitebileceğinden korktuğu için, 1957 yılında hiçbir açıklama yapmadan onu terk eder ve bir daha hiç geri dönmez.

O günden sonra Simonov kendini yazmaya verir. Albayın Aşkı, Savaşsız Yirmi Gün, Günler ve Geceler, Savaş Günleri, İnsan Asker Doğmaz ve Silah Arkadaşları gibi kitaplarını yazar. Sovyet Yazarlar Birliği başkanı seçilir, Türkiye de dahil birçok ülkeye gider. 1975 yılında Valentina öldüğünde cenazesine bile gitmez. Ama cenazenin ertesi günü Valentina’nın mezarında, üzerinde “Bekle Beni” şiirinin yazılı olduğu, çiçeğin birine iliştirilmiş bir kağıt parçası bulunur. Simonov, sevdiği kadını daha fazla bekletmeden, sadece dört yıl sonra 1979 yılında hayata veda eder.


293 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Commentaires


1/682
bottom of page