top of page

Bekle Beni


Bekle beni, döneceğim ben.

Çok çok, bıkmadan bekle!

Sarı yağmurların

Hüznü basınca,

Kar kasıp kavururken,

Kızgın sıcaklarda - bekle.

Uzak yerlerden mektuplar kesilince

Bekle beni.

Birlikte bekleyenlerin beklemekten

Usandığına bakma, bekle.

Bekle beni, döneceğim.

Unutmak zamanı geldiğini


Ezbere bilenleri

Hayırla anma!

Varsın oğlum, anam

Hayatta olmadığıma inansın,

Dostlarım beklemekten usansın,

Ocak başında toplanıp

Acı şarapla

Yadetsinler beni.

Sen bekle.

Onlarla birlikte

İçmekte acele etme.


Bekle beni; döneceğim,

Bütün ölümleri çatlatmak için döneceğim!

"Şansı varmış..." desinler,

Beklemedikleri için,

Beni bekleyerek

Düşman ateşinden nasıl

Koruduğunu anlayamazlar.

Sağ kalışımın sırrını yalnız

Senle ben bileceğiz

- Bütün sır -senin

Başkalarının bilmediği gibi beklemeyi bilmende.



Bekle Beni Şiirinin Yazılış Öyküsü


Simonov, Kızıl Yıldız ve Savaş Bayrağı gazetelerinde çalışırken İkinci Dünya Savaşı başlamış, Alman orduları Avrupa’nın büyük bir bölümünü işgal ettikten sonra Sovyetler Birliği’ne girmişti. Moskova ile Stalingrad kuşatma altına alındı Simonov, gazetesi tarafından savaş muhabiri olarak Stalingrad cephesine gönderildi. Cepheye ayak bastığı günlerde partiye de kaydoldu Simonov böylece İkinci Dünya Savaşı’nın en kanlı günlerinin yaşandığı Stalingrad cephesinde sadece bir gazeteci değil, aynı zamanda hem de yarbay rütbeli bir asker oldu. Aynı zamanda parti komiseriydi.


Derken bir gece, diğerleri gibi cehennemi andıran bir gece, yarı beline kadar çamura battığı, sağına soluna top ve şarapnel parçalarının düştüğü, başının üzerinden vızır vızır mermilerin uçuştuğu bir gece, her zamanki gibi sevdiği kadını, güzeller güzeli Valentina Serova’yı düşünürken, bu kadına karşı duyduğu aşk ve hasretin dayanılmaz bir hale geldiğini hissetti Bütün eti, bütün kemikleri, bütün sinirleri, elleri, gözleri, beyni o anda hemen oracıkta Serova’yı istiyordu Simonov çok sonraları o geceyi anlatırken, “çıldırmak üzere olduğumu anladım ve bunu önleyebilmenin tek yolu Valentina ile konuşmak, ona aşkımı ve hasretimi anlatmak ve mutlaka geri döneceğimi söylemekti” diye konuştu…


Konstantin Mihavloviç Simonov


Gerçek adı Cyril'dir, 15 Kasım 1915'te Petrograd'da doğmuş, 28 Ağustos 1979'da Moskova'da ölmüştür. Babası Kızıl Ordu'da subay olduğundan çeşitli taşra okullarında okudu. Moskova'da yükseköğrenim görürken bir yandan da tornacılık yaptı. 1934-1939 arasında Gorki Edebiyat Enstitüsü'nde okudu. 1939'da Tüm Birlik Komünist Partisi'ne girdi. II. Dünya Savaşı'nda ordu gazetesi Kızıl Yıldız'ın savaş muhabiri olarak askerlik yaptı. Gerek cephede gerek cephe gerisindeki Sovyet insanının mücadelesini gazetesine gönderdiği yazılarda dile getirdi. Bu yazılarla Stalin Ödülü'nü kazandı. Savaştan esinlenerek milliyetçi ve devrimci görüşlere yer veren lirik ve epik şiirler yazdı. Savaştan sonra, dönemin ünlü edebiyat dergilerinden Novi Mir'in yayın yönetmenliğini üstlendi (1946-50, 1954-58) ve 1974'te Lenin Edebiyat Ödülü'nü aldı.


Eserleri


Şiir Nostoyaşcie Iyudi (1938; Gerçek İnsanlar) Dorojniye stihi (1939; Yol Şiirleri) Liriçeski Dnevnik (1942; Lirik Günce) S toboi i bez tebya (1944; Seninle ve Sensiz) Bir Daha Görüşmeyeceğiz - Lopatin'in Notları Savaş Günleri

Roman


Dni i notsi (1944; Günler ve Geceler, 1973, 1990/ Gündüzler ve Geceler, 1975, 1990)

(1947; Anayurdun Dumanı)

Duruzya i vragi (1948)

Tovarişçi po orujiyu (1952; Silah Arkadaşları, 1970, 1974)

Dym oteçestva (1956)

Jivıye i myortviye (1959; Yaşayanlar ve Ölüler, 1967, 1975)

Soldatemi ne rezdayutsa (1964; İnsan Asker Doğmaz; 1969, 1979)


Oyun


Istoriya Odnoi Liubvi (1940; Albayın Aşkı, 1974)

Paren iz naşevo goroda (1941; Bizim Kentten Bir Delikanlı)

Russkiye Iyudi (1942; Ruslar)

Pod aştanami Pragi (1946; Prag'ın Kestane Ağaçları Altında)

Russki vopros (1946; Rus Sorunu)

Dobroe imya (1953; İyi Bir Ad)

Çetvyorti (1962; Dördüncü)

(1972; Savaşsız Yirmi Gün - Lopatin'in Notları)

Etiketler:

41 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentários


1/684
bottom of page