top of page
Yazarın fotoğrafıNurten B. AKSOY

Bahar ve Umut

Nurten B. AKSOY

*

Adım toprak; uzun yıllardır üstü kısmen derme çatma brandalarla örtülü, kimsenin uğramadığı tepedeki bir bahçenin ortasındayım. Tek başıma, yapayalnız, kupkuru ve karanlık mı karanlık. Kaç mevsim yaşadım kim bilir burada, böyle bir başıma? Kaç mevsim, kaç kış, kaç bahar geçti üstümden bilmiyorum. Soğuk, ıssız ve bir başımayım kaç vakittir. Bazen yanımda yöremde bir kaç ot yeşermeye kalkıyor; ama öylesine kuruyum ki daha bir parmak boy veremeden kuruyup kalıyor o otlar da benim gibi.


İşte bir kış mevsimi daha bitti; yine karlar, yağmurlar yağdı. Ne sert rüzgarlar esti, ne ayazlar oldu… Ama bir damla yağmur bile işlemedi içime, o sular erişemedi bir türlü yüreğime. Günler hep böyle kupkuru, yapayalnız geçti. Sonra, sonra bir gün, kış mevsiminin son günlerinden birinde biri geldi bahçeye. Görmüş geçirmiş, yüzünde zamanın derin izleri olan yorgun bir adam...


Uzun uzun baktı bana... Ne kadar da verimli bir toprağa benziyor, diye söylendi kendi kendine. Belki biraz eşelersem baharda yeşile bürünür rengarenk çiçekler açar üstünde. Sonra ilk olarak üstümdeki brandaları söktü, usul usul işlemeye, adeta okşamaya başladı sevgiyle toprağı, yani beni... Yumuşacık ellerini duyumsuyordum sanki elindeki kazmayı üstüme her vurduğunda. Aslında içim acımıyor değildi, ama bir yandan da seviniyordum. Ne de olsa yıllar sonra kuş uçmaz, kervan geçmez bu tepede ilk defa biri ilgileniyordu benimle. İçimde bahar yağmurları gibi ılık ılık bir şeylerin aktığını duyuyordum. Belki de yıllardır ölüp yok olduğunu sandığım duygularım benimle birlikte yeniden kabarıyordu.


Oysa ben yıllardır bir mezar toprağı kadar sessiz, içimde taşıdığım ölü ruhlarla baş başa değil miydim? Ne oluyordu bana böyle? İçin için sevinirken bir yandan da korkuyordum aslında. Yeniden hayata dönüp can verecek miydim duygularıma ya da bahar yeniden can verecek miydi bana?


Baharın ilk günlerinden biriydi; ilk suyu, can suyumu verdi o sevgi dolu eller. Kabuk tutmuş yaralarımı kanırttı usulca; acıtmadan, kanatmadan. Sanki kan yürüyordu damarlarıma, içim ısınıyordu ılık ılık. Bu birden bire gelen bahar havası kandırıyor muydu yoksa beni. Şaşkın badem ağaçları gibi aldanıp çiçeklerle donanmalı mıydım baştan aşağı. Ama ya vazgeçerse, ya bırakırsa beni... Ya karlar yağarsa çiçeklerimin üstüne tekrar!


Aslında biliyordum, bu benim görüp göreceğim son "ilkbaharımdı" Ben şimdiye kadar her ilkbaharda hep sonbaharı, hatta kışı yaşamıştım. Sonra baharı görmeden yazın kavurucu sıcaklarında kurumuş, solmuştum yapraklar gibi. Şimdi ne oluyordu bana böyle. Yoksa yeniden baharı mı yaşayacaktım. Yılların yalnızlığı yüreğimde; yorgunum, bitkinim, umutsuzum, ama bu bahar bir başka geldi. O sihirli el tohum saçtı her yanıma. İçim kıpır kıpır, son bir umutla o tohumları sarıp sarmalamak istiyorum. Yeniden rengarenk çiçekler açsın istiyorum üstümde, yüzümde, yanımda, yöremde… Yeşil otlar bürüsün istiyorum her yanımı.


Bahar geldi işte yeniden, cemreler düştü; hava, su ısındı. Ben de ısınmaya başladım yavaştan... Güneş daha bir gösteriyor yüzünü artık, bulutlarla kavga etse de. Sıcacık ışıkları kıyıdan kenardan ısıtıyor yüreğimi. Umut çiçekleri baş veriyor kurumaya yüz tutmuş dallarımda. Beklemedeyim şimdilerde, o çiçekler bunca kardan kıştan sonra meyveye duracak mı diye... Umudumu yitirmeden beklemedeyim; çünkü artık biliyorum ki BAHAR UMUT DEMEKTİ...

121 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


1/706
bottom of page