top of page
Yazarın fotoğrafıŞenol YAZICI

AYVALIK MELEKLERİ

Güncelleme tarihi: 2 Ağu








Şenol YAZICİ

*


Dinsel bakışa göre, insana dini tebliğ eden peygamberle yetinmeyip yardımcı olacak roller de düşünmüş Tanrı. MELEKLER bununla görevli. Onları kimi iki omuzda yeralan Kramen Katibin melekleri gibi attığı adımla ilgili uyaran, sonuçları da kaydeden ya da Münker ve Nekir gibi, insanı kıyamete kadar kabirde sorguya çeken melekler görürken bazen Azrail gibi can alıcı, Cebrail gibi vahiyleri getiren, İsrafil gibi Tanrının yardımcıları rolünde de görmek mümkün.


"GÖRMEK" deyişi sözün gelimi, dünya kurulduğundan bu yana "sananlar" olsa da melekleri gören olmamış.


Her dinde ortak paydadır melekler. Bazı dinlerde meleklerin periler ve cinler gibi küçük ayrıntılarla ilgilenen yardımcıları da olur. Öyle ya, cami duvarına işeyen sarhoşu çarpmak için koca bir melek asli görevinden mi vazgeçsin, ona bir peri ya da cin yeter.Bu melekler herhalde cinsiyetsizdir, çünkü bu özelliklerinden çok söz edilmez, ne var ki kimi melek ve periler kız kimileri de erkek olarak tasvir edilir.

DÜNYA böylece en senkronize bir biçimde ahenkle döner.


Yalnız bir melek vardır ki Tanrıyla ya da onun elçisi peygamberlerle bilek güreşine tutuşmuş gibidir. İşi gücü Tanrının emirlerine kafa tutmak olan bu meleğin doğal görevi de insanı yoldan çıkarmak üzerinedir. Ona bir melek bile denmez , onların zıddı gibi tanımlanır.: ŞEYTAN


Ayvalık'ta meleklerin adıyla anılan birkaç yer var.

Konu melekler olunca ben yazmakta siz de okumakta zorlanacaksınız biliyorum. Ne var ki kolektif insan zekasının bir örneği olan bu oluşumları takdirle karşılayacağınıza da eminim. Belki bakarsınız sizde de yaratıcılığın ampulü yanar.

Ezelinden de vardı; Örneğin Taksiyatris kilisesi. Ayvalık merkezde onarılıp ziyarete açılan kilise bu. Koruyucu baş Melekler olan Cebrail ve Mikhail diyeceksiniz, daha doğal ne olabilir? Peki lanetli melek ŞEYTAN'a ne dersiniz? Hani Tanrı'nın lanetlediği, insanları yoldan çıkaran, her kültür ve dinde aşağı yukarı adı başka başka olsa da aynı özellikte tanımlanan, kutsal kitaplardan çok önce de MISIR tanrısı Set zamanından beri var olan İBLİS, ZEBANİ, LUCİFER... gibi adlar alan Cehennemin bekçisi olan ŞEYTAN bu...


Ayvalık dünya güzeli, sorunsuz, huzurlu bir tatil beldesi. Genelde zor durumdaki insanın Tanrıyı daha çok andığını düşünürsek hangi bakışla meleklerle uğraştığını anlamak zor. Ayrı bir uzmanlık işi...






Ayvalık'ta ŞEYTAN sahiplenme o kadar ki, hiç saklamaya, gizlemeye de çalışmamışlar izlerini, övünçle göstermişler . Kimisi lakap edinmiş, kimisi de işletmenin adını öyle koymuş. Çok da isabet etmiş, örneğin ŞEYTANIN KAHVESİ' anlatılmaya başlandığı zaman bana bir hal oldu... Hadi görelim diye ısrarımı görmeliydiniz. Ne ummuşsam; ŞEYTANı okey başında taş çalarken görecektim sanki. Hele ŞEYTANIN SOFRASI. Öyle tıklım tıklım dolu ki bir arsa fiyatına ancak park edebileceğiniz arabanıza, yer bile bulmak mucize...




Demek ki amacına ulaşmış.


Bunun araştırması yapılmış mıdır bilmiyorum ama çok yerde melekler yumuşak imgeleriyle, insana yardımcı algılarıyla her yerde sevilen, kanatlı çoğu kız bebekleri gibi tasvir edilip, el üstünde tutulurken, ŞEYTAN lanetli bir günahkar ergin gibi anılmaz bile. En basitinden Melek diye bir insan adı vardır ama ZEBANİ olsa olsa kötü bir insanı tanımlamak için ancak arkasından söylenebilen bir sıfattır olur herhalde.


Ayvalık ŞEYTANı sahiplenmiş, en güzel beldesine , ad ünvan yapmış.


Merak ettiğim,  hangi ya da nasıl kültürler ya da nasıl ruh hali melek ya da şeytan logosunu severek kullanır? Ayvalık'ın güzelliğine, esnafın memnuniyetine, zeytinin ve yağının bereketine, sokakların kalabalıklığına bakıp da karar verilebilir mi;

iyi durumdakiler mi, kötü durumdakiler mi ŞEYTAN imgesini kullanır?




ŞEYTAN SOFRASI


-


Şeytan Sofrası, Ayvalık ilçe merkezinin 8 km güneyinde, Sarımsaklı yolunda bulunan çevreye hakim bir kayalık tepenin üzerinde yer almakta.


Bu güzel yerin "Şeytan" adını ve tepeyi iki ayrı başlıkta değerlendirmek gerekli.


Tepe sönmüş bir volkan ağzı olup, Şeytan Sofrası diye anılır.


Biraz mantığı tutarsız bir hikaye olsa da bildiğimiz Şeytan'la ilgisi olmayan, belki içerdiği kurnazlık nedeniyle dolaylı bir bağ kurulabilecek masum bir söylence var.


" AYAK İZİ" denilen yerse eski bir lav birikintisi kayalardan birinin üstünde yağmur sularının birikip derinleştirdiği bir biçimsiz iz... Ben diyeyim avuç içinden biraz daha büyük bir oyuk, sen de sıcak lava basmış bir dinozor ayağı ya da ŞEYTANIN AYAK İZİ...


İşte bu uzgörüş işin rengini değiştirmiş, O kaya bir YATIRa dönmüş. Yakında dünyanın kutsal yerlerinden biri ilan edilip UNOSCO tarafından koruma altına alınırsa şaşırmayalım.


Yükseltiden tüm Ayvalık Adaları ve Midilli adası manzarası gözükür.


İKİ YANI DA deniz olan lagünün ortasından geçen, çam ağaçları arasından bir volkanik tepeye tırmanan bir yolla gidiliyor ŞEYTAN SOFRASIna.


Türkiye’de güneşin batışının en güzel izlenebileceği yerlerden biri olan Şeytan Sofrası, çam ormanları kaplı ada siluetleriyle süslü muhteşem bir manzara ortaya seriyor.


İçinde kafe ve lokanta olan Şeytan Sofrası'na günün hemen her saatinde gidilebilse de bu görsel şöleni yakalamak, fotoğraf çekmek ve manzaranın tadını çıkarmak isterseniz güneşin batış saatlerine yakın gitmelisiniz.



KUTSALIN OLSUN DA TAŞTAN OLSUN


Yirmi, otuz yıl önce de Ayvalık'ın popüler yerlerinden biriydi, ne var ki insanlar gelir, fotoğraf çeker, yemeğini yer çeker giderdi. Kimsenin aklına dualarla çaput bağlamak, dilekte bulunmak gelmezdi. Bugünse bu halde.

Herhalde dinimizi yeniden keşfediyor, inançları yeniden yorumluyoruz?


Şeytan Sofrası tam bir yatır olmuş. Olmuş da dua edilen kim? Allah adamı çarpmaz mı?


Halkın madeni para atarak, çaput bağlayarak, dualarla andığı, Tanrı'nın gözüm görmesin dediği, kovduğu, işi gücü insanın aklını çelmek, kötü yola saptırmak olan, Hava Ana'mızı bile yoldan çıkaran cehennemlik meleğinden, Şeytan'dan söz ediyoruz. İşin komiği gene Tanrı'nın adıyla dilek diliyor yardım bekliyoruz.


Hamidiye Camisinin avlusunda yatan gerçek şehide dua eden kimseyi göremezken...



Her ilginç yerin bir efsanesi vardır mutlaka. Bunun da kahramanı Penelope...


Bu Homeres'un yazdığı İlyada ve Odysseus'daki, Odysseus'ın karısı, kocasını kilim dokuyarak bekleyen Penelope değildir ama.


Rivayet odur ki;


Ayvalıklı bir Rum kadın Penelope... Kiliseye karşı geliyor.


1500'lü yıllar, Avrupa'da Rönesans bütün hızıyla yükselişte, ama Ayvalık sonuçta bir ön Asya coğrafyası, bu tarafa gelmesi rötarlı olacaktır elbet. Hala yaşanan ortaçağ...


Ayvalık’ta ağır bir kuraklık hakim. Sonuçta kıtlık başlıyor. Halk da bunun Kiliseye karşı gelen Penelope yüzünden olduğu düşünüyor, kadını yok etmek için toplanıp ellerinde meşalelerle yaşadığı tepeye yürüyor.


Penelope bir ŞEYTANLIK planlıyor, gelenlere çok zengin bir sofra hazırlıyor. Kuraklık ve kıtlık yüzünden uzun zaman aç kalan halk, güzel sofrayı görünce niçin geldiklerini unutup yiyeceklere hücum ediyor tabi.


Penelope de bu durumdan yararlanarak kaçıp kurtuluyor.


Bu nedenle de buranın adı, Şeytan Sofrası kalmış.


Akla yakın, yerin adının gerekçesi olabilir.


Şeytan'la ilgili ise Zeus'un da işe karıştığı bir söylence var ki...


Her kültürde, her dinde varolan şeytan mitolojide olmaz mı?


Yok artık, dersiniz... O nedenle onu da aktarıp bu gece uykularınızı şeytanla doldurmayayım. Avuntum var ama Yahova Şahitlerindeki Şeytan anlayışı şöyleymiş: O YOLDAN ÇIKMAYA MEYLİ OLANIN KULAĞINA FISILDAR.


Sizin öyle bir meyliniz yok değil mi?


Ortada olan bir gerçek var ama şeytandan ne umulur, ne bulunur bilmem fakat tam bir yatır bura... Çaputlar, paralar, dilekler, dualar...


İŞTE ŞEYTANIN AYAK İZİ


Şeytan Sofrası'na bu ünü kazandıran ayak izine benzer bu çukur.


...ve madeni paralar


Gerçekte bir volkanik tepe burası . Ayak izi sanılan da katılaşıp kaya haline gelen lav birikintilerinin su tutan bölümü...


içi madeni para dolu.



" AYAK İZİ" denilen yer eski bir lav birikintisi kayalardan birinin üstünde yağmur sularının birikip derinleştirdiği bir biçimsiz iz. Kayanın üstünde ben diyeyim avuç içinden biraz daha büyük bir oyuk, sen de sıcak lava basmış bir dinozor ayağı ya da ŞEYTANIN AYAK İZİ...



Sonra da en bilgiç halinizde ...lav sonradan katılaşmış, kaya olmuş, diye anlatırsanız, size inananlar artacaktır.


O arada dikkat edin ama, teknoloji şeytanı çocuğun biri çıkıp da "...Ya şeytanın ayağı? iz bırakıyorsa maddi demektir, maddi ise o ısıda erir. Hem şeytansa o kadar akıllı, uyanık... basacak başka yer mi bulamamış, bilmem kaç 1000 santigrat lava basmış..."


Hiç takmayın, hatta gürültüye getirin, onun söylediklerinin başkalarınca anlaşılmasına izin vermeyin, siz anlatmayı sürdürün. Yok gene de çocuğa engel olamadınızsa en iyisi tası tarağı toplayın, tüyün; ahali uyandı demektir.



İşte bu uzgörüş işin rengini değiştirmiş, O KAYA BİR YATIRA dönmüş. Yakında dünyanın kutsal yerlerinden biri ilan edilip UNOSCO tarafından koruma altına alınırsa şaşırmayalım.



Ayvalık'ta Şeytanla anılan, üstüne üstlük iyi anılan birçok yer var. Bunlardan biri de bir kahve...



ŞEYTANIN KAHVESİ


Namık Hoca beni bilgilendirmek için Ayvalık'ın ilginç yerlerinden söz ediyordu.


İlgiyle dinlediğim ŞEYTANIN KAHVESİ'ni öylesine merak ettim ki, hemen gidelim dedim. Ne göreceğimi sanıyorsam...


He öyle olmadık şeyler beklerim ama, herhalde şeytanı okey başında oynarken görecek değildim.


Daha önce defalarca geçtiğim "Arabacılar Pazarı"ndan geçtik, Çınarlı Caminin yanından, daracık sokaklardan dolaştık, hemen orda sırtı Ayvalık çarşısına dönük köşedeydi.

Şimdi anlaşıldı: Olmadık bir yerde namı olmasa kimsenin gelmeyeceği bir köşede...




Bir üzüm asmasının sardığı ağacın dalına tutturmuşlar Şeytan'ın temsili heykelini. Heykel de denmez, kukla gibi bir şey... Hiç de etkileyici değil, oysa şeytan mitosu karizmatiklik üzerine kuruludur. Yoksa bu halde Havva Anamızı nasıl yoldan çıkarırdı.



KORUK ÜZÜM SUYU da satıyorlar. Çok mayhoş olabileceğini düşündüğüm suyunu içmek istemedim ama arkadaş o kadar övdü ki... İçtiğimde korktuğum gibi olmadı. Bolca şeker atılmıştı içine. Üzüm aromasını yok edecek kadar hem de... Başka türlü de cesaret isterdi onu içmek herhalde.

...ve doğal olarak o kadar da pahalıydı..




Dışarıdan belliydi.


Adı gibi ilginç bir yere benziyordu.


Arkadaşım bahçede oturmuş, çayımızı söylerken içeriye bakındım.


Neler yoktu ki?


Plaklar, kasetler, eski film afişleri, kitaplar, eski silahlar, hatıra fotoğraflar, çalgı aletleri, makineler, bin türlü eski eşya... Sanırım bir çoğu sigara yasağından önceden kalmaydı, nikotine boyanmış halleri olduğundan daha eski görünmesine neden oluyordu.


Bir kenarda, Recai Şeyhoğlu'nun annesiyle kurduğu kitaplıklara örnek "Rasime Şeyhoğlu Aydınlanma Köşesi" bile vardı.


Kahve değil envaı çeşitten koleksiyoner.


Dayanamadım, "Bu ilginç adı nerden buldunuz? " diye sordum oğluyla çalışan mekan sahibine. Alışmış, anlatmayı seven bir adam,


"150 yıldır lakabımız, dededen toruna..." dedi.


Başka bir şehirde görmüştüm. Balkan kökenli bir aile "Tilki"yi soyadı olarak almıştı davayla, gururlanıyordu da.


Kültürleri anlamak zor; çoğu yerde birine "arslan" filan diyebilirsin de, "tilki", "şeytan" ya da "köpek" desen hakaret sayar. Oysa Selçuklunun bir veziri var; Sadettin Köpek, Adıyla müsemma; adam yönettiği kavmi yani Türkmenleri kılıçtan geçirsin diye Moğol'dan yardım ister.


57 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentários


1/706
bottom of page