top of page
İbrahim Ortaş

Atatürk'ün Ardında Bıraktığı Miras




*

Prof. Dr. İbrahim Ortaş,

*


Ölümünden 86 yıl sonra, ilkeleri ve düşünceleri bu denli önemsenen, halen dikkate alınan çok az lider kalmıştır dünyada. Yirminci yüzyıla başarıları ve çok yönlü kişiliği ile damgasını vurmuş olan Atatürk, yalnızca toplumumuzda değil, dünyanın dört bir yanındaki mazlum milletler tarafından da sevgi ve saygıyla anılmaktadır.

Bir insanın, düşünceleri, önerileri ve öngörüleriyle sürekli anılması, onun evrensel bir öneme sahip olduğunu gösterir. Bu nedenle, her yıl 10 Kasım, kuru bir anma günü olmaktan çok ötededir; toplumun içtenlikle kutladığı, Atatürk’ün düşüncelerinin önemini daha iyi anladığı bir gündür. Atatürk’ün kısa sürede gerçekleştirdiği işler ve miras olarak bıraktığı eserler, bugün dahi önemi hakkında yapılan konuşmalar ve tartışmalarla canlılığını korumaktadır.

Peki, Atatürk'ün insanlığa ve toplumumuza bıraktığı miras nedir?

Her şeyden önce, dünyanın merkezinde yer alan heterojen ve çok kültürlü bir topluma bağımsız, laik ve demokratik bir Cumhuriyet bırakmıştır. Dünyada pek çok ülke kadın haklarını gündemine dahi almazken, Atatürk, kadın-erkek eşitliğini toplum yaşamına kazandırarak insanların yasalar önünde eşit olduğunu göstermiştir. Belki de hepsinden önemlisi, onun "biricik mirasım" olarak nitelediği "bilim ve aklın yol göstericiliği" ilkesidir.

Aydınlanmanın temeli, egemenliğin kan bağı ile babadan oğula geçen yönetimden, halkın seçme ve seçilme özgürlüğüne dayalı bir yönetim anlayışına geçiştir. Bu anlayış, toplumun her alanda eşit yurttaş olarak ülkenin iradesinde etkin olmasını ve düşünce ile inançlarının serbestçe ifade edilmesini sağlar. Aydınlanmacı yaklaşım, aynı zamanda ülkenin tam bağımsız olmasını, başka ülkelerin etkisinden uzak kalmasını ve özgürlüğünü içerir.

Atatürk, "Benim temel mirasım, aklın ve bilimin temel yol gösterici olarak kabul edilmesidir" demiştir. Aklın ve bilimin yol göstericiliği metodolojisi benimsendiğinde, diğer sorunlar daha kolay çözülebilir. Eğer bireyin zihinsel altyapısı aydınlanmacı felsefeye göre şekillenmişse, insanı insan olarak görmekte ve akıl ile bilimin yolunda analitik düşünceyle sorunların çözümünü kavramışsa, bu kişi uygarlaşma ve gelişme yolunda ilerliyor demektir. Bu yol, aklın özgürleşmesini sağlayan aydınlanma felsefesiyle kavranmaktadır.

Atatürk, bir düşünce ve eylem insanı olarak çağının sorunlarını iyi analiz etmiş ve toplum olarak kaçırdığımız Rönesans ve Sanayi Devrimi'nin yarattığı aydınlanmanın kapısını eğitim yolu ile açmıştır. Bu, özellikle Batı Asya ülkeleri içinde yalnızca Türkiye için büyük bir kazanımdı. Bu nedenle Atatürk, yüzyılın devlet adamı olarak dünya liderleri arasında çok saygın bir yere sahiptir. Bazı uzmanlara göre halen geçen yüzyıldan günümüze liderler arasında açık ara en etkili ve çok yönlü lider konumdadır.

Özetle Atatürk, temelde;

Sömürgeciliğe ve emperyalizme karşı bağımsızlığı,

Eşitsizliğe karşı yasalar önünde eşitliği,

Akıl ve bilimin insan yaşamında ve kamu yönetiminde yöntem olarak benimsenmesini,

Eğitim ve bilime dayalı sanayileşmeyi, kalkınmayı ve refah toplumu olmayı,

Otoriterliğe, totaliterliğe ve saltanata karşı "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ilkesini vurgulayarak demokrasiyi ve bağımsızlığı anayasal cumhuriyet yolunda tesis etmeyi miras bırakmıştır.

Ölümünün 86’ci Yılında Halen Onu Arıyoruz

Ancak, coğrafyamızdaki insanların bu kazanımın gelişme ve yaşam kalitesini artırma açısından ne kadar önemli olduğunu tam olarak kavradıkları söylenemez. Atatürk ve arkadaşları, ülkenin en önemli sorununun eğitim yetersizliği olduğunu görerek eğitimi temel amaç olarak belirlemişlerdir. Eğitim birliğinin sağlanması ve alfabenin değiştirilmesiyle eğitimin yaygınlaşması sağlanmış; Türk Dil ve Tarih Kurumlarının kurulması, sanayileşme ve tarımsal kurumların geliştirilmesi gibi pek çok yenilik gerçekleştirilmiştir.

Atatürk’ün 14 yıllık aktif yöneticilik döneminde attığı temeller, bugün önemini daha da iyi hissettirmektedir. En önemlisi, aklın ve bilimin yol göstericiliğini topluma rehber olarak sunması, Cumhuriyetin geleceğini gençlere, TBMM’nin geleceğini ise çocuklara emanet etmesi, kurumsal bir sahiplenmeyi göstermektedir. "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ifadesinin tüm toplumca anlaşılması dileğiyle, Atatürk’ün anısını derin bir saygıyla yad ediyoruz.

15 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


1/706
bottom of page