top of page
Yazarın fotoğrafıŞenol YAZICI

Aristo Diye Biri

Güncelleme tarihi: 22 Oca 2022


/

ÖNCE KABUL SONRA AZİL OLAN VATANDAŞ ARİSTO... ve

FELSEFENİN YİTİK ÜLKESİ ASSOS

/


Assos’ta yaklaşık 2 bin 400 yıl önce yaşayan ve kentte açtığı ilk felsefe okulunda dersler veren ARİSTO’nun antik kent girişinde turistleri karşılayan heykeli, 2015'te kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce tahrip edilmiş, heykelin sağ kolu kırılmış ve yüz kısmında da önemli tahribat oluşmuştu.

Şimdi yeniden yerine koyacaklarmış.


Öyle bir gelenek olsa; insanlar erginleşince, yani seçme ehliyetleri olunca sorsalar:

Eyy Aristo, seni yeniden vatandaşlığa alıyoruz, gelir misin desek, gelir mi acaba?


Aristo baldıranı keyifle içen Sokrates gibi düşünmez, uyum kabiliyeti hayli yüksektir; idealler güzeldir ama hayat daha güzeldir, der.

Hayatına bakmalı. METAFİZİK'i okuyanlar ilk cümleyi anımsar, nasıl başlıyordu? Hani Aristotoles'in şu ünlü kitabı: "Bütün insanlar doğal olarak bilmek ister," der Suriyelilere de sorsak? Ama kıstırılmış, kırk katır mı, kırk satır mı halinde değil, başka seçim şansı da olan insanlara... Hani birilerinin keyfi istedi diye birbirine kırdırılan, kalanı da ya kendi ordusunca ya da uluslararası güçler tarafından kırılan, onca yıldır düzen tutmayan ülkelerini terk edip bize sığınan, en katımızın gözünde bile dilenciliği meşrulaştırıp sokakları dolduran, hani AB şu kadar verdi, biz kabul etmedik, şu kadar istedik... diye üzerinde pazarlık ettiğimiz, son ana değin de yetkili ağızların istediğimiz parayı vermezseniz salarız onları üstünüze dediği ... ve nasıl olmuşsa birden vatandaşlıkları gündeme gelen Suriyeliler var ya onlar da bilmek ister mi? Hani vatandaşımız olmaları söz konusu ya...Yarın külüne muhtaç olacağız.

ARİSTO'YA sorsak mı?

Bu ülkede yaşıyorsan önce makbul, sonra maktul İbrahim Paşa'yı, sonra da M.Ö. bir devir , hatta çok yakın zaman, 2009'da ikinci kez Anadolu yurttaşlığı makbul olan ama ilkinde kaçarak, ikincisinde de dünyanın en uygar yerlerinden sayılan Ege'de darp edilerek gönderilen ARİSTO'nun öyküsünü bilmek lazım.

Hele o açık denizde boğulma talimleri yaparken, Assos'un Zeus Altarı'nın ordan el,kol, bilek ve parmak işaretleriyle "gel gel, şaka yaptık, biz felsefeyi de, Aristo'yu da severiz..." deme halimizi görmeden olmaz. Günümüzden 2400 yıl önce yaşayan dünyanın en büyük iki filozofundan biri, ilki hocası PLATON'dur, olarak kabul edilen ARİSTOTELES, bizdeki adıyla ARİSTO bir dönem Anadolu vatandaşı olmak onuruna erişti. EFLATUN namı diğer PLATON' okulunda birlikte eğitim aldığı köle HERMEİAS, bugünkü Balıkesir Küçükkuyu ve Çanakkale Ayvacık arasındaki volkanik tepe ve eteğindeki limana hakim kent ASSOS'un tiranını öldürüp yerine hükümdar olunca, okuldaşı ARİSTO'yu ülkesine çağırır.

Herhalde başına geleceklerden yılıp kaçıp gitmesin diye de yeğenini onunla evlendirir. Kurduğu okulda verdiği derslerin yanısıra bir çok kitabını burada kaleme aldı Aristo. Düşünüyorum da kitap yazmak, sakin bir kafa, dingin bir ruh ister, her şeyden önce, hele çağları aşacak kitaplar yazmak... demek ki onu bulmuş... Anadolu vatandaşlığı iyi gelmiş Aristo'ya...Öyle iyi gelmiş ki, çok göze çarpmasa da bence hocası PLATON'u aşacak ya da geliştiren düşünceler üretmiş.

PLATON kim mi? "Demokrasi, bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. Devam edilirse demagoglar türer. Demagoglardan da diktatörler çıkar. Demokrasi despotluğa dönüşür. Demokrasinin esas prensibi, halkın hakimiyetidir. Ama milletin idarecilerini iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. Eğer bu temin edilemezse demokrasi, otokrasiye dönüşebilir. Halk övülmeyi sever. Onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler. Oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği zannedilir. Devlet işleri, devlet içinde idare edenlerle idare edilenlerin yönetime katılmasıyla gerçekleşir: , Devlet işleri içten gelen bir sevgi, edep ve kâmil akıl ile yürütülmezse onun sonu çöküş ve yok oluştur..." (Platon/Devlet) diyen adam. Hem de günümüzden 2400 yıl önce... Örneğin PLATON en iyi yönetimin bir filozoflar cumhuriyeti olacağını savunurken, Aristo katı değildir, birden fazla çok iyi yönetim önerir. Platon sadece akılsal bilgiye önem verirken, ARİSTO duyumların da büyük önem taşıdığını kaydeder. Platon griyi yok sayarak beyaz ve siyah gibi olay ve olguları, yani dünyayı birbirinden ayrı zıt alanlara ayırırken, Aristo süreklilikten ve geçişlilikten söz eder. İşte bu adam Yunanistan'dan kalkıp gelip Assos'a yerleşir. Üç yıl da kalır. Ne var ki sonunda bir kayıkla Midilli Adasına kaçmak zorunda kalır...

Dönem o dönem, iktidarlar çok uzun ömürlü değil, sırtını dayadığın adam gidince sana da yol görünmesi doğal, dünyanın en büyük filozoflarından biri bile olsan... Aristo şanssızdır, deha ama güce dönüşüp muktedir olamayan bir dehanın tüm özelliklerini taşır bu yönlü.

Bilirsiniz, bir dönem Büyük İskender'e bile hocalık etmiş, onun "Benim hakiki babam Filip değil Aristodur,"deyişiyle onurlandırılmış, ama İskender bile hiç bir düşüncesini nedense benimseyip yaşamına uygulamamış, hocasının kent devletlerinin bağımsızlığına verdiği önemi hiç düşünmeden dünya imparatorluğu peşinde koşmuş. Görünen Makedonyalıya övünmek dışında pek bir şey aşılamayı başaramamış. Tabi kitaplara olan aşkını da saymalı...


Aristo'da ki dehanın birkaç felsefe ilgilisi dışında kimse farkında değildir, o itibarı göstermez. Anlamak ve göstermek için sonraki yüzyılları, başta İbn-i Ruşd olmak üzere İslam Filozoflarının Aristo'yu keşfetmesini bekler dünya... Oysa "bağımsız bilimler" kavramını ortaya atan, ilk büyük bilimsel kütüphaneyi kuran, ilk harita koleksiyonunu yapan, ilk doğa tarihi müzesini oluşturan, ilk felsefe okulunu memleketimizde Assos'da kuran, Kant'ın mantık, Darvin'in biyoloji alanında çalışmalarını övdükleri, İslam dünyasının "ilk öğretmen" , İbn Rüşd'ün "yorumcu" diye adlandırdığı, günümüze elli tanesi ulaşsa da 170 yapıtı olduğu söylenen Aristo talihin garip bir cilvesi İskender'e hocalığının bedelini çok ağır ödeyecek, İskender'in ölümünden sonra yükselen Makedon düşmanlığıyla dinsizlikle suçlanacak, benzer nedenlerle yargılanan Sokrates'in idamını görünce de akıllı davranacak ülkesinden kaçacak, sürgünde ölecektir. Ne yani, tanrıları Afrodit, Zeus... diye insan değişir mi?

İnsan bir inandı mı, inanmayanı ya da başka türlü göreni yok etmeyi yaşama amacı sayar oldum olası. Bu da ayrı bir hikaye... Suriyelilerin bilmesi gerekmiyor, biz konumuza dönelim. İSAdan ÖNCE 400 yıllarında kaçarak vatandaşlığımızdan feragat eden Aristo 2400 yıl sonra yeniden vatandaş olarak işe alındı... 2009'da gelmeyen turistlere bir çağrı olsun diye girişe heykelini yapıp koydular, doğum ve ölüm tarihleriyle... Güzel de duruyordu... Ne var ki bu kez de ömrü uzun olmadı... 2015'te kolu kırıldı, yüzü parçalandı, sonra da heykel yerinden kaldırıldı. Şimdi sadece kaidesi duruyor: Aristo (MÖ. 384- 7.3.322 yazan...) Ne bekleniyordu ki? 2400 yıl önce dinsizlikle suçlanan yani Zeus'a, Apollon'a, Venüs'e... gereken itibarı göstermeyen gafil Aristo'yu biz mi barındıracaktık?..


Biz bizi var eden Atatürk'e neler yapmadık da?


Şimdi Aristo'nun heykelini yaptırıp yerine koyacaklarmış. Acaba gelir mi, hiç sanmam ya... Şimdi Suriyeliler bir daha düşünür mü? Dedik ya ötesini kurcalamıyoruz. Yoksa memleketin ahvali ortada... AB yardımı şu bu derken, sığınmacılar bir destek görüyorlar yine de... Ne sosyal güvenlik pirimi isteniyor, faiziyle, ne bilmem ne vergisi, ne oruç tutup tutmadığı soruluyor, ne askerlik bekleniyor... Halleri malum, misafir denilip acımayla karışık genel bir hoşgörü var onlara karşı, kendi insanımıza çok göstermediğimiz. Şimdi küçük de olsa bir umutları var, ama vatandaş olurlarsa AB kapıları duvar olur onlara, TC pasaportuyla gezmeye bile zor giderler AB ülkelerine... Sonra vatandaşlık sorumluluktur, al tiranın kız kardeşini, vur enseyi yat... değildir, hele aykırı konuşmak hiç değildir, o kadar kolay mı?


Duydun mu Eyyy ARİSTO!

/

09/07/2016

53 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentarios


1/706
bottom of page