top of page
Yazarın fotoğrafıNurten B. AKSOY

Agatha Christie’nin Gizemli Yaşamı

Güncelleme tarihi: 25 Nis

Nurten B. AKSOY

*


Agatha Christie; bizlere polisiye roman okumayı sevdiren, kitaplarını okumak için heyecanlandığımız, harçlıklarımız yetmediğinde kitaplarını değiş tokuş yaparak okuduğumuz, esrarlı hikâyelerin kraliçesi… Dünyanın en tanınmış polisiye roman yazarı olan Agatha Christie'nin eserleri 45 dile çevrilmiş, kitaplarının satışları ise milyarları bulmuştu. Kutsal kitaplar (Kuran ve İncil) ile Shakespeare‘den sonra en çok okunan ve kitapları en çok satan yazardır.


Gençlik yıllarımızda yaşamımıza giren sevimli polis müfettişi Hercule Poirot’yu yaratan kadın! Sadece romanlarını değil yaşamını da bir sır perdesiyle sarmalamayı başaran yazarın gizemli yaşam öyküsü şöyle: 15 Eylül 1890 tarihinde İngiltere’de doğan ünlü İngiliz yazar, popüler edebiyatın en önemli isimlerinden biri ve dedektif Hercule Poirot tipinin yaratıcısıdır. Mary Westmacott takma adıyla aşk romanları yazsa da asıl ününü, yazdığı 80 dedektif romanına ve West End tiyatrolarında sahnelenen oyunlarına borçludur.


Christie’nin 1920’de yayınlanan ilk kitabı “The Mysterious Affair Style” (Ölüm Sessiz Geldi), aynı zamanda meşhur kahramanı Belçikalı Dedektif Hercule Poirot’nun da yer aldığı ilk eseridir. Edebiyat dünyasının bilinen en ünlü karakterlerinden biri olan Hercule Poirot’yu yaratan Christie, bu kahramanını 33 romanı ve birçok kısa hikâyesinde kullanmıştır. Bir diğer kahramanı ise kadın karakter Miss Jane Marple’dır. Miss Marple’ı 1930 yılında yazdığı “The Murder at the Vicarage” (Ölüm Çığlığı) adlı romanıyla okurlarına tanıtmıştır. Her iki kahramanın da serüvenleri televizyon dizisi ve film olmuştur.


Agatha Christie, Mary Westmacott takma adıyla da altı tane duygusal, aşk roman yazmıştır. 1971 yılında İngiltere’nin en yüksek onur unvanı olan “Britanya İmparatorluğu Kadın Komutanı” nişanını alan Agatha Christie 12 Ocak 1976’da hayata gözlerini kapadı.


Agatha Christie yaşamı boyunca hep sırlarla iç içe olmayı sürdürmüş bir yazar. Bu sırların en önemlisinin yaşandığı yer ise İstanbul'daki bir otel, yani Pera Palas Oteli. Orada, Christie’nin yaşamının hep karanlıkta kalan bir kısmının gizemi saklıdır. Agatha Christie 1926 ile 1932 yılları arasında Pera Palas Oteli’nin loş bir odasında kalarak ünlü “Orient Express’de Cinayet” (Şark Ekspresi’nde Cinayet) romanını kaleme alır. Otelin 411 numaralı odasında yazılan roman, tüm dünyada satış rekorları kırar, filmi çekilir.


Agatha Christie 1926’da on bir gün boyunca ortadan kaybolur. Bütün aramalara rağmen bulunamaz. Arabası kaybolduğunun ertesi gün Newlands Corner Surrey’de bir göl kenarında ağaçlara çarpmış, bavulları dağılmış bir şekilde bulunur. Sanki “Agatha Christie göle düştü” süsü vermek ister gibi. Sonra birden ortaya çıkar Agatha Christie; ama hiçbir açıklama yapmaz. Kimilerine göre Agatha Christie geçici hafıza kaybına uğramıştı, kimilerine göre ise kocasının sevgilisini öldürme planları yapmak üzere bilmediği bir yere gitmişti… Sır, hâlâ meçhul…


1926-1932 yılları arasında İstanbul’a defalarca gelen ve her geldiğinde Pera Palas’ta kalan Agatha Christie, “Orient Expres’te Cinayet” adlı romanını yazmak için İstanbul’a geldiğinde otelin o zamanki sahibi olan Misbah Muhayyeş’in misafiri olarak onun Yeniköy'deki yalısında kalmıştı. İşte o, on bir gün ortadan yok oluşunun sırrının bu yalıdaki bir odayla da bağlantısı olduğu söylenir.


Yazarın ölümünden üç yıl sonra, 1979 yılında, Warner Bross film şirketi, bu esrarlı on bir günün öyküsünü film yapmak ister, ancak yapımcılar pek de iyi bulmadıkları senaryoyu biraz renklendirmek için bir medyuma ihtiyaç duyarlar. Zamanın tanınmış medyumlarından Tamara Rand, Agatha Christie’nin ruhunu çağırmakla görevlendirilir. Rand’in açıklamasına göre Agatha’nın ruhu kendisine şu mesajı vermiştir: “Benim kayboluşumun sırrı Pera Palas’ta gizlidir.”


Medyum Tamara’nın yapmış olduğu ikinci bir ruh çağırma seansında Agatha’nın ruhu bir anahtardan bahseder, “Anahtarın, otelin o günkü sahibinin (Misbah Muhayyeş) yalısında gizli bir odayı açtığını ve bu odadaki hatıra defterinde kaybolduğu 11 günün tüm ayrıntılarının yazılı olduğunu” söyler… New York Times gazetesi, bu konuda yazılacak olan hikayenin yayın hakkı için 75 bin dolar teklif eder. İstenilen olur, bu inanılmaz hikâyeye bütün dünya basını büyük ilgi gösterir. Dünyanın dört bir yanından gelen gazeteciler 1979 yılının 7 Mayıs günü, Agatha’nın “Şark Ekspresi’nde Cinayet” romanını yazdığı 411 numaralı odada toplanır. Medyum Rand, polisiye kraliçesinin ona söylediklerini Los Angeles’dan İstanbul’a telefonla bildirir ve her şey Amerikan televizyonlarından canlı olarak yayınlanır. Yazar, medyumla kurduğu iletişimde, odadaki ahşap yer döşemelerinden söz eder ve gerçekten de tam belirttiği yerdeki döşeme yerinden çıkartıldığında ahşap döşeme ile beton zemin arasında paslı bir anahtarın durduğu görülür.


O dönem otelin yöneticisi olan Hasan Süzer, bir basın toplantısı düzenleyerek gazetecilere Pera Palas’ın bakıma ihtiyacı olduğunu ve anahtarın 2 milyon dolara satılarak elde edilen parayla otelin restore edileceğini açıklar. Buna ilave olarak, film şirketince yapılacak filmin Türk televizyonunda ücretsiz olarak yayınlanmasını ve yapılacak filmden yüzde 15 oranında kar payı verilmesin ister. Ancak Warner Bross’ın temsilcilerinin “böyle bir karar almaya yetkileri yoktur”. Büyük bir hayal kırıklığıyla, gerisin geriye, Los Angeles’a dönerler. Ama Warner Bross’un yetkilileri bu sırla ilgili filmden vazgeçmezler, çareyi bir kez daha medyum Rand’in hünerlerine sığınmakta bulurlar. Rand yeniden devreye girer, Agatha ile transa geçer ve Agatha’dan şu mesajı getirir; “Bayan Rand eline anahtarı almadıkça bu esrar çözülmeyecektir.”


Daha sonra 20 Ağustos 1979 tarihinde şirket, 411 numaralı odada düzenlediği olağan üstü toplantıyla yeniden dünya basınının karşısına çıkar. Nihayet Tamara Rand, anahtarı eline almıştır ve Pera Palastaki gizem çözülecektir. Ama ne yazık ki, tam da o sıralarda, otel çalışanları neredeyse bir yıl sürecek bir greve giderler ve hikâyenin yarattığı heyecan dalgası yavaş yavaş söner, proje de suya düşer. Her ne kadar 1986 yılında başka bir odada ikinci bir anahtar ortaya çıktıysa da o tarihten beri paslı anahtar bir bankanın kasasında güvende bekliyor.

38 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


1/706
bottom of page