top of page

UYKU

Güncelleme tarihi: 31 Eki 2023


Öğle uykusundan yeni uyanmıştım. Kahverengi gözlerim zar zor açılıyordu. Hiç olmadığı kadar rahat uyumuştum. Yatağımdan kalkmak istemedim. Esnedim ve elimi kabarık kahverengi saçlarımda gezdirdim. Gözlerim başucumdaki saate gitti. Saat akşamüstü beşti. “Çok iyi uyumuş olmalıyım.” diye geçirdim içimden. Oysa pek uykucu değildim. Çok hayalperest bir kızdım. uyku saatlerini hayal kurmakla geçirirdim. Bunları düşünürken alt kattan bir ses geldi. Hiç duymadığım ama beni hiç ürkütmeyen bir sesti bu. Tuhaf bir şekilde tanıdık gelen bir ses… “Ece, kızım, akşam yemeği hazır!” Odamdan gülümseyerek çıktım.



Salona geçerken bir İtalyan operasının odaya yayıldığını duydum. Kırmızı halı serili merdivenlerden indim. Salondaki masanın yanındaki sandalyelerden birinde sarışın, otuzlu yaşlarda nar dudaklı bir kadın oturuyordu. Masada kesilmiş et, salata, tereyağlı ekmek ve balık duruyordu. Uzun saçları başının üstünde toplanmıştı kadının. Bana tatlılıkla gülüyordu. “Gel küçüğüm.” dedi yumuşak bir sesle. Bana sarıldı. Onun kolları arasındayken mutlu ve sıcacıktım.

“Gel, karnını doyur canım.” dedi. Etten bir parça koparırken onun kızı olduğum için çok şanslı olduğumu düşündüm. Sonra çilekli ve kakaolu gösterişli bir tatlı yedim. Yemek bittiğinde kollarıma kalın, tozlu, yıpranmış bir kitap bıraktı. “Bu, sana armağanım. “ dedi sessizce. Biraz

utanıyordum. Bu sebeple ancak bir dakika sonra dudaklarımdan kısık bir teşekkür çıktı. Kitabı açtım ve nefesimi tuttum: İçinde çok güzel resimler vardı! Dağa çıkan kırmızı küpeli genç kız, mavi denizden kafasını uzatmış küçük bir deniz kızı, birbirlerini bulduklarına sevinen iki kız kardeş.. Gözlerim sevinçle dolu dolu oldu. Yanağından öpüp, koridorda seke seke yürüyerek merdivene koştum.



Odamda gülümseyerek yatağıma yattım. Bugün hayatımın en güzel günüydü. Başucuma koyduğum kalın kapaklı güzel kitabımı düşünüyordum. Çok mutluydum. Kafamın içinde düşler denizindeki kayığımla denizleri aşıyordum.



Tam o sırada gözlerimi açtım. Bir anda o güzel akşamüstü yok olmuştu. Duyduğum opera yerini yüksek horultulara bırakmıştı ve yatağım daha rahatsız, odam daha küçüktü. En önemlisi şuydu: Annemin sesi kaybolmuştu. Rüya görmüştüm. Odadaki daracık cama doğru tökezleyerek yürüdüm. Her gündüz, her öğlen, her gece olduğu gibi “Çocuk Esirgeme Kurumu” yazısını okudum. Gözlerim yaşlarla pırıldadı. Yatağıma gittim ve yorganımı başıma kadar çektim. Üzüntüyle, annemden kalma olan ayıcığı almak için elimi başucumdaki komodine uzattım. Ayıcığı alırken elim başka bir şeye çarptı. Sert, ama aynı zamanda narin bir şeye... Yorganı aşağı çektim ve komodinimdeki şeyi heyecanla aldım: Bir kitap. Kalın, eski bir kitap.

Kapağını inceledim…


Rüyamdaki kitap…

Comments


1/381
1/5
bottom of page