top of page
Yazarın fotoğrafıYusuf AKSOY

21 MART DÜNYA ŞİİR GÜNÜ

Güncelleme tarihi: 21 Mar





Yusuf AKSOY

*

Şiir yazmayı, okumayı, yayınlamayı ve teşvik etmeyi amaçlayan UNESCO 21 Mart’ı Dünya Şiir Günü olarak ilan etmiştir. Şiirin sorgulayarak çeşitlilik yarattığını söyleyen UNESCO, 21 Mart Şiir Günü ile hem dil çeşitliliğini kutlamayı hem de şiir yazmayı yaygınlaştırmayı hedeflemiştir.

 

İlkbaharın başlangıç ayı olan Mart ayı tarihsel birçok önemli gün, hafta ve olayı da içine alır. Halklar efsanesine göre şubat ortasında başlayıp belli aralılarla sırasıyla hava, su ve toprağa düşen cemrenin son olarak toprağa düşüşü de mart ayına denk gelir. Böylece kış mevsiminin yerini ilkbahara bıraktığı kabul edilir. Mart ayına denk gelen çok önemli bazı gün ve haftalardan bahsetmeden, geçmek doğrusu eksiklik olur:

 

8 Mart Dünya Kadınlar Günü, 14 Mart Tıp Bayramı, 18 Mart Çanakkale Zaferi, 21 Mart Irk Ayrımı İle Mücadele Günü, Nevruz, Dünya Şiir Günü, Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü, Âşık Veysel’in ölüm yıldönümü, 22 Mart Dünya Çocuk Şiirleri Günü, 27-30 Mart Kütüphaneler Haftası ve onu da 27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü takip etmektedir.

 

Mart ayında kutlanan, anılan gün ve haftalara baktığımızda uygarlık tarihi için dönüştürücü önemi olan gün ve haftaları görüyoruz. Canlılığını sürdürme garantisini elde eden insan öteki ile insanlaşma yolculuğuna çıkıyor. Bu yolculuk aynı zamanda doğaya yakışır insan olma/oluşma sürecidir esasta. Bu yolculuk kalabalıklaşarak süren döngüsel bir yolculuktur. Yolcu olan insan yol boyunca farklı davranışlar göstermiştir, göstermektedir. Kültürlendiği ortamın etkisi altında kendisiyle barışık olduğu dönemde öteki ile, diğer canlılarla yani bir bütün olarak doğa ile de barışık oluyor. Aksi durumda ise sadece kendisiyle değil yaşam alanındaki herkesle ve her şeyle kavgalı bir halde oluyor. Bahse konu olan insan tekil insan değil elbette ki. Kendi tarihini yaratan insan yığınlardan bahsediyorum.

Dünyanın birçok ülkesinde 21 Mart dolayımı ile sanatla barışık toplumlarda insanların yüzü tomurcuk yüklü ağaçların rengârenk çiçeğe dönüştüğü haline dönüşüyordur. Kapitalizmin pençesinde insanca olan tüm değerlerin hiçe sayılarak ayaklar altına alınması nedeniyle dumur olan ve kendine yabancılaşan insan yığınları sessizliğe gömülürken şiirler gecede yıldız gibi kaymalı yeryüzüne. Şair, şiiri zavallı hale düşürmez. O, her koşulda sözünü esirgemeyendir. Brecht’in dediği gibi: “Karanlık zamanlarda şarkı da söylenecek mi? Elbette, şarkı da söylenecek karanlık zamanları anlatan.”

 

PEN Türkiye Merkezi tarafından verilen 2024 Dünya Şiir Günü şiir ödülünün sahibinin Enis BATUR olmuştur. Çok değerli bir şair ve yazar olan BATUR, PEN adına Dünya Şiir Günü Bildirisini de kaleme almıştır. Yine çok değerli bir kadın şairimiz olan Arife KALENDER ‘de Türkiye Yazarlar Sendikası adına Dünya Şiir Günü bildirisini yazmıştır.

 

Yaratan, yıkan ve yeniden kuran insan, maddi emekle birlikte duyuşsal emeğin de sahibidir. Sanatın her türü insanın en hassas yaratısının başında gelir. Merakı sonucu ortaya koyduğu devinimi (hareketleri-dansları) çığlığı, yalvarışı, hüznü ve sevinci yani bin bir dilde sesi (şarkılara, türkülere de dönüşen şiirleri) yaşamın toplam bir özetidir. Özellikle şiir, yaşamımızın acı, tatlı tüm birikimini en yalın halde ortaya sermemizi sağlayan kolektif sesimizdir. Söyleyemediklerimizdir, şair nezdinde şiirin söyledikleri. Varoluşsal sıkıntılardan sıyrılıp döngüsel, her türden emekle canlı ve onurlu gerçekliğimizin farkına varışımızdır. Maddi manevi kuşatmaları yardığımız ve yaşama koştuğumuz nefesimizdir. Yaşama soru sorup yanıtını üretebildiğimiz mutluluk laboratuvarımızdır sezgilerden süzülüp gelen şiirimiz. Bizim dilimizden yeryüzüne savrulan şiir; umutsuzluğun, cesaretsizliğin, tükenişin, aşksızlığın, mutsuzluğun yani perişanlığın panzehridir.

Nu mutlu şiirler üretenlere ve şiirlere dost olanlara. Ve ne mutlu yeniden ayağa kalkmaya dair olan mevsimin başında 21 Mart’ta Dünya Şiir Gününü kutlayanlara

 

Nazım Usta’nın yıllar önce seslendiği “STRONSİUM 90” adlı şiiri geleceğin şiiriymiş aslında. Şair, bugünü ve geleceği özgürleştirmenin yolunu şiirle gösteriyor.

 

“Acayipleşti havalar,

bir güneş, bir yağmur, bir kar.

Atom bombası denemelerinden diyorlar.

 

Stronsium 90 yağıyormuş

ota, süte, ete,

umuda, hürriyete,

kapısını çaldığımız büyük hasrete.

 

Kendi kendimizle yarışmadayız, gülüm.

Ya ölü yıldızlara hayatı götüreceğiz,

ya dünyamıza inecek ölüm.”

 

 

MaviADA ve ŞEHİR dergilerinde yayınlanmış olan ‘Şiir İtaat Etmez’ başlıklı yazımın son paragrafını burada paylaşarak 21 Mart Dünya Şiir Gününü coşkuyla selamlıyorum:

 

“Şair, hayatı yeniden çağırandır. Tüm sanat türleri ile birlikte şiiri savunuyorum. Ancak, şair şiirini kutsamaz. Ulaşılması gereken onurlu bir hayat için verilen emeği ve kavgayı kutsar. Yaşam sürdükçe sanatsal yaratı sürecektir.

Bedenler esir alınabilir. Ancak kalpten akla, akıldan kalbe giden yollar tutulamaz, Şiir, dün olduğu gibi bugün de, yarın da itaat etmeyecek ve kurulan bentleri aşabilecek gücünü yine gösterecektir.

Şiiri susmuş şair, şairi susmuş hayat bir hiçtir. Hiçliğe alışmayalım …”

 

 

45 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


1/706
bottom of page