top of page
Yazarın fotoğrafıNurten B. AKSOY

Burgaz Ada ve Sait Faik Müzesi

Güncelleme tarihi: 2 Şub 2023


Çam ormanları ve zarif ahşap köşkleriyle Prens Adalarının büyüklük olarak üçüncüsü olan ve Yunanca kale/burç anlamına gelen Burgaz (Pyrgos) adını alan adanın tek tepesi Bayrak Tepe’dir. 1846 yılında başlayan Adalar-İstanbul vapur seferleriyle birlikte yazlık evlerin yapılmaya başlanması sonrasında ada, tam bir sayfiye alanı olarak kullanılmaya başlamış. O dönemlerde Adalar’a ilk yerleşenler sanatçılar ve yazarlar olmuş. Burada evler yaptırmaya başlayan Rumlar, Yahudiler ve Ermeniler de zamanla aileleriyle adada yaşamaya başlamışlar, ağaçlar dikerek çevrenin güzelleşmesine katkı sağlamışlar.


6-7 Eylül olayları sonrasında İstanbul'daki Rum nüfusun azalmasıyla birlikte, adadaki Rumların sayısı da çok azalmıştır. Bugün adada çok az Rum kalmasına karşılık, İstanbullu Yahudilerin sayısı artmıştır ve adanın nüfusunun büyük bir kısmını da Türkler oluşturmaktadır. Adanın sol yamacındaki Avusturya Lisesi’ne ait binalarda ise Avusturyalı rahip ve rahibeler yaşamaktadır.


Bostancı'dan bindiğiniz motor veya vapurla 30-40 dakikada ulaşılan Burgaz Ada, Prens Adalarının en sakin ve bakir olanı belki de. Sahilde sizi karşılayan balıkçı tekneleri, onların üstünde döne döne uçan ak kanatlı martılar, kıyıdaki pembe-beyaz zakkumlar ve mor begonviller bir cennet köşesine geldiğiniz hissini verir insana. Burgaz Ada'nın iskele meydanında bulunan çay bahçelerinde çayınızı yudumlarken eşsiz manzaranın keyfini çıkarabilirsiniz.

Tarihi evlerle süslü sessiz ve dingin sokaklarda yürürken yan yana yapılmış kilise ve cami adeta buradaki huzurun simgesi hissini verir insana. Motor ve araba gürültülerinden uzak sokaklarda yaya olarak ya da bisikletinizle huzur içinde gezebilirsiniz. Burgaz Ada'ya geldiğinizde tepeye doğru yol alırken Öğretmen Evinde kahvenizi yudumladıktan sonra da görmeniz gereken en önemli mekan Sait Faik Müzesidir. Şimdi gelin hem bu güzel müzeyi gezelim hep birlikte hem de Sait Faik'i anlım...

* "Söz vermiştim kendi kendime, yazı bile yazmayacaktım. Yazı yazmak da bir hırstan başka ne idi? Burada namuslu insanlar arasında sakin ölümü bekleyecektim; hırs, hiddet neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncüye, kağıt kalem aldım. Oturdum, Ada'nın tenha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebimde taşıdığım çakımı çıkardım, kalemi yonttum, Yonttuktan sonra tuttum öptüm. Yazmasam deli olacaktım..."

(Sait Faik Abasıyanık-Son Kuşlar'dan)


Çağdaş Türk edebiyatının önemli yazarlarından hikâyeci Sait Faik Abasıyanık, hayatının bir bölümünü burada geçirmiştir. Burgazada ve diğer İstanbul Adaları, onun hikâyelerinde önemli yer tutar. Abasıyanık’ın 1906-1954 yılları boyunca yaşadığı köşk 1959 yılında Sait Faik Müzesi adıyla müze haline getirilmiştir. Müzede usta şair ve yazarın özel eşyalarının yanı sıra, kütüphanesi ve yazdığı eserlerin orijinal metinleri de görülebilir.

1964 yılından beri Darüşşafaka Cemiyetinin sorumluluğunda yoluna devam eden Müze, açıldığı günden beri ülkemizin en çok ziyaret edilen müze evlerinden biri olmuş. Darüşşafaka Cemiyeti tarafından 2010 yılında güçlendirme, restorasyon ve konservasyon çalışmaları nedeniyle ziyarete kapatılan müze 11 Mayıs 2013 tarihinde yenilenmiş yüzü ve çağdaş müzecilik anlayışıyla yeniden konuklarını ağırlamaya başlamış.Okurlarını Sait Faik'in yazınsal ve ruhsal dünyasında büyüleyici bir yolculuğa çıkaran müze ev, yazarın vasiyeti doğrultusunda ücretsiz olarak ziyaret ediliyor.

Ömrünün son günlerinde çeşitli edebiyat matinelerine katılan Sait Faik, 1954'te Darüşşafaka'da düzenlenen bir matineye katılmış ve çok etkilenmiş. Matineden sonra okulu gezen yazarımız, çocuklarla ilgilenmiş ve onları takdir etmiş. Eve döndüğünde annesine, mal varlığını babası olmayan çocuklara çok güzel olanaklar sağlayan Darüşşafaka'ya bağışlamayı teklif etmiştir.

Sait Faik'in annesi Makbule Hanım, yazarın vefatından sonra 8 Kasım 1954'te hazırladığı vasiyetinde mal varlığının çoğunu, yazarın eserlerinin telif haklarını ve MÜZE yapılması koşuluyla Burgazada'daki köşkü Darüşşafaka Cemiyetine bağışlamıştır. Darüşşafaka kendisine 1964'te intikal eden bu vasiyete titizlikle sahip çıkarak Sait Faik Abasıyanık Müzesi adıyla 22 Ağustos 1959'da halka açılan müze evin bakım, onarım gibi sorumluluklarını 1964'ten başlayarak üstlenmiştir.


Makbule Abasıyanık vasiyetinde ayrıca oğlu adına her yıl bir hikâye armağanı verilmesini şart koşmuştur. Darüşşafaka Cemiyeti 1964'ten bu yana "Sait Faik Hikâye Armağanı" adı altında her yıl bir öykücüye ödül vermektedir.

* Sait Faik Abasıyanık Müzesi tanıtım broşürü


Fotoğraflar: Nurten B. AKSOY


52 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
1/706
bottom of page