top of page
Ayşe SEVİM

PRAG

Güncelleme tarihi: 7 Oca 2022


Prag / Çekya / maviADA

Prag deyince, ne bir deli baharda tankların altında ezilmeye koşan yurtsever gençler gelir ilk aklıma; ne hiç bozulmadan günümüze taşınmış Romaneks , Gotik, Rönesans, Barok ve Art Nove tarzı yapıları bir arada barındıran en az üç yüz yıllık kent dokusu; ne içinde nazlı kuğuların salınarak gezindiği Vitava nehri ve üzerinde, opera da içinde olmak üzere her türlü sanat etkinliğinin yapıldığı ünlü Charles köprüsü; ne Vitava'nın hemen kıyısındaki Çeklerin sembolü görkemli ulusal tiyatro binası; ne kente gelen yabancıların saat başı etrafında toplandığı büyük saat kulesinin bulunduğu eski kasaba meydanı ve din reformcusu Jan Hus'un anıtı; ne duyarlı Çek halkının özgürlük ve demokrasi adına zaman zaman bir araya gelip gösteriler yaptığı Venceslas alanı; ne de her biri oya gibi bezeli yapılarla örülü eski kente yukarıdan bakan eski Krallık Sarayı ve St. Vitus Katedrali, Kafka'nın tüberküloz olduğu dönemde günlerini geçirdiği, duvarlarına notlar düştüğü mini minnacık evi; dünyanın en eski, en hüzünlü Yahudi Mezarlığı...geliyor aklıma.


Prag deyince, yiyecek ve giyecek satılan dükkanlardan daha çok, daha büyük kitabevleri, onların kasaları önünde uzayan kuyruklar, sepetlerle alınan, metroda, otobüste, duraklarda okunan kitaplar, kitaplar, kitaplar... gelip yerleşiyor belleğimin ilk karesine. Ekonomisi henüz iyi olmayan, çalışanların aldığı ücretin salt yiyecek, ısınma, aydınlanma ve kira giderlerine ancak yetiştiği Çek Cumhuriyetinde insanlar ne yapıp edip kitap tüketiyorlar. Devletin bu tüketime katkısı çok. Bizim ülkemizdeki yemek tarifi ekli bir gazete ederine denk gelen bir tutarla yeni çıkan orta kalınlıktaki bir yerli romanı , haftalık dedikodu dergileri ederine liste başı yabancı bir kitabın çevirisini alıp okuma şansına sahipler. Piyasaya sürülen bir kitabın fiyatı zamanla orantılı artmıyor bizdeki gibi,tersine düşüyor. Yani bir yıl önce çıkan bir kitabı defter fiyatına alabiliyor Çek halkı. En şık merkezi bir semtte de, işçi sınıfının yaşadığı kenar semtlerde de, diğer tüketim maddelerinde olduğu gibi, fiyat aynı. Üstelik her yıl yüzde seksenlere varan indirimler yapılıyor kitapevlerinde. Çek halkı bir yemek öğününü tek bir meyva ya da sandviçle geçiştirebiliyor, ama yeni çıkan bir kitabı okuma, yeni sahnelenen bir tiyatro oyununu izleme, müzik dinletilerini, sanatçıların etkinliklerini izleme alışkanlıklarından vazgeçmiyor. Bunun için de ülkelerindeki gerçek değerlere sahip çıkıyor, kültür miraslarına, gözleri gibi bakıyorlar.


Öyle olmasaydı, Avrupa'nın en eski kent dokusuna sahip başkenti olma ayrıcalığını koruyabilirler miydi, yıllardır?

*



KimseSİZ Dergisi, Kasım 2002 ,Sayı 1

*

Etiketler:

11 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
1/706
bottom of page