top of page
Yazarın fotoğrafıNurten B. AKSOY

"Bursa'da Zaman"

Güncelleme tarihi: 27 Nis

Nurten B. AKSOY

*


*Bursa'da bir eski cami avlusu,

Küçük şadırvanda şakırdayan su;

Orhan zamanından kalma bir duvar...

Onunla bir yaşta ihtiyar çınar

Eliyor dört yana sakin bir günü.

Bir rüyadan arta kalmanın hüznü

İçinde gülüyor bana derinden.

Yüzlerce çeşmenin serinliğinden

Ovanın yeşili göğün mavisi

Ve mimarîlerin en ilâhisi.

****

Kar ve kayak deyince aklımıza ilk gelen yerlerden ve ülkemizin en bilinen kayak merkezlerinden biri olan Uludağ ve Bursa; aslında her mevsimde gezilebilecek en güzel şehirlerden biri. Kendilerine özgü sıfatlarla anılan bazı şehirler vardır ya, işte Bursa da her ne kadar son yıllarda hızla betonlaşmaya esir olsa da kendisine "yeşil" sıfatının en yakıştığı şehir. Birkaç yıl önce bu günlerde yeğenimle birlikte bu güzel şehre 3 günlük bir kaçamak yapmıştık. Yaz mevsiminin başladığı ve pandemi nedeniyle uzun bir karantinadan çıktığımız şu günlerden sonra dilerseniz Bursa'yı bir de beraber gezelim.


Şehrin ismiyle ilgili pek çok söylence var. Bunlardan biri şöyle: Hazreti Süleyman bir gün Uludağ'ın tepesine gelir. Bir de ne görsün; bir yeşili var ki bakmaya, bir suyu var ki içmeye, bin türlü meyvesi var ki tatmaya doyum olmaz. Vezirine döner ''Cennet burası'' der. Kulağı ağır işiten vezir padişahın bu sözünü 'Cennet Bursa' diye anlar. Hemen mimarlara emir verilir, kısa süre içinde bu cennet yöreye bir şehir kuruverirler. O günden sonra da bu yörenin adı ''Bursa” olur. Bu söylence yanı tabi ki... Hz. Süleyman nerde, Uludağ nerde?


Tarihsel olaraksa antik adı 'Prusa' olan Bursa şehri, MÖ. 7. yüzyılda şehre yerleşen ve MÖ. 327'de bağımsız bir krallık haline gelen Bithynialılar tarafından MÖ. 2.yüzyılda kurulmuştur. MÖ 185'te, Kartaca'nın yetiştirdiği büyük generallerden Hannibal'ın Kral I. Prusias'a, Prusias ve Olympus kentinin kurulmasını örgütlediği bilinmektedir. Prusias adı zamanla Prusa, sonra da Bursa'ya dönüşmüştür. 88 yılında Pontus Kralı Bithynia'ya saldırarak yenilgiye uğratmış ve bölge tamamen Roma egemenliğine girmiştir. 6 Nisan 1326'da Osman Bey'in oğlu Orhan Bey tarafından fethedilmiş, 1335 yılında başkent Bursa'ya taşınmış ve kent hızla büyümüştür.


Şehirde ilk görülecek yer tabii ki kent merkezindeki tarihi Ulu Cami. Padişah I.Bayezid tarafından 1396-1400 yılları arasında yaptırılan ve şehrin sembollerinden olan 20 kubbeli cami, Türkiye’nin iç cemaat yeri en geniş camisidir. Tarihi içinde pek çok yangın ve depremle zarar gören cami, yapılan restorasyon çalışmalarıyla bugünkü halini almış.


Bir rivayete göre caminin yapımı sırasında nakit zorluğu çekilip inşaat yarım kalınca Hıristiyan ve Musevi cemaatler camiye maddi katkıda bulunmuşlar. Bunun üzerine Müslümanlar da şükranlarını belirtmek için Yahudiliğin sembolü olan Davut’un Yıldızı ile Haç işaretlerinin oyulduğu taşları caminin pencerelerinden birinin üzerinde kullanmışlar. Aslında bununla anlatılmak istenen Osmanlının bütün dinlere höşgörülü yaklaşımı olmalı.



Ulu Cami’nin yapımıyla ilgili bir başka söylence ise şöyle; Gölge Oyununun baş karakterleri olan Karagöz ile Hacivat’ın da caminin yapımında çalışmalarıdır. Osmanlı Devleti’nin dördüncü hükümdarı olan Yıldırım Beyazıd 1396-1399 yılları arasında mimar Ali Neccar’a devletin 100. yılına yetişmesi için bir cami yapmasını emreder. Cami inşaatında, rivâyete göre Kambur Bali lâkaplı demirci ustası Karagöz ile Hacı Cavcav lâkaplı duvar ustası Hacivat da çalışmaktadır.


Tüm işçiler inşaatta var güçleriyle çalışırken Karagöz ve Hacivat, çalışmaktan daha çok birbiriyle sürekli atışırlar. Ama bu atışmalar o kadar eğlenceli olur ki işçiler, hatta civardaki halk bile inşaatın yanına gelip onları seyre dalar. Tabi ki bu oyalanmalar sebebiyle inşaat gecikir. Padişah, caminin hâlâ bitmediğini, hatta yarısının bile yapılamadığını görünce çok hiddetlenir. Hemen sorumluların bulunmasını ister. Padişahın fermanıyla Karagöz ile Hacivat’ın kellesi hemen oracıkta vurulur. Karagöz ve Hacivatı çok seven ve onların yokluğuna alışamayan Şeyh Küşteri, ölümlerinin ardından bu iki temaşa ustasının kurutulmuş deriden kuklalarını yapar ve perde arkasından oynatmaya başlar. Halk, bu oyunları pek sever. Böylece Karagöz ile Hacivat, Türk temaşa sanatındaki efsanevî yerlerini alırlar ve Bursa'nın sembollerinden olurlar


Ortasındaki şadırvanı, duvarlarındaki çok değerli hatları, çinileri, bahçesindeki ulu çınarlarıyla görkemli bir siluet çizen caminin içinde düşlediğimiz o manevi ve mistik havayı bulmamız pek mümkün olmadı. Çünkü cami, burayı hissederek görmek isteyenlerden çok ellerindeki telefon ve selfi çubuklarıyla kendilerini göstermek isteyen şaşkın ve saygısız bir kalabalığın istilasına uğramış ne yazık ki... Ulu Cami’den çıkınca hemen yanı başındaki tarihi Kapalıçarşı'yı, Taş Hanı ve ipekleriyle meşhur Koza Hanı gezebilirsiniz. O kalabalık ve kargaşanın ortasında tarihi bulmak zor ama zarif Bursa ipeğinden yapılmış şallar biraz da olsa hayal kırıklığınızı hafifletebilir.


Bursa’da gezilecek yerlerin başında gelen bir başka tarihi mekan ise Uludağ'ın kuzey eteklerinde kurulmuş olan Cumalıkızık Köyü. Konumlarından dolayı ‘kızık’ denilen, Uludağ'ın dik etekleri ve vadileri arasındaki köylerden biri olan bu şirin köy bir vakıf köyü olarak kurulmuş. Cumalıkızık’ta tarihi doku çok iyi korunmuş ve böylece Osmanlı Devleti'nin erken döneminin kırsal kesim sivil mimari örnekleri günümüze ulaşmayı başarmış. Bu özelliğinden dolayı da Unesco tarafından Bursa ile birlikte "Dünya Tarih Mirası" listesine alınmış burası.


Moloz taş, ağaç ve kerpiçten genelde üç katlı rengarenk boyalı evleri, kaldırımsız, taş döşeli, çok dar sokakları ile yaklaşık 800 yıllık olan köy buram buram tarih kokuyor, ama yine sokakları dolduran ve ellerindeki telefonlardan başka bir dünyaları olmayan ve buraya sadece "köy kahvaltısı" etmek için gelen bir kalabalık o kokuyu hissetmenize engel oluyor.



Bir panayır yerine benzetilen Cumalıkızık köyünden sonra daha sakin olan Yeşil semtine gidiyoruz. Bu semt eskilerin deyimiyle tam anlamıyla "ismiyle müsemma" yani ulu çınarların gölgesinde sessiz, sakin ve YEMYEŞİL bir semt. Semti taçlandıran da Yeşil Cami ve Külliyesi ile Yeşil Türbe. Yeşil Caminin muhteşem mimarisiyle birleşen sessizlik özlediğiniz manevi havayı bulabileceğiniz en doğru mekan.


Bu arada yaşadığım bir olayı da anlatmadan geçemeyeceğim. Yeşil Camide huşu içinde dua ve ziyaretimizi yaparken içeriye Japon ya da Koreli olduklarını tahmin ettiğim bir turist gurubun girişine şahit oldum. 20-25 kişiden oluşan gurup bir kelebek kafilesi kadar sessiz ve nahif bir şekilde, parmaklarının uçlarına basarak içeri girdiler. Bir duvarın dibine oturarak adeta fısıltıyla konuşan rehberlerini dinlediler, selfi filan yapmadan sadece caminin fotoğraflarını çektiler ve büyük bir saygıyla arka arka yürüyerek camiden çıktılar. O insanları izlerken gözlerimin yaşardığını, boğazıma bir yumruğun oturduğunu hissettim. Ve yüksek sesle konuşan, cami içinde çığlıklar atarak koşuşturan çocuklarına sahip çıkmayan, türbelerdeki kabirlerin başında bile selfi çeken bizim insanlarımız geldi gözlerimin önüne. Bir eğitimci olarak, biz öğretmenlerin, anne-babaların görevlerini yapmadıklarını düşünerek kahroldum.


Aradığımız huzuru bu güzel camide ve semtte bulmanın mutluluğuyla artık Bursalıların ısrarla görmemizi tavsiye ettiği ANIT ÇINARA gidebiliriz Uludağ'ın zirvesine yakın bir yamaçtaki İnkaya Köyünde bulunan, her biri ağaç gövdesi kalınlığındaki heybetli dallarıyla Bursa'yı adeta kucaklayan çınarın boyu 35 metre, çevresi ise 9.2 metre. Her bir dalının kalınlığı bile 3-4 metreyi bulan 600 yıllık bu ulu ağaç bir anlamda Türk tarihinin en görkemli tanığı olmanın yanında ta Osmanlılar zamanında dikilip bugüne ulaşan ''En diri çınar'' özelliğini de taşıyor. Muhteşem gün batımı manzarası ve akşam serinliğinde yudumladığınız çayların tadı ve mutluluğuyla döndüğünüz otelimizin şifalı termal sularındaki keyifle günü sonlandırdık.



Bursa'nın şifalı kaplıcalarının merkezi olan Çekirge semtindeki en önemli tarihi mekan Murat HÜDAVENDİGAR Cami ve türbesi. Bu cami 1.Kosova Savaşında şehit düşen Sultan 1. Murat adına oğlu Yıldırım Bayezıt tarafından yaptırılmış. Hem caminin hem çevresinin güzelliği ve sakinliği aradığınız huzuru ve mistik havayı bulduğumuz ender yerlerden biriydi. Bu arada Yine Çekirge’de yol üstünde kabri bulunan, asıl adı Vesilet’ün Necat olan ve Hz. Muhammed’in yaşamının anlatıldığı, herkesçe bilinen adıyla Mevlid'in yazarı Süleyman Çelebi'nin de Bursalı olduğunu söylemeden geçmeyelim.


Aslında Bursa’nın görülüp gezilecek daha pek çok yeri var ama 2-3 günlük bir gezide Uludağ'a bile çıkamadan ancak bu kadar yeri görmeye vakit bulabildik. Otobüsle geldiğimiz Bursa'dan dönüşte, hem farklı bir yoldan dönmek hem de Mudanya'yı görmek istediğimiz için Mudanya Feribotunu tercih ettik. Bursa'nın sahil ilçesi olan Mudanya, mavi ile yeşilin kucaklaştığı şirin bir ilçe. Aynı zamanda Mudanya Mütarekesi’nin de imzalandığı tarihi bir yer. Her ne kadar vakit geç olduğu için Mudanya Mütareke Evini gezemesek de yerine gelmişken kısaca Mudanya Mütarekesini de şöyle bir hatırlayalım.


Kurtuluş Savaşımızın son halkası olan Büyük Taarruz’un zaferle sona ermesinin ardından İtilaf Devletleri, TBMM’ye mütareke çağrısında bulunur ve görüşmeler, Mustafa Kemal Paşa'nın önerisiyle .3 Ekim 1922 tarihinde Mudanya’da başlar. Görüşmelere, TBMM Hükümeti adına İsmet İnönü katılır. Antlaşmayla Ankara Hükümeti istediğini elde ederek ve tek kurşun atmadan İstanbul, Boğazlar ve Doğu Trakya’yı işgalden kurtarır. Bu tarihi antlaşmayla, Milli Mücadele’nin askeri safhası sona erer Askeri zaferin ardından TBMM de siyasi bir zafer de kazanmış olur.



Denizin kokusu ve martıların görüntüsüyle feribot saaatini beklerken Bursa'da yaşayan değerli arkadaşım, yazar Şenol Yazıcı'yla karşılaşmamız ve kısa da olsa sohbet etmemiz bu güzel gezinin bir başka güzelliği ve bonusu oldu bizim için.


*İsterdim bu eski yerde seninle

Baş başa uyumak son uykumuzu,

Bu hayâl içinde... Ve ufkumuzu

Çepçevre kaplasın bu ziya, bu renk,

Havayı dolduran uhrevî âhenk..

Bir ilâh uykusu olur elbette

Ölüm bu tılsımlı ebediyette,

Belki de rüyâsı bu cedlerin,

Beyaz bahçesinde su seslerinin.

* Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Bursa'da Zaman şiiri

Mayıs 2016

26 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
1/706
bottom of page