top of page
Aycan AYTORE

KÖRLÜK

Güncelleme tarihi: 28 Ara 2022

Salgın Temalı Bir Distopya

/

"Büyülü gerçekçilik" akımının en önemli üyelerinden, 1998 Nobel edebiyat ödülü sahibi José Saramago, edebiyat dünyasındaki şöhretini biraz da Körlük romanına borçludur. Saramago’nun sonraki romanlarında görülen temel yönelimler büyük oranda bu kitapta karşımıza çıkar.


Körlük, araba kullanmakta olan bir adamın yeşil ışığın yanmasını beklerken ansızın körleşmesiyle başlar. Adamın körlüğü başvurduğu doktora da bulaşır. Bu körlük, bir salgın hastalık gibi bütün şehre yayılır; öldürücü olmasa da bütün etik değerleri yok etmeyi başarır. Toplum, görmeyen gözlerle cinayetlere, tecavüzlere tanık olur. Koca şehirde körlükten kurtulan tek kişi, göz doktorunun karısıdır. Bu çarpıcı roman, büyülü gerçekçilik akımının bütün yönelimlerini içinde barındırması bakımından ayrıca önem taşır. Körlük olgusunu bir metafor olarak kullanan Saramago, basit imgelerle, sözcük oyunlarına başvurmadan, yoğun anlatımla, anlatıcı ile kahramanların konuşmalarını ortaklaşa bir monoloğa dönüştürerek “liberal demokrasinin” insanları sürüklediği sağlıksız ortamı büyük bir ustalıkla anlatır bu kitabında.

ESER ve YAZARI HAKKINDA


Körlük, özgün adı Blindless adlı roman 1998 de Nobel Edebiyat Ödülünü de almış olan Portekizli yazar Jose Saramago' nun bir eseridir.

Jose Saramago, bu romanında körlük olgusunu bir metafor olarak kullanmış, kişilere ad vermeksizin liberal demokrasinin insanları sürüklediği sağlıksız ortamı körlüğe benzeterek bulaşıcı körlük sembolü ile anlatmak istemiştir. Körlüğü bir metafor olarak kullanan yazar bu romanında insanların içinde hayvani duyguları ve insani erdemleri başarıyla yansıtmıştır. Roman pek çok dile çevrilmiş, yazarının Nobel Ödülü almasında büyük bir katkıda bulunmuş, bakmak ve görmek arasındaki farkı insanlara izah eden bu roman oldukça sevilmiştir.


Romanda körleşme felaketine uğrayan insanların içine düştükleri durum Nazi toplama kamplarında yaşananların durumunu andıran bir yaklaşımla dile getirilmiştir. Körlük Romanı özgün adı Blindless ile sinemaya da uyarlanmıştır.


Yönetmenliğini Fernando Meirelles’in yaptığı ( 25 Ağustos 2008 (São Paulo) ) filmin yapımcıları: Niv Fichman, Andrea Barata Ribeiro, Sonoko Sakai’dir. Filmde : Julianne Moore (Doktorun Karısı) Mark Ruffalo (Doctor), Don McKellar (Thief) Gael García Bernal (King of Ward Three) rollerini üstlenmişlerdir.


KONUSU


Araba kullanmakta olan bir adam, yeşil ışığın yanmasını beklerken ansızın körleşiyor. Körlüğü, başvurduğu doktora ve doktorun karısı hariç herkese bulaşır. Bu körlük, bir salgın hastalık gibi bütün kente yayılır; öldürücü olmasa da tüm ahlâki değerleri yok etmeyi de başarır. Toplum, görmeyen gözlerle cinayetlere, tecavüzlere tanık olur. Ayakta kalabilenler ancak güçlü olanlardır. Koca kentte körlükten kurtulan tek kişi, göz doktorunun karısıdır.


ROMANIN ÖZETİ


Arabasının içinde yeşil ışığı bekleyen adam birdenbire kör olur. Adam korku ve çaresizlik içinde kalmıştır. Arabasında kör olan adamın yardımına giden hırsız, ve bu iki adamı tedavi etmeye çalışan doktor ve yanındaki tüm çalışanlar da kör olmuştur. Doktorun karısı hariç bu insanlarla temasa geçen her kes kör olmaya başlar. İktidar derhal çözümü bularak bu insanları akıl hastanesine kapatır.; Hastane görünümlü bu Hapishanenin tarihi, gözetim altında tutma ve cezalandırmanın tarihidir. Tutsaklık günleri anonslarla başlar. Kimse dışarıya çıkmayacaktır. Özgürlük isteminin cezası ölümdür.. Günler geçerken körlük bütün ülkede yayılır. İlk başlarda her şey kontrol altında gibi görünse de, hastalık iktidarı da bulaşır. Bu körlük, bir salgın hastalık gibi bütün şehre yayılır; öldürücü olmasa da bütün etik değerleri yok etmekte, insanlar , görmeyen gözlerle cinayetlere, tecavüzlere tanık olmaktadır. Ancak iktidar "her şey kontrol altında" demektedir. Fakat hiç bir şey eskisi gibi değildir. Adı belirsiz bu ülkenin başkentinde seçim günü kimse oy vermeye gitmez, sonraki seçimde ise oyların yüzde 83 ü boş çıkmıştır. Bu durum bozguncu bir örgütün işi olduğunu düşünen hükümet sıkıyönetim ilan eder.

Gerçekten de düzen ve demokrasi çıplak gerçeği saklamaya çalışmaktadır. Körler grubunu kurtuluşa doğru yönlendiren ve salgından etkilenmeyen tek kişi olan doktor ve karısı, körleri kurtarmaya çalışmaktadır. Hastane görünümlü bu yeni hapishanede sayı her geçen gün artmakta ve bireyler oto kontrolü yavaş yavaş kaybetmektedir. Çeteler kendi hükümdarlıklarını ilan etmeye çalışmakta ve zulüm ederek diğer körleri sömürmek istemektedir. Çeteler, ölümler, ve açlık sıradan hale gelmiştir. iletişim araçları baş döndürücü bir hızla gelişmekte iken İnsanlar onurlarını yitirmeye ve uyuşmaya başlamıştır.


Zamanla doktor, karısı ve çevresindekilere karşı tavizler koparmakla işe başlayan, bir çete insanları gözlerini kırpmadan öldüren katiller şebekesi haline gelmiştir. Kör taklidi yaparak içerideki insanlara yardım etmeye çalışan Doktorun karısı baskı yapan çetenin liderinin boynunu parçalar. Bir insanı öldüren kadın bir insanın ne tamamen iyi ne de tamamen kötü olmayacağını düşünür. Karantina bölgesinde büyük bir yangın çıkar. Hastalar bu yangın sayesinde kurtulur.


Artık ülkede gören kimse kalmamıştır. Karantinadan kurtulanlar hayatta kalmak için uğraş vermeye başlamıştır. Doktorun karısının gözlerinin görmesi, ve olaylar karşısındaki sakin duruşu sayesinde , ayakta kalmaya çalışmaktadırlar. Hastalar doktorun evine ulaşır. Eski kurallar hatırlanır ve yeni bir düzen kurulamaya çalışılır. Salgın bitmiş ve herkes tekrar görmeye başlamıştır. Doktorun karısı ise her an beklediği körlüğün artık kendisini bulduğuna inanır, ancak gördüğü herkes onu da görmektedir.

*

José Saramago

Portekiz'in en tanınmış yazarlarından olan Jose Saramago, 16 Ekim 1922 tarihinde Azinhaga köyünde doğdu. Henüz üç yaşındayken, ailesi Lizbon'a taşındı. Ekonomik sıkıntılar nedeniyle yükseköğrenim yapamayarak, başka işlere yönelmek zorunda kaldı; sağlık görevlisi, yayıncı, çevirmen, gazeteci olarak çalıştı. 1947 yılında ilk romanı olan “Terra do Pecado”yu yazdı. Oniki yıl boyunca bir yayınevinde yayın yönetmenliği ve “New Seara” dergisinde edebiyat eleştirmenliği yaptı. 1972-1973 yıllarında “Daily Periodical of Lisbon”da siyasi makaleler yazdı. Portekiz Yazarlar Birliği'nin yönetim kurulunda görev aldı. 1975 yılı Nisan ve Ekim ayları arasında “Daily one of Notice”de genel yayın yönetmeni yardımcısı olarak çalıştı. 1976 yılından beri ise, yalnızca yapıtlarından gelen gelirlerle yaşamaktadır. Bir komünist olan Saramago, Antonio Salazar'ın diktatörlüğüne karşı mücadele etti ve ilk kitabını izleyen 18 yılda gazeteci olarak çalışırken, yalnızca seyahat ve şiir kitapları yazdı. Salazar rejimi 1974 yılında yıkıldıktan sonra tekrar roman yazmaya başladı. Eleştirmenler, Saramago'nun çalışmalarında, Latin Amerika mistisizmini realizmle kaynaştırdığını belirtiyorlar.

Saramago'nun uluslararası düzeyde tanınmasını sağlayan yapıtı, 1983 yılında yayınlanan Memorial do Convento'dur. Opera olarak da sahnelenen bu yapıt, bireyler ve örgütlü din arasındaki savaşı inceleyerek, Saramago'nun otoriteye karşı uzun mücadelesini de yansıtıyordu. Fernando Pessoa'nın takma isimlerinden biri olan Ricardo Reis'in Lizbon'a dönüp yaratıcısıyla karşılaşmasını konu alan O Ana da Morte de Ricardo Reis, 1984 yılında yayınlandı. Saramago'nun en ironik yapıtı sayılan Historia do Cerco de Lisboa da (1988) tarih üzerine kurulu bir denemedir. 1995 yılına ait Körlük, insan varoluşunun özü, tanrı ve şeytan hakkında bir romandır. 1997 yılında ise, sıradan bir memur olan Senhor José'nin çevresinde dönen bir roman olan Bütün İsimler yayınlandı. Bunların dışında yazar, The Manual of Painting and Calligraphy, Terra do Pecado gibi romanlara da imzasını atmıştır.

Saramago'nun yapıtlarının arasında iki şiir kitabı, birçok deneme, oyun ve roman vardır. Bunların arasında özellikle romanlarıyla birçok ödüller almış olan Saramago'nun edebiyat yaşamının asıl meyvesi, 1998 yılında aldığı Nobel Edebiyat Ödülü'dür. Yapıtlarındaki hayalgücü, sevecenlik ve ironiyle anlaşılması zor gerçeklerin kavranmasını sağlayarak çağımızın en önemli edebiyatçıları arasında yerini aldı. Saramago Türkçe'de Körlük, Umut Tarlaları, Bütün İsimler, Yitik Adanın Öyküsü gibi romanlarıyla tanınmaktadır.

46 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

1984

1/706
bottom of page